Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Erdoğan, uyduruk bir seçimle kendisini cumhurbaşkanı seçtiren Mısırlı general Sisi’yi tebrik etmeyeceğini söyledi. “Böyle bir tebrikin bizce anlamı yoktur. Çünkü biz darbe yönetimini tebrik edemeyiz” dedi.

O böyle dedi, ama seçim sonuçlarının belli olmasından hemen sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, General Sisi’yi cumhurbaşkanı seçildiği için kutladı. Gül’ün de bunu yürekten yaptığını kuşkusuz ki kimse iddia edemez ama ne yapalım ki uluslararası diplomasinin bir cilvesi de bu işte!

Yani Başbakan istese de istemese de onun adına da, bizim adımıza da darbeci general Sisi, tebrik edilmiş bulunuyor!

HSYK 1. Daire Başkanı Okur, Ergenekon ve Balyoz’un zulüm olduğunu söyledi

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1. Daire Başkanı İbrahim Okur , Ergenekon ve Balyoz davalarındaki hukuksuzluklar konusunda bürokrasi içinde çekinmeden konuşan ender isimlerden biri. gerektiğini ilk söyleyen isim oydu. Bu davalara bakan özel yetkili mahkeme savcıları ile hâkimlerinin “maça çıkan takım psikolojisi” içinde hareket ettiğini belirttiği, Cumhuriyet’te yayımlanan mülakatı ile aslında

Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararını ilk öngören isim de Okur’du. Anayasa Mahkemesi’nin, Balyoz’da adil yargılama ilkesinin ihlal edildiğini hükme bağlayan kararı ile tahliye edilen tüm sanıklar özgürlüklerine kavuşurken kendilerini yargılayan mahkeme heyetinden hesap sorulmasını istediler. Hem ihlal kararını, hem de sanıkların taleplerinin nasıl karşılanacağına ilişkin sorularımızı İbrahim Okur’a yönelttik. Değerlendirmeleri şöyle:

Anayasa Mahke-mesi, her türlü engele rağmen Türkiye’yi ”normal-leştirme” çabalarına devam ediyor.

Hatırlar-sınız, mahkeme daha önce Twitter, You Tube yasağı gibi Orta Çağ yasaklarına ‘dur’ demiş, bunu yaptı diye de ”Vay Haşim Kılıç cumhurbaşkanlığına oynuyor” diye kıyamet kopmuştu.

Oysa belli ki oradaki hâkimler, demokrasimizdeki tehlikeli gidişatın da bilinciyle, evrensel hukuka göre karar vermişti. Peki, başka ne yapmıştı? Tüm dünyanın ”Kuvvetler ayrılığını zedeliyor” diye itiraz ettiği HSYK yasasının bazı maddelerini iptal etmişti.

Terörist olmadığını zaten bal gibi bildiğimiz İlker Başbuğ’un özgürlüğüne kavuşmasına imkân vermişti.

Başbakan Tayyip Erdoğan dün, kararını açıklamadan önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile “son bir görüşme” yapacağını söyledi.

Oysa bir gün önce kararını vermiş gibiydi. Gül ile “son görüşmesi” Erdoğan açısından ne değiştirecek? Mesela 1 Temmuz için o kadar görkemli bir adaylık ilan törenini kendisi dışında bir kişi için düzenliyor olabilir mi?

Yoksa Gül ile görüşmesi kadar, onun öncesinde, başka bir yerden gelecek bir açıklamayı da bekliyor olabilir mi? Mesela İmralı ’dan…

Gül ve Erdoğan’ın bugün birlikte Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında olduğu sıralarda, bir HDP heyeti de PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı yolunda olacak, en azından açıklama bu yönde.

Çok bilinmeyenli bir seçime doğru hızla akıyor zaman...

Önce bilinenlerden başlayalım: Cumhurbaşkanını halk seçecek; seçim iki turlu olacak ve ilkinde yüzde 50 bulunmasa bile, ikinci tur iki aday arasında geçeceği için, yeni cumhurbaşkanı, halkın yarısından fazlasının oyuyla seçilmiş olacak...

İlk kez halkın seçtiği bir cumhurbaşkanımız olacak...

Adaylar en az 20 milletvekili tarafından teklif edilebildiği için dört parti aday gösterebiliyor; bunlardan ikisi (CHP ile MHP) ortak bir isim belirledi; HDP bu hafta sonu, Ak Parti ise önümüzdeki salı günü adaylarının ismini açıklayacak...

Bu seçim CHP ile MHP’nin alenen ve resmen ortak hareket ettiği ilk seçim oldu. Bir süredir seçimlerde ‘zımni’ işbirliği söz konusuydu; şimdi partili olmayan bir isim etrafında birleşti iki parti... Kampanyada her iki partinin teşkilâtlarının işbirliği yapması bekleniyor...

Komedi gibi. Başbakan “nasıl serbest bırakırsınız” dedi, “ey paralel veya paralel olmayan yargı” diye seslendi ve meşhur “böcek soruşturması”nda serbest bırakılan polisler hakkında yakalama kararı çıkartıldı.

“Yakalama kararı”, “tutuklama kararı” anlamına gelmiyor. Ama Başbakan’ın emrindeki medya mahkemenin kararını, “Savcı itiraz etti, böcekçi beş polis tutuklanacak” diye zil takıp oynayarak veriyor. Sabbah’ın haberi, içeriden alınan bir bilgi mi, kehanet mi, yoksa temenni mi? Ne dersiniz?

