Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

IŞ(İD); Kobane; Halep; 6-7 Ekim olayları; Soma, Ermenek; Yırca: sınırımızda savaş ve insan trajedisi; değişen bölesel/küresel dengeler; sayıları hızla 4 milyona ulaşabilecek mülteciler; suların yuttuğu madenciler; altıbine yakın zeytini yok eden vahşi şirketler, merhametsiz büyümenin yarattığı acı sonuçlar v.b...

Dahası, son dönemin en önemli gelişmesi olan Çözüm Sürecinin tılsımı bozuldu. Süreç devam edecek, ama, artık eski güven ve rahatlık kimse de yok.

Türkiye, türbülans girdi . Riskler, çalkantılar, belirsizlikler, acılar, kızgınlıklar, güvensizlikler, Türkiye’yi, sıkılan kemerlerin bile rahatlatmadığı bir türbülansa soktu.

Tüm bu, her taraftan mantar gibi çıkan sorunlar ve çalkantılar arasında, 2015 Genel Seçimleri'ne gidiyoruz.

Kendi kurdukları hayal dünyasında yaşayan insanlar bana hep sevimli gelir. Gerçeklerle baş edemeyen ya da onları reddeden insanların naif hayalleri ne güzel edebi eserlere sebep olmuştur. Yüzüklerin Efendisi’nden Narnia Günlükleri’ne ne şahane fantastik dünyalar kurulmuştur.

Bu sebeple Davutoğlu ’nu mesela sevimli bulabilirdim. Kendi dünyasında yaşayan, oradan konuşan biri. Ama işte Tolkien ’in elinde kamu gücü yoktu. Kafasında yaşattığı bir dünyayı kâğıda dökmekle yetindi.

Oysa Davutoğlu bunu siyasete dökmeye karar verdi. Dış politikanın geldiği yer ortada.

Hepimiz bir şeyler keşfetmek için tarih okuruz. Ama kimimiz kafamızdaki sorulara cevap bulmak adına öğrenmekten hoşlanmadığımız şeylerle yüzleşmek de dahil, geçmişin bilgisiyle didişir, bazen cevap bulmaktan ziyade daha fazla soruyla boğuşmayı göze alır. Kimimiz ise kafamızdaki cevapları teyit etmek için geçmişi didiklemek yerine geçmişi kurgulamak yolunu seçeriz.

Sonuçta, her durumda geçmişin bilgisiyle bugün arasında bağ kurmak peşindeyizdir, ama ne kadar ön kabullerimizi mümkün mertebe terk etmeyi göze alarak geçmişi didiklemeyi göze alırsak, bugüne ve insana dair intibalarımız o denli derinlikli olur.

Geçmişi karikatür, şablon düzeyinde kurgularsak, bugünü de ancak karikatür düzeyinde kavrayabiliriz. En kötüsü, bu yoldan gidersek, bir gün kendimizi o karikatürün içinde bulur, karton karekterlere dönüşürüz, sadece gülerler bize.

Meclise ulaştığımda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konuşmasını bitirmiş ancak Başbakan Ahmet Davutoğlu henüz gelmemişti.

Herkes Başbakan'ın, MHP liderine ne cevap vereceğini merak ediyordu.

Aslında tartışmanın fitili Başbakan'ın, Hacı Bektaş-ı Veli'yi anma törenleri sırasında yaptığı konuşma ile ateşlendi.

Başbakan, 'Dersim modern bir Kerbelaydı' dedi. Aslında Davutoğlu'nun tam sözü şu şekilde: 'O katliam kime karşı yapılmış olursa olsun, gerçekten bir Kerbelaydı' dedi.

Şia ve Alevilik inancı gibi değil ama her Müslüman, Peygamberimizin torunlarının Kerbela meydanında günlerce susuz bırakıldıktan sonra şehit edilmesini üzerinden yüzyıllar geçse de acıyla anar.

Peygamberimizin Ehli Beytinin kanının Müslümanlarca akıtılması ise bu acıyı daha da ağırlaştırmıştır.

Şia ve Alevilik, Kerbela olayı üzerine bir inanç sistemi inşa etmiştir. Onu siyasallaştırmıştır. Ancak bizler de Kerbela olayını hüzünle anar, Peygamberimizin torunlarına ve Kerbela'da şehit edilenlere rahmet okuruz, dualar ederiz ve bu acı olayı lanetleriz.

Bu yıl 10 Kasım’da üç şey bana tuhaf geldi; birincisi yaşını başını almış insanların siyah ilkokul önlüğü giyip beyaz yakalar takıp Anıtkabir’i ziyareti.

İkincisi bir kadının saat 9’u 5 geçe Metrobüs’te ayağa kalkmayanlara “Atatürk için ayağa kalkmayanların bir gün gelip kafasına sıkacağız” sözleri.

Üçüncüsü CHP’nin Atatürk için okuttuğu mevlit.

CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın Atatürk’ün ölümünün 76. yıl dönümü nedeniyle medyanın gözü önünde Eminönü Yeni Cami’de mevlit okutması için kelime bulamıyorum. Her yerinden samimiyetsizlik akıyordu.

Çözüm sürecinde yaşanan türbülansı hem HDP tarafı hem de hükümet temsilcileri açık seçik ifade ediyor.

Türbülansın etkisi de geçmiş değil.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, geçtiğimiz günlerde bu etkiyi “Hükümet, Kobani olaylarından önce durduğu noktada duruyor. Herkes üzerine düşeni yapacak. Siz, bu olayları durduracaksınız. Top, o tarafta duruyor. Çözüm süreci çok değerlidir. İyi niyetle yol yürümemiz lazım. Birtakım Şark kurnazlığı olursa, devlet de kasırga estirir” sözleriyle anlattı.

