Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Soma faciası, bu toplumda artık konuşulmaz tartışılmaz olan, dile getirenlere nostaljik dinozorlar gözüyle bakılan, “tarihin sonu”nun ilan edilmesiyle modası geçmiş sayılıp kapitalizmin çöp tenekesine atılan, unutulan, unutturulan hayatî gerçekleri, o gerçeklerin ifade edildiği düşünceleri, kavramları bütün toplumu derinden sarsarak, şok etkisi yaratarak yeniden gündemimize soktu: Kapitalizmin doğasında mündemiç kâr amacı, bu amaca ulaşmanın tek yolu olan emek sömürüsü, insanı-doğayı hiçe sayan vahşi kalkınmacılık anlayışı, işçi sınıfının örgütlenmesi ve mücadelesi, bilinç aşınması ve bilinç inşaı, vb.vb...

Marx’ın, insanlığın düşünce ve pratiğinin son iki yüzyılına damgasını basan anıt eseri Das Kapital’in güncelliği; Soma’da ölüm, yıkım, acı, toplumsal çöküş pahasına ne yazık ki bir kez daha kanıtlandı. Soma; insanı hiçleştiren, sömüren, yabancılaştıran kapitalist düzenin kimsenin görmezden gelemeyeceği bir alan uygulaması oldu. Marx’ın çağ değiştiren dev eseri: Sermaye: Ekonomi Politiğin Eleştirisi kitabının özü özeti Soma’da kafamıza, yüreğimize, öğrenilmiş unutkanlığımıza gülle gibi düştü.

ŞİRKET SUÇLUDUR!

Çünkü...

-Üretimi arttırmaya odaklanmış, işçi güvenliğini hiçe saymıştır.

-Maliyeti düşürmeye odaklanmış, kölelik düzeni kurmuştur.

-“Daha fazla üretim/daha düşük maliyet” sloganıyla hareket ederek kazaya davetiye çıkarmıştır.

-İşçilere kömür madenlerinde hiçbir işe yaramayan gayet uyduruk gaz maskelerini münasip görmüştür.

-Daha fazla kömür üretimine odaklanmış, teknolojik yatırıma yönelmemiştir.

-“Yaşam odası”, “kaçış odası” gibi kurtarıcı önlemlere yatırım yapmamıştır.

ENERJİ BAKANLIĞI SUÇLUDUR!

Çünkü...

-O madeni, o şirkete kiralarken “işçi güvenliği” meselesine zerre önem vermemiştir.

-O şirketin işletme projesine onay vermiştir.

-Daha düne kadar o şirketi, yere göğe sığdıramayan bir durumdaydı.

-Şartnameye “Ne kadar kömür üretirsen, o kadar satın alırım” yazarak o şirketi üretimi arttırmaya teşvik etmiştir.

-Şartnameye “Üretimi arttır ama önlem almak koşuluyla” diye bir kayıt koymayı aklının ucundan bile geçirmemiştir.

Elmadere köyü Kınık'a 15 km uzaklıkta.

Kıvrıla kıvrıla yemyeşil dağlara doğru tırmanıyorsunuz.

Cennet gibi bir köy ama evlerde cehennem azabı.

30 madden işçisi var köyün, 11 işçi şehit.

Şehitlik yapmışlar, yan yana yatıyorlar.

Köyün büyük bir kısmı akraba. Madenden para kazanıyorlar.

Yemyeşil köyde ne hayvancılık kalmış ne tarım.

Destek yok, teşvik yok, iş yok, aş yok.

Elmadere Alevi köyü.

Gönülleri bol.

'Biz Aleviyiz ama Sünni alevi ayrımı yapmayız'diyor taziyeye gittiğimiz acılı baba.

Kapıları herkese açık.

Açık açık olmasına da gelen yok.

Diyorlar ki “Soma’da insanlar medyaya konuşmak istemiyor… Korkuyor…” Nedeni, sadece işlerinden, ekmeklerinden olma korkusu değil! Basının gerçeklerini gösterebileceğine inançları yok. Basına güven yok.