Türkiye’de bir anayasa ve kanun düzeni mevcut ise Başbakan da, gazetesi de suç işliyor. Anayasa’nın 138. maddesi, “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” diyor. Başbakan sadece yargıya talimat vererek anayasa suçu işlemiyor; ayrıca “yargıya hakaret” ve “adli yargılamayı etkileme” suçu işliyor. Kafasına uymayan kararları veren yargıçları “paralel” diye suçlaması hakaret suçunu, “nasıl serbest bırakırsınız” lâfı da CMK 288’e göre adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu içeriyor. Gazetesi de “tutuklanacaklarını” zaten biliyor.

AK Parti, 'duble yollar'la ön plana çıktı.

Başbakan Erdoğan da bir süredir siyasette duble yollar yapıyor.

Bu duble yolların biri Çankaya'ya çıkıyor, diğeri Başbakanlığa gidiyor.

İstanbul İl Danışma Kurulu toplantısı ile sahaya inen Başbakan, o günden bu yana hem Cumhurbaşkanlığı sürecini hem kendisinden sonraki AK Parti ve Başbakanlık konusunu şekillendiriyor.

Dün AK Parti'nin İl Başkanları toplantısı vardı.

Başbakan orada hem bir veda hem de yeni bir başlangıç konuşması yaptı.

İl Başkanları toplantısında Erdoğan, AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlığa veda etti, Çankaya'ya ise merhaba dedi.

Aslında her veda yeni bir başlangıç değil mi?

Ortada hiçbir suç yok ve Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne kumpas kurulmuş! Üstelik, tahliyeler kifayet etmiyor, bir de üzerine kumpas kuranlardan hesap sorulacakmış! İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı ya da kara propaganda sitelerini ne yapacağız! Bunun cevabı hazır… “Bütün belgeler sahte; kumpas var.”

İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın 4 sayfalık bilgisayar çıktısı, 4 Haziran 2009’da, Ergenekon sanıklarından Serdar Öztürk’ün bürosunda bulundu. Aramayı, Ergenekon soruşturmasına dahil olmayan Ankara Savcılığı (Savcı Hüseyin Görüşen) ve onun denetimindeki Ankara Terörle Mücadele Şubesi polisleri gerçekleştirdi. Baro temsilcisi Avukat Bayram Özkan , Serdar Öztürk’le aynı büroda çalışan avukatlar, Özge Evci, Çağrı Eryılmaz ve Gizem Ulusoy da hazır bulundu. Daha sonra, arama sırasında çekilen video, kamuoyuyla paylaşıldı.

Irak ve Suriye parçalanıyor ve bölgede bağımsız bir Kürt devleti kuruluyor. 100 yıl öncesi, ekonomik çıkarlara, pazarlıklara bağlı olarak çizilen sınırlar siliniyor, akrabaları ayıran duvarlar yıkılıyor.

Bölgenin önemli bir Kürt nüfusunu sınırları içinde barındıran Türkiye’nin bu gelişmelerden etkilenmeyeceğini düşünmek safdillik olur. Türkiye’nin bugün Erbil ile iyi ilişkiler içinde olması, siyasi gelişmeleri kendi istediği biçimde belirleyebileceği anlamına gelmez.

Irak ve Suriye ’ de bu geli ş meler olurken, AKP birden bire demokrasiyi hatırladı ve barış sürecini belirleyecek 7 maddelik yasa teklifini hazırladı. Dağdaki gerillanın inmesini sağlamayı hedefleyen paketin çıkması için Meclis tatilinin erteleneceği belirtildi.

Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça siyasetin sıcaklığı yükseliyor. MHP/CHP bloğunun Ekmeleddin İhsanoğlu’nu açıklamasıyla bir anlamda seçimin sonucu satın alındı. Anketleri siz de izliyosunuz. Taraflı, tarafsız uzmanlar Erdoğan’ın sorunsuz biçimde Köşk’e çıkacağını söylüyor.

Ancak asıl mesele tam da burada başlıyor. Köşk’e çıkan Erdoğan neye karar verecek ve ‘sihirli yüzüğü ’ kime teslim edecek? Bir şahsa mı yoksa bir kadroya mı? Tayyip Erdoğan’ın kişisel hikayesi, İstanbul İl Başkanlığı’ndan başlayan politik tecrübesi ve iktidar pratiği göz önüne alındığında ortaya sofistike bir prensipler listesi çıkıyor.

Yakın dönemde yaşanan önemli olayları ve Erdoğan’ın bu krizler karşısında neye karar verdiğine bakın, bunu daha iyi göreceksiniz. Erdoğan siyasetinin prensiplerini bilinmeden onun nasıl karar vereceği tayin edilemez.

Popüler İçerikler

Eski Milli Sporcu Emre Başkan'ı Makas Atarken Öldüren Sürücü Serbest Kaldı
Tesadüfen Bir Evde Bulundu: 2. Abdülhamid'e Ait Olduğu Düşünülen Robdöşambrın Restorasyonu Tamamlandı
THY Hostesine Saldırdığı İddia Edilen ve Ağza Alınmayacak Sözler Sarf Eden Dilan Çıtak'tan Açıklama Geldi!