Demir yolları ulaşımda, yük taşımada ve turizm amaçlı olarak en çok tercih edilen ulaşım yollarından biri. Çevre dostu, rahat, güvenli, ekonomik, yapım maliyetleri açısından avantajlı olduğu için de sık tercih ediliyor. Peki, tüm demir yolları güvenli mi dersiniz? Kesinlikle değil! Hâlâ kullanılmaya devam edilen, dünyanın en tehlikeli demir yollarını görünce tren seyahati planlarınızı iptal edebilirsiniz!
Dünyanın en dik tren yolu olan İsviçre Lüzern'deki Pilatus Demir Yolu, 1800’lü yıllardan beri kullanılıyor. Pilatus Dağı'na tırmanmak için çıkılan bu yolda trenin en dik olduğu yer 48 derece ve bu da treni dünyanın en dik şekilde ilerleyen treni yapıyor. 48 derecelik bir açıyla oturduğumuzu düşünün, pek de kolay olmasa gerek. Uçurumun hemen kenarından geçerek yapılan bu tehlikeli yolculukta eğer korkunuza yenik düşmezseniz muhteşem doğa manzarasını, Luzern Gölünü ve yemyeşil doğayı görebilirsiniz.
Aso Minami demir yolunun geçtiği yüksek köprünün kırılgan ve güvenilmez görünmesi, trenin eskiliği insanı yeterince tedirgin ederken rotanın devamında tedirginlik seviyesi daha da artıyor çünkü rotada Japonya'nın en büyük aktif yanardağı Aso Yanardağı bulunuyor. Bu dağın eteklerinden geçerken herhangi bir patlama ihtimalinin insanı oldukça gerdiği büyük bir gerçek. Ayrıca meydana gelen bir dizi depremde rayların bozulup yıkıldığı ve sonrasında yeniden tamir edildiği de biliniyor. Kırılgan bir zemine sahip bu mekânda yeni bir deprem olmayacağını kim garanti edebilir?
Hint Okyanusu üzerinde uzanan eşsiz ve aynı zamanda da korkunç bir demir yolu hattı daha. Outeniqua Choo-Tjoe Demir Yolu, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde George ve Knysa şehirlerini birbirine bağlar. Bu demir yolu hattı okyanusa o kadar yakın ki tren âdeta okyanusu yalar gibi ilerler. Hat 67 km olmasına rağmen tek yön gidiş üç saat kadar sürüyor. Bu da ne kadar zahmetli bir yolculuk olduğunu kanıtlıyor. Uzun süren bir yolculuk insanın stres seviyesini de artıyor hâliyle. Bu stresle okyanus manzarasından zevk alınır mı bilemiyoruz.
Bir yanda kayalıklar arasında coşkun akan bir şelale, egzotik bitkiler, dağ manzarası; bir yanda korku filmlerini aratmayacak uçurum. Kuranda Manzaralı Demir Yolu da Avusturalya'nın güzel ama tehlikeli demir yollarından biri. Birçok tünel, şelale ve virajı rotasında bulunduran bu demir yolu; şelalelerden ıslanan ve virajlardan bunalan yolcuları oldukça yoruyor. Sadece 37 km olan bu hattı tren, yüksek hız yapamadığı için iki saat gibi bir sürede tamamlıyor. Baş döndürücü virajlar ve uçurum rotasındaki bu yolculukta muhteşem yağmur ormanları manzarasını fark etmek oldukça zor görünüyor.
Pirinç ve çay tarlaları ile dağ manzarası eşliğinde hoş, şakin ve dinlendirici başlayan Argo Gede Demir Yolları yolculuğunda Cikurutug Köprüsüne geldiğinizde gerilim ve korkuyu iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Nefes kesen bu korkutucu köprü, yolcuların epey terlemesine sebep oluyor.
Sıra dışı mimari ve dini misyona sahip Ramesvaram Adasına motor ve tekne dışında bir şey kullanarak ulaşmak isteyen Hintliler, 14. yüzyılda bir köprü yaparlar. Denizyolu üzerinde olan 1.5 kilometrelik Chennai-Rameswaram Demir Yolu köprüsü, gün aşırı fırtınalara maruz kalır ve oldukça eski olduğu için yolculuk yapanların müthiş cesur insanlar olduklarını kabul etmek gerekir.
Bu demir yolu, zamanında gümüş madenine ulaşabilmek Rocky Dağlarını geçmek için yapılmış bir demir yolu köprüsünü içine alır. Georgetown Döngüsü Demir Yolu köprüsünün 30 metre yükseklikte olması yeterince korkutucu. Bunu bilmek, yolcuların kalp atışını hızlanıyor olsa gerek. Yine cesaret isteyen bir yolculuk gibi görünüyor, ne dersiniz?
Tren A Las Nubes Demir Yolu, “bulutlara giden tren' anlamına geliyor. Trene bindiğinizde kendinizi bulutlarda geziyormuş gibi hissedeceksiniz. Tabii korkudan bulutları görebilir misiniz bilmeyiz. 4200 metrelik bir yükseklikte seyreden bu yolculukta hat güzergâhında birçok köprü ve tünel olduğunu da hesaba katarsak aklınızı kaybedebilirsiniz. Günümüzde bu adrenalin yüklü yolculuğu yerel halk çok tercih etmese de maceraperest turistler tren yolunu sık tercih ediyor.