Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Küçümsenen, yeterince net olunmadığı gerekçesiyle politik olarak aşağılanan bir duruşu simgelerdi. Eskilerin “her şeyin aşırısı zarar” dedikleri bir itidali içerir ama “Ne İsa’ya Ne Musa’ya* yaranamadığı için itibar görmezdi.

Ilımlı “ılıktı.” Ne ısıtır ne de soğuturdu. Herkes o iklimde olmayı ister ama ne yüzülür, ne de kardan adam yapılırdı. Hal böyle olunca da gündelik yaşamda bunaltmadığı için üzerinde konuşulmazdı.

Ilımlı siyasi yaşamda aslında statükonun sigortasıydı. Kıbleleri değil, ihtiyaç duyulduğunda insanın içini ısıtan bir aklı selimin adresiydi. Varlığı konuşulmazdı ama yokluğunun yarattığı boşluk aslında o ülkenin insanın içini donduran ya da “ısınan” siyasetin habercisiydi. Uçlarda yaşanan bir siyaset dili belki -zaman zaman- heyecan verebilirdi ama “uç” olanın statükoya dönüşmesi halinde, gündelik yaşamda aranan huzur ve istikrar hasreti çekilen bir nimete dönüşürdü.

Beyaz Saray'a yeni Suriye raporu

  • Esad gidecek ama yıllar alabilir

  • Gevşek bir federasyon kurulmalı

  • Türkiye’nin Güvenlikli Bölge talebi makul ve yapılmalı

  • Ilımlı muhalifler İslamcı gruplarla bütün bağlarını kesmeli

  • Körfez Ülkeleri ve Mısır liderliğinde bir “Suriye İstikrar Gücü” kurulmalı

Obama'nın Suriye planı ve ISID'a karsı atacağı adımlarda değişiklik olacağının işaretlerini önce bir yetkili CNN'e söylemişti. Ama plan sadece ISID'ı kapsamıyor. Üstelik Esad'ın gidişi için öngörülen de uzunca bir süre var.

Pentagon'a yakınlığı ile bilinen Center for New American Security isimli düşünce kuruluşunun geçen hafta başında yayınladığı ve yönetimle paylaştığı 'Oyunun Sonu: Suriye'de Tırmanışın Durması' isimli planda ağırlık 'ılımlı muhalif' güçlerin üzerine kurulmuş. Dafna H. Rand ve Nicholas A. Heras isimli iki uzmanın yazdığı raporda Türkiye'nin plana başta KARŞI ÇIKACAĞI ama bir şekilde dahil edilmesi gerektiği yazıyor.

Hükümet iki konudaki ısrarını koruyor.

1-Kamu otoritesinin sağlanması

2-Geri çekilmenin tamamlanması

Öcalan’la mutabık kalınan ”Yol Haritası”na göre, Şubat ayında PKK’nın kongresi toplanacak ve “Türkiye topraklarında silahlı mücadeleyi bırakma” kararı alacak. Çok önemli bir toplantı olacak. Silahlı mücadele için dağlara çıkan ve Ortadoğu coğrafyasında Türkiye gibi güçlü bir ülke karşısında silahlı mücadele ile ayakta kalabilen bir örgüt, tarihinde ilk kez silah bırakmayı tartışacak.

Akil İnsanlar Heyeti arasından seçilecek, ”Üçüncü göz” ya da “İzleme Komiteleri” kurulacak. Normalleşme adına yasal ve kurumsal yapılanmalara gidilecek. İmralı’nın şartları iyileştirilecek. Mahkumlar değiştirilecek, Sekretarya kurulacak.  İmralı’ya giden heyet genişletilecek.

Bu sütunu takip edenler, Suriye’deki Baas rejimine ne kadar karşı olduğumu bilirler. Yeni değil; geçmişte Ak Parti hükümeti Beşar Esad’la yakın ilişkiler içindeyken de Suriye rejiminin bir diktatörlük olduğunu, tek parti tarafından yönetildiğini, para kazanmak veya şarkı söylemek meşru olsa da temel hak ve özgürlükler namına oksijen olmadığını hatırlatıyordum.

Bu yüzden Suriye’deki isyan ilk başladığında, halkın özgürlük talebin destekledim. En ufak bir demokratik açılımı halkına fazla gören, insanları kaba kuvvetle sindiren bir rejime isyan etmek, son derece anlaşılabilir bir insanlık haliydi.

Cumhurbaşkanı bir gün Brezilya futbolunun sırrı ile, ertesi gün “Amerika’nın keşfi” ile bize ufuk turu yaptırıyor. Oradan oraya koşturuyoruz. Dünyadan daha hızlı turluyoruz. Başımızın dönmesi bu yüzden.

12 yıllık iktidar ve onca başbakanlık sürecinde söylemediğini, adeta bir sır gibi saklayıp şimdi söyledi Cumhurbaşkanı. Bilmem neyi bekledi? İlle “Latin Amerika Müslümanları” üzerine bir konferans mı olmalıydı! “Amerika’yı, Kristof Kolomb’dan önce Müslümanlar keşfetti!”

Bu yeni tarihi tartışmanın üstesinden tarihçiler gelebilir mi, bilmiyorum; ama “yeni içindeki eski” şu: O Avrupa merkezli “keşif” dili aynen bizim de dilimizde!

Cumhurbaşkanı, I. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Konferansı’nda konuşunca mevzunun Latin Amerika hakkında olmasından tabii bir şey olamaz.

