Son cumhurbaşkanı seçim sürecinde özellikle sosyalist soldan bazı isimler, Demirtaş ’a “ liberal ” söylemlere sahip olduğu eleştirisinde bulundular. Ben bu eleştirileri anlamakta hep zorlandığım için solda kökleşmiş liberalizm alerjisi üzerine yazmak istedim.
Türkiye solu, kendisini geniş toplum kesimleriyle buluşturabilecek her girişime karmaşık entelektüel gerekçelerle karşı çıkıyor. Sanki derinlere işlemiş bir toplumsallaşma korkusu var. Bunlar bir aydın hareketi olarak başlamanın ve çok uzun süre öyle kalmanın alışkanlıkları olsa gerek.
Liberalizm alerjisi bana tuhaf görünüyor, çünkü Türkiye’de liberalizm hiçbir zaman etkili bir akım olmadı. Türkiye sağında ANAP dâhil hiçbir parti ve etkili akımı kendisini liberal olarak tanımlamadı. İslamcılık ise başından beri liberalizme mesafeliydi. “ Müslüman liberaller ” diye tanımlanabilecek etkili bir entelektüel çevre bile oluşamadı.
Sanırım soldaki liberalizm alerjisi kısmen Kemalizm’den devralındı. Soğuk Savaş döneminde liberalizm şiddetli ve düzeysiz komünizm karşıtlığıyla özdeşleştirildi ve Türkiye solu, uluslararası solun liberalizm eleştirisini benimsedi. Ne var ki burada da otoriter sağ ve ona mesafeli liberal akımlar aynı vagona atıldılar.