Daha önce hiç karşılaşmadığınız ve okuduğunuzda çok kötü hissettirecek bu temizlik anlayışları size çok tuhaf gelecek. Şimdi sizler için List25'den derlediğimiz içeriğe hep birlikte bakalım.
Daha önce hiç karşılaşmadığınız ve okuduğunuzda çok kötü hissettirecek bu temizlik anlayışları size çok tuhaf gelecek. Şimdi sizler için List25'den derlediğimiz içeriğe hep birlikte bakalım.
Evet herkesin çok merak ettiği bu konuya değinmek istedik. Cevap ise ne yazık ki hayır. İnsanlar eskiden kıyafetlerini değiştirmiyorlardı. Kraliyette bile bu böyleydi. Hatta insanların her mevsim için sadece 1 toplamda 4 tane kıyafeti bulunuyordu.
Kadınlar doğum sancısı çekerken acılarını dindirmek için onlara kartal dışkısı ile birlikte yağ ve sirke veriliyordu .
Eğer geçmiş bir zamanda hasta olduysanız büyük ihtimalle tedaviniz bir sülük içerirdi. Neden mi? Çünkü sülüklerin kanı emerek pis kanı aldığı düşünülüyordu.
Tahmin edebileceğiniz gibi bu peruklar genellikle bitleniyorlardı ve hayvan yağıyla şekillendikleri için kötü kokup kolayca ateş alabiliyorlardı.
Soylular yüzlerini her gün yıkıyordu. Ama su ile değil idrarla... Buna çok şaşırsak da idrar günümüzde bazı insanlar tarafından önerilir.
Kısa bir süre tavuk dışkıları, kelliği tedavi etmek için potasyum ile karıştırılıp kafa derisine sürülüyordu.
Hiç kimsenin evinde banyosu veya küveti olmadığı için çoğu insan aynı suyla banyo yapıyordu, çünkü banyolar ortak alan olarak kullanıyordu.
Geçmişte eğer gecenin bir yarısı tuvalete gitmek zorunda hissederseniz, tek yapmanız gereken yatağınızın altında bulunan yatak lazımlığına ulaşmak olurdu. İşiniz bittiğinde tekrar yatağın altına koyulan lazımlıklar hakkında en kötü şey ise hepsinin direkt camdan aşağı sokağa dökülmesi.
Eğer kralsanız tuvaletten sonra kendinizi temizlemiyorsunuz. Çünkü yanınızda portatif tuvaletinizi taşıyan ve temizlik ihtiyaçlarınızı gideren biri olurdu. Bu kişi de genellikle soylu ailelerden seçiliyordu ve bu iş oldukça yüksek bir mevkiye sahipti. Köylüler ise doğadaki yaprakları kullanıyordu.
Romalılar, dişlerini fırçalamak için fare beyinlerini kullanıyordu.
Viktorya döneminde, şaraptan sonra idrar en çok kullanılan antiseptikti.
Samandan veya sazdan yapılan çatılar yüzünden kuş dışkıları bazen evin içine hatta yataklara düşerdi.
Atıklar sık sık evin yakınlarındaki lağım çukurlarına boşaltılırdı. Dolayısıyla bu yerler hastalık kaynıyordu.
Nadiren çamaşırlar, sodalı su ve idrar karışımı ile yıkanıyordu.
Geçmiş zamanlarda ameliyatlar için temiz cerrahi alet diye bir şey yoktu. Eğer idrarla temizlenmiş neşteri saymazsanız...
Kalelerde ve büyük evlerde yemek zamanında el yıkamak için yerler bulunurdu. Ancak dışarıda böyle bir şey söz konusu değildi. Çünkü insanların bakterilerden ve mikroplardan haberleri yoktu.
Resimlerde gördüğünüz bu güzel, temiz hendekleri düşünün. Ancak hendekler hiç de göründükleri kadar temiz değiller. Çünkü kalelerin ve evlerin atıkları buraya boşaltılıyordu.
18. yüzyıla kadar sokak temizliği diye bir şey yoktu. Çoğu sokak insan ve hayvanların dışkısı , idrar, hayvan cesetleri ve çürümüş yemeklerle doluydu.
Evlerin içinde kirli yüzeyin üstüne saman serilirdi. Çoğunlukla en üst katmanı kirlendikçe değiştirilse de en alttaki tabaka hiç değiştirilmiyordu. Bu da tahmin edersiniz ki bakterilerin büyümesine neden olacak bir ortam.
Kaşlar genellikle farelerin derisi ile kaplanıyordu.
Şehirlerde bir çeşit kanalizasyon sistemi vardı. Ancak üstü genellikle açık ve içinde kanalizasyon boruları bulunmuyordu. İnsanlar gelip atıklarını buraya boşaltıyordu. Sokağa dökmektense bu biraz daha iyi gibi...
14. yüzyılda nehirler ve göller o kadar kirliydi ki İngiltere Parlamento'su nehirlere ve göllere kaçak atık atanlara ceza uyguluyordu.
Viktorya dönemindeki kadınlar, yüzlerinin kremsi ve beyaz görünmesi için pudra kullanıyorlardı. Ancak bunu daha sonra yıkamak yerine, üstlerine bir daha sürüyorlardı ki bu da birçok cilt hastalığının ortaya çıkmasına neden oldu.
Çiller eski zamanlarda çirkin olarak düşünülüyordu ve insanlar bunlardan kurtulmak için yüzlerine sülfür sürerlerdi.
Eskiden deodorant olmadığı için insanlar çok kötü kokuyorlardı ve herkes buna alışık olduğu için kimse rahatsız olmuyordu. Ancak kraliyet bazen güzel kokmak için çiçekleri kullanıyordu.
14. yüzyılda Selçuklu Devleti ve biz her ne kadar eleştirip hatalarını görsek de, sonrasında hüküm süren OSmanlı bunlar pislik içinde yaşarken çağ açıp çağ kapatıyordu ve Türkler medeniyetin zirvesindeydiler...
Ne idrarmış be. Ayrıca dur kaşımı fare derisi ile kaplayayım diye kim düşünmüş merak ediyorum. Nasıl bir kafa acaba?
öğğğğkkkkkk bu neee