Bugün 10 Ocak, Çalışan Gazeteciler Günü… Hani şu bir çırpıda okunuveren, seyrediliveren ‘haberlerin’ emekçilerinin günü bugün. Kimi zaman terör örgütlerinin kimi zaman iktidarların hedef aldığı; haber uğruna çatışmaların, gaz bombalarının, fişeklerin, kurşunların ortasında kalan; uğradığı saldırıda bedenini değil; makinesini, kamerasını, haber yazdırmak için olmazsa olmaz telefonunu korumaya alan ‘gazetecilerin günü’…
En iyi haberi, en iyi görüntüyü almak için kimi zaman savaş meydanlarında kaçırılan; kah yaralanan kah ölen; üzerine bombalar yağdırılan; kimi zaman da hapishanelere tıkılan, kalem emekçilerinin günü bugün…
Geride gözü yaşlı analar babalar; gencecik eşler, kundakta bebekler bırakan Sabahattin Ali’nin, Abdi İpekçi’nin , İlhan Darendelioğlu’nun, Ümit Kaftancıoğlu’nun, Çetin Emeç’in, İzzet Kezer’in, Mecit Akgün’ün, Turan Dursun’un, Musa Anter’in, Uğur Mumcu’nun, Kemal Kılıç’ın, Ömer Taşar’ın, Kamil Koşapınar’ın, Onat Kutlar’ın, Mehmet Topaloğlu’nun, Metin Göktepe’nin, Ahmet Taner Kışlalı’nın, Hrant Dink’in, kayıtlara göre 76 kalemi yazdıklarından dolayı öldürülmüş bir ülke Türkiye. Haber peşinde koşarken, serseri kurşunlarla gözünü, kolunu, bacağını kaybeden; bazen de Beşar Kadumi gibi sıcak çatışma bölgelerinden aylarca yıllarca haber alınamayan gazetecilerin ülkesi.
NE YAZIK Kİ YİNE BİRİNCİ!
Gazeteciler tabii ki sadece ölmüyor, öldürülmüyor haber peşinde koşarken… Yazdıklarından dolayı bolca da hapislere atılıyor. Terör örgütü mensubu olmakla, yazdıklarıyla terör örgütlerine destek vermekle suçlanıyorlar. “Onun sarı basın kartı yok, gazeteci değil” “O yazdıkları için değil, terör örgütüne silahlı destek vermek suçundan hapiste bulunuyor” savunmaları yapıyor iktidarlar, hapisteki gazeteci sayısını düşük göstermek için..
Siyasi iktidarlar ne yaparlarsa yapsınlar, uluslar arası gazetecilik örgütleri, meslek kuruluşları takip ediyor Türkiye’nin gerçek durumunu. Gazetecileri Koruma Komitesi'nin (Committee to Protect Journalists-CPJ) on beş gün önce açıkladığı '2013 Yılında Hapiste olan Gazeteciler' raporuyla Türkiye, dünyada en çok gazeteciyi hapse atan ülke sıralamasında 2012 yılında aldığı birinciliği 2013 yılında da kaptırmadı kimseye! İran ve Çin’i geride bırakarak birinci oldu yine!
ERİTRE’Yİ SURİYE’Yİ GERİDE BIRAKTI!
Türkiye'nin birinci olduğu liste, İran ve Çin’in ardından Eritre, Vietnam, Suriye, Azerbaycan, Etiyopya, Mısır ile Özbekistan gibi ülkelerle devam etti. Yani dünyanın en büyük 16 ekonomisi arasına girmekle, bölgesel bir güç olmakla övünen Türkiye, gazetecilerini hapse atan ülkeler sıralamasında Eritre’nin Suriye’nin bile gerisinde kaldı.
GEREKÇE: DEVLETE KARŞI SUÇ İŞLEMEK!
CPJ’nin raporu, Türkiye, İran ve Çin’de hapse atılan gazeteciler toplamının, tüm dünyada hapse atılan gazeteci sayısının yarısından fazla olduğu ortaya konuldu. Bu üç ülkede hapse atılan gazeteci sayısı 107 oldu. Dünya genelinde 2012’de hapse atılan gazeteci sayısı 232 iken; 2013’te 211’e düştü.
Raporda, “Ankara, Tahran ve Pekin'in hoşgörüsüz hükümetlerinin 107 gazeteci, editör ya da yazarı susturmak için 'devlete karşı suç işleme' gerekçesini kullandıkları” vurgulandı.
49’DU 40’A DÜŞTÜ…
Gazeteci Koruma Komitesinin (CPJ) raporunda, Türkiye'de hapiste bulunan gazeteci sayısının 49'dan 40'a düştüğü bilgisine yer verildi. Ancak serbest bırakılan gazeteciler hakkında yargılama davalarının sürdüğü, bu gazetecilerin yeniden cezaevine atılmakla yüz yüze olduklarına dikkat çekildi.
Sevinmeli miyiz sayı 49’dan 40’a düştü, diye bilmiyorum ama aklıma 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında hapse giren gazeteci sayısı geliyor. O zaman bile 31 gazeteci cezaevine girerken, 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istenmişti.
TMK’YE DİKKAT ÇEKİLDİ
Raporda, “Değiştirilen bazı yasalar da gazetecilerin aşırı tutukluluk süreleri göz önüne alınarak serbest kalmalarını sağladı. Ama Türkiye'de hala bazı Kürt gazeteciler terör suçlamaları, bazı gazeteciler de hükümete karşı darbe girişimi hazırladıkları gerekçeleri yüzünden hapiste” denildi. Raporda, kapsamı çok geniş olan ancak neyin neye göre tanımlandığı belirli olmayan Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK), hapiste olan gazeteciler için en önemli sorunlardan biri olduğu belirtildi.
Gazetecileri Koruma Komitesi, gerçekleri açığa çıkardıkları için hapis cezasına çarptırılan ve başka baskılara maruz kalan dört gazeteciye, Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü verdi. Bunlardan biri de Türkiye'den ödüle hak kazanan gazeteci Nedim Şener oldu. Şener, “Bu ödül benim için onur kaynağı ancak Türkiye'deki yönetim için utanç kaynağı olmalı” diyerek ödülü hapisteki gazeteciler ve Hrant Dink adına aldığını söylemişti.
“TMK DEĞİŞMELİ”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), dün Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret ederek, gazetecilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve bu kadar kolay hapse atılmalarının önlenmesi için Terörle Mücadele Kanunu’nun 6 ve 7. maddelerinin değiştirilmesini istedi. TGC Başkanı Turgay Olcayto, Hürriyet’e “Özellikle sahada yer alan kameraman, foto muhabiri ve muhabirlerin uğradığı polis şiddetini önlemek; sosyal güvenlik haklarını artırmak üzerine TGS ile ortak bir çalışma yapıyoruz. Siyasi partilerden bu çalışmamıza destek vermelerini; tamamladığımızda 4 partinin ortak yasa teklifi olarak Meclise getirmelerini istedik” dedi.
Olcayto, Türkiye’nin hapisteki gazeteci sayısı bakımından birinci sırada yer almasının bir utanç olduğunu belirterek, Ceza Yasası ile Terörle Mücadele Kanunu’nun 6 ve 7.maddelerinin değişmesi gerektiğini söyledi. Hapiste 40 gazetecinin yanı sıra, 23 de gazete dağıtıcısının olduğunu vurgulayarak; özellikle Doğu ve Güneydoğu’da gazete dağıtıcılarının önemine dikkat çekti.
“SİYASİ BASKIYLA YÜZLERCE GAZETECİ İŞTEN ÇIKARILDI”
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ise tutuklu gazetecilerin özgürlüklerine kavuşmalarını istediklerini belirterek, özgür bir basın için haber alma ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını beklediklerini söyledi.
2013 yılında da tutuklu gazeteci listesinde Türkiye’nin ilk sırada olmasının utanılacak bir durum olduğunu kaydeden Türenç, gazetecilerin uluslararası alanda gazetecilik başarı ödülleri yerine, basın özgürlüğü alanında ödüller almalarının basın ve fikir özgürlüğü açısından, evrensel standartların çok gerisinde kalındığının açık bir kanıtı olduğunu söyledi.
Türenç, 'Yüzlerce gazeteci siyasi baskılar yüzünden işten çıkartılmış, siyasi ya da ekonomik nedenler yüzünden gazete, dergi ve televizyonların haber merkezleri kapatılmış, genel işsizlik oranı yüzde 9 iken, gazetecilerde bu oran yüzde 20'leri aşmıştır. Çalışan Gazeteciler Günü'nde gazetecilerin işsiz kalmaları üzerinde ciddiyetle durulması gereken çok önemli bir sorundur' dedi.
Siyasi parti yayın organı gibi çıkan ya da bir görüşü kayıtsız şartsız savunan gruplaşmaların, bağımsız yayıncılık adına tehlike sinyalleri verdiğini ifade eden Türenç, basının haber almasını engellemek için pek çok müdahale yapıldığını, özellikle Gezi olaylarında gazetecilerin yaralandığını, gözaltına alındığını, fotoğraf çekmelerinin engellendiğini, kameralarının kırıldığını ve işten atıldıklarını kaydetti.
Aysel Alp | Hürriyet