Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Türkiye’de “hukuk devleti” kalmadı: 

AKP iktidarı sürekli olarak kanun değiştiriyor... 

Örneğin maddelerinde yüzden fazla değişiklik yapılan ihale yasasının kaç kez değiştirildiğini artık kimse izleyemiyor... 

Polis müdürlerine “Emirlerimiz yasalara uygun değilse de uygulayın, gerekirse__sonradan yasayı değiştirir, yaptığınızı kanuna uygun hale getiririz” deniliyor... 

Gerçekten de pek çok yasa, iktidarın işine geldiği gibi değiştiriliyor, insanların suçları suç olmaktan çıkarılıyor.

Türkiye’de çözüm sürecinin geldiği nokta bir mucize hakikaten. Büyük tahriklere, çelme takmalara, ajitasyonlara rağmen bir süreç büyük bir kararlılıkla yürüyor. Bu kararlılığın bir göstergesi olarak cuma günü Diyarbakır’da düzenlenen çalıştay çok önemliydi. Birkaç açıdan hem bir ilkti hem de cesur mesajlar verildi cuma günü. İlk olan ne miydi? Bir kere Diyarbakır’da bu düzeyde bir toplantı yapmak bir ilkti. Tarafların ikinci aşamaya girdiklerini beyan etmeleri açısından bir ilkti. Son günlerde son derece tuhaf bir şekilde bölgede artan gerginlik varken olumlu bir fotoğraf oluşturması açısından bir ilkti...

Benim gibi vergisini zamanında veren, varsa cezasını ödeyen Türk vatandaşlarına şu aralar 'enayi' demek az kalıyor. Ben ve benim gibiler düpedüz hıyarız.

Vergi affı söylentileri çıktığı zaman milyonlarca Türk vatandaşı gibi ilk iş muhasebecimi aradım. “Acaba bizim de ödemediğimiz bir vergi borcumuz var mıydı?” Muhasebeci arkadaşım gururla bütün vergilerimizi zamanında yatırdığımızı ve devlete tek kuruş borcumuz olmadığını söyledi. Telefonu kapattığımda Barış Manço’nun ‘cacık’ şarkısında olduğu gibi “Kendimi hıyar gibi hissediyorum.” Bilmem Barış Manço’nun rakıyı açıp hisli hisli kendini neden hıyar gibi hissettiğini anlattığı o şahane şarkıyı hatırlayanınız var mı? “Hani ince kıyım doğrasalar beni, Akdeniz cacık olur diyorum ve hatta Atlas Okyanusu ve hatta Hint Okyanusu ve hatta hatta Büyük Okyanus bile cacık olur diyorum” dediği şarkı şu aralar bizim halimizi özetliyor.

Hem Star hem de Sabah gazeteleri, TÜBİTAK raporunun bir cümlesini çok beğenmiş. Aynı manşeti paylaşmışlar: “Hece hece paralel montaj” 

Tayyip-Bilal Erdoğan’ın “sıfırlama” konuşmasından söz ediyorum. TÜBİTAK’a göre, bir kelimeyi ortadan kesmişler, başka kelimenin hecesiyle birleştirmişler. Meselâ, “sı-fır-la…” Başbakan bir yerde sınav” demiş; oradan “sı”yı almışlar. “Fırıldak” kelimesinin “fır”ını, “karalama”nın“la”sını, oldu “sıfırla”. 

Selçuk Üniversitesi’ndeki yasak aşk cinayeti” dillerde… 

Basına yansıyanlar doğruysa, Profesör, Dekan’la evliyken, yine evli olan Sekreter’e gönül vermiş. 

Ancak Sekreter, bir süre önce eşinden boşanan iki çocuk babası Doçent’le ilişkideymiş. 

Dekan, kocasını baştan çıkardığını düşündüğü Sekreter’i başka bir fakülteye tayin etmiş. 

Bir süre sonra Profesör ile Doçent, aynı kadına sevdalandıklarını fark edip düşman olmuş. 

Profesör, Doçent’in odasına gidip “Sevgilimi elimden aldın” demiş ve boğazını kesmiş.

Her ulusun mizah anlayışı farklıdır... Bu pazar günü 'Kötü Haber'in veriliş biçiminin Fransız ve Alman mizahında nasıl ele alındığını yansıtan iki fıkrayı hatırlatarak, güncel siyasetin kısır döngüsünden biraz uzaklaşmayı deneyelim mi?

Birinci fıkradaki Fransız Pierre uzun bir iş seyahatine çıkmıştır... Kendisi Paris'ten uzaktayken evinin güvenliğini emanet ettiği kahyası Cezayir göçmeni Said'e telefon eder... Pierre ile Said'in konuşmaları şöyledir:

P-Ne var ne yok Said? 

S-Siz telefon ettiğinizde köpeği gömüyordum... 

P-Köpeğe ne oldu ki? S-Havuza düşünce boynu kırılmış. 

P-Havuzda su yok muydu? 

S-Yangında havuzun suyunu da kullandı itfaiye... Yangının nedeni 

P-Ne yangını bu? 

S-Annenizin tabutunun etrafındaki mumlar perdeleri tutuşturmuş... 

P-Annem mi öldü? 

S- Karınızı en iyi arkadaşınızla yatak odasında yakalayınca kalp krizi geçirmiş anneniz... 

P-Bir hafta ayrılınca her şey negatif mi oldu? 

S-Hayır efendim. Bir de pozitif durum var. 

P-Nedir o pozitif olan? 

S- Gitmeden önce sizde AİDS var mı diye test yaptırmıştınız ya. İşte o testte sonuç pozitif çıktı. 

Ba­zı­la­rı­na gö­re ha­yat­ta bü­tün mu­ci­ze­ler müm­kün­dür.

Ön­ce­ki gün bu dü­şün­ce­de olan­la­rı hak­lı çı­kar­tan ina­nıl­maz bir ge­liş­me­ye ta­nık ol­duk!

An­ka­ra Hay­va­nat Bah­çe­si Mü­dü­rü­’nün Baş­kan Yar­dım­cı­lı­ğı­’na ge­ti­ril­di­ği bi­lim­sel gu­ru­ru­muz TÜ­Bİ­TAK, dün­ya­yı şaş­kı­na çe­vi­ren bir bu­lu­şa im­za at­tı!

Biz­ler, yan­daş işa­dam­la­rı­nın bal­lı iha­le­ler kar­şı­lı­ğın­da med­ya­da ha­vuz oluş­tur­duk­la­rı­nı ko­nu­şur­ken, TÜ­Bİ­TAK, asıl ha­vu­zu “pa­ra­lel­ci­le­ri­n” yap­tı­ğı­nı or­ta­ya çı­kar­dı!

Sa­na­yi Ba­ka­nı Fik­ri Işık, da­ha ön­ce his­set­ti­ği, TÜ­Bİ­TA­K’­ın da ra­por­la res­mi ha­le ge­tir­di­ği bu mu­ci­ze­vi bu­lu­şu bü­yük mut­lu­luk­la açık­la­dı.

Kongre turizmi ülkeler ve şehirler için yeni ve de önemli bir gelir kaynağı. Değişik sektörlerde, değişik mesleklerde olanlar kendi ülkelerinde veya başka ülkelerde düzenlenen kongrelere toplantılara katılıyorlar.

Bu kongre ve toplantılarda belli konulardaki gelişmeler konuşuluyor. Tartışıyor. Örneğin doktorlar yeni bir tedavi şeklini gündeme getiriyor. Mühendisler yapı teknolojisindeki gelişmeleri öğreniyor.

Kongrelere katılanlar genelde aileleri ile seyahat ediyorlar. Gittikleri şehirde 3-7 gün kalıyorlar. Kongrelere katılanlar mesleklerinde öne çıkan, üst gelir grubundaki kişiler. Bu nedenle harcamaları da yüksek oluyor.

Kongre turizmi için toplantının yapılacağı salon, kalınacak otel önemli ama, daha da önemlisi, kongrenin yapılacağı şehrin “temizliği, çevresi, özellikleri, kongre dışı saatlerde katılımcıların ilgisini çekecek yeme, içme ve eğlence imkânları”.

Kastettiğim kişi Profesör Hayrettin Karaman. AK Parti’nin “parti müftülüğü” kadrosunu çok uzun zamandır o işgal ediyor. Parti müftülüğü, İslâmî referanslara dayandığı iddia edilen bir partide daha çok parti teorisyenliğinin muadili bir görev.

Herkes —hepimiz— cumhurbaşkanı seçimine aday çıkarmada zorlanan muhalefet partilerine yükleniyoruz; şunun şurasında iki ay gibi kısa bir süre kaldığı halde isim tespitinde geciktikleri için alay edenimiz bile var... Ancak kendimizi CHP ile MHP yöneticilerinin yerine koyup biraz düşünsek yaptığımız yanlışlığı fark etmekte gecikmeyeceğiz.

Popüler İçerikler

18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!