Yıllar ne çabuk geçiyor.
İsmi iddialıydı:
Tarihi Yaşarken Yakalamak!
Kitabın arka kapağına şunları yazmıştım:
Tarihi, kendisini oluşturan somut olayların cereyan ettiği zaman dilimlerinde yakalamak olanaksızdır.
Çünkü tarih biraz da akıp giden zamanın gelecekteki öyküsüdür.
Bu satırları nerede okuduğumu, kimin yazdığını anımsamıyorum.
Bir kenara not etmişim.
Yazı masamın çekmecelerini karıştırırken yeniden bulunca sevindim.
Bir kâğıt parçasının bir köşesine özensiz biçimde çiziktirilmiş bu satırlardan etkilendiğim anlaşılıyor.
Tarihi yaşarken yakalayabilsek, ne güzel olurdu.
Ama olanaksız diye de kaderciliğe saplanacak değiliz.
Çünkü tarihten ders çıkarmak da var.
İlle de yaşayarak öğrenmek gerekmiyor.