Erdoğan , Brezilya’ya giden Abdurrahman Efendi ’den bahsetti. Haklıydı. İsabetli bir tercihti. Abdurrahman El Bağdadi, Iraklı bir din adamıydı. Kaptan-ı Derya Ateş Mehmet Paşa ’nın gözüne girmişti, Osmanlı donanmasında imamlık yapıyordu. Henüz Süveyş Kanalı açılmamıştı. Ateş Mehmet Paşa, Bursa ve İzmir adlı gemileri Afrika’yı dolaşarak Basra’ya ulaştırmak üzere gönderdi. Abdurrahman Efendi Bursa gemisindeydi. Cadiz’de fırtınaya tutuldular. Garip bir yolculuk sonunda iki gemi kendisini Rio de Janeiro’da buldu. Abdurrahman Efendi Brezilya’da en az üç ramazan geçirdi. Orada yaşadıklarını kaleme aldı.

Rusya Devlet Başkanı Putin Avustralya’da yapılan G-20 toplantısını uykum var diyerek erken terk etti. G-20 tebliğinin hazırlanmasını bile beklemedi.

Tabii Putin’in bu tavrının nedeni Amerikan Başkanı Obama , İngiltere Başbakanı Cameron ve Almanya Başbakanı Merkel ’in Putin’i Ukrayna’nın işgali konusunda uyarmalarından kaynaklanıyor. Ve Batılı liderler, eğer Putin geri adım atmadığı takdirde Rusya’ya uygulanan petrol, bankacılık ve şahıslar hakkındaki yaptırımların daha da artırılacağını söylüyorlar.

Peki, yaptırımlar artarak devam ederse ne olacak?

Hemen cevaplayalım, artan yaptırımlar karşısında Rusya geri adım atmadığı takdirde 1947-1989 arasında yaşanan soğuk savaşın bir yenisi başlayacak. Tabii bu olası yeni soğuk savaş Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.

Gelelim yeni soğuk savaşın Türkiye’yi niçin yakından ilgilendirdiğine...

Sayın Babacan ’ın, “daha hızlı büyümemiz için yapısal reform yapmamız gerekli” sözünü okuyunca, “reform” tanımını anlamak için demecinin tamamını okudum. Sayın Davutoğlu ’nun önceki Perşembe günü açıkladığı “Öncelikli Dönüşüm Programı” (ÖDP) ve eylem planlarına gönderme yapıyordu.

Ülkemizin ekonomik ve yönetim alanında kapsamlı değişim –reformlar- yapmasının zorunlu olduğu açık; hükümet de çıkardığı kanunlara “reform” diyor, pekiyi de, sorunlarımız ne oluyor?

Bunları, Hükümetin “reform” diye sunduklarına bakarak irdelemeliyiz!

Kimse kusura bakmasın, bana göre, Davutoğlu’nun ÖDP ve iş kazalarıyla ilgili paket açıklamaları sırasında söyledikleri ne yapısal reformdur ne de ciddi yasal zemindir!

Birbirimizi kandırmayalım, iki ayda 417 reform eylem planı hazırlanmaz; söylenen tedbirlerle iş kazaları önlenemez!

Amerika’sı da, Rusya’sı da yalan söylüyor; Ay’a ilk Türkler ayak bastı. Neil Armstrong, Buzz Aldrin falan hikâye. Bir gün uzaylılar gelirse merak etmeyin, onlar da Türk olacak. İlk mağara resimlerini Türkler yaptı. Mangal kültürü te o zamanlardan. Primatlar Türk’tü; Australopitesin’ler Türk’tü; Homo rudolfensis, Homo habilis, Homo gautengensis, Homo ergaster, Homo eructus ve Homo georgicus, Homo antecessor, Homo cepranensis, Homo heidelbergensis’ler Türktü; Neandertal’ler Türktü.

… Hal böyleyken… Cumhurbaşkanımız Amerika’yı ilk Müslümanların keşfettiğini söylüyor, Kristof Kolomb’un anılarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin geçtiğinden bahsediyor; siz de kıkırdıyorsunuz. Ayıptır. Cumhurbaşkanımız haklıdır, hatta eksik söylemiştir; Amerika’yı keşfedenler de, Küba’ya camiyi konduranlar da Müslüman olmanın yanı sıra Türk’tür. Hiç şüpheniz olmasın.

Kimse yanlış anlamasın, hoplamasın ve başımı ağrıtmasın lütfen, bu fikir bana değil, Öcalan’a ait. Öcalan hükümete teklifte bulunmuş. Bir sekretarya istiyor, silahsızlanma kongresine çağrı yapmadan önce yeteri kadar tartışmak için. Bir de gözlemci istiyor, ama bu gözlemcilerin Amerikalılar olması yönünde anlaşıldığı kadarıyla somut bir talebi yok. Öcalan eğer bu aralar fikir değiştirmemişse, bildiğim kadarıyla milli çözümden yanadır ve muhtemelen gözlemcilerin de Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşımalarını ve yerli Lawrens imajı yaratacak kadar, kendisine ve çözüme karşı olmamalarını ister. İzah edeyim. ‘Gözlemci’ veya ‘3.göz’lerden biri, diyelim ki Türk pasaportu taşıyor, İmralı’da sekretarya ve Öcalan silahsızlanma kongresini hararetli hararetli tartışırken birden devreye girip ‘Geçen hafta Waşington’daydım, sonra Erbile geçtim. Kandil’de Amerikalılar PKK’yle görüşmelere başlamış, bu gelişmeyi dikkate alalım ‘ diyecek olursa, sekretarya ve Öcalan’ın kulağına kar suyu kaçmaz mı!

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
Yönetmen İlker Canikligil'in "Kaçak Film" Çıkışına Röportaj Adam'dan Aşırı Haklı Tepki
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi