… Başbakan’ın aralarında 3 yıl olan iki konuşmasında da, etnik kimliklerle ilgili olarak aynı vurguyu yapmış olması, bunun artık bir dil sürçmesi olmadığını, “amacını aşan” bir söz olmadığını açıklıkla ortaya koyuyor. Ve ne yazık ki ortaya ırkçı bir Başbakan portresinin çıkmasına da neden oluyor. Bir etnik kimliği hakaret olarak algılamak, ondan söz ederken “affedersiniz” eklemesi yapma ihtiyacını duymak, başka hiçbir şeye işaret etmiyor.
Bu açık bir ırkçı nefret suçudur! Ama kuşkusuz ki Türkiye’de kovuşturulamayacak bir suç! Birincisi söyleyen Başbakan, yargı kendisine bağlı, hiçbir savcının cesaret edip de bir fezleke düzenleyemeyeceği bir sistem var. İkincisi zaten dokunulmazlığı var, üçüncüsü cumhurbaşkanı olmayı da başarırsa zaten artık hayatının sonuna kadar sürecek bir dokunulmazlığa da sahip olacak!
Ama işlediği bu suçun kovuşturulamıyor olması, bu suçun üzerine yapışmış bir kara leke olarak ebediyete kadar kalmasına da engel olmayacak. Tarih, birçok başka kötü özelliklerinin arasında “ırkçı” sıfatını da isminin önüne ekleyecek, öyle anılacak. Bundan sonra istediği kadar kardeşlikten, “yaradılanı yaradandan dolayı sevmekten” söz etsin.