Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Türkiye’de gazetecilik yapıyorsanız ve uzmanlık alanınız penguenler değilse, vaktinizin önemli bölümü adliyede geçer.

Ben de gide gele adliyelere aşina oldum.

Çağlayan Adliyesi, Ankara Adliyesi’ne göre daha yeni ve modern bir bina…

Ankara, basık ve kasvetlidir; Çağlayan yüksek ve ferah…

Girişteki Adalet Tanrıçası etkileyici… Başsavcılık makamı, herhangi bir bakanınkini aratmayan görkemde… Savcıların odaları sade döşenmiş; o tozlu raflardan, ucu kıvrık kâğıtlarla dolu dosyalardan, gürültüyle takırdayan daktilolardan eser yok.

Dosyalar flash disklerde geliyor. İfadeler bilgisayarda alınıyor. Mübaşirinden sekreterine kadar herkes kibar, güler yüzlü…

Değişmeyen tek şey, yazmanın suç olması…

Yani zarf yenilenmiş, mazruf aynı…

ABD Başkanı Barack Obama IŞİD ile nasıl mücadele edeceğine dair planını geçtiğimiz gün açıkladı. Planın en önemli ayaklarından biri kendilerine İslami Devlet diyen militanları kök saldıkları Suriye’de etkisiz hâle getirmek. Bunun için de Suriye’deki “ ılımlı ” muhaliflere verilen askerî eğitim ve silahların sayısı ve niteliğini artırmak. Türkiye’ye bu bağlamda kritik bir rol biçiliyor.

Peki, bu planın başarı şansı nedir? Irak’la ilgili kısmını bilemeyiz ama Suriye’ye gelince elimizde epey veri var. Amerika, daha doğrusu Merkezî Haber Alma Teşkilatı CIA , zaten üç yıldır Özgür Suriye Ordusu’na ( ÖSO ) bağlı “ ılımlı ” muhalifleri eğitip silahlandırmıyor mu? Amerika’nın önde gelen basın- yayın organlarında yer alan haberlere göre Esad rejimini hedef alan bu faaliyetlerin önemli bir kısmı Hatay- Gaziantep- Ankara ekseninde gerçekleşiyor.

ABD Başkanı Obama, IŞİD'le ilgili mücadele planını açıkladığı konuşmasında,

'IŞİD, İslami değil. Hiçbir din, masumların öldürülmesini affetmez. Ve IŞİD'in kurbanlarının büyük çoğunluğu Müslüman' dedi.

Müslüman teröristler kavramından, IŞİD'in, İslami olmadığı noktasına ulaşmamız önemli bir aşamaydı.

Ancak Obama'nın bu konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Galler'deki NATO zirvesinde IŞİD konusunda yaptığı değerlendirmenin parmak izlerini gördüm.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'IŞİD'in isminde İslam kelimesinin bulunması onu İslami yapmaz. IŞİD, İslam'ı temsil etmez. O sadece isminde yer alan bir ibaredir. Ayrıca IŞİD en fazla Müslümanları öldürüyor' demişti.

Bu tanım önemliydi.

IŞİD'le, İslam arasına kalın çizgilerin çekilmesi gerekiyordu.

Hepimiz eleştiriyoruz. Diyoruz ki:

CHP çok beceriksiz…

CHP etkili muhalefet yapamıyor…

CHP doğru dürüst bir muhalif icraat ortaya koyamıyor…

CHP organize olamıyor.

CHP çapsız…

Falan diye…

Ama aramızdan biri, bu konuda hepimizden farklı düşünüyor. O kişi Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek.

Melih Gökçek’e göre… Yağmur yağdı, Ankara göl mü oldu? Sorumlu CHP. Fıskiye mi kayboldu? Sorumlu CHP. Ankara’nın suyu bulanık mı aktı? Sorumlu CHP. Metro mu yapılmadı? Sorumlu CHP. Trafik mi sıkıştı? Sorumlu CHP.

‘Bakırköy Talimat Bürosu’na; Radikal.com.tr’de 06/06/2014 tarihinde yayınlanan haberin altına yorum yazan rumuzları belirtilen kullanıcıların IP adresleriyle açık kimlik ve adreslerinin tespiti. Açık kimlik ve adresleri tespit edilen şüphelilerin çevrenizde bulunmaları halinde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan ifadelerinin alınması.’

İmza: İzmir Cumhuriyet Savcılığı.

Buradan ne anlıyorsunuz? Biz bir haber yapmışız. Bu haberin altına yorum yapan okurlarımızdan bazıları bir kamu görevlisine hakaret etmiş. Bu kamu görevlisi de savcılığa başvurmuş. Cumhuriyet savcılığı söz konusu kamu görevlisinin ‘Bana hakaret ettiler’ feryadını haklı bulmuş ki Bakırköy talimat bürosuna görev vermiş: Radikal’in bu yorumcularının açık adreslerini bul ve ‘şüpheli’ sıfatıyla ifadelerini al.

Şimdi olayı size baştan sona anlatacağım.

Anlatacağım ki cümle alem nasıl bir sansür sistematiği ile karşı karşıya olduğumuzu, eline en ufak bir devlet gücü geçirenin nasıl istediğini susturmaya çalıştığını görsün.

İnternet yayınlarına ilişkin denetim, müdahale ve kısıtlamaların birinci derecedeki hedefinin, internet haberciliği olduğunu biliyoruz. Zira, “özel hayat ve müstehcenlik” başlıkları altında kısıtlama ve düzenlemeler Mayıs 2007’de başladı, bu sene şubat ayında devam etti. Sınırları son derece tartışmalı olan, yargıda bile yıllardır standart bir içtihad geliştirilemeyen “özel hayat ihlali ve müstehcenlik” konularında idarenin, yani Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) internet yayınlarına doğrudan müdahale yetkisi var. Bu alanlarda yargı kararı idarenin müdahalesinden, yani siteye ya da içeriğe erişimi engellemesinden sonra aranıyor!

Türk matbuatında “sağcılık”, “muhafazakârlık”, “solculuk” konusunda dişe dokunur bir araştırma (yahut makale) yayınlandı mı?

Ben hatırlamıyorum...

Dileyen, ansiklopedilerin ilgili maddelerinde bile tatmin edici cevaplara ulaşabilir ama Türk matbuatının (Türk matbuatında köşe tutmuş kalemlerin, hatta bir kısım ilerici aydının) anılan kavramlarla ilgili “değerlendirmeleri” her zaman problemli ve tashihe muhtaç oldu.

Hayır, sağcılığın ne olduğu, sol düşüncenin neye tekabül ettiği konusunda ahkâm kesecek değilim.

Burası yeri değil...

ABD’nin (IŞ)İD olgusunun farkına çok daha önceden varması, dolayısıyla Musul’un düşmesini önleyebilmesi gerekirdi. (IŞ)İD’in Musul’u ele geçirmesi karşısında da Washington’dan fazla bir tepki gelmedi, ancak Erbil’in, yani Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin risk altına girmesiyle olayın akışı değişti. Geç kalmakla birlikte yeni stratejiyle (IŞ)İD’in Irak ve Suriye’de daha fazla toprak kontrol etmesinin, Ürdün, Lübnan gibi başka ülkelere açılmasının önüne geçmek ve bazı yerleri de elinden almak mümkün olabilir.

Monşerleri beğenmedi; kendi aklına göre bir dış politika benimsedi. Ve işte gelinen nokta:

1) Türkiye’deki Suriye göçmenlerinin sayısını İçişleri Bakanlığı 1 milyon 385 bin olarak açıkladı. Bunun sadece 220 bini kamplarda; diğerleri vilayetlere yayılmış durumda. 330 bin Suriyeli’yi barındıran İstanbul’u, 220 bin sığınmacıyla Gaziantep takip ediyor. Esed’in nasıl olsa devrileceği, göçmenlerin de kendi yurtlarına döneceği hesap ediliyordu. Bu yüzden sınırın kevgire çevrilmesine aldırmadık; herkesi ülkemize buyur ettik.

2) Esed, 2-3 ay, en fazla 6 ay dayanabilecekti. 2 yıl geçti, gücünü koruyor. Bunun sonucu olarak, Suriyeliler ülkemizde kalıcı bir nüfus haline geldi. Zor şartlarda ikamet ediyorlar. Her an, özellikle gençler arasından IŞİD’e katılacak cihatçılar çıkabilir. Pakistan’ın Peşaver’i gibi, başta Hatay olmak üzere, birçok ilimiz, radikal İslamcılar’ın barınağı olmaya aday.

Cumhurbaşkanı adayı ilan edildiği törende Erdoğan’ın okuduğu nutkun aslını “Paralel” dostlarım sayesinde ele geçirip yayınladıktan sonra ( link ), şimdi de, Beyaz Saray ’daki üst düzey dostlarım sayesinde, Erdoğan-Obama görüşmesi hakkında yapılan tek paragraflık resmî açıklamanın esas metnini elde etmiş bulunmaktayım.

Malum, böyle metinler kurum-içi kullanım amacıyla önce rahatça yazılır, ama resmen açıklanacağı zaman diplomatik dile “tercüme” edilir, adeta kriptolanır. Önce o rahatça yazılmış esas Amerikan metnini açıklayacağım, yazının sonunda da resmen yayınlanmış paragrafı vereceğim.

“Rahatça yazılmış” resmî belge iki temel konu içeriyor.

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!