Bundan tam on üç yıl evveldi Zaman gazetesine başlamam… Dindar kesimler 28 Şubat’ın yaralarını sosyal alanda yaşamayı sürdürmekle birlikte, entelektüel alanda sahici bir sorgulama ortaya koymuştu.
Refah Partisi’nin yanlışları açıkça konuşuluyor, asrısaadet güzellemelerine daha gerçekçi yaklaşılıyordu. Bu sorgulamanın sonuçlarından biri yeni bir özgüven duygusunun İslami kesime sirayet etmesiydi. Modern dünyanın zaaf ve başarısızlıkları görünür hale gelirken, küreselleşme Müslüman kimliği kurucu bir unsur olarak öne çıkarmaktaydı. Aynı süreçte geçmişin İslami bankacılık tecrübesi ve çok ortaklı şirketlerin utanç verici performansı da masaya yatmaktaydı. Sonuç ekonomi ve siyaset ile din arasındaki mesafenin açılması, bir tür sekülerleşmenin doğal olarak, kendiliğinden ve alttan gelen bir dinamikle hayata yansımasıydı.