Bugün TV kanallarını dolansanız, hep aynı standartta benzer giyimli kadın ve erkek figürleriyle karşılaşırsınız. Standart, basmakalıp olmaya ne çok alıştık ya da alışmak zorunda bırakıldık değil mi? Kimsenin yenilik yapması, başka türlü görünmesi, başka bir şeyler söylemesini beklemiyoruz artık sanki. Bana mı öyle geliyor?
Birkaç gündür bir tatil köyündeyiz ve dün akşam otelin animasyon ekibi Micheal Jackson gösterisi yaptı. 7’den 70’e herkes izlemeye gelmişti. Hayır gösteri muhteşem olduğundan değil, kendi tarzı, duruşu, işine gösterdiği özen ve başarısıyla hayran olduğumuz o dev sanatçıyı sevdiğimiz için.. İşine bambaşka yaklaşmasına, sıyrılabilmesi ve haddini aşabilmesine duyduğumuz hayranlıktan.
Bu pencereden baktığımda:
Bugün sahnesiyle, kostümüyle, şovuyla haddini aşıp işinde fark yaratmaya çalışan bir sanatçının talihsiz esprisi onu hapse sokmaya yettiğinde, ülkemle ilgili yabancı basına yansıyan haberlere, televizyonda tartışılan ayrıştırıcı detaylara, adaletin terazisindeki dengesizliğe bakıyor ve buruk hissediyorum. Hatta hala kızgınım. Çünkü bu örneğin bir son olduğunu maalesef düşünmüyorum.
Ve maalesef böyle giderse, bu topraklardan yeni bir dünya sanatçısı çıkarabileceğimize dair pek de bir umudum yok.
Oysa biz bu değildik. Farklılıkları görmeyecek kadar insani değerlere kilitlendirdik. Geçmişe baktığımda; beş vakit namazında olup baş örtüsünü takanla, mini eteğiyle rakı sofrasında oturan kadınlar; bir adaletsizlik, bir taciz, bir ayıp gördü mü omuz omuza verirlerdi.
Dünyayı daha yaşanır bir yer kılmak, insanlığı bir adım öteye taşımak, iyilik çatısı altında birleşmek dinden, dilden, ırktan, inançtan, cinsel tercihlerden, kılık kıyafetten daha öncelikliydi. Ve hala öyle olmalı.
'Haddini aş' cümlesini bugün daha da fazla seviyorum.
Web
Web
Instagram
Her yerden mülteci fışkıran topraklarda dünya starından ziyade ne çıkacağı belli olmaz
Aleyna tilki özentisi kendini Türk dünya starı sanıyordu en son