O acıyla kıvranırken bile bana çalıştığım kurumu sorup “Yandaş mısın” diye sordu ya insanlar, kahroldum. “Ben bunları söyledim ama siz şimdi yazmazsınız” diye acı acı gülümsemelerine şahit oldum. “Basın” toplantısında birbirini beklemeden, sorularını bağırarak soran… Kendi egoları yüzünden şirket yöneticilerinin kritik sorulara kaçamak yanıt vermesine olanak sağlayan meslektaşlarıma da… Ve bir kez daha, mesleğimden de ülkemden de hicap duydum.

Nasıl bir halüsinasyon içinde yaşıyoruz ki iki yıl önce Soma Madencilik’in CEO’su gazeteciye “Yaşam odamız böyle de şahane” diye sütunlarca yazı yazdırabiliyor … Bir “ünlü” medya figürü, korumalarıyla madene gelebiliyor… Ne o, madenciler yiyecek mi sizi?

Önce madenci bareti gitti, sonra Kılıçdaroğlu.

Kemal Bey bareti başına geçirip, kürsüye öyle çıkacak diye düşündük.

Öyle yapmadı CHP lideri. Madende hayatını kaybeden 301 madencinin adını tek tek okuduktan sonra, 'Yasımız var' diyerek grup toplantısını bitirdi.

MHP lideri Bahçeli de, Başbakan'a yönelik eleştirileri dışarıda tutulursa, sorumlu bir konuşma yaptı.

Başbakan Erdoğan ise kucaklayıcıydı. Milli gün resepsiyonunu iptal eden İsrail'den Soma'ya kadar gidip acıları paylaşan muhalefet liderlerine teşekkür etti.

Bunlar özlediğimiz, arzuladığımız birlik ve beraberlik görüntüleriydi.

Hele Soma'da madenin içinde kardeşlerimiz kurtarılmayı beklerken, istismar peşinde koşan yarasa tipli zihniyetleri gördükten sonra...

Semih Köken, “Aykırı Sorular” programında işini kaybetmeyi göze alarak konuştu:

“Arkadaşlarımızın (AKP mitinglerine) götürüldüğü doğrudur. Herkesin çalışmaya, 30 güne ihtiyacı var. Gitmediği gün yevmiyesi kesiliyor. Sabah gidiyor herkes, işe gideceğim diye, ‘Durun. Herkes otobüslere binsin, Ak Parti mitingine gideceksiniz.Yevmiyenizi de alacaksınız’ deniliyor. Herkes zorla alkış yapıyor, ellerine bayrak veriliyor. Bu şekilde.

Patlamadan iki gün sonra cenazeler çıkarılırken bir işçi yakını “Bir gün çalışmasak açız aaaç” diye bağırıyordu.

Başbakan Tayyip Erdoğan dün AK Parti grubunda her zamankinden daha asabi değildi.

Soma’da hayatını kaybeden 301 madenci için saygı duruşunda bulunulmasından sonra ve Soma nedeniyle kendisi ve hükümeti eleştiren iç ve dış basına çıkışmasından önce, Soma’daki söndürme ve kurtarma çalışmalarına katılan üst yetkililerin neredeyse hepsine tek tek teşekkür etti.

En büyük takdiri “Allah razı olsun” eklemesiyle Enerji Bakanı Taner Yıldız aldı. Erdoğan, Yıldız’ın ilk dakikadan itibaren işin bizzat başında durmasından, krizi yönetmesinden memnun kalmıştı.

Konuyla doğrudan ilgili iki bakandan diğeri, Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise Başbakan'ın takdirinden hiç nasiplenemedi. Erdoğan Bakan Yardımcısına dahi ismen teşekkür etti ama Çelik’in ismini ağzına almadı.

