Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Halkımızın yüzde 43-45’i AKP’yi iktidarda istiyor. 

Yüzde 51’i de RTE’yi Cumhurbaşkanı. 

İktidara seçenek tek parti, CHP

Birkaç genel seçimdir CHP, iktidara seçenek diye anılmıyor, yazılmıyor, açıklamaları olası bir iktidar partisinin söylemleri, vaatleri diye değerlendirilmiyor. 

Ana muhalefet partisi kedinin kuyruğu gibi. Dün neyse bugün de o! 

Partiler arasında ayrı bir misyonu temsil eden MHP oyları ise zamana ve zemine göre ya çoğalıyor ya da daha düşük düzeye iniyor.

Çankaya seçiminde oylarını yüzde 3-3.5 oranında artıran, yüzde 10 barajını aşmasına mek parmak kalan HDP, bu tırmanışla yeni umutların kaynağı oldu.

Bir “örüntü” oluştu: Tayyip Erdoğan bir seçim başarısı kazanıyor. Ardından “balkon”a çıkıyor! Balkondan “Ben herkesin Erdoğan’ıyım” mealinde bir konuşma yapıyor. Derken bir olay oluyor... Herhangi bir olay. Tayyip Erdoğan bir boksör ya da bir matador “tarafsızlığı” ile dalıyor olayın içine...

Dolayısıyla bu “balkon konuşması” ritüeli epey uzun bir zamandır inandırıcı olmaktan çıkmıştı. Tayyip Erdoğan başarı dizisine Cumhurbaşkanlığı’nı da ekledi, balkonuna da çıktı, herkesi de kucakladı.

Balkonda, yüksekte, kucaklamak kolay görünüyor, anlaşılan; ama yere inince, ne oluyorsa, yumruklar sıkılıyor. Şimdi de Yargıtay kavgası başladı. “O gelirse ben gelmem” diyen bir Cumhurbaşkanı!

Bu tavra yol açan olay olduğu zaman bazılarımız gibi ben de Feyzioğlu’nun davranışının yakışık almadığını, ama buna Başbakan Erdoğan’ın gösterdiği tepkinin hiç mi hiç yakışık almadığını yazdığımı hatırlıyorum.

10 Ağustos’ta beklenen oldu. Recep Tayyip Erdoğan artık Türkiye’nin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı. Bundan sonra önümüzde 27 Ağustos var. 27 Ağustos’ta kongre yapılacak veAK Parti’nin yeni genel başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu olacak. AK Parti’nin üst düzey isimleri, ‘partinin lideri Tayyip Erdoğan, genel başkanı ise Ahmet Davutoğlu’dur çizgisinde uzlaşmış durumdalar. Şimdi önümüzde şu soru var: Davutoğlu kabinesinde yeni isimler kim

olacak?

Betam veya Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi  araştırmacıları  Dr. Seyfettin Gürsel , araştırmacı Mine Durmaz ve Melike Kökkızıl  mayıs ayı dönemi işsizlik ve istihdam verilerinin özetini yayınladı. Betam verileri “mevsim etkilerinden arındırılmış” olarak kullanmakta ve daha güvenilir olan  “tarım dışı” gelişmeleri detaylandırmakta. Ayrıca  mayıs dönemi demek, “Nisan, Mayıs ve Haziran” aylarının ortalaması alınıyor demek. 

Özet bir ifade ile ve mevsim etkilerinden arındırılmış işgücü verilerine göre, tarım dışı işsizlik, Mayıs 2014 döneminde bir önceki döneme kıyasla 0,4 yüzde puan artarak yüzde 11,5 seviyesine ulaşmıştır. Bu dönemde tarım dışı istihdam 11 bin düşerken tarım dışı işgücünde 91 bin kişilik bir artış görüldü. İnşaat ve sanayi istihdamı sırasıyla 45 bin ve 9 bin kişi azalırken hizmet istihdamı 41 bin kişi arttı. Nisan-Mayıs-Haziran dönemini kapsayan mayıs verisi ikinci çeyrekte büyümedeki yavaşlamaya paralel olarak işsizliğin arttığını gösteriyor. Kariyer.net verileri işsizliğin Haziran 2014 döneminde de artmaya devam edeceğini gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı için AKP adayının kim olacağı konusunda hiçbir zaman gerçek anlamda bir soru işareti olmadı. Türkiye’nin devrimsel dönüşüm sürecinde bu değişimi bizzat taşımış, temsil etmiş ve yönetmiş olan kişinin cumhurbaşkanı olmaması, bu ülkedeki siyasi anormalliğin devam etmesinden başka bir anlam taşımazdı. Cumhurbaşkanının halk tarafından ilk kez seçilecek olması ise söz konusu kişinin ‘özellikle’ aday olması gerektiğini ima ediyordu.

Ben bir CHP gönüldaşı olmadım hiçbir zaman… Sadece 30 Mart yerel seçimlerinde AK Parti’ye vermemek için CHP adayına verdim oyumu…

 Ama AK partiye kızdım diye, CHP sempatizanı da olmadım. Ülkenin politik sıkışılığının müsebbibi olarak gördüm hatta CHP’yi her defasında…Hiç bir demokratik alternatif sunmayan bir ana muhalefet partisi olduğu için.

 Haksız da sayılmam değil mi?

 Ama hep merak ettim CHP’yi, kim bu CHP’liler bir türlü bilmedim? Kaç çeşit CHP’li var? Gerçekten çeşit çeşitler mi yoksa aynı bedenin farklı kolları mı?

 CHP, Kemalist bir parti.

