Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Genelkurmay, Bakanlar Kurulu’nda bölgedeki riskler ve risklere karşı alınabilecek tedbirlerle ilgili kapsamlı olarak bilgi verecek Org. Özel’in de katılması beklenen brifingde tüm olasılıklara göre yapılan planlamalar ve Türkiye’nin alacağı pozisyon artıları ve eksileriyle ele alınacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Birleşmiş Milletler Zirvesi için gittiği ABD’de yürüttüğü temaslar, Türkiye’nin 49 rehinesini kurtardıktan sonra değişen pozisyonuna paralel gelişti.

Ankara, tezini, sınırda güvenli hat üzerine kurdu. Sınır boyunca ya da birbiriyle bağlantılı cepler halinde oluşturulacak bu hattın kazandıracakları ABD’deki görüşmelerde de ısrarla vurgulandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu konuda hiçbir ülkeden “hayır” yanıtı gelmediğinin de altını çizdi. Ankara, bu doğrultuda bir yandan koalisyon ülkelerinin yürütecekleri görevlerle ilgili planlamanın tamamlanmasını beklerken, diğer yandan da kendi planlamalarını yapıyor.

Planlamaların öznesi ise elbette Genelkurmay Başkanlığı.

Türkiye’de barış süreciyle PKK’nin silahsızlanması tartışması yapıladursun Ortadoğu’daki gelişmeler örgüte hem siyasal hem askeri alanda genişleme fırsatları sunuyor. Kürtlerin Rojava (Batı [Kürdistan]) diye andığı Suriye’nin kuzeyi, Abdullah Öcalan’ın demokratik özerklik projesi için uygulama alanına dönüşürken Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Irak Kürdistan Bölgesi’ne, Kürtlerin deyimiyle Başur’a yönelik saldırıları PKK’ye geniş bir alan açtı. Ezidilerin tarihi vatanı Şengal’den Kerkük’e, Türkiye’den göç etmek zorunda kalan Kürtlerin yaşadığı Mahmur’dan Türkmenlerin kasabaları Taze Hurmatu, Beşir ve Tuz Hurmatu’ya kadar geniş bir alanda PKK’nin silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri (HPG) kontrol noktalarında peşmergeye eşlik etmeye başladı. Sahadaki yeni durumu anlamak için gittiğim Erbil’de Şengal’in düşüşünün ardından IŞİD’ın yaklaştığı kentte yaşanan kaçış ve partilerin çağrısıyla Kandil’den gelen PKK’lilerin caddelerde tur atıp halka nasıl moral verdiğine dair hikâyeleri dinledikten sonra güneye açıldım. İlk durağım 17 Eylül’de Arap ve Kürtlerin birlikte yaşadığı Mahmur ilçesinin yanında bağrında yılan ve akrepten başka bir şeyi barındırmayan dağın eteğine kurulmuş Mahmur Kampı oldu.

Hükümetin çıkardığı ‘çerçeve yasanın’ Kürtler tarafından bir sözleşme ve yol haritası zemini olarak algılandığını duyduktan kısa bir süre sonra aynı cenahtan ‘çözüm süreci bitmiştir’ cümlesinin çıkması beklenmiyordu. Bunun ilk bakışta ‘nörotik bir sapma’ olduğu söylenebilir. Uzun süreli direniş etrafında sosyalleşen PKK türü hareketler, kendi içlerindeki statükonun sarsılması tehlikesi karşısında çözümü erteleme eğilimi gösterebilirler. PKK Kürtlerin birçoğu için bir tür ‘ana rahmi’ işlevi gördü. Çok sayıda kişi orada huzur buldu, kendisini insan gibi hissetti, saygın bir kişiliğe kavuştu. Barış ve çözüm için uğraşmaktaydılar ve bunlar sunulduğunda reddetmeleri mümkün değildi. Ama her fırsatı barış ve çözümün gelmeyeceğini kanıtlamak için kullanmaktan da vazgeçmediler. Çünkü hayatın değişmesi her zaman umut yanında bir korkutuculuk da taşır. Barış ve çözüm birçok PKK’lı için bulutlardan yere inmeyi ima ediyor ve birçoğu buna hazır olmayabilir.

