Ekmeleddin İhsanoğlu ile yaklaşık iki yıl önce yüz yüze görüşme fırsatı buldum.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bünyesinde “Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu” nun kuruluşunun hemen sonrasında, bir grup gazeteci meslektaş ile görüşlerini dinlemiştik. Suriye’de henüz bu boyutlara ulaşmamış iç savaşa dair düşüncelerini “siyaset sularına” girmemeye özen göstererek paylaşmıştı.
İhsanoğlu’nun söyledikleri arasında o günden bugüne değer taşıyan en önemli sözünün “Bütün mezhepler eşittir, bizim zenginliğimizdir. Bu zenginliği düşmanlığa dönüştürmemek lazım” notu olduğunu anımsatmakta yarar var. Dahası İhsanoğlu, o dönem Suudi Arabistan kralının talimatıyla, İİT çatısı altında “Mezhepler Arası Diyalog Merkezi” kurulmasının planlandığını da paylaşmıştı.
Görüşmeyi yaptığımız Ağustos 2012’den bu tarafa Ortadoğu’da binlerce insanın, sırf mezhep aidiyeti nedeniyle katledilmesi, bu girişimin “başarısı” hakkında bir parça fikir veriyor...
Daha doğrusu söz konusu olan yeraltı zenginliklerinin paylaşımıysa, kuralın değişmediğini; diplomasinin ve uluslar üstü kuruluşların insanlık adına hep yenik çıktığını...