Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Aysel Tuğluk 29 Ekim 2014’te, T24 İnternet Gazetesi’nde  “ Kobanê’den sonra çözüm süreci ve AKP’nin tükenişi başlıklı çok önemli bir yazı yazdı.

Esas olarak AKP’ye ve radikal terörist İslamın iç ve dış politikada kullanılmasına yönelik eleştiriler yapıyordu bu yazıda.

Ama gerçekleri ve söylenen sözleri çarpıtmakta artık “ustalık” düzeyine erişmiş olan AKP çevreleri ve yandaş medya, bu yazının tümünü ihmal edip tek bir cümlesini cımbızla çekti...

O cümleyi bağlamından koparıp saptırarak bütün eleştiri oklarını Tuğluk ’a yönelttiler:

Ne askerciliği kaldı ne de darbeciliği.

Hukuk dinlemezlik devam ediyor. Tayyip Erdoğan’ın 2 ofisine yerleştirilen “böcek” ile ilgili iddianame yazıldı ama henüz mahkeme tarafından kabul edilmedi. Gizlilik sürüyor. Yargılama da başlamadı. Lakin Tayyip Erdoğan son noktayı koydu. Star’ın haberinden aktarıyorum:

“Şüphesiz Pensilvanya… Erdoğan, Çalışma Ofisi’ni dinleyen casuslara yönelik tamamlanan iddianameyle ilgili konuştu: Paralel yapının nerelere sızdığı artık yargı önünde. Bu yapının kesinlikle Pensilvanya ile bağlantısı var.”

Hem gizliliği ihlal ediyor hem hükmünü veriyor. Bence mahkemeleri tatil edip, AKSaray’ın bin odasının bazılarını yargıya tahsis edelim. Mahkeme kürsüsüne de Rıza Sarraf’ı, Yasin El Kadı’yı, Kaan Çağlayan’ı ya da Muammer Güler’i oturtalım. İş oraya doğru gidiyor.

Cızlavet onlar.

Recep amcanın ayakkabıları.

Rahmetli maden işçisinin babası.

Bazı yörelerde cizlavit denir.

Bazı yörelerde cıslavat.

Hurda lastikten yapılır. Yekpare, kalıp halinde tabanıyla birlikte preslenir. Bağcıkları varmış gibi görünür ama, yoktur, bağcık şeklinde baskısı vardır.

İsveç malıdır!

Bazen akıllıca söylenmiş bir söz bütün safsataları sona erdirir...

Buna bir örneği CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Hürriyet'e verdiği demeç karşısında CHP'nin İzmir Milletvekili Rıza Türmen'in gösterdiği tepki ile verebiliriz.

Kılıçdaroğlu Hürriyet'te yayınlanan demecinde şöyle konuşmuştu:

'- MİT'in içinde bir grubun sadece CHP için görevlendirildiğini biliyoruz. CHP içinde karışıklık çıkarmak ve daha bir sürü başka şey için yapıldı bu görevlendirme.' Kılıçdaroğlu'nun bu iddiasını CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, Meclis'te basın mensupları ile konuşurken şöyle yanıtlamış:

**'- Biz zaten yeteri kadar karışığız. MİT'e ihtiyaç var mı bilmiyorum. Demek ki MİT yapıyormuş...'

Bu uzlaşma, uzun süredir, “Ankara-Bağdat ilişkileri”ni de gerginleştiren bir dönemin sonu olarak okunabilir. Bu anlaşma ile; Irak'ın Şii yönetimi, Irak Kürdistanı’nın Kürt yönetimi ve Türkiye Cumhuriyeti arasında, yeni bir uzlaşmanın kapıları açılmış bulunuyor. Bu uzlaşmada ABD yönetiminin payının olduğu açık.

Başkan Yardımcısı Joe Biden'in ziyaretinden hemen önce gerçekleşen anlaşma, bölgedeki gelişmeleri epeyce etkileyecek gibi görünüyor. Aynı günlerde, Davutoğlu'nun Erbil'i ve Bağdat'ı eşzamanlı olarak ziyaret etmesi de, “yeni durumun işareti” olarak okunabilir.

