'Yeni Türkiye’nin açılan kilidi’ denmiş. Bir açıdan doğru, yıllardır kapalı duran kilide el atılıyor. Buna kimse kıymet vermekten de imtina etmiyor. Peki kilit açılıyor mu? Gerçekten anahtarı elimizde mi? Eldeki doğru anahtar mı? Kilit açılamayacak kadar paslanmış mı? Yanlış anahtar kilidi daha da mı açılmaz hale getirecek yoksa?
‘Çözüm sürecinde’ geldiğimiz noktaya dair edilecek bol kelâmın özeti aralarında 80-90 km olan Diyarbakır ve Lice’de son birkaç gündür yaşananlar aslında. Masada şunlar var: Herkesin başka ucundan tarif ettiği barış, aynı zaman dilimine denk gelen kalekol inşaatları, protesto eden ve aslında barışın tarafı olan halk ve barış konuşulan günlerde asker kurşunuyla hayatını kaybetmiş iki kişi daha.
Abdullah Öcalan’la yürütülen görüşmeleri duruma göre ‘devletle’, kimi zaman kendisiyle konumlandıran AK Parti, ‘Yeni Türkiye’nin açılan kilidi: Çözüm süreci çalıştayı’ için parti faaliyeti tanımını uygun buluyor. BDP ve HDP’nin davetli olmayışı böyle açıklanmış. Çözümü konuşmak üzere toplananların bir saatlik mesafede haftalardır süren kalekol protestosuna temassızlığı ve aslında bunu söylerken bile imkânsız, hatta saçma bir dokunuştan söz ediyor oluşumuz, sürecin ‘insansızlığını’ da mükemmel izah ediyor aslında. Ne demek insansızlık?