Sevgili okuyucularım, şu anda Türkiye’de yaklaşık iki milyon Suriyeli yaşıyor. İçlerinde teröristler, ajanlar, katiller, dilenciler, zavallılar, ne ararsanız var. Devlet bir bölümünü kamplarda besliyor ama paralar suyunu çekti. Hükümet yurt dışından para dileniyor.

Büyük kentlerimiz Suriyelilerle doldu. Çadırlarda sefil bir hayat yaşıyorlar, dileniyorlar.

Ülkenin dört bir yanında her gün olaylar çıkıyor. Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Adana, Mersin, Hatay, Ankara, İstanbul ve göçmenlerin yoğun olduğu bütün illerde olaylar çıkıyor, protesto gösterileri düzenleniyor. Gaziantep’te bir Suriyeli cinayet işledi, kentte protesto olayları durulmadı.

Bu olanların, başımıza açılan bu belanın tek sorumlusu Tayyip ve onun hükümetidir.

Esad’ı devirme hülyasıyla Suriye’yi durup dururken kaşıdılar, başaramadılar. Üstelik başımıza “Suriyeli belasını” açtılar.

Ne yapacaklarını şimdi kendileri de bilmiyor.

Oysa Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la, Tayyip isimli şahıs arasında geçmişte su sızmıyordu. Birbirlerine öylesine yakın dururlardı. Tayyip, 2008 yılının Ağustos ayında Esad’la eşini Türkiye’ye davet etti. Bodrum’da Rixos otelde -aile boyu- güzel bir tatil yaptılar. Tayyip onları Bodrum Havaalanı’nda yine aile boyu karşıladı…

Sarmaş dolaş oldular, hasret giderdiler…

Tayyip konuşuyordu: “Türkiye ile Suriye arasında dostluk temellerini attık…”

Binali Yıldırım’ın avukatı Serkan Bayram’dan noter aracılığı ile “İhtarname” adı altında bir açıklama aldım. 

Gerek muhatabı Sorumlu Yazıişleri Müdürü olduğu, gerekse mahkeme eliyle gelmediği için yayımlama zorunluluğum yok... 

Ama bu sütunda yazılan her yazı okurlara ve elbette adı geçenlere açık olduğu için, buna da derhal yer veriyorum.

Okurlarım yazılarımda daima “aleniyete dökülmüş” bilgi kullandığımı, kaynağı belli olan veya medyada çıkmış haberlere “doğrudan alıntı yaparak” yer verdiğimi bilir. 

Kimseyi karalamak ya da kimseye iftira atmak gibi bir niyetim hiçbir zaman olmamıştır; olamaz da. 

Adı geçen yazım da kişilere yönelik değil, genel bir yazıydı ve gazetenizCumhuriyet’te birinci sayfada yayımlanan bir açık haberden alıntı yapmıştım. 

Bu haberde Cumhuriyet de, aleniyete dökülmüş resmi bir fezlekeden alıntı yapmıştı...

Kemal Kılıçdaroğlu kendisine bayrak açan 6 milletvekili için:

- Bu arkadaşlarımın çoğunu siyasete taşıyan benim, bundan da pişmanım, demişti.

Uşak milletvekili Dilek Akagün Yılmaz dedi ki:

- Beni siyasete Kemal Bey taşımış olamaz. Ben ondan daha eski CHP’liyim. 1988 yılından beri bu partideyim...

Muharrem İnce de bu noktada topa girdi:

“Ben, 1979 seçimlerinde 15 yaşımda samanlığın duvarına Cumhuriyet Halk Partisi yazdım.”

Kemal Kılıçdaroğlu ise çok daha yeni bir CHP’li... Önce DSP’li...

Kemal Bey 1999 başında SSK Genel Müdürlüğü’nden istifa ediyor, DSP’ye kaydoluyor. Seçimlerde “DSP’nin yıldızları” arasında sayılıyor.

Bülent Ecevit’in onu seçilecek bir yerden aday gösterileceği bildiriliyor.

Ne var ki adı aday listelerinde yer almıyor.

Acaba neden? O sırada DSP’de olan Uluç Gürkan, dostu olan Kemal  Kılıçdaroğlu’nun milletvekili olmasını çok istediklerin ancak bunu Rahşan Ecevit’in önlediğini anlatıyor...

Kemal Bey’in milletvekili adayı gösterilmeyişinin bir sebebi olarak da SSK Genel Müdürlüğü’ndeki çalışmalarından memnuniyetsizlik gösterilir... Bir ihtimal Bülent Bey Kemal Bey’i aday göstermekten vazgeçmiş, sorumluluk R

Cumhurbaşkanlığı seçiminin artçı şokları devam ediyor. Kazandı/kaybetti tartışmasının ötesinde seçimin yapısal sonuçları ilerleyen günlerde görülecek. Türkiye siyaseti yeniden yapılanacak.

Muhalefetin durumu ‘öğrenilmiş çaresizlikle’ açıklanabilir. Sözcülerin ifadelerine bakıldığında ‘Erdoğan’ın yüzde 55 alamayıp, 52 almasına sevinecekler’. Kılıçdaroğlu hakkında İstanbul sermayesi ve ulusalcılar kararını vermiş olsa da hata yapıyorlar.

Nerede hata yaptı?

Aslında doğru soru nerede hata yapmadı ki? En büyük hatası genel başkan seçildikten sonra anayasa referandumunda meydanlarda ‘hayır’ı savunması oldu. Tayyip Erdoğan’ın tuzağına düşerek 2009 yerel seçiminde yüzde 38’e düşen oyunu konsolide etti. Kılıçdaroğlu’nun yanlış stratejisiyle 2011 seçiminde Erdoğan oyunu yüzde yüzde 50’ye çıkarttı.

Popüler İçerikler

Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!