Hevi Ahmed 30 yaşında. YPG’nin kadın birliği YPJ’nin komutanlarından. Kobanili…

Kobani cephesindeki durumu anlatırken, “Yakın mesafede çatışmalar var. Bazen 100 metre 200 metre göğüs göğüse çarpışmalar oluyor” diyor. Hevi Ahmed’le Kobani’nin girişindeki basın merkezi haline getirilmiş binada konuşurken, top sesleri eksik olmuyor. Herkesin aklında radikal İslamcı IŞİD’cilerle yüz yüze gelen YPJ’nin kadın savaşçılarının psikolojisi. Hevi kendinden emin görünüyor: “Kadınlara karşı daha da vahşiler. Nasıl olur da kadınlar ellerine silah alıp karşılarına dikilir, anlayamıyorlar. Kadın kendilerine karşı mevzi alıp silah atınca iyice vahşileşiyorlar. Ama bana inanın aynı oranda da korkuyorlar. Çünkü bizlerin nasıl savaştığını iyi biliyorlar. En büyük korkuları kadınlar tarafından öldürülmek.”

Zaman acımasızdır, her şeyi, herkesi yaşlandırır ve geride bırakır. Zaman, acımasızlığını merkez sağ için aslında 80'lerde göstermişti.

Neden tarih sahnesinden çekildi ANAP ve DYP, hatırlamak gerek...

Kilit kelime değişmedir.

Değişim önce ekonomik alanda baş göstermiş, ortaya yeni oyuncular çıkmıştı. Yeni oyuncular kendilerini oyun dışında bırakan aşırı tekelimsi ekonomik yapının değişmesini, rekabetçi piyasa kurallarının yerleşmesini talep etmişler ve bu oranda siyasallaşmışlardı.

Üniversite değil, Dingo’ların şahsi ikametgahı. Tozu dumanı, otu samanı gönlünce savuruyor, ne hukuk ne etik, ne bilim ne fen kriterini takıyorlar.

Türkiye’nin belli başlı üniversiteleri böyle Dingo rektörler, belli başlı fakülteler böyle Dingo dekanlar tarafından iç ediliyor.

Ne haller ne mikro iktidar alanları var, ne Kemeraltı’nda Kapalıçarşı’da bulunmayacak kurnazlıkta esnaf hesapları dönüyor, ah bir bilseniz…

Gücü elinde bulunduranlar tarafından özenle seçilip üniversitelere yerleştirilen ‘bilim’ dünyasının hükümet komiserleri, ‘bilim’ dünyasının ‘Alo Fatih’leri, yani bu Dingolar…

TBMM, Ira­k’­ın ku­ze­yin­de bu­lu­nan te­rör ör­gü­tü PKK’­nın kamp­la­rı ile Su­ri­ye ile ya­şa­nan ge­ri­lim­den son­ra da Su­ri­ye için hü­kü­me­te “sı­nır öte­si ha­re­kat yet­ki­si­” ver­miş­ti. Sı­nır boy­la­rın­da te­rör ör­gü­tü mi­li­tan­la­rı ka­ra­kol­la­ra, as­ke­ri üs böl­ge­le­ri­ne sal­dır­dık­tan son­ra sı­nır öte­si­ne ge­çi­yor­lar­dı. Hat­ta sı­nır boy­la­rın­da, uzun nam­lu­lu si­lah­la­rıy­la as­ker­le­ri­mi­zi he­def alı­yor­du. Ama as­ke­ri­mi­ze “As­la sı­nır öte­si­ne geç­me­ye­cek­si­niz. Ge­çen­ler hak­kın­da der­hal iş­lem ya­pı­lı­r” ta­li­ma­tı ve­ril­miş­ti.

