Bu Topraklarda Yıllardır Faaliyetlerini Sürdüren, Cumhuriyetten Bile Eski 22 Şirket

Sayıları az olsa da Osmanlı zamanında topraklarımızda kurulmuş ve bugüne kadar faaliyetlerini sürdüren şirketler mevcut. Cumhuriyetin kurulmasına tanıklık etmiş olan bu şirketlerden en eskisi ise 240 yıllık bir maziye sahip.

İşte karşınızda; 'Bu Topraklarda Yıllardır Faaliyetlerini Sürdüren, Cumhuriyetten Bile Eski 22 Şirket'

Bilgiler, ilgili kuruluşun web sayfalarında yer alan tarihçelerinden derlenmiştir. 

22. Abdi İbrahim - 1912

Eczacı Abdi İbrahim Bey tarafından 1912 yılında İstanbul Kocamustafapaşa'da açılan eczanede ilaç üretimi yapılırken, 1915 yılında Abdi İbrahim Müstahzarat-ı İspençiyariye adı altında Mahmutpaşa'da seri üretime geçilmesiyle bugünkü haline gelen Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. kurulmuş oldu.

21. Uludağ - 1912

Kaynak arazisi 6 Temmuz 1870 tarihinde İbrahim Talat Bey ve Monsieur Brune tarafından alınmış olan Uludağ Maden Suyu (o zamanki adıyla Keşiş Dağı maden suyu), işletme ruhsatını da 26 Mayıs 1912 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda Padişah Sultan Mehmet Reşat Han'dan teslim almıştır.

20. Ece Ajandası - 1910

1868 doğumlu Mehmet Sadık Bey savaş bölgesinden bir rüya ile İstanbul’a geldiğinde henüz 14 yaşındaydı. Matbua ve kırtasiyenin kalbinin attığı Beyazıt’da AFİTAP’ı açtığında sene 1892 idi. Kendi mükemmeliyetçi imalatının yanı sıra, o devirde Avrupa ve Amerika ile yapmış olduğu ticaret, ECE ve AFİTAP’ın bugünkü sağlam temellerini oluşturdu. Daha sonrasında Osmanlı’nın kitap ve yayın camiasının ileri gelenlerinden Maarif Kütüphanesi ve Saatli Maarif Takvimi kurucusu Hacı Kasım Bey’in keskin zekası ve sivri diliyle tanınan kızı Talat Hanım’la evlendi. 1910 yılında ajandalarıyla sektöre damgasını vuran Mehmet Sadık, o dönemde “hatırlatmak ve hatırlamak için yazılan” anlamına gelen MUHTIRA’ları çıkarttı.

19. İlancılık - 1909

1909 yılında Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürerken David Samanon, Jak Hulli ve Kahire’de Havas adlı başarılı bir ajansın yöneticisi Ernest Hoffer, İlancılık’ın temellerini atarak İlanat Reklam Acentesi’ni kurdular.

18. Koska - 1907

Koska’nın geçmişi 1900’lü yılların başında Denizli’de Hacı Emin Bey’in faaliyet gösterdiği helvacı dükkânına kadar uzanmaktadır. Baba mesleğini sürdüren Halil İbrahim Adil Dindar 1931 yılında oğulları ile birlikte İstanbul’a gelerek Koska semtinde bir dükkân açar, zamanla ürettikleri helva ve tatlıların lezzeti ile ünlenir. Bulundukları semtten dolayı Koska’da ki Helvacı olarak anılmaya başlar ve daha sonra bu unvanı markaları olarak tescilletirler.

17. Bebek Badem Ezmecisi - 1904

culinistanbul.files.wordpress.com

Bu lezzetin temelini 1904’te Mudanyalı Mehmet Halil Bey atmış. Mehmet Halil Bey’in babası, zaten Mudanya’da badem ezmeciliği yapıyormuş ama oğlu Mehmet Halil Bey’in lise eğitimi için İstanbul’a gelmesi, burada Arnavutköylü Bayan Anastasya’yla tanışması ve birbirlerine âşık olup evlenmeleri üzerine Mehmet Halil Bey, Bebek'te o zamanlar şimdiki vapur iskelesinin yerinde bulunan, derme çatma dükkânlardan birini kiralayarak hünerini Bebek’e taşımış.

16. Arkas Holding - 1902

1900'lü yıllar... Anadolu ekonomisinin belkemiği İzmir... Binlerce yıllık limanıyla, Osmanlı'nın Avrupa'ya açılan kapısı... Verimli topraklarında yetişen pamuğundan tütününe, üzümünden incirine her çeşit ürün sadece doğuya gitmekle kalmıyor, batı ülkelerine de İzmir'den gönderiliyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nun bu gözde kentinde, Gabriel J. B. Arcas tarafından 1902 yılında ithalatçı olarak kurulan Arkas, 1944 yılında Lucien Gabriel Arcas'ın öncülüğüyle uluslararası taşımacılık alanında faaliyet göstermeye başlar.

15. Konyalı Lokantası - 1897

Konya'nın Doğanbey ilçesinden 1895 yılında çıkan büyük dede Hacı Ahmet Doyuran 1897'de dört masa ve 16 sandalye ile Sirkeci'de 'Konya Lezzet Lokantası' adıyla mütevazı bir aşçı dükkanı açar. Bir süre sonra lokantayı damadı Mustafa Doğanbey 'e devreder.

Lezzet ve temizliğin temsilcisi olarak kısa sürede tanınan lokanta, zaman içinde İstanbul mutfağı denince akla ilk gelen isimlerden birine dönüşecektir.

14. Tuzcuoğlu Nakliyat - 1893

1893'te Tuzcuzade Ahmet Bey,  Konya’da tuz ticareti ve nakliyesiyle iştigal etmektedir. Aile I. Dünya Savaşı sonrası İzmir’e göç eder.  İzmir’de daha sonradan şirketin simgesi olacak olan at arabalarıyla nakliyat işine devam eder. İhraç mallarını depolardan limana nakliyat işini ve askeri nakliyat işini yürütürler.

13. Hacı Abdullah Lokantası - 1888

Hacı Abdullah Lokantası’nın asırlık tarihi “Ahilik Teşkilatı’nın” devamıdır.

Köklü kuruluşların geçmişi, ya babadan oğula geçer, ya da para ile şirketler tarafından satın alınarak el değiştirir. Hacı Abdullah’ta ise iki kural da geçerli değildir. Hacı Abdullah’ın 1888 yılında başlayan serüveni “Ustadan Çırağa” devralınarak gelmiştir.

12. Cemilzade - 1883

Tarihe şekerci, bestekâr, udi ve hafız olarak geçen Cemil Bey 1867'de İstanbul'da doğar. Şehzadebaşı Camii başimamı olan babası Hasan Tahir Efendi vefat edince, ailenin en büyük oğlu olarak 12 yaşındaki küçük Cemil'in omuzlarına ailenin geçim sorumluluğu biner. Önce Kapalıçarşı'daki bir kuyumcu dükkanında çıraklık yapar, ardından bir şekerci ustasının yanında çırak olarak şekerciliğe başlar; şekerciliği çok sever. Bir yandan ud dersleri alırken diğer yandan şekerciliğin en ince ayrıntılarını öğrenir. 1883'te ise henüz 16 yaşında Şehzadebaşı'nda ilk şekerci dükkanını açar.

11. Çöğenler Helva - 1883

Çöğenler Helva'nın macerası Hacı Rasıg Bey ile 1883 yılında başlıyor. 15-16 yaşlarında babası ile tartışan Rasıg Bey, baba ocağından ayrılıp İzmir'e gider. Burada tek başına hayat mücadelesi veren Rasıg Bey, bir gayrimüslimin yanında helva imalathanesinde çalışıyor. Burada helva yapımını ve inceliklerini öğrenen Rasıg Bey, daha sonra Konya'ya geri dönüyor. O zamanki adıyla Daybana denilen basit helva imalatını evinin yakınında başlatıyor ve yaptığı lezzetli helvalarıyla işlerini günden güne daha da geliştiriyor.

10. Komili - 1878

Komili'nin öyküsü 1878 yılında Midilli Adası'nda başladı. O yıllarda Ada, Osmanlı toprağıdır. Komi'li Hasan, Midilli Adası'nda sabun ve zeytinyağı üreterek geçimini sağlamaktadır. Aile, Lozan Antlaşması'ndan sonra mübadele gereği Ayvalık'a göç eder ve Komili markasının öyküsü burada devam eder.

9. Vefa Bozacısı - 1876

Hacı Sadık Bey, 1870 yılında Arnavutluk Prizren'den İstanbul'a gelir. Evinin altında kendi imkanları ile ürettiği bozasını, altı yıl boyunca kış geceleri saray ve çevresinde, omzunda taşıdığı bakır güğümlerle dolaştırarak tanıtır. Her köşe başında sabırsızlıkla beklenen Hacı Sadık Bey, artan talep karşısında cesaretlenir. Zamanın saraylı, aristokrat aileleri ile bürokratlarının oturduğu İstanbul'un en mutena semtlerinden biri olan Vefa'da, 1876 yılının Eylül ayında boza ürününün dünyadaki ilk resmi ticarethanesini açar.

8. Sabuncakis - 1874

İstavro Sabuncakis’in Girit’te sabun fabrikası vardır. Ailesini de yanına alıp Ege Denizi’ndeki Midilli Adası’na göçer, ancak burada işler pek iyi gitmez. 1870’te 500 Osmanlı altını verdiği 13 yaşındaki oğlu İstirati’yi farklı bir iş bulması için İstanbul’a yollar. İstirati, ailenin İstanbul’da yaşayan ve çiçekçilik yapan ilk üyesi olur.