Sorun şu ki HDP ve Kandil’den gelen mesajlar da topun devlette olduğu yönünde.

Aslında kimin adım atacağından çok, sorun en ciddi biçimde yaşanan güven bunalımıyla açıklanabilir.

Topun karşı tarafta olduğu mesajlarının sebebi de bu.

Güven verici adımlar atılması talebi.

İstiklal Harbi’ni kazanan Mustafa Kemal ’le kimsenin meselesi yoktur. Cumhuriyet’in kurulması tercihiyle de mesele yoktur. Atatürk ’ün bütün bu süreçleri sevk ve idaredeki dehası ve askeri kişiliğinin de ötesine geçen siyasi liderliği takdire şayandır. Koskoca bir imparatorluğun siyasi güç odaklarından İttihat Terakki kadrolarına kadar bir dizi iktidar talepkarı arasından yeni bir ülke inşa etmek tartışmasız bir başarıdır. İstiklal Harbi, Mustafa Kemal ’e büyük bir kredi kazandırmıştır ama sadece bu kredi yeni bir ülke kurmaya yetmezdi. Üzerine siyasi dehasını eklemeyi başararak Cumhuriyet’i kurmuştur.

İtirazcılara rağmen millet nazarında mesele Cumhuriyet’in kendisi, Cumhuriyet fikri olmamıştır. Esasen Osmanlı da meşruiyet ve serbest seçim tecrübeleriyle adım adım millet iradesine doğru yürümekteydi. Atatürk , bu ağır ve sancılı yürüyüşü hızlandıran kişi olmuştur.

Cumartesi günü TÜYAP Kitap Fuarı’ndaydım. “ Salyangoz ” isimli kitabımı imzalamak için İnkılap Yayınevi standındaki yerimi almış, komşu dükkân İletişim Yayınları’nda birbirinden kıymetli kitaplarını imzalamakla meşgul olan yakın arkadaşım İsmail Saymaz ’a takılıyordum.

Hangimize daha çok okur gelmiş, kime daha fazla ilgi olmuş diye tatlı tatlı atışıyorduk. (Laf aramızda bence ben daha iyi durumdaydım.)

Pek çok başka dosta da rastladık. O esnada Cumhuriyet Kitap standına CHP’li vekiller uğradı. Nerede bir hak ihlali görsek ânında oraya giden, Meclis’te bu toplumun ötekilerinin “ bizdendir ” diyebileceği birkaç vekilden biri olan Veli Ağababa da gelmişti.

Uğradım, selam verdim.

Çözüm süreci diye bir şeyi başlatırken asıl amacınızın, bu ülkenin evlatlarının akan kanlarını durdurmak olmadığını siz de biliyordunuz.

Bu süreci başlatırken hareket kastınız; analar ağlamasın, gencecik fidanlar toprağa düşmesin değildi. Bunu en azından siz biliyordunuz. Bu ülkeye hukuk ve demokrasi gelsin, ülkede yaşayan herkes vatandaş olmaktan gurur duysun diye de bir kaygınız yoktu. Bu yüzden; çözüm süreci denen şey nedir, nasıl olacak gibi en masumane soruları bile kanın durmasından rahatsız olmakla suçlayıp susturdunuz. Hiç kimsenin süreci samimiyetle soruşturup olayın en doğruya yönelmesi için destek sağlamasına müsaade etmediniz.

Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­’n­dan baş­la­mak üze­re ba­kan­lık­lar­da lüks, şa­ta­fat al­mış ba­şı­nı gi­di­yor. An­ka­ra­’nın Es­ki­şe­hir yo­lu ve Kon­ya yo­lu ke­na­rın­da yük­se­len ço­ğu ki­ra­lık olan bi­na­lar­da ba­kan­lık­lar, ge­nel mü­dür­lük­ler, baş­kan­lık­lar bu­lu­nu­yor. Açık­ça­sı AK­P’­li iş adam­la­rı­na “ki­ra ga­ran­ti­li­” bi­na yap­tı­rı­yor­lar. Öde­ne­cek 4-5 yıl­lık ki­ra­lar­la ken­di­le­ri­ne ait bi­na yap­tı­ra­bi­le­cek­ken bu yo­la gi­dil­mi­yor. AK­P’­li iş adam­la­rı bir de dev­let­te bi­na ki­ra­la­ya­rak ka­za­nı­yor.

Ba­zı iş adam­la­rı­na öy­le “kı­ya­k”­lar ya­pı­lı­yor ki, 4-5 yıl­lık ki­ra­sı pe­şin öde­ni­yor. Ba­zen de, iş adam­la­rı ki­ra pa­ra­sı­nı dev­let­ten pe­şin alıp, alı­nan pa­ray­la bi­na­yı ta­mam­lı­yor. Yol üze­rin­de ta­be­la­la­rı­nı oku­du­ğu­nuz­da Ai­le ve Po­li­ti­ka­lar Ba­kan­lı­ğı­’nı, Çev­re ve Şe­hir­ci­lik Ba­kan­lı­ğı­‘nı, İlaç ve Ec­za­cı­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­’nü, Yurt­dı­şı Türk­ler ve Ak­ra­ba Top­lu­luk­la­rı Baş­kan­lı­ğı­’nı, Ba­sın Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­’nü, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­’nü, Av­ru­pa Bir­li­ği Ba­kan­lı­ğı­’nı ve da­ha ni­ce­le­ri­ni gö­re­bi­lir­si­niz.

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"