CHP lideri Kılıçdaroğlu, parti kurmaylarıyla buluşmasına değinerek, 'Ağabeylerimiz dediler ki, 'Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar çok açık, cumhurbaşkanlığı seçimlerine görev istiyoruz, çalışmak istiyoruz' dediklerini aktardı ve 'Bu seçim CHP ve diğer partiler arasında bir yarış değildir, Türkiye’nin rejiminin oylanacağı bir seçimdir' dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
'Size söz verdiler. Altına imza attınız. Verilen sözler tutulmadı. Sana söz veren kişi cumhurbaşkanı adayı oldu. Verdiği sözün arkasında bir adam durmuyorsa, sandığa gideceksin, onu sandığa gömeceksin elin mahkum. Ve bir şey daha. Tasarı görüşülürken arkadaşlarımız bir önerge veriyorlar. Yaşam odasının olması lazım diyorlar. AKP vekillerinin oylarıyla reddedildi. Gerekçesi ne? Maliyeti çok fazlaymış. 200 milyon lira. Sendika liderlerine sesleniyorum 200 milyar lirayı bir kişinin hayatından daha değerli gören anlayışa hala destek verecek misiniz? Her şeyi parayla ölçen bir anlayışa hala destek verecek misiniz?
'İstersen dünyanın ucuna gönder...'
200 milyon lira maliyeti yüksekmiş ama insanlar ölebilirmiş. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. o nedenle Manisalıların oturup düşünmesini istiyorum. 17 Aralık’la ilgili fezlekeler gelmişti. Fellik fellik gizliyorlardı. Komisyon kurmak için uzun uzun beklediler. Nihayet kuruldu komisyon. Şimdi bir numara çektiler. Efendim sıralama yokmuş, her şey karmakarışıkmış fezlekeleri savcıya iade edelim. İstersen dünyanın ucuna gönder. O fezlekelere burada oturacağız adam gibi bakacağız. Nereye kadar gizleyeceksiniz bu fezlekeleri? Yolsuzluk yapanları korumak nedir arkadaşlar?
'Talimatı veren cumhurbaşkanı adayı'
Vatandaşın cebinden parayı çalacaksın ama TBMM’de iktidar partisinin vekilleri onu koruyacak. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değil. Şimdi fezlekeler görüşülmesin diye talimat veren kişi cumhurbaşkanı adayı. Elinizi vicdanınıza koyup sandığa gideceksiniz. Hırsızlık yapana prim verecek misiniz vermeyecek misiniz? Bunu oturup düşünmeniz lazım. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyacak mıyız korumayacak mıyız?
'Sendika başkanları da orada olsaydı'
Zeytinburnu’nda da geçenlerde patlama oldu üç yurttaşımız hayatını kaybetti. Yine aynı bölgede patlama olmuştu 21 işçi hayatını kaybetmişti. Gidildi davalar izlendi. Bizim vekillerimiz davaları yakından izlediler. Gönül isterdi ki, o davalar görüşülürken sendikaların genel başkanları da orada olsun. Onlar da takip etsinler. Sadece CHP’li vekiller izledi. Onlara şükran borçluyuz.
'Ağabeylerimiz dediler ki...'
Dava 6,5 yıl sürdü arkadaşlar, haklarını arıyorlar. Ucunda ölüm var. Grup başkanvekilimizde söyledim, aramızda partimizin hafızasını oluşturan büyüklerimiz abilerimiz var. Dün genel merkezde güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Ağabeylerimiz dediler ki 'Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar çok açık. Yıllarını demokrasi için mücadele ederek geçiren bizler, bizler cumhurbaşkanlığı seçimlerine görev istiyoruz. Biz genel merkeze gelip çalışmak istiyoruz.' Geldiler 600 kişilik salonumuz doluydu ve çok güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Partimizin canlı hafızasını oluşturan değerli büyüklerimizin bazıları aramızda, onlara şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye’nin tarihi bir süreçten geçtiğimizi hepimiz biliyoruz. Bu seçim sıradan bir iktidar mücadelesi seçim değildir. Partilerin yarıştıkları bir seçim değildir. Türkiye’nin oylandığı, demokrasinin oylandığı bir rejimdir. Bu seçim CHP ve diğer partiler arasında bir yarış değildir. Bir kişiyi seçeceğiz, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtacağız seçimi değildir. Bu seçim Türkiye’nin seçiminin oylanacağı bir seçimdir.
