Fransız ressam, 1699'da geldiği İstanbul'da tam 38 sene ve hayatın sonuna kadar kalır dostlar. Bu arada 1730'daki Patrona Halil İsyanı'na da denk gelir ve resmeder. Kendisinin o kadar fazla ve güzel çalışması var ki sırf onunla ilgili de bir içerik yapmak gerek.
Hayatının 9 yılını İstanbul'da geçiren ressam bu sürede oldukça fazla çalışmaya imza atar. Resimde 1773'te yapılan İstanbul Panoraması'ndan bir detay görüyorsunuz.
1789 tarihli bu tabloda Fransız ressam resmin altına Fransız Büyükelçisi Kont Choiseul-Gouffier’nin topladığı antik eserleri Fransa’ya gönderilmek üzere gemiye yüklendiğini not eder. Acı, öyle değil mi?
19 yaşında İstanbul'a gelen Fransız ressam aynı zamanda padişahın kız kardeşi Hatice Sultan'ın sarayını restore eder.
II. Abdülhamit döneminde İstanbul’da saray ressamı olarak görev alan İtalyan ressamın 1891 tarihli tablosunda İstanbul oyun hayatını görüyorsunuz.
1834'te İstanbul'a gelen ve uzunca bir süre kalan İngiliz ressam ve mimar Allom, yaptığı onlarca çalışma ile hem İstanbul'u hem de şehir hayatını zarif üslubuyla Batı'ya tanıtır.
1840'lı yıllarda İstanbul'u da içeren bir Doğu turu yapan İtalyan ressamın 1843 tarihli bu resminde tarihi yarımadadaki hipodromu görebilirsiniz.
1840'larda İstanbul'a gelen Maltalı Ressam sade Osmanlıların bir park gününü bize yansıtmış. İstanbul'a ikinci gelişinde daha uzun kalan ressam bir av sırasında ölür ve mezarı Yeşilköy Roma Katolik Kilisesi'nde bulunur.
1845'te Abdülmecit'in davetiyle İstanbul'a gelen Rus ressam 45 sene içinde 8 kere gelir şehre. Gördüğünüz resim ise 1856'da yapılmış tablonun bir detayı. Ressam, Ortaköy insanlarının yaşamları ayrıntılı bir şekilde tuvale aktarılmış.
1842'de, Doğu turuna çıkan Avusturyalı ressam, panaromik resimleriyle tanınır ve 1844'te İstanbul'a bu gözle bir daha bakar.
1856'da İstanbul'a gelen ve 3 ay süreyle burada kalan Fransız ressam uzunca bir Doğu turundan sonra Fransa'ya dönerken günlüğüne şöyle yazar: “Ah ah! Gördüğüm şeyleri nasıl anlatabilirim ki. Doğu bütünüyle gözlerimin önüne serilmişti. Gören ve derinden etkilenen kişi asla unutmaz. Onca zamandır aradığım şeyi, bana resmi ve sanatı candan sevdiren sevimli doğayı buldum sanırım!”
1855 yılında Türkiye'ye gelen ve 4 yıl kalan ressam İstanbul resimlerinin başlıca yaratıcılarından biri olarak bilinir.
Hayatı boyunca İstanbul'a iki kere gelen İtalyan ressam özellikle sokak manzaralarını çok sever ve resimlerinde kullanır.
1850'de İstanbul'a gelen ve 17 sene kalan ressam, İstanbul'a hayran bir başka ressam. Galatasaray'daki Yeniçarşı Sokak'ta oturan ressamın evinin manzarasını görüyorsunuz.
İstanbul'a gelip bu şehre tutkuyla bağlanan bir başka isim de İtalyan ressam olur. 1883'te geldiği şehirde hayatına veda eden ressam bize 19. yüzyıl Eyüp'üne götürüyor.
İtalyan ressam Suriye ve Mısır'ı da kapsayan büyük bir Doğu gezisine çıkar ve bir durağı da tabii ki İstanbul'dur. Araştırmacılara göre bu resim Corrodi'nin antik ihtişama hayranlığını gösterir ve resim, içindeki detaylara bakılırsa 1880 yılı ve sonrasına tarihlenir.
1883'te İstanbul'a gelen Polonyalı Ressam 1915'te emekli olana dek Sanayi-i Nefise Mektebi'nde hocalık yapar. Sonraki hayatına dair ise pek bilgi bulunmamakta.
Fransa'da Osman Hamdi Bey ile tanışan Ernst onun da etkisi ile oryantalizme yönelir ve hatta 1890'da İstanbul'a bir seyahat gerçekleştirir. Evini de oryantalist bir şekilde dekore ettiren Avusturyalı ressam bu konuda oldukça güzel resimler yapar.
1891 yılında İstanbul'a gelen İtalyan ressama dönemin İngiliz elçisi tarafından kızının bir resmi sipariş edilir. Arkada ise Haliç'i görebilirsiniz. Bu tablo şu an Pera Müzesi'nde.
1883 yılında İstanbul'a gelen İtalyan ressam Sanayi-i Nefise'de hocalık yapmış başka bir isim. 1915 yılına kadar bu görevini sürdüren ressam Türk resmi ve sanatı üzerinde de oldukça etkili.