Su­ri­ye ve Ira­k’­ta, ken­di­le­ri­ne Irak-Şam İs­lam Dev­le­ti (IŞİD) adı­nı ve­ren, Türk ma­kam­la­rı­nın kı­sa sü­re ön­ce­si­ne ka­dar “te­rö­ris­t” di­ye­me­di­ği grup­la­ra kar­şı koa­lis­yon güç­le­ri ha­va ha­re­kat­la­rı baş­la­tın­ca, yet­ki­li­le­ri­miz “Bu böy­le ol­ma­z” de­me­ye baş­la­dı.

Öyle bir havuz ki kardeşim, tek rakibi Türk Hava Yolları. Daha bir hafta önce “İslam dünyasına yönelik operasyonlarda yer almak demek, Türkiye’nin Ortadoğu vizyonunun çökmesi demek.” diyordu Abdülkadir Selvi.

Öyle bir havuz ki kardeşim, tek rakibi Türk Hava Yolları. Daha bir hafta önce “İslam dünyasına yönelik operasyonlarda yer almak demek, Türkiye’nin Ortadoğu vizyonunun çökmesi demek.” diyordu Abdülkadir Selvi. Biz de gündem belirlesinler diye değil, reaksiyon vermek için de değil, sadece saçmalığını not düşüp bu tutumun sürdürülemez olduğunu anlatmak için hatırlamıştık (bkz. Öyle Bir Dünya Yok). Hop, bu haftaya “IŞID’a karşı koalisyonun neresindeyiz?” makamından girdik. Makam farkı zaar, biz sıradan kulların yetişmesine imkân yok.

IŞİD’le mücadelede Türkiye’nin kafası karışık. Tayyip Erdoğan, IŞİD yenilgiye uğrarsa, Rojava’ya hâkim olan PYD’nin elinin güçleneceğini düşünüyor. New York’ta bu kaygısını belli etti. Mücadelenin sadece IŞİD’e değil hem Suriye’ye hem de “bölücü teröre” karşı yapılması gerektiğini söyledi. “Bölücü terör derken, PKK ile aynı çizgide olan PYD’yi kastediyordu. Öte yandan Batı, IŞİD’le etkili mücadele için, PYD de dahil bölgedeki Kürtler’e güveniyor. Ayrıca, İmralı’nın, Kandil’in ve Halkın Demokrasi Partisi’nin ya da KCK’nın, Türkiye’nin ikircikli tavrından rahatsızlık duyduğunu biliyoruz. Bunu açık açık söylüyorlar.

Danıştay'da yapılan HSYK üyeliği seçimleri için, hiç kuşku taşımıyorum: Henüz oy verme işlemi devam ederken, seçimleri hükümet partisinin kaybedeceğinden eminim.

Hükümet partisinin kaybetmesi, seçimi 'bağımsız yargı'nın kazanması anlamına geliyor. 12 Ekimde yapılacak bütün savcı ve yargıçların katılacağı seçimi de aynı parti kaybedecek. AK Parti sözcüsünün 'Kaybedersek gayrimeşru ilan ederiz.' sözüyle başlayan, Cumhurbaşkanı'nın 'B veya C planı devreye girer' sözüyle büyüyen, yine bir kabine üyesinden gelen 'sonuca göre hareket ederiz' rezervi ile devam eden korku ve endişe HSYK seçim sonuçları için gerçekçi bir tahmin imkânı sunuyor. Durumu en iyi hükümet bilir; demek ki umut yok. Kendi partilerinin kazanacağından emin olsalar bu korku yüklü tehditleri neden savursunlar?

Popüler İçerikler

Terörist Fethullah Gülen’in Cenazesinde Yeni Skandallar: Protestan Şirket, 25 Bin Dolarlık Tabut, Doğum Tarihi
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"