Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Türkiye medyası hemen her dönemde ya askerin ya da siyasi iktidarların gölgesi altında gazetecilik yaptığı içindir ki; hep bir “kimlik” sorunu yaşadı hâlâ da yaşıyor. Haliyle gerekçesi ne olursa olsun doğru habere ulaşma hakkının ihlal edildiğini düşünen okur da faturayı her defasında basına kesiyor; okuduğu habere inanmayarak, yazarına güvenmeyerek, gazetesine sahip çıkmayarak...

Dünyanın birçok demokratik ülkesinde doğru ve ilkeli habercilik kazandırken, Türkiye medyasında yasağın, sansürün, otosansürün yarattığı bu güven bunalımı en iyi haberciliğimizin bile önüne geçmiş durumda.

Libya, müdahalecilikte buluşan neo-con'un, neo-Napolyon'un, neo-Osmanlı'nın operasyonun tam ortasında masada bıraktığı bir hasta... Şimdi doktor arazide, neşter ise nevzuhur Abdunnasır ve Vahhabinin elinde... Nereden baksan tutarsızlık!

James Bond çantalı akbabaların otel odalarında pazarladığı bir ‘devrim’ ile keşmekeşin içine sürüklenen Libya’yı ısrarla yazmak gerekiyor. Libya, hem Batı-Körfez ittifakının hem Türk dış politikasının maceracı ve başarısız hikâyesi olarak orada duruyor. Bugün ülke dört farklı hâkimiyet alanı bölünmüş durumda: Bir tarafta Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi, meclisin atadığı Abdullah Sini hükümeti ve bunlara kalkan olan Halife Hafter’in liderliğindeki Onur Operasyonu Güçleri; diğer tarafta Trablus merkezli Milli Genel Kongre (MGK), kongrenin ilan ettiği Ömer Hasi’nin ‘kurtuluş hükümeti’ ve bunların milis gücü Libya Şafağı; diğer yanda Kaideci-Selefi-İslamcı örgütler ve bu grupların rakibi IŞİD’çılar.

1 - Bu ziyaret nereden çıktı? Şimdi düzenlenmesinin nedeni ne?

Bu, olağan, planlı bir resmî ziyaret. Türkiye ile Rusya'nın ilişkilerini güçlendirmek amacıyla 2010 yılında kurulan Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin (ÜDİK) beşinci toplantısı yapılacak. Fiilen 'yıllık zirve' anlamına gelen bu etkinliğe, iki devletin liderlerinin yanı sıra işbirliğinin en yoğun olduğu konulardan sorumlu bakanlar ve bürokratlar da katılıyor. Gündem, yine, en genel ve kısa anlatımıyla, 'ikili ticari ilişkiler, enerji işbirliği, siyasi diyalog ve bölgesel konular'.

Önce bir anekdotu aktarmak istiyorum.

HDP heyeti görüşürken Öcalan, heyeti yeni katılan Hatip Dicle’ye, “Sürece çok olumlu katkı yapacağına inanıyorum” diyor.

Öcalan bir süredir çözüm süreci konusundaki kararlı duruşu nedeniyle Hatip Dicle’den övgüyle söz ediyordu.

Dicle’nin İmralı’ya giden heyete dahil edilmesi bu açıdan yararlı oldu.

Hatip Dicle, inançları uğruna bedel ödemiş bir isim. Meclis’ten alınıp cezaevine atılmıştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye ziyareti kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek. İki liderin, Suriye meselesi başta olmak üzere, ihtilaf yaşadıkları konuları pek ön plana çıkarmayıp iki ülke arasındaki ticaret hacmini arttırmaya odaklanmaları bekleniyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 1 Aralık'ta yapacağı ve geçtiğimiz hafta alınan kararla 'çalışma' ziyaretinden 'devlet' ziyareti seviyesine yükseltilen Türkiye gezisi, Rus liderin Aralık 2012'deki İstanbul ziyareti, hatta Kasım 2013'te St. Petersburg'da düzenlenen Rus-Türk Üst Düzey İşbirliği Konseyi yıllık toplantısına kıyasla son derece farklı koşullar altında gerçekleşecek.

“Yüzde 10 seçim barajı, bir hak ihlali midir?” Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ’ın, Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya ’ya bu soru ekseninde yaptığı açıklama, heyecan dalgası yarattı.

Nasıl yaratmasın...

Her şeyden önce, hukuk sistemimize 12 Eylül 2010 referandumuyla giren bireysel başvuru yolunun, seçim barajı konusunda -kullanıldığı biliniyor olsa da- radikal bir sonuç üretme olasılığı bugüne kadar fazla dikkate alınmamıştı.

MÜMTAZ’ER Türköne, Zaman Gazetesi’nde dünkü köşesinde “Parti cemaati mümkün mü?” diye sordu ve AKP’nin, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜRGEV üzerinden kendi cemaatini oluşturmak istediğini ileri sürdü.

Türköne şöyle diyor: “Ortak payda ‘dindarlık’ olduğuna göre rakipler belli. Böyle bir kararı verirseniz iki şeyi aynı anda yapmaya başlarsınız. Devlet imkânları ile kendi cemaatinizi genişletmeye çalışırsınız; aynı şekilde rakip cemaatleri yine devlet imkânları ile yok etmeye girişirsiniz.” Türköne’ye bu yazıyı AKP hükümeti- Gülen cemaati savaşının yazdırdığı aşikâr. Zira Erdoğan’ın cemaatleşmenin startını 2012’de verdiğini belirtmesine rağmen, onun ve diğer bazı yazarların bu türden eleştirilerinin miladı 17-25 Aralık 2013 süreci.

Bilgisayar birçok parçadan oluşan karmaşık bir cihaz olduğundan icadına çok sayıda Müslüman katkıda bulundu. Cep telefonunu Müslümanlar icat etti. İnterneti ilk Müslümanlar buldu. İlk Türkler yasakladı.

Eksik bıraktıklarım varsa, hiç şüphesiz önümüzdeki günlerde akıllara ziyan açıklamalarla tamamlanacaktır. Ancak bu kadarından bile anlıyorsunuz ki Müslümanlar olmasa halimiz içler acısıydı. Her şeyi ama her şeyi Müslümanlar buldu.

Ne kadar övünsek az.

PKK’dan ayrıldıktan sonra Kuzey Irak’ta yaşayan Osman Öcalan, şu an iki PKK bulunduğunu söyledi. Bunların Kandil PKK’si ve İmralı PKK’si olduğunu kaydeden Öcalan Kandil PKK’si, Apo’ya evet diyecek ama fiilen kendisini uygulayacak. Kandil’in bugüne kadar izlediği strateji odur. Çözüm sürecine rağmen” dedi.

Dünyada petrolün varil fiyatı son beş ayda yüzde 40 oranında geriledi.Yani haziran ayında petrolün varili 114 dolar düzeyindeydi şimdi 69 dolara düştü. Ama Türkiye’de akaryakıtın benzin istasyonlarındaki fiyatı aynı dönemde yüzde 13 oranında azaldı. Oysa petrol fiyatları dünyada arttığında hemen tüketiciye aynı oranda yansıtılırken şimdi yaşanan fiyat gerilemesi aynı oranda tüketiciye yansıtılmıyor.

Peki, niçin petrol fiyatındaki gerileme tüketiciye yansıtılmıyor?

Popüler İçerikler

İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''