İstirati Sabuncakis, soyadını taşıyan çiçekçi dükkanını açtığında, yıl 1874’tür.

7. Güllüoğlu - 1871

1871 yılında Mehmet Çelebi ve eşi Güllü Hanım, Antep’ten Hicaz’a giderken Şam ve Halep şehirlerinde baklavacılarla tanışırlar, baklava yapımını öğrenirler ve Antep’e döndüklerinde bu lezzetin Türk mutfağına kök salmasını sağlayacak girişimi başlatırlar.

Antep’in ilk baklava ustası olarak bilinen Hacı Mehmet Çelebi, oğlu Mahmut ile birlikte Uzunçarşı’da küçük bir dükkân açıp, baklava yapıp satmaya başlarlar.

6. Kurukahveci Mehmet Efendi - 1871

19’uncu yüzyılda Türk kahvesi çoğunlukla çiğ çekirdek olarak satılıyor, evlerde tavada kavrulduktan sonra el değirmenlerinde çekiliyor ve içiliyordu.

1871 yılında işi babasından devralan Mehmet Efendi, çiğ çekirdek kahveyi özenle kavurup dibekte öğüterek müşterilerine hazır olarak satmaya başlar. İstanbul Tahmis Sokağı’nda taze mis gibi kavrulmuş kahve kokusu çevreye yayılmaya başlar.

Mehmet Efendi müşterilerine sağladığı bu kolaylıkla, bir süre sonra “Kurukahveci Mehmet Efendi” lakabıyla anılır.

5. İskender - 1867

Öykü, Mehmet oğlu İskender Efendi'nin Bursa Kayhan'daki dükkânlarında başlar. O günlerde kuzu bir bütün olarak ve yere paralel biçimde odun kömürlü bir ocakta pişirilmektedir. Ancak İskender Efendi kuzu etinin farklı bölümlerinin kendine has lezzetlerinin müşterilerine eşit oranda dağılmasını sağlamak için çözüm aramaya başlar. Bu düşünceden yola çıkarak, et pişirme ustası bir aileden gelen İskender Efendi, ustalığıyla girişimciliğini bir araya getirerek bulduğu yöntemle lezzetine doyulmaz bir ürün elde eder.

4. Altan Şekerleme - 1865

Karagözoğlu Emin Bin tarafından 1865 yılında kurulan Altan Şekerleme, 1. Dünya  Savaşı'na kadar kendisi tarafından çalıştırılır. Savaş esnasında beş çocuğundan 4'ü  şehit olur. Daha sonra kendisi de hac için yola çıktığında geride kalan oğlu Mustafa  Altan'a üç kese altın bırakarak Altan Şekerlemenin devam etmesini ister.

3. Hafız Mustafa - 1864

Şekerci Hafız Mustafa, günümüzde Bahçekapı-Eminönü’nde Hamidiye Caddesi olarak bilinen caddenin seksen altı numaralı dükkanında İsmail Hakkı Zade tarafından 1864 yılında kurulmuştur.

2. Ziraat Bankası - 1863

1863 yılında çiftçilerin oluşturduğu kaynakla, Mithat Paşa öncülüğünde devlet eliyle ve devlet himayesinde kurulan ve adına 'Memleket Sandıkları' denilen organizasyon; milli bankacılığın ilk örneği olarak tarihe geçmiş ve bu girişim bugünkü Ziraat Bankası’nın temelini oluşturmuştur.

1. Hacı Bekir Lokumları - 1777

Bekir Efendi, Kastamonu'nun Araç ilçesinden İstanbul'a gelerek 1777 yılında Bahçekapı Semti’nde açtığı küçük şekerci dükkanında lokum, akide vb. şekerlemeleri bizzat imal edip satmaya başladı. Daha sonra 1817-1820 yılları arasında hac görevini yerine getirmesiyle Hacı Bekir olarak anılmaya başlandı.

Popüler İçerikler

Yarışmaya Katıldıktan Sonra Başından Vurulan Mutlu Kaya'nın "Başardım" Paylaşımı Duygulandırdı!
Fenerbahçe Genel Sekreteri Burak Kızılhan'ın Açıklamaları Gündem Oldu: ''Sponsorlarımız Yasal ve Helal''
Enteresan Çıkışları ve Görgüsüz Paylaşımlarıyla Meşhur Murat Övüç'ten Kadınları Hedef Alan Hadsiz Yorum
YORUMLAR
12.05.2017

Belki bana kızacaksınız ama doğu kültürü olduğumuz çok belli batı tekniği ve bilimiyle bizde ancak boğaz kültürümüzle övünüyoruz listeden de belli yarıdan fazlası gıda ha kötü mü asla değil lakin bizim gibi bir toplum için yetersiz . Daha iyisini yapmamız lazım.

11.05.2017

ne güzel o zamanlardan bu zamanlara gelebilmişler...

12.05.2017

#19 soldaki adam ne talihsizmiş.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