'Annelere ve babalara sesleniyorum'
Ali İsmail Korkmaz gencecik bir üniversite öğrencisi. Annenin ve babanın üniversiteye gönderdiği, kendisi elleriyle güzel bir gelecek yaratacak. Türkiye’ye yararlı olacak, kendi insanı için çalışacak. Eskişehir’de sokak arasında sopalarla ve tekmelerle öldürüldü. Ben bütün annelere ve bütün babalara sesleniyorum. Empati dediğimiz karşıdaki kişinin yerine kendinizi koyun. Umutla çocuğu yetiştirdiniz, üniversiteye gönderdiniz. O karanlık bir sokakta sopalarla ve tekmelerle öldürülüyor. Öldürüldüğü zaman cumhurbaşkanı adaylarından birisi, polis destan yazdı diyor. Senin çocuğun öldürüldüğünde, karanlık bir sokakta sopayla tekmeyle öldürüldüğünde, polis destan yazıyor diyen adama hala gidip oy verecek misin vermeyecek misin?
Gencecik fidan gibi hayata umutla bağlanmış birisi. Bununla kalmıyor. Onun valisi, devletin valisi değil. O cumhurbaşkanı adayının valisi diyor ki “Ali İsmail Korkmaz’ı arkadaşları öldürmüştür” delilleri karartmaya çalışıyorlar.
'Sizin başınıza her an gelebilir'
Ama yürekli düzgün bir savcı, cumhuriyetin savcısı olan bir kişi delillerin tamamını ortaya çıkardı. Sonra ne oldu? Efendim dava Eskişehir’de görülemez, nereye alacağız kayseri’ye alacağız. Oy kullanmak için sandığa gidecek yurttaşlarıma sesleniyorum. Çocuğu olan, bütün anne ve babalara sesleniyorum. Aynı şey sizin başınıza her an gelebilir. Gençleri anlamak yerine sopayla tekmeyle susturmak hangi demokraside vardır? Ve bu insan hangi yüzle gelip ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olacağım diyor. Nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz ve sandığa gideceğiz nasıl bir cumhurbaşkanı seçeceğiz. Bunların tamamını düşünmemiz lazım.
Delillerin karartıldığı adaletsizliğin geçerli olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Sandığa giderken bu düşüncelerle sandığa gitmenizi istiyorum. Empati kurmanızı istiyorum.
'Adam gibi tıpış tıpış gideceksin'
“Ben sandığa gitmem ama ben konuşurum” Dün söyledim. Oğlunu seviyorsan kızını seviyorsun Türkiye’yi seviyorsan adam gibi gidip tatil yapmak istiyorsan kimse kusura bakmasın adam gibi tıpış tıpış gideceksin oyunu kullanacaksın dedim. Dün söyledim vay efendim işte, Kılıçdaroğlu bana diktatör diyordu o da bunu söylüyor. Ben söylüyorum, ben de tıpış tıpış gidip oyumu kullanacağım. Senin diktatör olduğunu ben söylemiyorum sadece bütün dünya söylüyor. Senin ellerin kanlı, alnın kirli, ağzın kirli, senin geçmişin kirli. Bu seçim hukukun üstünlüğüne inananlarla inanmayanlar arasındaki bir seçimdir. Bu seçim Türkiyenin geleceğini çağdaş uygarlığa taşımak isteyenlerle taşımak istemeyenler arasındaki bir seçimdir. Usta hakkını vermek lazım yalanın ustası. Yalancıdan cumhurbaşkanı adayı olmaz demiştim. Bir kişi kendi çocukları üzerinden bile yalan söylememeli. Şimdi küçük bir filmimiz olacak.'