Huzurlu bir ilişkinin kapılarını aralayacak üç anahtar getirdik size. Bu anahtarları önemsemeyen ilişkiler sona sürükleniyor, önünde sonunda mutsuz sonla karşılaşıyor.
Huzurlu bir ilişkinin kapılarını aralayacak üç anahtar getirdik size. Bu anahtarları önemsemeyen ilişkiler sona sürükleniyor, önünde sonunda mutsuz sonla karşılaşıyor.
Çünkü içten içe sadece sevginin bir işe yaramadığını, bir ömür birlikte olan insanların sevgiden daha fazlasına sahip olduğunu biliriz. Her insan ayrı bir iç dünyaya sahip olsa da sormadan edemiyoruz: Peki nedir bunun formülü?
Altın niteliğinde üç anahtar var ki ilişkinizi ömür boyu huzurla sürdürmenizi sağlayabilir.
Lafı hiç uzatmadan ilişkinizdeki pürüzleri temizlemeye başlayalım.
Yukarı doğru seyreden yani olumlu anların sürekli arttığı ilişkilerin kaderi ikinci aşamaya geçiş olacaktır, bunu deneyimlemiş herkes zaten bilir. Hiçbir ilişki sürekli heyecanlı anlara sahne olmaz, durgunluk evresi ilişkinin huzura erdiği evredir. Yani o fotoğraftaki iki yaşlı insan stabil hale geçiş yapabilmiş ve daha da önemlisi orada kalabilmiş olmalarıyla bize örnek olur.
Bu rotada biz de olabiliriz, ne kadar anlayışlı yahut sevgi dolu olsak da bazı detaylar akıbeti belirliyor. Bunlardan ilki tartışma zemininden kaçış. Çoğunlukla iyi niyet barındırıyor olsa da tartışmalardan kaçmak beraberinde yalan söylemeyi, karşınızdaki insanı yok saymayı ve ilişkinizde tartışılması gerekenleri sonsuza dek ertelemeyi de beraberinde getiriyor.
Karşınızdaki insanla sadece problemleri değil, bir noktadan sonra hiçbir şeyi paylaşmaz hale gelirsiniz. Kısa vadede gelen çözüm uzun vadede ilişkinin kökünü eşeliyor olabilir.
Bu tip durumlarda tartışma adabını öğrenmek ve kendimizi daha iyi ifade edebilmenin yollarını keşfetmek gerekiyor. Sessizlik sorunları çözmüyor, erteliyor.
Yani tartışmak fakat sürekli yanlış yollara sapmak. Tartışırken ortadaki problemi çözüme ulaştırmaktan ziyade haklılığını ispat etmeye çalışmak her şeyi daha da beter hale getiriyor.
Çoğu insan kontrolün kendisinde olduğunu göstermek için bunu yapsa da ilişkiler bu tip güç gösterileri için uygun yerler değil.
Haklı tarafın zihninde problemin kaynağının karşısındaki kişi olduğu fikri güçleniyor, haklılığı katmerleniyor... Peki ya problemin kendisi? Büyümeye devam ediyor.
Yani, tartışmadan kaçmak ile tartışma adabını bilmeden tartışmak ilişkileri aynı sona sürüklüyor.
Bu durumu bir 'hakikat' olarak ele alıp ona nazikçe yaklaşmak yerine sağını solunu yontmaya çalışırsak hakikat değişmeyecek, biz yorulduğumuzla kalacağız.
Çoğu konuda, hele ki insan ilişkilerinden bahsediyorsak tek bir doğru yok. Hele ki sizin doğrunuzun o 'tek doğru' olması çok düşük ihtimal.
İşte, durum böyle. Bu üç basit anahtar bize huzurlu bir ilişkinin kapılarını açacak fakat bu anahtarları kullanmak sandığımız kadar kolay değil. Biz size güveniyoruz.
Ben size söyliyim nasıl sona erer: özgürlükten taviz vermeyin, yapmak istediğinizi yapıp, yapmak istemediğinizi yapmayın, sürekli alttan alıp geri adım atmayın, kimseye yağ çekmeyin, sürdürmek istemediğiniz diyalogları bıçak gibi kesin, içinizden geçenleri allayıp pullayarak, kabul edilebilir kıvama getirerek değil olduğu gibi dan dan söyleyin, olmak istemediğiniz yerde durmayın, canınızın istediği gibi takılın, hedeflerinizden vazgeçmeyin ve başkaları ne kadar imkansız ve saçma bulursa bulsun hayallerinizin peşinden gidin, içinizdeki çocuğu susturmak şöyle dursun, bağıra çağıra yaşamasına izin verin, kısaca kendiniz gibi olun. Bunları yaptıktan sonra o ilişki bitmezse gelin bana sorun.
Hoşgörü ve karşındakini olduğu gibi kabullenme arasında ki dengeyi sağlayabilirse bireyler, top atsan yıkılmaz o ilişki.