Büyük Efendi (Grand Seigneur) Amerika’yı bu sefer gerektiği şekilde yeniden keşfederek dünyaya yeni bir cevher --ya da mücevher-- saçmış oldu. Böylece, bir süreden beri hakkında biriken şüphelere nokta koydu. Erdoğan’ın ve partisinin önceki, oldukça parlak performansı da hatırlarda olduğu için, benimsediği bu yeni tavrını, yeni dilini nasıl değerlendirmek gerektiği konusu şaşkınlık yaratıyordu. Bu “Amerika” konusuyla artık “öyle mi, böyle mi?” ikirciklerine son verildi. Tayyip Erdoğan, dünyada, “İdi Amin tipi” siyaset adamları kategorisine girdi --kendi güvenli ve kararlı adımlarıyla.

Ama, tabii, Türkiye’de durum --en azından şimdilik-- tam da böyle değil.

Demokrasi...

Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele...

Hukukun üstünlüğü...

Özgürlükler...

Bu konularda ‘ Erdoğan iktidarı ’nın herhangi bir inandırıcılığı kaldı mı?

Hiç sanmıyorum.

Tayyip Erdoğan yolsuzluk ve rüşvetle mücadele ediyor” diyebilen biri, artık ne içeride, ne dışarıda ciddiye alınıyor.

Şaşırtıcı değil.

Ekonomik projeler genelde dünyadaki diğer tatbikatlara bakılarak yapılmaktadır. Her ülke, doğru ya da yanlış, kendi şartlarına göre proje hazırlamaktadır. Bunu hazırlamak olarak ifade etmemek daha doğru olur. Herkes şartların elverdiğini uygulamaktadır. Bu da her zaman aynı olmaz ve şartların etkisi ile program yapılır. Mesela İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya ABD’nin kontrolünde ekonomisini yönetti. Oysa bu onların savaşından sonraydı, halbuki savaş sırasında ABD kendi galibiyeti için yeterli olan klasik silahlarına ilave olarak bir de dünyada ilk defa nükleer silahları bu ülkeye karşı kullandı ve birçok kişinin ölümüne ve nükleer felakete sebep oldu.

Bazı Alevi aydınları tarihte yaşamış Hz. Ali’nin “Aleviliğin Ali’si” olmadığını biliyorlar.

Dinler, mezhepler kendilerini aşkın, kutsal bir kaynağa veya şahsa refere ederek varlıklarına bir zemin bulmaya çalışırlar. İki semavî dinin referansı Hz. Musa (Musevilik) ve Hz. İsa (İsevîlik)’dır. Semavî olmayan diğer dinlerde de kurucular, merkezî kutsal şahsiyetlerdir. Zerdüşt, Budha, Konfüçyüs vs.

İslam, bir şahsa refere edilemez. İslamiyet’in kaynağı Kur’an ve sünnettir. Bu yüzden İslamiyet’e “Muhammedîlik”, Müslümanlara da “Muhammedî” denemez.

Japonya Abenomics adı verilen ekonomi politikaları yaklaşımı ile ekonomik sorunlarını atlatmaya çalışırken ve işler iyi gidiyor diye düşünülürken, birden geçtiğimiz hafta felaketlere uğradı. Abe Başkanlığa geldikten sonra Japonya uzun zamandır ilk defa altı çeyrek peş peşe pozitif büyüme yaşamıştı. Ama sonra büyüme durdu. Japonya 2014 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 7.3 yıllıklaştırılmış daralma yaşadıktan sonra 2014 üçüncü çeyreğinde de aniden yüzde 1.6 çeyrekten çeyreğe daralma yaşadı. Tahminciler yüzde 2.2 artış beklemekteydi. Böylece Japonya bir kere daha, 2008 yılından bu yana üçüncü defa, resesyona geri düşmüş oldu.

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi