Kobani olaylarının Çözüm Süreci’ne karşı yarattığı söylenen güvensizlik de geçerliliği olmayan bir varsayımdan başka bir şey değil. Tam tersine, bu ürkütücü olayların, toplumun geniş kesimlerinin, 'Sorunu çözün de nasıl çözerseniz çözün!' duygusunu daha da yükseltmiş olması daha büyük bir ihtimal.
Âkil İnsanlar Heyeti'ni, 'çapraz görevlendirmeler' gibi görünüşte 'yaratıcı' bir takım ilave taktiklerle yeniden sahaya sürme fikri, hükümetin, Kobani protestolarının toplumun bütün kesimlerinde yarattığı düşünülen 'çözüm'e karşı güvensizlik duygusunu gidermeyi öncelikli hedef olarak tespit ettiğini gösteriyor.
İlk anda haklı ve makul görünse de, gerçekte bu tespit, Kürt Sorunu'nun yegâne 'mümkün çözüm'ünü bir kez daha geri plana atmak ve dolayısıyla top çevirmeye devam etmekten başka bir anlama gelmiyor.