Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

DEMOKRATİK Toplum Partisi (DTP), yüzde 10 ülke barajı nedeniyle 2007 genel seçimlerinde, “Bir Umut Adayları” adı altında toplanan bağımsız adayları destekledi ve 22 milletvekilliği elde etti.

Arada DTP kapatıldı, yerine kurulan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) de 2011 genel seçimlerinde, yine yüzde 10 barajı nedeniyle “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku” adıyla katılan bağımsız adayları destekledi. 47 ildeki 64 adaydan 36’sı seçildi, bunlardan Hatip Dicle’nin vekilliği mahkeme kararıyla AKP’li Oya Eronat’a geçti.

Son Milli Eğitim Şurası kararları içinde yer alan, ‘liselerde Osmanlıca derslerinin zorunluluğu’ meselesi birkaç gündür tartışılıyor. Öncelikle, şura kararlarının tavsiye niteliğinde olduğunu ama aynı zamanda sonraki kararlara gerekçe oluşturacağını ifade edelim. 

Türkiye’nin gündemine Osmanlıcanın girmiş olması çok önemli bir kazanım. Zira Osmanlıca, milli, kültürel, tarihi hafızanın anahtarı. 

Fakat ‘zorunlu’ ders olarak okutulması belki şu aşamada çok da mümkün değil. Her şeyden önce yeterli sayıda Osmanlıca eğitmeni bulmak zor.

HÜLYA Avşar'ın Saray'ın kapısında kameralara, Yavuz Bingöl'ün Ahmet Hakan'a söylediklerine bakarak 

-İnsanların bir siyasetçiye hayran olma hakkı var mıdır...

Hiç kuşkusuz vardır.

-Hayranlıklarını abartarak dile getirmeleri hakkı var mıdır...

Hiç kuşkusuz vardır.

-Abartarak dile getirirken, o liderlerin hatalarını görmezden gelme hakkı var mıdır...

Hiç kuşkusuz vardır.

-Hatalarını görmezden geldikleri liderlere yalakalık yapma hakkı var mıdır...

Hiç kuşkusuz vardır.

Demokrasilerde bütün bunlar insanın hakkıdır...

Ama iş kurumlara gelince iş değişir.

Ermenek’te 27 Ekim’de tonlarca suyun altında kalan 18 madenciden 5’i dün sonsuzluğa uğurlandı.

Türk bayraklarına sarılmış cenazelerini yüzlerce kişi gözyaşları ve isyan duygusuyla uğurladı.

Madencilerden Ali Haznedar’ın bayrağa sarılı tabutunun üzerinde doğmamış bebeğinin patiği de vardı.

Bir başka madencinin, “Babam Galatasaray maçı olduğunu duyarsa gelir” diyen küçük oğlu.

Bir başka madencinin, “Babam kardeşimin kokusunu alırsa döner” diyen küçük kızı.

Sevgili okuyucularım, gerçek sanatçı olabilmek zor iştir… Çünkü her sanatçı kendi reklamını bir yere kadar düşünür ama onurunu, haysiyetini ayaklar altında çiğnetmez.

Gerçek sanatçı onun bunun peşinde koşup egemenlere, ülkeyi yönetenlere, para babalarına, başbakanlara yağ çekmez, yalakalık yapmaz.

Onun bunun elini eteğini öpmez.

Onurunu ve saygınlığını kendi kişiliği ve sanatının gücüyle ile elde eder.

Sanatçı, topluma örnek olması gereken insandır.

* * * *

Bir de Türkiye’deki tabloyu irdeleyip karşımıza “Sanatçı” diye çıkarılanlara bakınız!

Çocukken onun fikirlerinden korkardım...

Biraz büyüdüğümde her genç gibi bana “öcü” diye takdim edilen şeyi merak ettim...

“Korktuğum şeyin” içine girdim...

Arkadaşlarım onu anlattıkça...

Ben kitapları okudukça...

Hayatın eşitsizlikleriyle zulümlerini yüreğimde hisssetikçe “öcü”yü sevmeye başladım...

Komünizm kelimesi beni irite etse de Marksizm kelimesi çok sempatik gelmeye başladı bana...

Beyaz saçlı, beyaz sakallı şişman ve heybetli bir adamdı Karl Marks...

19. “Milli Eğitim Şûrası!”ndan, karma eğitime karşı bir karar çıkmamasına sevinmek, 70 katlı bir binadan yere doğru hızla düşerken “Çok şükür daha altımda 15 kat var”demeye benzer. 

O durumda yere çakılmak nasıl mukadder ise, burada da eninde sonunda karma eğitimin köküne kibrit suyu ekilmesi kaçınılmazdır. Çünkü karma eğitim laik eğitimin önemli bir öğesidir. 

Nitekim Mehmet Tezkan dün köşesindeki İmam Hatipten Başlar Gerisi Gelir”başlıklı yazısında bu hususa değiniyor ve karma eğitimin ipini çekecek mekanizmayı açıklıyordu. 

Laik Cumhuriyet’in en büyük karşıtı Milli Eğitim Bakanlığı’nda işleri kurnazca yürütmenin yöntemi, “halktan gelen talepleri!” ileri sürmektir.

Ahmet Hakan Yavuz Bingöl ile bir röportaj yaptı ve ortalık ayağa kalktı; konuyu biliyorsunuz.

Gezi eylemlerinde Recep Tayyip Erdoğan’a ve onun rahmetli annesine edilen küfürlerin sonucu olarak Erdoğan’ın tepki gösterdiğini, sonuçta onun da bir insan olduğunu ve Berkin Elvan’ın annesini meydanlarda yuhalatmasının bunun sonucunda gerçekleştiğini anlatmaya çalıştı.

Ahmet Hakandün köşesinde meseleyi tekrar detaylarıyla anlattı.

Yavuz Abi’nin her iki durumu da tasvip etmediğini, niyetinin bu olmadığını fakat memleketteki büyük kutuplaşma yüzünden tepkilerin bine katlandığını belirtti. Fakat buna rağmen Bingöl’ün kıyaslamalı mantığında büyük bir sorun olduğunu düşündüğünü ekledi.

Günlerdir düşünüyorum bu konuyu.

AB karşısında doğal gaz projesinde havlu atan Putin'in Erdoğan'a yerine gelmesi şüpheli vaatleri ve bunlara bel bağlamak, aslında, 'Yeni Türkiye'nin dış politikasının bir 'gaz'dan ibaret olduğunun bir başka işareti.

Rusya Devlet Başkanı Putin, büyük umutlar bağladığı Güney Akım Projesi'nin iflas ettiğini Ankara'da açıkladı.

BRÜKSEL - Avrupa Birliği’nin başkenti bir zamanlar Türkiye için en öncelikli, en vazgeçilmez, her düzeyde, her boyutta en fazla ilişkide bulunulan bir şehirdi.

Yavuz Bingöl’ün başına gelenlerden sonra Ahmet Hakan Coşkun’a röportaj verecekler sonuçlarına katlanmayı göze almış demektir. Kendine “gazeteci-yazar” sıfatını yakıştıran bir kişinin, tuhaf geçmişini güvenilmezlikle taçlandırarak bir nevi intiharını izledik böylece.

Daha fazla anlatmaya gerek yok, bu konuda en detaylı yazıyı dün Star gazetesinde Ahmet Kekeç kaleme aldı ve bu kripto elemanın, bir insanı linç ettirmek için nasıl bir tezgâha imza attığını ifşa etti. Cevapları kesip biçip çarpıtmakla kalmamış, soruyu bile değiştirmişti.

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"