16 Mayıs 2014 Cuma günü akşam saatlerinde, İzmir’de yaklaşık 500 kişilik bir grup Soma faciasını protesto etti. Bu fotoğraf da Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde çekildi. Doğan Haber Ajansı’nın haberine göre polis bir çocuğu da gözaltına almak isterken çevredekiler tepki gösterdi. Diğer polislerin de araya girmesiyle çocuk kısa sürede bırakıldı. Ajansın haberine göre çocuk bu sırada korkudan altını ıslattı.

TOMA ıslatmış

Üç gün sonra İzmir Valiliği yazılı bir açıklama yaptı. (http://www.izmir.gov.tr/default_B0.aspx?id=1816) Bu uzun açıklamadan hareketle İzmir Valiliği’ne bazı sorular yöneltmek istiyorum:

1) Çocuğun eylemlere iki gün boyunca sürekli olarak katıldığını ve aktif rol aldığını belirtmişsiniz. 13 yaşındaki bir çocuk bu tür eylemlerde nasıl “aktif rol“ alabilir?

2) Hem çocuğu aktif eylemci olarak tanımlayıp, hem “zarar görmemesi için grubun içerisinden uzaklaştırılmasıdır ve burada gözaltı işlemi kesinlikle uygulanmamıştır” demenize inanmamızı nasıl beklersiniz?

Soma maden faciasından sonra, dikkatleri başka yöne çekmek amacıyla Başbakan, Yılmaz Özdil ve Yazgülü Aldoğan 'ı hedef gösterdi. Bu bilindik bir taktik. Bir düşman yaratarak, kendi kitleni o noktaya sevk edeceksin, farklı bir konu üzerinde tartıştırıp, gündem saptıracaksın. Yolsuzluk olayında hedefe Cemaat konulmuştu. Soma hadisesinde, ilk birkaç gün 'Bütün mükellefiyetlerini yerine getirmiş fevkalade bir işletme' diye nitelendirdikleri Soma Holding'i en ağır biçimde eleştirmeye başladılar. 14 Mayıs'ta Soma'daki toplantıda Başbakan demiş ve Soma Holding'i şu cümlelerle övmüştü: 'Yapılan kontrollerde burası gerek işçi sağlığı, gerek işçi güvenliği açısından iyi noktada olan kömür ocaklarından biri olarak değerlendirilmiştir.' Enerji Bakanı Taner Yıldız da buna paralel bir konuşma yapmıştı. 3 gün sonra, maden ocağının sahibi ve yöneticileri hedef tahtasına oturtuldu.

Sosyal bilimlerde, ekonomide, hatta siyaset biliminde günlük hayatta meydana gelen gelişmeleri anlayıp anlamlandırmada işe yarayan kavramlar olduğunu biliyoruz. Acaba Soma’daki derin trajedinin siyasete bakan yüzünü daha iyi değerlendirmemize yarayacak bir kavramsal çerçeve kurabilir miyiz?

Beklenmeyen, olduğunda toplumu sarsan olaylarla her ülkede karşılaşılabiliyor. ABD’de maden kazaları artık yok gibi; fakat okullarda küçücük çocukların hayatını kaybetmesine yol açan silâhlı baskınlar neredeyse rutine dönüştü. Benzer bir mükerrer olay da, Fransa’da baş gösteren, ‘din’ ve ‘ırk’ motifli (Müslüman ve Yahudi karşıtı) mezarlık saldırılarıdır...

Şu olayı, saldırgan işe okulda öğretmen olan annesini öldürmekle başladığı için herhalde hatırlayacaksınız: 20 yaşındaki Adam Lanza silâhlar kuşanarak Sandy Hook Ortaokulu ’nu basıp tam 28 öğrenciyi öldürdü, 12 Aralık 2012 tarihinde. O kadar can almasa da, 2014 yılının ilk dört ayında, 20’dan fazla okul ve kampüste silâhlı saldırı olayları yaşandı ABD’de...

Popüler İçerikler

Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler