Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Soma’daki büyük acıdan çıkarılacak dersleri hayat müfredatına yaymalı, birkaç nesil okutmalı.

Her şeyi konuşmalıyız: Genelde iş ve işçi güvenliğindeki geri kalmışlığımızı, bunun insaniyet namına bir zihniyet ve politika meselesi olduğunu, neoliberalizmin vatandaş için sosyal maliyetlerini, emeğin ve sendikaların düşürüldüğü kör kuyuyu… Her şeyi…

Bunların dışında bir de iletişim meselesi var. Yine devletin vatandaşını adam yerine koymamasından ileri gelen bir mesele bu. Devlet, vatandaşıyla sağlıklı ve onurlu bir iletişim ilişkisi içine girmiyor. Soma faciasında bir kez daha gördük ki, bilgi vermekten imtina ediyor, geciktiriyor, çarpıtıyor, doğruyu söylemediği izlenimi yaratıyor ve –hayrettir- bu izlenimden bir gram rahatsızlık duymuyor.

Polis, Soma protestolarında 10 yaşındaki çocuğu sürükleye sürükleye gözaltına almaya kalkıştı, çocuk korkudan altını ıslattı, bu rezaletin fotoğrafları teee Yeni Zelanda’dan Kanada’ya kadar bütün dünyada yayınlandı.

İzmir valiliği vaziyeti izah etti, çocuğun aslında şefkatli polis amcaları tarafından göstericilerden korunduğu, pantolonundaki ıslaklığın işeme değil, toma suyu olduğu ifade edildi.

Başbakanımızın müşaviri Yusuf, Soma’da vatandaşı yerlerde tekmeledi, Yusuf’un kafaya vole atarken çekilmiş görüntüleri, teee Japonya’dan Arjantin’e kadar bütün dünyada yayınlandı. AKP sözcüsü vaziyeti izah etti, aslında Yusuf’un saldırıya uğradığını, ayağının yaralandığını, doktorun Yusuf’a yedi gün çalışamaz raporu verdiğini, öyle bilip bilmeden yazmamamız gerektiğini ifade etti.

Bugün Soma’da facianın yaşandığı maden ocağı önünde, çevresinde yaptığımız görüşmelerden kesitler aktaralım.

Bir müfettiş anlattı...

Maden ocaklarından birini denetlemeye gitmişler. Kurala göre maden ocağı yönetiminin ve çalışanlarının denetimin ne zaman yapılacağını bilmemesi gerekiyor.

Müfettişe de gideceği yer iki gün önce bildiriliyor. Müfettiş maden ocağına gelmiş, önce görevini ve niçin geldiğini söylemiş. Adını söylemeye sıra gelmeden, karşısındaki kişi hemen adıyla seslenip, selamlamış. Buyrun demiş, bekliyorduk sizi demiş, şöyle geçin demiş...

Müfettiş şaşkın, sormuş:

“Buraya benim geleceğimi nereden biliyordunuz ki?” Maden yöneticisi biraz da gururlanarak karşılık vermiş:

“Geçen hafta sizin geleceğinizi öğrendik... Madeni de denetlemenize hazır hale getirdik!”

İki taraftan da olmayalım” diyor arkadaş... Neymiş ‘iki taraf’ ? Bir ta raf, ‘İnşallah bu olaydan hükümeti düşürecek durum çıkar’ der ve bu amaçla ‘Erdoğan nefreti artsın diye uğraşır’, bunun için ‘ölü sayısını artırmaya çalışır’ ve ‘bu büyük trajediyi bir türlü elde edemediği siyasi başarı için fırsat olarak görürken’; diğer taraf ‘İnşallah bu işçi ölümleri biricik hükümetimize zeval vermez’ düşüncesiyle ‘işçi ölümlerine rağmen Erdoğan sevgisi azalmasın’ endişesiyle ‘ölü sayısını azaltmaya çalışır’ ve ‘bu büyük trajedinin partilerinin oylarını milim etkilememesi için çırpınır’ imiş...

Arkadaşın “İki taraftan da olmayalım” dediği tablo bu...

Çizgi roman kahramanı Tom Miks ’in ayyaş doktoru ağzıyla, “Hay bin kunduz” nârâları atan arkadaş bu...

Kunduz bile, taraflardan birinin sağlıklı, ötekinin ise tedaviye muhtaç bir hasta olduğunu anlar oysa...

Önceki akşam aHaber 'de yayımlanan % 100 Siyaset 'te günlerdir konuşulmakta olan Başbakanlık müşaviri Yusuf Yerkel 'in tekme olayının görüntülerini yayımladık. Gazetemizin Özel İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek 'in ekibinden Serkan Bayraktar 'ın Soma'daki çalışmaları sırasında ele geçirdiği görüntülerden haberdar olduğumda o görüntüleri programımda kullanmanın olağanüstü bir gazetecilik olacağına inancım sonsuzdu.

Görüntülere göre Başbakanlık konvoyu geçtiği sırada Erdal Kocabıyık denilen ahmak, özel tim görevlisinin tam yanındayken konvoydaki araçlardan birine tekme savuruyordu ve bunun üzerine de polis müdahale ediyordu. Adam polise karşı yerde direnir bir haldeyken de Yerkel gelip adama müdahale etti.

