Toplum, coğrafya, siyasetçiler, aileniz, kendiniz... Sebep çok. Türk gencinin verimli bir yetişkin olamamasında büyük payı olan etkenlerin neler olduğunu hatırlayalım:
Toplum, coğrafya, siyasetçiler, aileniz, kendiniz... Sebep çok. Türk gencinin verimli bir yetişkin olamamasında büyük payı olan etkenlerin neler olduğunu hatırlayalım:
İlla ev, araba alınır. İçine de 140 ekran LCD, süslü püslü pembe fincan takımları döşenir; Survivor açıp, karşısında çekirdek çitlenir.
Boş vakitlerde de tiyatro vb. kültürel aktivitelere gitmek yerine AVM'lerde zaman öldürülür. Standart olmanın ötesine geçme çabası yok.
Sonra ani bir kopuş yaşandığı için hayat karşısında sudan çıkmış balığa dönüyor gençler. Oysa Avrupai aile yapısında çok genç yaşlarda evden ayrılma gerçekleşiyor ve daha güçlü, sağlıklı bireyler yetişiyor.
Ailenin 'Bırak sen yapamazsın' ikazıyla büyüyorsun. Yapabileceklerinin, yeteneklerinin farkında olamıyorsun. El âlem ne der korkusuyla yetiştiğin için özgüvenin kırılıyor.
'Maaşım tıkır tıkır yatsın, işim garanti olsun' mantığı var. Girişimci bir ruha sahip olanlar çok az. Standart Türk ailesi de bu yönde baskı yaptığı için birey de memurluğu cazip buluyor. Çeşitlilik azalıyor, 'düz insan' sayısı da fazla olmuş oluyor. Toplum bu kafada olunca ülkenin de kalkınması beklenemiyor.
Stresi eksik olmayan bir coğrafya. Her an ne olabileceğini kestirmek zor olduğu için kim vurduya gidebiliyorsun.
Karşısındaki kişilere özendirici paylaşım yapmaktan inanılmaz zevk alan bir kitle oluştu. Bunun sonucunda çoğu insanda kıskançlık, mutsuzluk, depresyon baş göstermeye başladı.
Bu durum en çok da plaza dilinde gösteriyor kendini. Mis gibi Türkçe karşılığı olmasına rağmen yabancı kelimeler kullanmaya dair anlamsız bir eğilim var. Sosyal medyada da buna benzer rahatsız edici bir özentilik hakim.
Bireysel olarak bu düşünce yapısını aşmış olsanız bile bir gün parkta, metroda, vapurda bir yobazın hışmına uğrayabilirsiniz.
Bu yüzden de dengesiz durumlar ortaya çıkıyor ve ibre sürekli belli bir noktayı gösteriyor.
'Pazartesi spora başlıyorum.' (erteledi)
'Bu yaz 4-5 ülke görücem.' (birkaç Ege sahili görmekle yetindi)
Genç neslin üzerine ölü toprağı atılmış gibi.
'Hafta sonu Tolga Karaçelik'in Kelebekler filmine gidelim hadi' dediğinizde çoğu arkadaşınızdan 'Sıkıcıdır şimdi o ya, çıkmadı mı Recep İvedik 6?' gibi bir cümle duyabilirsiniz. Ardından da 'Boşver sinemayı. Gel kahveye gidek, okey atak.', 'Halı saha yapak' gibi muhabbetler dönmeye başlar. Ve bir genç daha farkında olmadan körelir.
Zaten maaşlar yetersiz, üstüne bir de Türk vergi sistemiyle soyuluyoruz. Üniversite mezunu olsan bile iş bulmak kolay değil. Bulsan bile sağlık sektöründe uzun mesai saatleri, nöbetler nedeniyle intihar eden çalışanların haberlerini sık sık görüyoruz.
Türkiye'de her an ne olacağının bir garantisi olmadığı için bu endişeyi yaşamak âdettendir. 5 yıl sonrası için sağlıklı bir plan yapamıyorsun.
Fikre saygı yok. 'Sen onlardansın' düşüncesiyle 20 yıllık dostluklar kolayca bitebiliyor. Karşılıklı oturup birbirini incitmeden siyaset tartışmak mümkün değil artık.
'O dediyse doğrudur' algısı var; merak edip araştırmak yok. Kukla bireylere dönüşmüş genç bir kitle yetişiyor.
Sisteme ayak uydurmaya çalışırken beklenmedik anda sistem yeniden değiştirilir ve sıfırdan yeni bir adapte olma süreci başlar. Bu dengesizliği aşmayı başarıp kendini üniversiteye atabilenler arasındaki önemli bir kitle, maalesef 'neresi tutarsa' kafasıyla bir bölüme yerleşmek zorunda kalır. Bu yüzden yetenekleri de körelir.
Türlü türlü zor şartlar nedeniyle eğitimlerine odaklanmaları da kolay olmaz. Devlet yurtları berbat haldedir, özel yurtlar ateş pahasıdır. Eve çıkmak istediğinizde öğrenciye kolay kolay daire kiralanmak istenmez, isteyenler de daha pahalıya vermek istediği için özellikle öğrenciye kiralamak ister.
Tabii bir de çeşit çeşit cemaatlerin ağına düşmeme çabası vardır. Buralara düşen öğrencilerin beyni örümcek ağlarıyla kaplanır, akılcı olmayan bireylere dönüştürülürler.
Yani eğitim sistemi bile kötü haldeyken bir de diğer engellerin haddi hesabı yoktur.
Eğer zenginsen bunlarını hiçbirini takmazsın. Ne toplumsal ne de dini baskılar yapılabilir sana. Zengin bir karısını aldatsa yasak aşk oluyor ,biz bir kızla konuşalım desek aile konu komşu herkes laf söz yapıyor.Savaş çıksa zengin gitmez sen gidersin,ekonomik kriz çıksa zengin basar gider sen derdi çekersin,ya bir bırakın nefes alalım dersin orda da rahat bırakmazlar. Müzik dinlersin günah derler, kedi beslersin pislik getiriyor günah derler,gezeyim dersin boş boş dolaşma günah derler.İki dakka siyasetten dünyanın dertlerinden uzak durayım dersin gelip onunda içine ederler. Sevgilinle ,eşinle oturursun bir yerde ayıp derler ne işiniz var burda. Cennet vatanımız var ama içi zebanilerle dolu.Şansa yaşıyoruz.
Çok doğru ve alkışlanısı.
Okudukça daraldım ama ne doğru hepsi. Elinize sağlık