Uzatmayayım. Özellikle bazı kesimlerin Yerkel'i tamamen yalanlayan bu görüntüler üzerine hakkımızda binbir türlü tezvirat uyduracaklarını ve ' Yuh size! Paralelcilerin, çetecilerin algı operasyonuna çanak tuttunuz! ' diyeceklerini bile bile o görüntüleri yayımladık.

Büyük acılarda insani refleks, o acının etrafında bir duygusal kenetlenmedir. İnsanlar ortak acıyı, gerçekten acı olarak hissettiklerinde dayanışma ihtiyacı duyarlar.

Bu acıdan, acının yansımalarından herhangi bir fayda çıkarmak isteyenler de her zaman olur, ama toplum bunlara kulak asmaz, savuşturur.

Soma büyük bir acıdır, dünyada her toplumu sarsacak, dayanışma duygusunu yükseltecek, düşündürecek, ortak duygudan ortak düşünce çıkaracak bir acıdır.

Dünyadaki en son büyük maden faciasından 44 yıl sonra başımıza bu işin gelmesi bizi çok düşündürecektir. Ülkemizde çalışanların durumunu, çalışanların haklarını, sendikaların durumunu herkes düşünmek zorundadır.

Büyük bir acının insanlara yansımasında, duygusal patlamalar da olur, ölçüsüz tepkiler de olur, bunlar her zaman anlayışla karşılanır.

Hiç şaşırmıyoruz olup bitene.. Ne “ Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok. Tabii işin boyutunun bu kadar fazla olması bizi derinden yaralamıştır ” açıklaması; ne de sanki yerin altında can çekişen madenciler dururken, ciğeri cayır cayır yanan Somalılara ve Türkiye’ye utanmadan 1800’lü yılların maden kazalarına uzanan örneklerin gösterilmesine... Biraz tarih, öyle 1800’ler filan da değil, yakın geçmiş okuyun, diktatörlerin ne kadar gabi, bencil, dünyadan bihaber, goygoycularını ‘ halk ’ zanneden mahlûklara dönüşebileceğini görürsünüz...

Türkiye’nin sergilenmekten pek haz duyulan modern yüzünden, yollardan ekosistemi katleden köprülerden, AVM’lerden ibaret olmadığının artık iyice ayırdına varıyoruz. Soma olayı bir iktidarın ‘ palazlanmasında ’ payı büyük olan taşeronluk sistemi sebebiyle her yıl yüzlerce işçi cinayeti işlendiğini gözümüzün içine sokuverdi! İtirazlar, sızlanmalar, günü kurtarma çabaları 17 Aralık’la sembolleşen yolsuzluk sürecinde onlarca kayıt sayesinde memleketin nasıl yönetildiğini görenler için nafile!

Öfke kapladı her yanı. İki öfke.

Biri canı yanmış, annesi, babası, oğlu, yeğeni, kuzeni, kardeşi, yoldaşı yeraltında nefessiz, cansız bırakılmış acılı insanların. O öfkeli olmasın da kim olsun? Soma, bir ilçe, direğini yitirmiş. Çalışan, üreten, evi ayakta tutan erkek nüfusu toprağa vermiş. Ne vermesi, geri vermek için alamamış bile daha. Kızar, bağırır, lanet eder, şikâyet eder, ağlar, dua eder, beddua eder. Acıyla baş etmek zordur, çaresizlikten başını taşlara vurur, taşı sağa sol yağdırır. Elbet otoriteye laf eder. Acı ve öfkenin bir araya geldiği yerde insan halinin tasviri zordur, bunları kim bilmez?

Bir hata, bir ihmal, bir öngörüsüzlük ama bir şey mutlaka var.

Bu kadar ölümün, bu kadar acının, bu kadar yıkımın can alıcı soruları vardır ve bu soruların cevabını bulmadan yürekler huzur bulmaz.

'Kaza' ve 'kader' özürlerimizi, kabahatlerimizi, günahlarımızı gizleyeceğimiz kavramlar değildir.

Kaza ve kadere sığınarak bu soruları sormazsak, cevapları bulamazsak, önlemlerimizi almazsak benzer faciaları tekrar tekrar yaşayacağız demektir.

Marmara Depremi'ni hatırlayalım. Binlerce insanımız öldü. Köylerimiz, kasabalarımız, şehirlerimizin bazı bölümleri enkaza dönüştü. Deprem ülkesi Türkiye bu büyük faciaya hazırlıksız yakalandı.

İnsan beyni acıyı unutmaya mütemayil. Önce bir şok dalgası, arkasından insanı kahreden bir acı ve günlerce süren derin bir üzüntü. Sonra? Bu soruya, -bu kadar büyüğü olmasa bile- “yakın tarihte yaşadığımız benzer facialardan hangisini hatırlıyoruz?” sorusu ile karşılık verebiliriz. Öyleyse unutmaya başlamadan önce, tedbirleri tamamlamalıyız.

Cumhurbaşkanımız, “Bu acıları nasıl gelişmiş ülkeler minimize ettilerse, yaşamıyorlarsa artık biz de bütün kurallarımızı tekrar gözden geçirmeli, yapılması gereken tedbirleri tekrar almalıyız.” diyor. Hangi tedbirler?

Popüler İçerikler

İstanbul Boğazı'nın En Pahalı Yalısında Fiyat Güncellemesi: Değeri Tam 120 Milyon Euro
Kızılcık Şerbeti'nde 4 Kişinin Öldüğü Patlama Sahnesi Nasıl Çekildi?
Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi