Hepimizin gülmeye ihtiyacı var ve bu gibi zamanlarda hangi komedi filmlerinden destek alacağımızı bilirsek süreci daha eğlenceli ve kolay hal getirebiliriz. Peki, tüm zamanların en komik filmlerini öğrenmek ister misiniz?
Not: Film içerikleri Beyazperde ve Sinemalar'dan alınmıştır.
Deuce Bigalow, iki çocuk ve bir grup agresif yunus balığının da dahil olduğu küçük bir kaza geçirdikten sonra Amsterdam’a gider. Orada eski arkadaşı TJ Hicks ile karşılaşır. Bu sırada gizemli bir katil, Amsterdam’ın en iyi jigololarını öldürmeye başlamıştır. TJ bir takım nedenlerle katil zanlısı konumuna düşer. Bu durumda Deuce eski mesleği olan jigololuğa dönüp gerçek katili bularak TJ’in adını temizlemeye soyunur. Yalnız karşılaşacağı engeller bir miktar zorlayacaktır onu. Bir devam filmi olan Avrupalı Jigolo’da Rob Schneider hem senarist hem de oyuncu olarak yer alıyor.
Araba satıcılığı yaparak para kazanan bir baba ile hafifmeşrep bir annenin kızı olan Matilda, çocukluğundan beri kendi haline bırakılmıştır. Bir gün kütüphaneye giderek yazılmış bütün kitapları okumaya karar verir ve bilgilendiği ölçüde sahip olduğu telekinetik yeteneklerin farkına varmaya başlar. Ancak ailesi onun bu yeteneklerine inanmamaktadır ve onu korkunç bir okula yollarlar. Matilda da fırsattan istifade, hiç mutlu olmadığı bu ortamda güçlerini geliştirmenin ve onları kontrol etmenin yollarını arar.
Derek diğer insanlardan farklıdır. Derek'in hayati fonksiyonlarının yönetimini sağlayan beyni, ne yazık ki fazla gelişkin değildir. Katinka isimli bir terörist, Derek'in bu zaafını fark ederek onu kendi emelleri doğrultusunda kullanmaya karar verir. Derek, Katinka'nın emirleri doğrultusunda Malezya ülkesinin başbakanını öldürmek üzere bir maceraya atılacaktır. Öte yandan CIA de bu durumun farkındadır ve Derek'i kendi yararına kullanmanın planlarını yapmaktadır. Derek bir süre sonra, çevresinde olup biten hiçbir şeyin farkında olmadan bir çift-taraflı ajana dönüşecektir.
İyi huylu ama şanssız bir İtalyan, sürekli olarak zor durumlara düşer, ancak olumlu havasını asla kaybetmez.
Film, babasına verdiği söz üzerine yasa dışı işleri bırakıp ‘dürüst’ bir iş adamı olmaya sıvanan bir mafya babasının, bununla uğraşırken bir yandan da kızını erkeklerden koruma çabalarını anlatıyor.
Cortino isimli geniş İtalyan ailesinin genç üyesi Vincenzo Cortino, ailesinden ayrılarak Sicilya'yı terk eder ve kendini Amerika'da bulur. Aradan geçen zaman süresince büyüyüp gelişen küçük çocuk artık bir hayli ünlü ve itibarı sağlam bir mafya babası olmuştur. Çok ünlü ve korkutucu bir suç örgütünün lideri olan Cortino artık bir hayli yaşlanmış ve iki oğlundan birini kendi varisi olarak göstermeye karar vermiştir. Birbirinden tamamen zıt kişiliklere sahip olan bu iki erkek çocuk arasında seçim yapmak durumunda kalan yaşlı Cortino'nun işi fazlasıyla zordur.
George Faure, Amerika’da kendisine bir iş teklif edilen bir Fransızdır. Ancak bu işi alabilmek için bir iş anlaşması yapması gerekir. Yeşil kart sahibi olması için bir Amerikalı ile evlenmesi gerekmektedir. Bronte Parrish, bir bahçe uzmanıdır. Onun en büyük hayali büyük ve serası olan bir eve taşınmaktır. Aradığını bulduğunda bekarlara verilmediğini öğrenir. Bunun üzerine Fransız Georges ile sahte bir evlilik yapmayı kabul eder. Göçmen bürosu sık eleyip ince dokumaktadır. Bunun üzerine Georges, Brontë’nin yeni evine taşınır ve imtihanı geçebilmek için birbirlerini yakından tanımak zorunda kalırlar. Oysa dıştan bakıldığında gerçekten de uyumsuz bir çifttir onlar. Bu böyle devam edecek midir orası meçhul.
Nick Marshall, yaşadığı şehir olan Chicago'da reklamcılık sektöründe çalışmaktadır. Geçirdiği bir kaza sonrasında oldukça tuhaf bir yetenek kazanır. Artık Nick, kadınların aklından geçen düşünceleri okuyabilmektedir. Nick bu yeteneğini kadınları tanımak ve anlamak için yararına kullanmaya başlar. Oldukça pragmatist bir tavır takınan Nick, işinde yükselmek için patronunun zihnini dahi okumaya başlayacaktır.
Çalışanları için harika biri olarak bilinen, ancak aktif olarak herkesi uzaklaştıran huysuz bir çiftçi, şehirden güzel bir kızın arabası yağmurda bozulduktan sonra kendini verandasında bulduğunda bir sürprizle karşılaşır.
Uzun yıllar işinde uzman olacak kadar emek vermiş biri olan mücevher hırsızı Calvin, artık geri çekilmek istemektedir. Bu ufak tefek adam, uzun süre hapiste kalmış ve şartlı tahliye ile çıkmıştır. Yalnız her ne kadar işi bırakmak istese de hayatının geri kalanını kurtarmak için son bir soygun daha yapması gerektiğini düşünür. Bu işte ona yardım edecek olan da eski ortağı Percy’dir. Soygun esnasında bir sorun çıkar ve Calvin henüz çaldığı elması o sırada olay yerinde bulunan Vanessa Edwards’ın çantasına atar. Şimdi ise elmasın peşinde o kadının evine girmesi gerekmektedir. Bunun yolu ilse Vanessa’nın kocasının çocuk yapmak için ısrarcı olan halini kullanmaktır. Yani Calvin bebek kılığına girecektir.
Liseli Mary Katherine Gallagher'in (Shannon) hayatta istediği tek şey öpücüktür. Ama sıradan bir öpücük değil, soluğunu kesecek, Hollywood-vari bir öpücük. Ancak bunu ne kadar çok isterse istesin kimseden istediği öpücüğü alamamaktadır. Sonunda Mary Katherine istediği öpücüğü almasının yolunun filmlerdeki karakterler gibi olmasından geçtiğine karar verir. Catholic Teen Dergisi okulunda bir yetenek yarışması yapacağını duyunca Mary Katherine bunun hayallerini gerçekleştirmek ve bir yıldız olmak için aradığı fırsat olduğunu anlar.
Deuce Bigalow hayattaki tek tutkusu işi olan ve işini son derece özveriyle yürüten iyi kalpli ve hassas bir adamdır. Los Angeles akvaryumundaki çok sevdiği işini kaybeden adam işiyle birlikte en büyük hayallerini de kaybetmiş olur. Umutsuz bir şekilde lüks bir sitenin havuz temizleme görevine baş vuran adam bir yanlış anlaşılma sonucu ev sahibiyle karıştırılır ve bambaşka bir işe kavuşur.
Marvin, tüm fiziksel dezavantajlarına rağmen bir gün polis olmanın hayallerini kurmaktadır. Bir gün korkunç bir trafik kazası geçirir ve kötü bir şekilde yararlanır. Onu kurtarmak için deneylere meraklı bir doktor hayvanların organlarını bedenine nakleder. Marvin kendine geldiğinde eskisinden daha iyi gibidir. Kısa bir süre sonra polislik sınavını geçer ve polis olur. Bu da yetmiyormuş gibi kendi mesleğinin en iyi çalışanlarından bir tanesi olur.
Hapishanenin altın kuralı: Asla sabunu yere düşürme! Profesyonel bir suçlu ve tam anlamıyla bir kaybeden olan John Lyshitski sonunda onu hapishaneye gönderen hakimden intikam almanın bir yolunu bulur: oğlu Nelson Biederman IV’ı izleyecek ve bir süre içeride rahatça kalabilecektir. Bu arada Nelson yanlışlıkla hapse gönderilir. Bu durumdan çok memnun olan John yeni hücre arkadaşının rahat edebilmesi için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Oyun başlar! Hapishanede hayat çok korkutucu, yemekler de çok kötüdür. Üstüne üstlükte mafya babası Big Barry, hapse yeni gelen bu genç adamla “özel bir arkadaşlık” kurmak istemektedir. Bu sayede Nelson hapishanenin ilk altın kuralını öğrenir: ASLA SABUNU YERE DÜŞÜRME!
Alex Hesse ve Larry Arbogast, kadınların düşük yapma olasılığını azaltmasını sağlayacak bir ilaç üzerinde çalışır. Ancak araştırma fonları çekildiğinde ve deney olarak insanların kullanılması reddedildiğinde tüm çalışmaları boşa çıkar. Bu duruma çözüm bulmaya çalışan ikili, çalışmanın Alex üzerinde denenmesine karar verir.
Fred'in kız arkadaşı, Fred'den kendi oğlu için bir iyilik yapmasını ve oğlunun çok istediği bir basket topunu bulmasını istemektedir. Ancak bu top engellilerin oyununda vardır ve bunun için Fred engelli rolüne girer. Ve orada çekici bir film yapımcısı olan Dennise 'ye aşık olur...
Polly ve Reuben adlarındaki birbirleriyle gece ve gündüz kadar zıt karaktere sahip iki tiplemenin bir şekilde asgari müştereklerde buluşabilmesinin komik hikayesi olarak özetleyebiliriz bu filmi... Reuben Feffer riskten nefret eden, zaten risk danışmanlığı yaparak da bu fobisini mesleğe dönüştürmüş, tabiri caizse biraz gıcık bir adamdır. Fakat biricik karısı tarafından aldatılınca yaşam tarzını değiştirmeye ve daha muteber birisine dönüşmeye karar veriyor... Polly Prince ise ayakları pek yere basmayan bir kadın olarak Feffer'in tam tersi bir kişiliğe sahiptir. Adrenalin için her türlü tehlikeyi göze alabilen bir maceraperesttir. Ve bu ikisi tanışıp, romantik bir ilişki yaşamaya başlıyorlar. Sonra ne mi oluyor dersiniz..
Filmde Peter Sanderson, karısından boşanmış, biraz gergin bir avukat olup eski karısını halen sevmektedir. Eski karısının, kendisini boşamasına sebep olacak ne yapmış olduğunu bir türlü anlayamaz. Buna rağmen yola devam ederek kafası zehir gibi çalışan ve bomba gibi bir dava vekiline vurulmuştur. Bu kadınla internette tanışır ancak ilk kez buluştuklarında bambaşka biri çıkar. O Ivy League değildir hatta avukat bile değildir. O Charlene’dir. Yani bir hapishane kaçkını olarak masumiyetini iddia edip adını temizlemek için Peter’ın yardımını isteyen bir kadındır. Peter ise onunla hiçbir şey yapmak istemez. Hayatı baştan sona tehlike altına girmek üzeredir.
Venedik’te tanışan iki genç 'Tenacious D' adlı bir rock grubu kurarlar. Buldukları menajer onları dünyanın en ünlü rock grubu yapma yolunda çalışır.
Talihsiz olduğuna inanan ama aynı zamanda kendine güven ile ilgili bir sorununun olduğunu fark eden Roger, bu konuda bir eğitime katılmaya karar verir. Gideceği yeri arkadaşı tavsiye etmiştir. Eğitimi veren DR. P adında değişik taktikleri olan bir adamdır. Roger, ancak bu yolla hayalindeki kızları tavlama ihtimali olabileceğine inanır. Ancak, dersi veren profesör ile aynı kıza zaaflarının olduğunu fark edince eğitimlerin içeriği değişmeye başlar.
Polis teşkilatlarında iki ayrı kuvvet arasında hep süregelen bir rekabet, hırs ve kıskançlık konusu vardır. Büro işlerinde çalışanlar cadde ve alan çalışması yapan meslekdaşlarını çekemezken, sahadakiler de ofiste sekreterya işleriyle uğraşan polisleri hor görürler. İşte New York’ta çalışan polis dedektifleri Allen Gamble (Will Ferrell) ve Terry Hoitz (Mark Wahlberg) kağıt işlerinden ve boş geçen günlerden sıkılan iki arkadaştır. Kıskanılan polis memurları Highsmith’e (Samuel L. Jackson) ve Danson’a (Dwayne Johnson) katlanamayan kahramanlarımız yaptıkları işe biraz heyecan katmak için bir plan yaparlar. Fakat işler umdukları gibi gitmez.
Artık otuz iki yaşına gelmiş olan Bridget, halen hayatını rayına oturtamamış; aradığı kişiyi bulamamıştır. Bir şekilde kim olduğunu kendine hatırlatması ve tüm hareketlerini kontrolü altına alabilmesi için bir günlük yazmaya başlar. O noktadan itibaren kendisini aşık olduğu iki erkeğin arasında kararsız bir vaziyette bulur. Bunlardan birisi dürüstlüğüyle ve doğru seçimleriyle göz kamaştıran bir erkektir. Diğeri ise, güvenilmez ancak bu nedenle çekici olan bir adamdır. Bridget Jones, ne yapacağını şaşırmıştır.
MTV’de bir TV programı olarak başlayan ve ardından filmleri de yapılan serinin 3. sinema filminde, çılgın ekip, komik ve acı verici numaralar, şakalar ve hasarlarla beyaz perdeye geri döndü. Hem de bu sefer 3D!
Film, Beelzebub'ın oğlu ve onun dünyanın başına açtığı çeşitli karışıklıkları konu almaktadır.
Greg Focker, olaylı tanışmanın üzerinden geçen zaman süresinde kendi ailevi rutinini artık oturtmuştur. Sevgilisi Pam'in sorunlu babası Jack ve Dina ile artık karşı karşıya oturabilmekte ve sohbet edebilmektedir. Evliliğin arifesinde artık sıra ailelerin tanışmasına gelmiştir. Greg'in ailesi oldukça rahat bir ailedir. Brynes'ların ciddiyeti karşısında oldukça tuhaf bir kontrast oluşturmaktadırlar. Greg ve Pam ne kadar buna engel olmaya çalışsalar da, iki ailenin tavırları bir türlü birbirlerine uymayacaklardır.
Brenda, Elise ve Annie kolejdeki arkadaşlarının trajik ölümü sonucu yeniden bir araya gelmişlerdir. Bu üç kadın da eşleri tarafından kendilerinden daha genç kadınlar yüzünden terk edilmiştir. Brenda, Elise ve Annie dünyayı, eski kocalarına dar etmek ve yeni eşlerine yardımcı olmak amacıyla güçlerini birleştirip omuz omuza verirler.
Ron Burgundy, 70’lerin San Diego’sunda popüler bir televizyon spikeridir. Tüm ülkeyi etkisi altına alan feminizm dalgası çalıştığı kanalı da etkisi altına alınca, yanına bir de hırslı ve güzel kadın spiker Veronica Corningstone getirilir.
Yalnız çalışmayı ve önde olmayı seven Ron, Veronica’nın hayvanlar, yemek pişirme gibi konulardaki magazin haberlerini yapmasını ve esas işi kendisine bırakmasını tercih etmektedir. Fakat Veronica’nın azimli bir şekilde haber spikeri olmak istemesi, ikili arasında ciddi bir mücadeleye yol açacaktır.
Schmidt, eski düzeni varken sorunsuz yaşayan bir adamdı. Ancak ne zaman ki karısını kaybetti; felaketler de art arda yakasını bırakmadı. Üstelik kızına talip olan adamı ise hiç gözü kesmemiştir! Senarist kimliğiyle tanıdığımız yönetmen Alexander Payne'den gerçekten güzel bir film, zekice kotarılmış bir senaryo...
Topper Harley, manastırda sıradan işler yaptığı sırada, görevliler tarafından bulunur. CIA, ondan Çöl Fırtınası harekatından sonra Irak'ta kalan rehineleri kurtarmak için gönderilen kurtarma ekibini Irak'tan kurtarmak için yapılacak olan bir kurtarma harekatını yönetmesini ister. Başkan Tug Benson da macerayı sevmektedir.
İki kenar mahalle delikanlısı T.S. ve Brodie, aynı gün kız arkadaşları tarafından terk edilir. Bunun üzerine iki arkadaş, her zaman yaptıkları gibi alışveriş merkezine gidip boş boş takılmaya karar verir. Orada Jay ve Silent Bob adında, iki baş belası sakarla tanışırlar. Birlikte kızların kalbini geri kazanmak için plan yapan grup, bu sırada alışveriş merkezinin altını üstüne getirir.
60'lı yılların romantizmini ve pop müziğini konu alan komedi filminde, sürekli Rock'n Roll müziği çalarak bir jenerasyona damgasını vuran ve jazz müziğini tercih eden hükümete karşı dik durarak İngiliz halkının gönlünü fetheden bir grup radyo DJ'in öyküsü anlatılıyor.
Billy Madison, zamanını boş işlerle uğraşarak geçiren 27 yaşında henüz olgunlaşmamış olan bir gençtir. Büyük bir otel zincirinin sahibi olan babası Brian, artık emekli olmaya karar verir. Billy, otelin başına geçmek için kendisini hazır hissetse de babası onunla aynı şeyi düşünmez. Brian, otelin başına Eric Gordon’u geçirmeyi düşündüğünde Billy, babasına otelin sorumluluğunu alabileceğini kanıtlamaya karar verir. Ancak bunun için Billy’nin ilkokulu baştan okuması gerekir.
Bazı durumlarda istenmeyen kararlar verilip stratejik planlar yapmak gerekebilir. Örneğin Amerika Birleşik Devlerindeki bir casus teşkilatı olan Control umulmadık bir saldırıya uğradığında işler çıkmaza girer. Control’un kumanda merkezi zarar görünce ajanların kim oldukları ve detaylı bilgileri de açığa çıkar. Bu durumda tek çare Maxwell Smart’ın terfisini ilan etmektir. Kendisi aslında her zaman Ajan 23 ile çalışmak istemiş olsa da öldürücü Ajan 99’da kapı açılır kendisi için. Ortada yok edilmesi gereken KAOS vardır ve iş başa düşmüştür. Smart’ın bu işteki coşkusu ne kadar işe yarayacak bunu izleyip görmek gerekli.
Genç bir galerici, aynı anda iki kız kardeşe aşık olur. İçinden çıkamadığı bu durum karşısında çözüm olarak kendi ikizini icat etmeye karar verir.
Efsanevi kılıç ustası Zorro, silahını ve görev duygusunu babası gibi atılgan bir soylu olan oğlu Diego'ya devretti. Ama bir sakatlık Diego'yu sahadan uzaklaştırdıktan sonra, maskeyi ikizi Ramon'a vermek zorunda kalır.
Çılgın bir NASCAR pilotu olan Ricky Bobby'nin hayatta tek bir mottosu vardır, her ne koşulda olursa olsun kazanmak! Sadık çocukluk arkadaşı Cal Naughton Jr., ile korkusuz bir iki oluşturan Ricky neredeyse her yarışı birinci olarak kazanır. Fakat Fransız F1 yarışçısı Jean Girard'ın ikiliye meydan okumasıyla, Ricky ve Cal, kendi şeytanlarıyla yüzleşecek ve yarıştan birinci çıkmak için her şeylerini ortaya koyacaklardır.
İki bin yıl önce üç bilge adam bir yapıya girip kralları için dua edeceklerdir. Yanlış bir odaya giren adamlar burada kundağa sarılmış bir bebek bulurlar. Bebeği kutsal sayan adamlar ona İsa ismini verirler. Kutsal bir varlık olarak görülen bu bebek, Brian, çevresi tarafından hayatı boyunca Mesih olarak saygı görecek; bu süreç boyunca din, siyaset, iktidar ve insanoğlu ile ilgili trajikomik olaylar yaşanacaktır.
Sinemanın kara mizah türünün en başarılı üreticisi Monty Python’dan çıkan Life of Brian’ın yönetmen koltuğunda Terry Jones yer alıyor.
Çılgın partilerden başını kaşımaya vakit ayıramayan delişmen ve karizmatik Jack ile tüccar Joy McNally, Las Vegas'ta sadece tantanalı bir haftasonu geçirmekle kalmayacaklardır. Jack Fuller ve Joy McNally'nin tesadüfi olarak Las Vegas'ta paylaştıkları şenlikli bu haftasonu, onlar için hayal meyal anlardan çok öte hatıralar bırakmıştır. Bu iki tatilci New York'lu, hiçbir acı hissetmedikleri o anda Vegas-stili bir evlilik sözleşmesine imza atmamış olsalardı, kim bilir belki her şey farklı olurdu. Ama burası kumarhanelerin ve aşırılıkların merkezi Vegas! İki farklı cinsiyet arasındaki hiçbir savaş Jack ve Joy gibi iddialı iki gladyatöre ev sahipliği yapmamıştır. Jack ve Joy saadet dolu evliliklerini birbirlerini öldürmeden altı ay sürdürmeyi başarabilecekler ve büyük ganimete ulaşabilecekler mi? Ya da ikisi arasındaki bu hararetli kıvılcımlar birgün kalplerine sıçrayıp sahte ilişkilerini şaşırtıcı bir gerçekliğe mi dönüştürecek?
Christina Walkers'ın erkeklerle ilgili oldukça tabusal görüşleri vardır. Sürekli olarak daha uygun birini aramak yerine, kimi bulabilirse onunla birlikte olmaktadır. Kendisi için yazdığı bu kura, bir gece barda Peter isimli bir adamla tanışana kadar hayatının en net mottosu olmuştur. Ancak Peter, bambaşkadır ve ne yazık ki o geceden sonra Christina Walkers'ın hayatından kaybolacaktır. Artık aşkı bulduğuna ve aşka inanan Christina, Peter'ı bulmak ve elde etmek için sürprizlerle dolu bir maceraya atılacaktır.
Guantanamo sahilindeki altı senelik şahane serüvenleri sona ermiştir iki kafadar ayyaş olan Harold Lee ve Kumar Patel'in. Tabi ki yaklaşan noeli mahvetmek yolunda da daha iyi bir ikili bulunamayacaktır. Zira daha başlangıçta Harold'un kayınpederinin ödüllü noel ağacını yakıp kül etmeyi becerebilirler!
Robert Hart (Sandler) adındaki bir şarkı sözü yazarı olma hayali kuran safdil genç ile, güzel garson kız Julia'nın (Barrymoore) hikayesi beyaz perdeye aktarıldı. Robert, hayallerini gerçekleştirmek için olağanüstü bir çaba harcamaktadır. Küçük yerleşim mekanlarında düğün şarkıcısı olarak çalışmaya başlayan Robbie'nin kaderi, bir düğünde garson Julia ile kesişince olaylar gelişir. Her ikisi de nişanlı olan ikili yavaş yavaş yanlış kişilerle beraber olduklarını anlayacaklardır. Robbie, Julia’nın nişanlısının ne kadar güvenilmez bir insan olduğunu keşfeder ve bunu Julia’ya göstermeye çalışır.
Malcolm Turner oldukça akıllı bir FBI ajanıdır. Ele aldığı olay ne kadar karmaşık olursa olsun, işin içinden bir şekilde çıkmayı ve olayı sorunsuzlaştırmayı başarmaktadır. Malcolm, bu sayede kendi çevresinde geniş bir ün yapmıştır. Malcolm'ın yeni görevi bellidir. Hapishaneden çıkan bir banka soyguncusunu enselemek üzere bir güney kasabasına doğru yol alır. İşlerin çığırından çıkmasına ise çok kısa bir süre kalmıştır.
Filmde arkadaşlarının düğününden iki gün önce bekârlığa veda partisi vermek için Las Vegas’a giden dört tuhaf arkadaşın, sarhoş oldukları parti gecesinin sabahında odalarında bir kaplan, tavuklar ve dolapta ağlayan altı aylık bir bebek ile uyanmaları üzerine gelişen olağanüstü maceralar aktarılmaktadır. Damadın ortalıkta olmaması da ayrı bir meseledir! Kafaları hala kıyak olan bu kafadarlar, bir gece öncesine dair hiçbir şeyi hatırlayamazlar. Birbirinden şapşal ama sevimli bu üç hergele, ipuçlarını takip ederek işlerin nerede kontrolden çıktığını bulmak zorundadırlar. En önemlisi de damadı bularak zamanında Los Angeles’a düğününe yetiştirmeleri gerekmektedir.
Elle Woods güzeller güzeli bir kadındır ve okuldaki popülerliği dillere destandır. Bunun neticesinde okulun en yakışıklı erkeklerinden biri olan Warner Huthington ile beraberdir. Ancak Warner'ın annesi fazlaca tutucudur. Elle, onların beklentilerine göre 'çok sarışın' olmasından ötürü ailenin tepkisini çeker. Warner ile arası açılır ve Warner tarafından terk edilir. Warner öğrenim hayatına Harvard'ın hukuk fakültesinde devam eder. Hırslanan Elle de, sırf ondan intikam alabilmek adına aynı bölüme girmek için çabalar.
Birbirinin tam zıttı iki karakteri canlandıran Murphy ve Dan Aykroyd, hayatlarını altüst eden Ralp Bellamy ile Don Ameche'den intikam almak için birleşir. Murpy'ye Altın Küre Adaylığı getiren komedi filmi. Müzikleriyle de Oscar'a aday oldu.
New York'tan ve kırsal kesimden iki çift kız kardeş, birbirlerine inanılmaz bir şekilde bağlı olduklarını keşfederler.
Harold ve Kumar, White Castle gezisinden döndükleri sabah Amsterdam'a gitmeye karar verirler çünkü Harold, Maria'yı görebilmek için on gün daha beklemeyi istememektedir. Kumar uçakta yeni nargilesini yakar ve görevliler bunun bir bomba olduğunu zannederler. Terörist oldukları zannedilen Harold ve Kumar tutuklanarak Guantanamo körfezine gönderilirler. Bir şekilde hapishaneden kaçmayı başaran ikili Florida'ya gidip Kumar'ın nişanlısını aramaya başlarlar. Sağlam bağlantıları olan bu adam, Washington'la iletişime geçip onların terörist olmadığını anlatacaktır. Ancak işler, hele ki Amsterdam gibi bir yerde beklendiği gibi gitmez...
Irwin M. 'Fletch' Fletcher, kanser hastası bir milyoner tarafından büyük bir meblağ teklif edilen bir gazete muhabiridir, ancak kaçaktır ve işini riske atmaktadır.
Austin Powers, tam üç sene önce en büyük düşmanı olan Dr. Evil'ı ele geçirmiştir. Ancak Dr. Evil, tutulduğu yoğun güvenlikli bir hapishaneden ne yapıp ne edip kaçmayı başarmıştır. Austin Powers, yeniden azılı düşmanını yakalamak üzere görevlendirilir. Goldmember isimli esrarengiz bir şahısla beraber çalışan Dr. Evil zamanda yolculukla dünyayı ele geçirmenin hesaplarını yapmaktadır. Bir diğer amacı ise dönemin en önemli ajanı olan Nigel Powers'ı kaçırmaktır. Austin bu planların tümüne engel olmak zorundadır.
İlk filmde yaşanan olayların ardından dizginlendirildiği düşünülen Dr. Evil yeniden belirmiştir. Bu kez icat ettikleri zaman makinesini kullanarak 1960'lara dönmüştür. Zamanı büken bu adama karşı durabilecek tek adam Austin Powers'dır. Powers, İngiliz Gizli Servisi'nin zaman makinesinden yararlanarak 1960'lara döner. Tek amacı ise Dr. Evil'ı yakalamaktır. Dr. Evil, aya bir lazer yerleştirmiştir. Planı bu lazerle dünyayı sona erdirmektir. Powers, elindeki tüm kozları sergilemeye kararlıdır. Jay Roach'ın yönettiği ajan filmi parodisinde başrol elbette ki yeniden Mike Myers'ın...
Televizyonda yer alan ünlü bir bilim-kurgu programının kadrosunu oluşturan kişiler, yaratıklar ırkı tarafından yardıma çağırılır. Onlardan istenen televizyondaki rollerini, aynen gerçek hayatta da yapmalarıdır. Kadro bu yardım çağrısını, çaresiz kabul eder.
Bir adam can çekişmekte olan hayatını kurtarmaya karar verir. İlk adım olarak da eski kız arkadaşını yeniden kazanmayı planlar. Annesi ile olan ilişkisini düzeltmek ister. Bir gün Kuzey Londra’yı zombiler basar. Sokaklarda ölüler birikmeye başlar. Bütün bunları izleyen Shaun, sevdiklerini kurtarmaya karar verir. Liz, Ed, Pete ve annesini
toparlayıp Winchester'a ulaşabilirse hayatta kalacaklarına inanan Shaun'u zorlu bir macera beklemektedir. Annesi bir zombi tarafından ısırılır. Shaun onu öldürmek zorunda kalır. Film aslında bir zombi komedisi. Eleştirmenler tarafından oldukça övgü aldı.
Holden ve Banky çok popüler çizgi roman 'Bluntman and Chronic'in yaratıcıları olan çok iyi iki arkadaştır. Bu çizgiroman Kevin Smith’in 'Clerks' ve 'Mallrats' filmlerinde daha önce izlediğimiz ve bu filmin de karakterleri olan salak torbacılar Jay ve Silent Bob örnek alınarak yapılmıştır. Holden, daha sonra lezbiyen olduğunu öğreneceği bir başka çizgi romancı Alyssa’ya aşık olur. Bu ilişki Holden’in Banky ile yıllardır süren arkadaşlığını tehlikeye düşürecektir. Holden Alyssa’nın geçmişiyle bir türlü barışamadığından ilişkileri de aniden duvara çarpar.
Phil (Bradley Cooper), Stu (Ed Helms), Alan (Zach Galifianakis) ve Doug (Justin Bartha), Stu’nun düğünü için Bangkok'a giderler. Las Vegas’taki unutulmaz bekarlığa veda partisinden sonra, Stu bu sefer kendi bekarlığa vedasını asla şansa bırakmadan gayet sakin bir 'düğün öncesi kahvaltısı'nı yeğler. Fakat kankaları için onca yol tepen Phil, Doug ve Alan bir kahvaltıyla asla yetinmeyecektir.
Stu'yu akşam sahilde sadece birer bira içmeye ikna eden ekip, ertesi sabah hiç hesapta olmayan olaylara karışmış biçimde ayılırlar... Bu sefer de hiçbir şey planlandığı gibi gitmez. Vegas’ta olan Vegas’ta kalır ama Bangkok’ta artık onları içine almıştır!
Seth Gordon imzalı kara mizah türündeki bu filmde Jennifer Aniston, Colin Farrell, Kevin Spacey ve Jamie Foxx gibi ünlü isimler beyazperdedeki yerini almış. Filmde Nick (Jason Bateman), Dale (Charlie Day) ve Kurt (Jason Sudeikis) adlı üç arkadaş, mutluluklarını engellediğini düşündükleri aşağılık patronlarından kurtulmaya ve onu öldürmeye karar verirler.
Önce kiralık katil bulmak gibi bir fikre kapılsalar da en sonunda kendi işlerini kendileri görmenin en doğrusu olduğunu düşünürler fakat cinayet işlemek, tahmin ettiklerinden daha zor olacaktır.
Black Dynamite, öldürülen kardeşinin, yetimhanede geçen yıllarının ve sokaklarda aldığı hayat dersinin intikamını almak için geri döndü. Kimsenin yanaşamadığı The Man, karşısında Black Dynamite'i bulmak üzere...
Küçük bir kasabanın şerifi öldürülünce Bart (Cleavon Little), tümü beyaz olan Rock Ridge kasabasına atanan ilk siyah şerif olur. Hemen hemen herkesin adının Johnson olduğu bu kasabada sıcak 'hoş geldinler' ile karşılanmayı bekleyen saf Bart, kısa sürede bunun pek de mümkün olmadığını görecektir. Kasabanın sarhoşunu sağ kolu yapan Bart, bu insanları ırkçılıktan kurtarmak için planlar yapar...
Uzun yıllar boyunca çok emek verip, tutku ile çalışmış biri olan Dick Harper, artık istediklerini elde ettiği noktaya ulaşmıştır. Ancak hayal ettiği yere ulaştığı anda, çalıştığı şirketin devrilişi ile Dick de tepetaklak olur. Vakit kaybetmeden onu kapının önüne koyarlar. Dick hızla sahip olduğu şeyleri yitirir. Arabalar, lüks evler ve tabi ki zengin insanlarla çevrili olan sosyal çevresi! Dick bu işin üstesinden gelmenin tek yolunun mevcut düzene uyum sağlamak olduğuna karar verir. Bu da çalıp çırpma yöntemidir. Eşi ile birlikte şahane bir intikam planı yapmaya koyulurlar.
Ursula Stanhope, oldukça varlıklı ve sosyetik bir kadındır. Çıktığı bir safari gezisinde ormanın derinliklerinde kaybolur. Ölümle burun buruna gelmişken tuhaf görünümlü, maymuna benzeyen bir adam tarafından kurtarılır. Hayvanlarla iletişim kurmayı başarabilen adamın insanlarla olan ilişkisi ise o kadar başarılı değildir. Kadına karşı bir şeyler hissetmeye başlayan ‘orman’ adamı, iletişim eksikliğini gidermeye çalışacaktır. ‘Ormanda yetiştirilen insan’ mitini komedi dokusuyla birleştiren filmin başrollerinde Brandan Fraser ve Leslie Mann var.
İsrail’de kontr-gerilla olarak ün yapmış Zohan, geceleri yatağının altında sakladığı 1987 Paul Mitchell saç modelleri kitabındaki resimlere bakarak uyuyana kadar ağlayan tuhaf bir Mossad ajanıdır. Asıl hayali teröristlerle uğraşmak değil, kuaför olmaktır. Ezeli düşmanı Filistinli Fantom’la yüz yüze geldiklerindeyse, onu tepelemek yerine ölü taklidi yaparak bir kaçış yolu bulur. Bundan sonraki yaşamını, hayallerinin şehri New York’ta devam ettirecektir. Yaptığı demode ve uygunsuz saç modelleriyle emekli ve yaşlıların arasında meşhur olmaya başlasa da Zohan, çatışmalı, gerilimli, savaşlı eski ortamlarından uzaklaştığı için mutludur. Ta ki Fantom’un onun hayatta olduğunu öğrenmesine kadar. Fakat Fantom bu sefer Amerika’daki düşmanlara karşı onunla işbirliği yapmaya gelmiştir. Adam Sandler’in aylarca bu rol için hazırlandığı filmde, konuk oyuncu olarak Mariah Carey ve daha önce de birlikte çalıştığı Kevin James ve Dave Matthews gibi isimler de yer almış ve ortaya bol eğlenceli, bol makaralı bir film ortaya çıkmış.
Siyahi bir kahraman özentisi, Bay Büyük'ten intikam almasına yardım etmek için 70'lerin eski siyah kahramanlarını yeniden bir araya getiriyor.
Lorelei Lee ve Dorothy Shaw birbiriyle iyi arkadaş olan iki şarkıcıdır. Birlikte Paris'e giden lüks bir seyahat gemisinde çalışmaktadırlar. Lorelei maddiyata önem vermektedir ve oldukça zengin bir adam olan Gus ile evlenmeyi planlamaktadır. Arkadaşının aksine Dorothy için para hiç önemli değildir. Gus'ın babası olan Ernie Malone, Gus'ı korumak için babasının tuttuğu bir dedektiftir. Çünkü Gus'ın babası etkileyici sarışın Lorelei'nin oğlunun parasının peşinde olduğundan emindir. Lorelei'ın dikkati zamanla Francis Beekman tarafından dağılırken, dedektif Ernie'nin gözü de Dorothy'den başkasını görmez olur.
Bir kız ve erkek kardeşi eski ve esrarengiz bir masa üstü aile oyununu keşfedip oynamaya başladıklarında, aynı oyun tarafından 25 yıl önce yutulmuş Alan Parrish’in serbest kalmasına sebep olurlar. Yutulduğu zaman onlar gibi bir çocuk olan Parrish şimdi koca bir adamdır.
Oysa oyun bitmemiştir ve önce evleri sonra tüm kasaba oyunun içinden çıkıp gelen muzip maymunlar, yok edici gergedanlar, filler, aslanlar ve her türden hayvan tarafından işgal edilmeye başlanır. Yarım kalan oyunu durdurmanın tek yolu, tabii ki oyunu kazanıp bitirmektir. Peki kahramanlarımız bunu anladıklarında her şey için çok mu geç olmuştur?
Çılgına dönmüş bir adam, ünlü DJ Jack Lucas'ın söylediklerinin yanlış anlaşılması sonucu, ünlü bir New York barında katliam yapar. Jack tavrı nedeniyle bu kişiyi galeyana getirerek hayatının hatasını yapmıştı. Yaklaşık üç yıl sonra amaçsız bir alkoliğe dönüşen Jack, bu kanlı olayda karısının ölümüne tanık olup akıl sağlığını kaybeden bir adamla, yani Perry ile tanışır. Aralarında başlayan iletişim tam bir dostluk hikayesine dönüşür.
Patch Adams, hayatın herkese biraz takdim ettiği dertlerden pek de nasibini almamış olan bir adamdır. İyimserliği öyle bir noktadadır ki, bu, etrafındakileri rahatsız etmektedir. Günün birinde tıp fakültesindeki hocalarından biri sinirli bir tavırla palyaço olmasını önerir. Patch Adams buna sıcak bakar. Ancak öğrenim gördüğü okulu bitirerek bir doktor olmayı da istemektedir. Patch, birçok unvana aynı anda sahip olacağı ilginç bir yolculuğa çıkmak üzeredir.
Amelie, Ünlü Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet’nin beş dalda Oscar’a aday gösterilen ve son on yılın en ses getiren yapımları arasında. Bu Fransız komedisi bizi genç ve özel bir kadınla tanışmaya davet ediyor; her daim hayat dolu, yaşama sevgi dolu gözlerle tanıklık eden ve sahip olduğu özel ışıltıyı her anında yanında taşıyan Amelie’nin hikayesine... Anne ve babasını kaybetmiş olan Amelie, kendini başkalarının hayatlarını tamir etmeye, onları mutlu kılmaya adamıştır; bu adanmışlığı fark ettirmeden, bu durumdan bihaber olan insanların hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik yapmaktadır. Peki başkalarının mutluluğu için çabalayan Amelie, yalnızlığının farkına vardığı an kendi mutluluğu için de çabalamaya başlayacak mıdır?
Zengin ve şımarık Barbara, son derece nazik ve iyi niyetli bir ikili olan Ken ve Sandy Kessler tarafından kaçırılır. Amaçları yüklü bir fidye alıp kadını serbest bırakmaktır, ama yıllardır Barbara’nın dırdırından bıkmış kocasının daha iyi bir fikri vardır.
Kaldığı akıl hastanesinden taburcu olan Anthony, hayatta ne yapacağını bilemez bir durumdadır ve kendisi gibi başıboş olan arkadaşı Dignan’a katılır. Ancak Dignan hayali dünyasında kurduğu suç şebekesinin lideridir ve arkadaşını da suç işlemeye iter. Komşuları Bob’un da yardımıyla üç sakar arkadaş bir suç işlerler. Artık kaçmak zorunda olan arkadaşlar bir otele gelirler ve orada Anthony, otelde çalışan Inez’e aşık olur.
Bu devam filminde işler biraz karışıyor gibi görünüyor. Türlü kimliklere bürünerek bir hırsızın peşine düşen ajan Malcom Turner’ın bu seferki işi biraz daha ciddi görünüyor. Ucunda ülkenin geleceği vardır. Nihayetinde bir bilgisayar virüsünün tehdidi altındaki güvenlik dosyalarını korumak, ülkeye sahip çıkmak demektir. Bu işin üstesinden gelebilmek için de virüsün sahibi Tom Fuller’in etrafında olması gerekir. Rastlantı bu ya Tom’un da özel hayatında bir çocuk bakıcısına ihtiyacı vardır. Malcom için yine kılık değiştirme zamanıdır.
Küçük bir İngiliz köyünde, müdire Kate iki kız arkadaşıyla haftada bir buluşur ve erkekler hakkında konuşurlar. Bir gün Kate, orgcu olduğu bir cenaze töreninden sonra eski öğrencisi Jed ile karşılaşır. Mezarlıkta sevişirler ve gizli bir aşka başlarlar. Bir gün aşklarını halka açmaya ve evlenmeye karar verirler. Kate'in kız arkadaşları bunu öğrendiğinde kıskanırlar ve genç aşığın Kate için yanlış adam olduğuna ikna olurlar ve bir komplo kurarlar.
Bir çekik gözlü vatandaş olan Harold kızlarla arası pek de iyi olmayan bir gençtir. Ekürisi Kumar'ın ise en büyük derdi sosyal hayatta yeterince kendisine saygı gösterilmemesidir. Bu tip ortak dertlerden muzdarip bu iki arkadaşın kaderi bir gün değişecektir. Peki ama nasıl? Tabi ki 'Beyaz Şato'ya geldiklerinde tüm yaşamları artık değişecektir. American Pie, How I Met Your Mother ve daha bir çok dizi film ve sinemadan aşina olduğumuz komedi oyuncuları ile bezeli kadrosuyla 'Harold & Kumar Go to White Castle' eğlenceli bir seyirlik olarak dikkat çekiyor.
Başkanlık seçimleri yaklaşmaktadır. Demokrat Parti sıkı bir seçim kampanyası ile umudunu yüksek tutmaktadır. Herşey yolunda giderken, beklenmedik bir şey olur ve partinin adayı aniden ölür!..
Parti çalışanlarından Mays Gilliam adayın yerine geçerek partinin itibarını korumaya çalışır. Ve bu önceden kestirilemeyen durumlara yol açar.
Bir film yönetmeni ve tuhaf arkadaşları, kırk yıl sonra ilk büyük sessiz uzun metrajlı filmi yapmak için mücadele eder.
Barry Egan, 7 tane çekilmez kız kardeşiyle yaşayan ve hayatındaki bütün boşlukları işiyle doldurmaya çalışan kendi halinde bir genç adamdır. Kadınlar konusunda doğuştan yeteneksiz olan Egan, günün birinde bir kadınla tanışır. Aralarında yavaş yavaş bir şeyler filizlenmeye başlar...
Bir Japon büyükelçisi, Fransız polisinin çalışma metotlarını öğrenmek adına güzel bir Fransız kenti olan Marsilya'yı ziyaret etmeye karar verir. Büyükelçi kısa bir süre Japon mafyası Yakuza'ya mensup bir ekip tarafından kaçırılır. Bir müfettiş olan Emilien, büyükelçiyi kurtarmak adına kolları sıvar. Süratiyle nam salmış bir taksi sürücüsü olan Daniel ise bu maceranın başrollerinden birini oynayacaktır.
Bambaşka yapılarda üç kardeş bir gün uzun bir yolculuğa çıkacak olduklarından habersizdirler. Hayat her insana kendi içsel yolculuğu için sınırsız imkanlar tanır ve bu bazen sevdiklerimizin ölümü de olabilir. Üç farklı karakterde kardeşin babaları ölür. Bu olayın ardından Hindistan’a yolculuğa çıkarlar. İşte o yolculukta fantastik maceralar beklemektedir kardeşleri. Film, Wes Anderson’ın elinden çıkmadır. Ayrıca son derece zengin bir oyuncu kadrosu söz konusu diyebiliriz rahatlıkla. Bol kahkaha vaat eden bir film.
Marcus Brunett ve Mike Lowry, uyuşturucu olaylarına bakan Miami’li polislerdir. Polisin sorumluluğunda bulunan 1oo milyon dolarlık uyuşturucu çalınınca aksiyon başlar. Malı geri almak için sadece ve sadece 72 saatleri vardır. Bu arada bir cinayet tanığını koruma görevini de yerine getirmeye çalışırlar...
Yeni ve hırslı bir müzik şirketi ünlü bir İngiliz rock yıldızını Greek Theater’da konser vermesi için Amerika’ya davet eder. Fakat bu o kadar kolay olmayacaktır. Piyasada kendini kanıtlamak ve yer edinmek için Aldous Snow’un (Russell Brand) tüm kaprislerine katlanmaya çalışan Aaron Green (Jonah Hill) zor ama keyifli anlar yaşayacaktır.
Holywood'un en güldüren aktörleri Wayans ve Sandler, Los Angeles sokaklarında daha önce hiç rastlamadığınız kadar çılgın ve öfkeli iki ortağı canlandırıyor. Bir zamanlar yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen bu iki polis bir dizi olay sonucu kendilerini kanunun karşısında bulurlar birbirlerine ihanet ettiklerini düşünmeye başlarlar. Ne var ki bu olayda en az onlar kadar nefretle dolu birisi daha vardır: Frank Colton (James Caan)
Ricky Hayman ve Kate Newell, Good Buy Shopping Network isimli üzerinden alışveriş yapılan bir televizyon kanalında çalışmaktadırlar. Ricky'nin yönetimindeki kanal yaklaşık iki yıldır düşüşe geçmekte ve eski popülerliğini yitirmektedir. Bu nedenle aralarına yeni katılan Kate'ten, yeni ve yaratıcı fikirlerle kanalı yeniden canlandırması beklenmektedir. Ne var ki Ricky, Kate'i tehdit olarak görmekte ve işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle de satışları tavan yaptıracak yeni bir fikir bulmaya çalışır. Tam da bu aşamada bir gün, kendisine G. adını veren tuhaf bir adamla karşılaşır.
The Rocker, gözden düşmüş bir bateristin şöhret için yeni den şans verilmesiyle başından geçenleri mizahi bir dille anlatacak. Robert 'Fish' Fishman, grubundan atılmadan önce gayet hırslı ve rock n' roll hayali için yaşamaktadır. Yirmi yıl sonra bütün hayallerinden vazgeçmiş ve rock yıldızlığı fantezileri de mahvolmuşken bir okulun rock grubunun yeni bir baterist aradığı haberini alır.
Uzman Çavuş Ernest G.Bilko (Steve Martin) askerliği neredeyse kumarhaneye çevirmiştir. Askerler her gün eğlenir, yerler, içerler ve tabii bahis oynarlar. Büyük bir kumarbaz olan Bilko ayrıca oldukça hilecidir. Her tür bahsi oynar, tabi ordudaki herkeste öyle. Bilko askerlerle gününü iyi geçirirken ne zaman John T.Hall (Dan Aykroyd) kontrole gelir.
Galaksinin en popüler uzaylılarından bir tanesi dünyaya gelir. Hawai açıklarında Lilo isimli kendi halinde bir kızla karşı karşıya gelir. Lilo, karşılaştığı bu yaratığı küçük bir köpek yavrusu zanneder ve onu yanına alarak Stitch olarak isimlendirir. Halbuki Stitch, başka bir gezegenin bir laboratuvarının mahsulüdür. Tüm yabancılığına rağmen Stitch, dünyalıların beğenisini, saygısını ve sevgisini kazanacaktır.
Bay City adlı bir şehirde 1970’lerde geçen film, iki ortak polis dedektifinin maceralarını konu alıyor. Ken Hutchinson ve Dave Starskey her zaman patronlarından en zorlu işleri alan, oldukça iddialı ve kararlı polislerdir. Temel bilgi kaynakları ise sokaklarda yaşanan her türlü olaylar ve kişiler hakkında bilgi sahibi olan Huggy Bear’dır. Bu kez, kendisinden edindikleri son bilgi ile üniversitede gerçekleşen bir uyuşturucu işinin peşine düşerler. 1974 model Ford Torino’ları ile büyük bir işin arkasındadırlar artık. Film, 70 li yıllarda izlenen bir televizyon dizisinden esinlenerek perdeye aktarılmıştır
Oğlu evi terk eden bir kadın, geçmişinden iki farklı erkeğe her birinin gerçek bir baba olduğunu bildirir.
20. yüzyılda yaşayan sıradan bir Sovyet bina yöneticisi, Tsar of All Rus' - Korkunç İvan IV'e (1530 - 1584) son derece benzer. Aslında bunu asla bilmeyecekti ama bir gün komşusu bir zaman makinesi yarattı.
Henry Roth, bir Hawaii cennetinde sonsuz sayıda kadınla hiçbir bağ kurmadan gönlünce yaşamakta olan bir doktordu. Ta ki Lucy Whitmore ile tanışana denk. Henry ve Lucy birbirlerinden gerçekten hoşlanırlar ve aralarında ciddi bir ilişki başlamak üzeredir. Ancak Lucy, ertesi gün uyandığında, Henry’i tanımaz ve bu durum genç adamı çok şaşırtır. Çok geçmeden Henry, genç kadının kısa süreli hafıza sorununun olduğunu fark eder. Lucy her sabah uyandığında yaşadığı önceki günü hatırlamamaktadır. Yine de Henry, bu durumun, kendisine engel teşkil etmesine izin vermemekte kararlıdır. Her yeni günde Lucy’i kendisine bir kez daha aşık edebilmek için mücadele etmekten asla vazgeçmeyecektir.
Violet Sanford 20'li yaşlarının başlarında, kendisi için gelecek vaat eden bir müzik meraklısıdır. Kendi yaptığı besteleri elindeki en büyük kozudur. Bir gün bu uğurda savaşabilmek için hayatını geçirdiği New Jersey'i terk eder ve olayın kalbinde yer alabileceği New York'a taşınır. Hayallerine ulaşabilmesi için çok çalışması gerekmektedir, zira sıfır noktasındadır. Ancak onların peşini asla bırakmayacaktır. Bir barmen olarak Coyote Ugly isimli barda bir işe girer. Violet'in macerası başlamıştır.
G-Girl filmin süper kahramanı olarak karşımızda. Gerçek adı Jenny Johnson olan bu son derece çekici ve güzel kadın, Matt Saunders’ın rüyalarının kadınıdır. Bu aşka bir saplantıya dönüşünce hayat da Matt için kabusa döner. Ortada süper güçlere karşı direnç gerektiren bir durum vardır ancak Matt, ondan vazgeçmeye hiç de niyetli değildir. Uma Thurman, genelde görmeye alıştığımız karakterlerden farklı bir çizgi ile karşımızda. Filmin senaristi Don Payne, daha önce işlenen bir konu için farklı bir renk yakaladıklarını düşünüyor.
Kuzco, megaloman, sadece kendini övmeyi seven, zor bir imparatordur. Kendi doğum gününde sadece kendi başına yüzeceği bir su parkı yaptırmaya karar verir. Bu nedenle ülkesindeki bir köyü, su parkına dönüştürmeyi ve haritadan silmeyi amaçlamaktadır. Bir gün en yakınındaki Yzma'yı kovar. Yzma, bu durum karşısında bu megaloman imparatordan büyük bir intikam almaya karar verir. Yzma'nın yardakçısı olan Kronk, Kuzco'yu bir hayvana dönüştürür. İmparator, bir lama olarak geçireceği hayatının geri kalanında, geçmişte verdiği kararları sorgulamaya başlayacaktır.
Çocukken Rhino ve Zulu en iyi arkadaşlardı, ta ki bir olay onların yollarını ayırmalarına neden olana kadar. Amerika Birleşik Devletleri'nde yıllarını geçiren Zulu, aranan bir suçlu haline geldiğinde yetişkin olarak tekrar buluşurlar. Çok miktarda para ve TURD adlı ırkçı bir grubun beceriksiz üyelerini içeren çılgın bir kovalamacaya karışırlar.
Fransa'yı uluslararası bir kongrede temsil etmek üzere seçildikten sonra, Cruchot ve askerleri New York'a gitmeli ve sosyal ve kültürel yönlerine uyum sağlamalıdır.
Donald Sinclair Las Vegas'ın en sıradışı eğlence merkezlerinden birine sahiptir. Dünyanın en zengin adamlarına hizmet eden Sinclair onları eğlendirebilmek için hiç denenmemiş oyunlar yaratıp bu günah şehrinin daha önce görmediği tarzda orijinal eğlencelere imza atmaktadır. Böyle günlerden birinde Las Vegas'ta bulunan bir grup milyarder eğlenmek için yeni bir şeyler aramaktadır. Sinclair'la birlikte yeni bir oyun kurarlar ve bu oyunun kurallarına göre altı grup yabancı, Las Vegas'tan Silver City'e kadar birbirleriyle yarışacaktır. Sıradışı kurallarla örülü bu oyun katılımcıların başlarına olmadık sorunlar açarken izleyenler için farklı bir eğlence anlayışına hizmet eder.
Glen Kanyonu, Arizona, şimdiki zaman. Yaklaşmakta olan itfaiyecilik sınavına gece çölde hazırlanan Wayne bir meteorun düşüşüne şahit olur. Ertesi gün, biyoloji hocası Dr. Ira Kane ve coğrafya öğretmeni Harry Block bir mağaranın dibine sıkışıp kalmış olan meteora ulaşmak üzere kolları sıvarlar. Parça örneği almak istediklerinde meteordan sızan mavi bir sıvıyı fark ederler. Sıvının içinde, gözlerinin önünde inanılmaz bir hızla evrimleşen tek hücreli yaşam formları bulunmaktadır. Hızlı bir şekilde Nobel Ödülü alacakları hülyası birden bire korkunç bir şekilde gelişerek yayılmaya başlayan bu uzaylıların iyice kontrolden çıkması ve Ordu’nun olaya el koyması ile uzak bir rüya oluverir. Darwin’in dediği gibi, şimdi sıra en iyi olanın hayatta kalacağı bir yarışa dönüşmüştür.
Jessica Spencer, lisedeki en ateşli ve popüler kızdır. Jessica, en yakın arkadaşı April ve Lulu ile Keecia adlarındaki diğer kızlarla birlikte biraz alışveriş yapmak ve öylesine takılmak üzere bir alışveriş merkezine giderler. Bir dükkâna girip, antika bir çift küpe ile çıkarlar. Jessica’nın, bu küpelerin eski Habeşistan’da yapılmış sihirli bir takı olduğundan haberi yoktur. Prenses Nawa, düğün hazırlıkları yapılırken evleneceği kişiden tiksindiği için, bir çift küpe aracılığı ile bir köle kızı ile yer değiştirir. Küpeler satılık olmadığı için Jessica onları çalar. Ancak ertesi sabah uyandığında 30’lu yaşlarında bir erkek olarak uyanır. Üstelik yeni kimliği, Clive adında bir suçludur. Bu arada Clive da kendisini Jessica’nın bedeninde bulur. Clive’ın bedeninde yaşamakta olan Jessica, bu durumdan kurtulmak için, erkek olmaya dair bazı kuralları öğrenerek çareler ararken, Jessica’nın bedenindeki Clive ise, suçunu Jessica’ya atmak fırsatını kullanarak sahip olduğu durumun tadını çıkartmaya bakar.
Los Angeles’lı savunma avukatı Fletcher Reede 5 yaşındaki oğlu Max’in partisine gitmek yerine yalan söylemeyi yeğler. Çünkü patronu Miranda’yla sevişmek gibi önemli bir işle meşguldür. Küçük Max de yaş günü mumlarını söndürürken babasının en azından bir gün boyunca yalan söylememesini diler ve bu dilek işe yarar. Ertesi gün Fletcher, Miranda’nın 'dün akşam nasıldı?' sorusuna, daha iyi tecrübeleri olduğunu söyleyerek cevap verir. İş yerinde sürekli olarak çıkmadığı telefonlara çıkar. İş arkadaşları hakkında ne düşünüyorsa açık açık söyler. Bunlar sadece başlangıçtır
Başarılı televizyon yapımcısı Becky Fuller yerel haber programından kovulunca, kariyeri de aşk hayatı gibi bahtsızlaşır. Daybreak programında çalışmaya başlayan Becky, programa efsanevi televizyon sunucusu Mike Pomeroy’u da katarak çalışmalarına devam etmek ister. Ne yazık ki Pomeroy ünlülerin dedikodu haberlerini, hava durumunu ve moda gelişmelerini içeren sabah haberlerini sunmayı reddeder. Becky kısa süre içinde bozulmaya yüz tutan ilişkisini, şöhretini, işini ve en önemlisi programın kendisini kurtarmak için mücadele etmeye başlar.
Dünyanın en güzel adalarından birinde yaşayan halk imrenilecek derecede ütopik bir hayat sürmektedir. Bu adada yaşayan insanlar her güne mutlu uyanıp herhangi bir sorunla karşılaşmadan günü sonlandırıyorlardır. Başkarakterimiz Truman da bu şanslı insanlardan biridir. Güzel bir eşe ve mutlu bir hayata sahip olan Truman, bir gün öldüğünü zannettiği babasını bir gün caddede gördüğü ana kadar hayatı olduğu gibi yaşar. Babasını gördüğüne emindir ancak adam bir anda ortalıktan kaybolmuştur. İlerleyen günlerde çeşitli gizemli anlar yaşayan Truman bir şeylerin yolunda gitmediğini fark edecek, sahip olduğu hayatın gerçek olup olmadığını anlamaya çalışacaktır.
Üç beceriksiz fidyeci tarafından kaçırılan şirin bir bebeğin başından geçen komik olayları anlatan enfes bir komedi. Birilerinin bebekleri koruduğu kesin!
Başarılı bir yönetici ve çapkın, yeni kadın patronunun kendisinden daha büyük bir sapkın olduğu ortaya çıktığında, yaşam tarzı seçimlerinin kendisine döndüğünü keşfeder.
Naif ve alışılmadık türde bir mafya babası olan Paul Vitti, zorlu geçen bir hapishane döneminin ardından artık özgürdür. Ancak uzun zamandır hayalini kurduğu yaşama kavuşmuş olsa da Vitti'nin bir sorunu vardır. Özgürlüğüne kavuşan adamın nedenini bilmediği bir sıkıntısı vardır ve bu nedenle çareyi eski doktoru Sobel'i ziyaret etmekte bulur. Profesyonel yardım seanslarında rahatlamaya çalışan Vitti, Sobel için renkli zamanlar doğuracak ilginç bir terapiye adım atacaktır.
Miles Logan, yasadışı mesleğinde oldukça başarılı bir elmas haydududur. Bir gün kalkıştığı zor bir soygunda ele geçirdiği çalıntı elmasları bir şantiye alanına saklamak durumunda kalır. Polis kendisini tutukladığında bile, elmasları sakladığı yeri defalarca tekrar ederek konumu ezberlemeye çalışmaktadır. Mahkum olarak geçirdiği iki senenin ardından özgür kalır. Hapishaneden çıkar çıkmaz elbette ki ilk amacı elmasları sakladığı yere gidip onları almak olacaktır. İnşaat alanına ulaştığında fark eder ki ortada büyük bir sıkıntı vardır. İki sene önce inşası devam eden alanda Los Angeles Polisi'nin bölge merkezlerinden bir tanesi yükselmektedir. Miles, elmasları bir şekilde yeniden ele geçirmeyi kafasına koymuştur.
Bobby Bowfinger, kariyerini bir türlü üst-düzey bir noktaya taşıyamamış olan vasat bir yönetmendir. Parasal sıkıntıları yönetmenin hayatını günden güne daha da zor bir pozisyona sokmaktadır. Aklına gelen bir fikir, yönetmenin ya sonu ya da yeni başlangıcı olacaktır. Bowfinger, dönemin en ünlü oyuncularından biri olan Kit Ramsey'i habersizce filminin başrolünde oynatacaktır. Kit Ramsey'den habersiz yapılacak gizli çekimler, Bowfinger'a aradığı şöhreti bulması yolunda bir fırsat sağlayacaktır. Frank Oz tarafından yönetilen filmin başrollerinde Amerikanın en ünlü komedyenlerinden ikisi, Eddie Murphy ve Steve Martin rol alıyorlar.
Noel Baba ve yardımcısı görünüşlü iki dolandırıcı, kostümlerinin yardımıyla Noel arifesinde alışveriş merkezlerine dalarlar. Sempatik görünüşlerinin altında yatan motivasyon, tabii ki bulundukları mekanları soymaktır. Fakat bu dejenere yolculukları esnasında karşılaşacakları 8 yaşındaki bir çocuk, Noel’in anlamını keşfetmelerine yardımcı olur.
Brewster, küçük lig beyzbol oyuncusudur. Varlığından haberdar olmadığı zengin bir akrabasının ölümü üzerine Brewster’a yüklü bir miktarda miras kalır. Ancak mirası almadan önce paranın değerini bilip bilmediğine dair bir teste tutulur. Yapması gereken 30 gün içerisinde 30 milyon dolar harcamaktır ve testi başarıyla geçerse 300 milyon dolarlık miras onun olacaktır; fakat başarısız olursa da bütün para elinden alınacaktır. Brewster’in görevi sandığı kadar kolay değildir. Kimseye ne yaptığını söylememesi gerekir ve yaptıkları karşısında herkes onun deli olduğunu düşünecektir.
Charlie Bailygates, Rhode Island polis teşkilatının uzun soluklu memurlarından bir tanesidir. Çevresindeki insanlara sıcakkanlı yaklaşımıyla çevresindekiler tarafından fazlasıyla sevilmektedir. Bir anda psikolojik olarak baş gösteren kişilik bölünmesi problemleri Charlie'nin hayatını kökünden etkiler. Charlie, artık olmak istediği kişiyi seçememektedir ve üç ayrı kişilik arasında gidip gelmektedir. Bu hengameden kurtulabilmesi için bir çıkış yolu aramaktadır.
Afrikalı bir prens olan Akeem, 21. doğum gününde ailesi tarafından daha önce hiç görmediği bir kadınla evlendirilecektir. Bu duruma karşı çıkan Akeem, babasından izin alarak parası ve ünü için değil kendisini gerçekten sevecek bir eş bulmak için Amerika’ya gider. Babası, prensin başına bir şey gelmesini engellemek için onun yanında sadık uşağı Semmi’yi de gönderir. Prens, herkesten kim olduğunu gizleyerek Amerika’da hayatının aşkını bulmaya çalışır. Semmi ile birlikte farklı kimliklere bürünen Akeem, bu süreçte kendisine yeni arkadaşlar, düşmanlar ve onlarca bela edinir.
Bir insanın hem evliliğinde hem de üzerine hayaller kurduğu ideallerinde başarısız olması yeterince mutsuz olma sebebidir. Filmin kahramanı Miles Raymond da böyle bir kurban rolünü sürdürmektedir. O bir İngilizce öğretmenidir ve en büyük hayali bir yazar olmaktır. Bu sırada yakın dostu Jack de pek kimsenin bilmediği bir televizyon oyuncusu olup evlilik aşamasındadır. Miles, onu evlilik öncesinde birlikte vakit geçirebilecekleri bir yolculuğa çağırır. Bu yolculuk bir hafta sürecektir ve iki arkadaşın hayatlarında bambaşka bir anlam oluşturacaktır. Beş dalda Oscar adayı olan film, En İyi Film (Müzikal-Komedi) dalında Altın Küre kazanmıştır.
Günün birinde tek varlığı olan büyükannesinin vergi borcundan ötürü evinden çıkartılacağını öğrenir ve bunun için paçaları sıvar. Hokey yetilerini ve gücünü golf sporunda da kullanabileceğini anlayan Gilmore, bir kolu protez olan hocasının yardımıyla golfün inceliklerini öğrenir ve bir golf turnuvasına katılır. Bilindiği üzere golf bir burjuva sporudur ve bu işte büyük paralar dönmektedir. İşte Gilmore'un ilgisini çeken de bu olur... Golften tırtıklamayı umduğu parayla büyükannesinin evini kurtarmayı amaçlayan Gilmore, bu turnuvada hayatının aşkıyla da karşılaşacaktır. Ama hepsinden önce daha ilk günden ezeli düşmanı ve rakibi olan Shooter McGavin’i mağlup etmesi gerekmektedir.
Günlerini moda fotoğrafçılığına ayıran bir sıradan adam, geceleri ise uluslararası bir gizli ajana dönüşen bir kanun sevdalısı… Peşinde olduğu Dr. Evil’i tam yakalamak üzereyken ellerinden kaçırmıştır. Dr. Evil da kendini saklamak üzere kendini dondurmuştur. Powers, Evil’ın dondurucudan çıkacağı günü normal yaşamında beklemek istemez. Bu nedenle kendini dondurur. 30 Yıl sonra, İngiliz Hükümeti Powers’ı dondurucudan çıkarır. Dr. Evil ve Austin Powers, tam otuz yıl sonra yeniden karşı karşıyadırlar. Ajan filmi parodisi kıvamındaki Austin Powers serisinin sevilen filmlerinden olan International Man of Mystery’nin altında yönetmen Jay Roach’ın imzası var.
Şanssız bir orkestra oyuncusu, süper gizli bir ajan olarak tanımlanarak bir tuzak olarak seçildikten sonra Fransız gizli servisi içindeki rakip grupların farkında olmadan bir piyonu haline gelir.
Güzel ve tehlikeli melekler Dylan, Alex ve Natalie, bir dava sonucunda FBI tarafından tanık koruma programına alınan kişilerin listesini incelerken aralarından birinin öldürüldüğünü fark ederler. Teşkilatta bir köstebek olma ihtimali güçlenmiştir ve melekler için iş başa düşmüştür. Katili bulma görevine atanan güzel meleklere bu kez eski meleklerden biri de katılacak ve yine hep birlikte hayatlarına mal olabilecek oldukça tehlikeli bir mücadeleye girişeceklerdir.
Eric Knox elektronik sistemlerde uzmanlaşmış bir adamdır. Bir gün kim tarafından olduğu belli olmasa da kaçırıldığı haberi ulaşır. Dylan, Alex ve Natalie'den oluşan Charlie'nin Melekleri ekibi bu esrarengiz olayı çözümlemek üzere görevlendirilirler. Knox'un oldukça önemli bir teknolojiyi temsil eden son buluşu da onunla beraber ortadan kaybolmuştur. Bu icat sayesinde kötücül insanlar dünyanın herhangi bir yerinde cereyan etmekte olan bir telefon konuşmasını dinleyebileceklerdir. Charlie'nin Melekleri'nin bu adamları bir an önce durdurmaları gerekmektedir.
MI7 isimli özel bir teşkilatta çalışan ajan Johnny English, bir cenaze esnasında birlikte çalıştığı ajanların hepsi öldürüldüğünde önemli bir terfi alır. Görkemli bir serginin açılışının yapılacağı akşam Crown mücevherlerini korumakla görevlendirilen ajan English kraliyete ait olan bu mücevherleri canı pahasına korumak zorundadır. Ancak işler beklendiği gibi gitmez. Şimdi atılacağı zorlu mücadele ajanın görevine dair başka ayrıntıları da keşfedeceği ilginç bir deneyime dönüşecektir.
Paris zırhlı kamyon soygunundan ganimeti saklayan sert bir suçlu tutuklanır. Konuşkan bir aptal, hapishanede onunla arkadaş olur ve onunla birlikte kaçar - polis ve onun kötü suç patronu tarafından kovalanır.
Uzay ile zamanın alternatif bir evren içinde alt üst olduğu bir kasırgada sürüklenen Dr. Rick Marshall'ın tutucu ve dar kafalı Will Stanton ile başı derttedir. Dr. Rick Marshall bu son serüveninde, uzay-zaman kasırgasının içinde araştırma asistanı Holly Cantrell ile tehlikeden tehlikeye atılırlar. Bu tuhaf üçlü, Chaka adında bir eski çağ insanıyla arkadaş olur. Chaka dinazor ve diğer fantastik yaratıkların bulunduğu bu dünyada onlara yol gösterecek tek kişidir. Acaba bu üçlü bizim dünyamıza geri dönebilecek ve Dr. Rick Marshall bu keşfiyle sıfırdan bir kahramana dönüşebilecek midir?
Müşfik üniversite profesörü Sherman Klump’ın hayatındaki tek ve en büyük problem obezite hastalığına yakalanmış olmasıdır. Ancak bir gün kilo verdirici bir ilaç icat ettiğinde bu sorunundan kurtulma umudunu kazanır. Artık hayallerindeki kızın ilgisini çekebilecektir ve bu nedenle ilacı kendi üstünde denemeye başlar. İlacı kullandığı zaman içerisinde sürpriz bir şekilde farklı kişiliklere bölünen Klump, hayalini elde edebilecek midir?
Newton ailesi, mutlu olmak için her şeye sahiptir. Ancak onlara yine de bir eksiklik var gibi gelmektedir. Aileye katılan dört ayaklı yeni bir üye, bu eksikliği nihayet tamamlar. St. Bernard cinsi bu sevimli yavru köpeğe Beethoven adını verirler. George, Alice ve çocuklar Ryce ve Ted, Beethoven'ı çok severler ve onu beslemeye başlarlar. Fakat Beethoven anormal bir şekilde büyür ve şişmanlar. Bunun üzerine onu veteriner Dr. Varnick'e gösterirler. Ancak aile, doktorun neyin peşinde olduğundan habersizdir. Köpekler üzerinde deneyler gerçekleştiren kötü kalpli doktor Beethoven'ı kaçırması için iki kişi tutmuştur. Ve ailenin tüylü üyesini kurtarmak baba George'a düşer.
Paz, okulunu bitirmeye çabalayan bir gençtir. Bir gün mutlaka geçmesi gereken bir sınavdan kaldığını öğrenir. Durumu fark eden babası kızar ve Paz'ın artık taksi şoförlüğü yapması gerektiğini kendisine bildirir. Paz, kısa bir süre sonra babasının taksi şoförlüğünün yanı sıra oldukça pis işlere bulaşmış olduğunu anlar. Paz'ın babası başkalarına tahammül edemeyen ırkçı bir topluluğun üyesidir. Paz psikolojik bir ikilemin tam ortasında kalacaktır. Kime güvenip kimden kaçacağını anlamaya çabalayacaktır.
Uzun yıllar önce cennetten kovulup dünyaya gönderilen iki melek katolik kilisesine girip işlediği suçlardan arınmayı planlamaktadır. Böylece Tanrı'nın buyruklarına karşı gelerek günahlarını affettirip tekrar cennete girebileceklerdir. Eğer bu plan yolunda giderse iki melek Tanrı'nın kusursuz olmadığını, cennetin bir arka kapısı olduğunu kanıtlayarak tüm insanlığı ayaklandıracaktır. Ancak bu süreçte karşılarında var güçleriyle insanlığı bu felaketten kurtarabilecek bir ekip duracaktır.
Sıradan bir Sovyet vatandaşı, yasadışı yollardan elde edilen mücevherlerin ticaretini yapan uluslararası bir suç grubunun büyük bir operasyonuna yanlışlıkla müdahale eder.
Biri sağır diğeri kör olan ama bu kusurlarını kabul etmeyen iki arkadaşın başına gelen komik olaylar.. Bir adam öldürülür. Cinayetin tek tanıkları sağır olan Dave Lyons(Gene Wilder) ve kör olan Wallace 'Wally' Karue(Richard Pryor) dir. İki sıradışı adam elele vererek suçlularla mücadeleye başlarlar. Gene Wilder ve Richard Pryor ikilisinden harika bir komedi.
Madeline Ashton ve Helen Sharp aynı şeyi istemektedir: Sonsuz gençlik ve güzellik. Madeline, daha önce Helen'le birlikte olan estetik cerrah Ernest Menville ile evlidir ve lüks bir hayat sürmektedir. Helen, Ernest'le nişanının bozulmasından yedi yıl sonra kilo almış ve bunalıma girmiştir. Psikiyatri kliniğine yatırılan zamanın umut vaat eden roman yazarı Helen'e obsesif kişilik bozukluğu teşhisi konur. Hastalığının merkezindeyse Madeline vardır. bir yandan Madeline ve Helen'in istedikleri iksiri yapan büyücü Lisle, ikilinin bu hayalini gerçekleştirir. Madeline ve Helen, genç ve güzel olmakla kalmaz, ölümsüzlüğü de elde ederler. Bunun üzerine Helen, Ernest'ini geri almak için Madeline'e meydan okur ve iki kadın arasında bir savaş başlar.
Adı olmayan bir Amerika şehrinde, polis teşkilatı polis memuru sayısının azalması yüzünden büyük sıkıntılar çekmektedir. Başkan, yeni polis memurları alınmasını ister ve duyuru yapılır. Artık kondisyon ya da eğitim seviyeleri ne olursa olsun başvuran herkes polis memuru olabilecektir. Bu en başta eski suçlular olmak üzere, işi gücü olmayan ve bir şekilde hayatta dikiş tutturamayan farklı insanların ilgisini çeker. Böylece, oluşturulan yeni amatör polis ekibi, her biri ayrı komik özelliklere sahip kişileri barındırır. Bu da türlü sakarlıklar ve eğlenceli yanlış anlaşılmalarla dolu komik bir maceraya sebep olur.
Llyod Christmas ve Harry Dunne kirli ve dağınık bir evde yaşıyan, sık sık işlerinden kovulan birbirinden avanak iki arkadaştır. Llyod Rhode Island’da limuzin şöförlüğü yapmakta iken bir gün güzel ve zengin bir kadın olan Mary Swanson’ı havaalanına götürür, bu esnada ona aşık olur. Mary havaalanında bir çanta unutur, çantayı alan Llyod Mary’nin gözüne girme umuduyla çantasını ona geri götürmeyi kafasına koyar.
Llyod malum sebeplerle Mary’nin ulaşacağı uçağa yetişmeyi beceremez. Bunun üzerine ikili Harry’nin yeni (ve başarısız) köpek işi için bir köpek şeklinde dekore ettiği kamyonuyla Mary’i Aspen’da bulmaya çalışır. Bilmedikleri gerçek ise çantanın parayla dolu olduğu ve Mary’nin onu havaalanında kaçırılan kocasının hayatını kurtarmak için fidye olarak bıraktığıdır...
Dante ve Randal’ı bıraktığımız yerden günümüze doğru, yaklaşık 10 yıl ileri sarıyoruz. Bakalım tezgahın arkasında oturup pop kültürü ve seks hakkında atıp tutmaya devam ediyorlar mı?
Jandarma Ludovic Cruchot, küçük suçluların ve kendi kızının ona zor anlar yaşattığı Fransız Rivierası sahil beldesi Saint-Tropez'e yeniden atanır.
Darwin Ödülü'nü kazanacak potansiyeli taşıyan kişiyi araştırmaya başlayan bir adli dedektif ve sigorta müfettişinin maceralarını anlatan film, çok başarılı bir dedektifle, huysuz bir müfettişi bir araya getirerek ödülü kazanabilecek potansiyel insan profilini oluşturmaya çalışıyor.
Bağlanma sorunu yaşayan bir şair, hayallerindeki kadınla evlenir ama karısı ona en büyük kabusu yaşatmaya başlar. San Francisco’lu bir şair olan Charlie’nin kadınlarla şansı pek yaver gitmemiştir. Derken rüyalarını süsleyen Harriet’le tanışır ve evlenir. Lakin bir süre sonra Harriet’in kocalarını öldüren bir seri katil olduğundan şüphelenmeye başlayacaktır.
Gaz ve Dave işlerini kaybeden iki demir işçisidir. Gaz, çok özlediği çocuğunu yanına almanın derdindedir ancak cebinde beş parası yoktur. Dave’in ise paranın yanısıra kendisine güveni dahi yoktur. Bir gün şehre gelen bir striptiz gösterisini ve gösteriye olan ilgiyi görünce şov sektörüne girme fikir akıllarına düşer. Etraflarında bulunan mevzuyla en alakasız insanları dahi bu projelerine dahil etmeye çabalarlar. En sonunda hepsi birbirinden farklı birkaç insan bir araya gelir ve bir striptiz grubu kurulur. Başlarına geleceklerden habersiz bir şekilde yapacakları ilk gösterinin hazırlıklarına başlarlar. Robert Carlyle ve Mark Addy’nin başrollerini üstlendiği Full Monty’nin altında yönetmen Peter Cattaneo’nun imzası bulunuyor.
Okulun en başarılı öğretmeni Jim McAllister, her sene en iyi öğretmen ödülünü alan ve her öğrenci tarafından sevilen bir öğretmendir. Tracy Flick ise okulun güzel, popüler ve hırslı öğrencisidir. Son hedefi ise öğrenci başkanı olmaktır. Bunun için de herhangi bir rakibi olmamasına rağmen son sürat daha fazla başarı kazanmak için seçim çalışmalarına başlar. Ancak Jim McAllister, Tracy'nin başarı saplantısı sebebiyle ona başka seçenekler olduğunu da göstermek amacı ile karşısına bir rakip çıkartır. Okulun popüler olmasa bile kişiliği ile takdir toplayan öğrencilerinden birini seçimlere aday gösteren Jim, bu sayede ortaya çıkan çekişmenin sonuçlarının hiç de düşündüğü gibi olmayacağını anladığında ise artık çok geçtir.
Bu zarif ve eğlenceli komedide, seksi egoist patronlarına karşı (Dabney Coleman) aynı kötü hisleri beslediklerinin farkına varan sekreter Dolly Parton, Jane Fonda ve müdür Lily Tomln bütün kadın çalışanların hayalini yaşarlar..
Peter Gibbons orta yaş krizine biraz erken dalmış, işi ve çalıştığı şirket için kendini heba eden bir bilgisayar programcısıdır. Fakat buna dayanamaz ve beynini uyuşturan bitmek tükenmek bilmeyen rutinden artık çok sıkılmış ve bunalmıştır. Özel hayatı da doğrusunu isterseniz pek parlak değildir. Bir kız arkadaşı vardır elbette ama aldatıldığından da emindir.
Enid ve Rebecca, liseyi henüz bitirmiş olan iki yakın arkadaştırlar. Bir gün Rebecca bir kafede işe girer ve kendi evine çıkmaya karar verir. Ona oranla oldukça karamsar birisi olan Enid ise dünyadaki tüm insanları aptal olarak kabul etmektedir. Bir süre sonra obsesif ve yalnız bir koleksiyoner olan Seymour ile tanışınca hayata dair bakışı baştan başa değişecektir.
Hong Kong polis departmanın başarılı elemanlarından biri olan Dedektif Lee, son yürüttüğü görevde Çin kültürü için büyük bir önem arz eden değerli bir hazineyi hırsızların elinden kurtarmış; böylece üstleri tarafından milli bir kahraman olarak addedilmiştir. Kısa bir süre sonra gizli ve tehlikeli bir göreve atanan Lee, Amerika’ya gidecek; burada Çin konsolosu Han’ın kaçırılan kızını bulmakla görevlendirilecektir. Lee için son derece mühim olan bu görev, kendisine göz kulak olması için gönderilen Amerikan polis James Carter’ın gelişiyle çeşitli talihsizliklerle dolu eğlenceli bir maceraya dönüşecektir.
Stanley Ipkiss (Jim Carrey), iyi yürekli bir banka memurudur. Bir gün bulduğu antika bir maskeyi takar ve inanılmaz güçlere sahip bir yaratığa dönüşür. Halk arasında Maske diye tanınan kahramanımız, yanlışlıkla Dorian Tyrel (Peter Greene) adlı bir mafya liderinin hedefi haline gelir.
Kariyerlerinde zorlanan iki Chicago’lu caz müzisyeni Joe ve Jerry 1929’da yaşanan bir katliamın iki tanığı olmuş, kendilerini gören gangsterlerden de canları pahasına kaçmışlardır. Kasabayı terk etmek ve yeni bir iş aramak durumunda kaldıkları için Miami’de bir kadınlardan oluşan bir müzik grubuna katılıp gizlenmek onlara fazlasıyla cazip gelmiştir. Kadın gibi giyinip Josephine ve Daphne adını alan ikilinin önlerinde atılmak üzere oldukları oldukça tuhaf bir serüven vardır.
Sıradan Amerikalı’nın tarifi gibi duran asker Joe Bauers (Wilson), Amerikan hükümeti tarafından yürütülen özel bir proje kapsamında uyutulur. Ancak uyutulduğu yerde unutulan kahramanımız, 500 yıl sonra uyandığında toplumun fazlasıyla değiştiğini görecektir. Tümüyle aptallaşan insanlardan kurulu bu yeni toplumda, o artık ‘en akıllı’ kişidir...
Superbad, bir lise komedisi. Liseden mezun olmak üzere olan, nerd tabir edilen 'asosyal' denebilecek iki ergen gencin ibret dolu serüvenlerini alaycı bir dille anlatıyor. Çok Fena/Superbad'in yaratıcıları, bu filmin tipik gençlik filmlerinde karşılaşılan geleneksel lise hiyerarşisine sahip olmadığını söylüyorlar. Örneğin lisenin, karizmatikler ve ezikler şeklinde bölünmüş olamayacağını, bunun mutlaka bir arası olduğunu ve filmde bunu da yansıtmak istediklerini savunuyorlar. Eğlenceli bir gençlik filmi.
Yorgun tiyatro eleştirmeni Mortimer Brewster’ın (Grant) şüpheli şahıslara zehirli içki içiren iki halası (Josephine Hull and Jean Adair), Boris Karfoff’a benzeyen sosyopat bir kardeşi (Raymond Massey), kendini Teddy Roosevelt sanan bir başka çatlak kardeşi, yeni evlendiği sabırsız bir eşi ve her şeyi yoluna sokmak için sadece bir gecesi vardır. Bu sirkin ortasında Cary Grant’in yüzü bir palyaço gibi şaşkın ifadeler alır, doğal atletik yapısı lastik bacaklı bir balerin gibi şekilden şekle girerken gülmekten kırılacaksınız.
Jeremy ile John, kendilerince son derece keyif aldıkları bir çapkınlık yöntemi geliştirmişlerdir. Katıldıkları her düğünde faal bir konumda bulunurlar. Canlarının istediği kızı tavlayıp onunla çıkmak konusunda son derece başarılı ve öz güven sahibidirler. Ne zaman seçtikleri kızlardan birinin ailesi ile tanışırlar işte o an işler tepetaklak olmaya başlar. Sosyeteden insanların katıldığı bir nikahta hedef olarak Gloria ile Claire’i seçerler. Jeremy, işi bağlar ve misyon tamamlanır ancak John için durum o kadar kolay değildir. Türlü şeyler yaşarlar ve en son noktada bu iki arkadaş, tanınmış bir politikacının kızı olan Claire’in ailesinin yaşadığı eve giderler. Romantik komedi artık başlamıştır.
Kafası karışık, sevimli ve müziksever bir lise öğrencisi olan Juno, can sıkıntısı ve merak sonucu, okuldan arkadaşı Bleeker ile yatmaya karar verir. Ancak hiç düşünülmeyecek bir zamanda bir bebek sahibi olması gibi beklenmedik bir durum, bu can sıkıntısının neticesi olacaktır! En yakın arkadaşı Leah ile bu konuya bir çözüm bulmaya karar verirler. Bebeğini dokuz ay boyunca karnında taşıyacak ve onu varlıklı bir aileye verecektir. Juno bu olaylar esnasında oldukça olgunlaştığını hissetmeye başlar. Evin karizmatik sahipleri ile sıra dışı bir arkadaşlıkları da başlamıştır.
Bir karışıklık bazen umulmadık olaylara sebep olabilir. Kaldı ki işin içinde para varsa olaya dahil olacak bir sürü insan da çıkar. Jeff Lebowski böyle bir meselenin orta yerinde kalır. Kendisi bir milyoner ile karıştırılır. Milyonerin karısına ait borçlar ödenmemiştir ve bundan sebep kahramanımız gangsterlerden dayak yer ve çok değerli halısı zarar görür. Lebowski, ortadaki bu yanlış anlaşılmayı çözmek zorundadır. Adaşı olan milyonerin malikânesine giderek konuşmak ister.
Bir bankada çalışan Teryy tüm zamanını bilgisayarının başında insanlarla bilgisayar üzerinden konuşarak geçirir. Teryy, bir gün Jumpin' Jack Flash isimli gizemli bir kullanıcıdan kodlanmış bir mesaj alır. Mesajı çözmek için uğraşan Teryy, Jack’in düşman topraklarında kalmış bir İngiliz gizli ajanı olduğunu anlar. Teryy ona yardım etmeye karar verir ama kısa süre sonra yaptıkları KGB’nin dikkatini çeker. KGB, Jack’in gerçek kimliğini öğrenmek istemektedir ve buna ulaşmak için öldürmeyi bile göze almıştır.
Robert Hays eski dövüşçü ve uçuş ekibinin yemeklerden zehirlenmesi sonucu bir uçağın yönetimini ele almak zorunda kalan pilot rolüyle karşımızda. Kız arkadaşı (hostes) yardımcı pilot rolünde Julie Hagerty ve Robert Stack, Lloyd Bridges, Peter Graves, Leslie Nielsen, Kareem Abdul-Jabbar ve daha pek çok yıldız filmde rol alıyor.
Kirk Douglas, Mitzi Gaynor çok iyi bir performans ortaya koyduğu muhteşem bir romantik komedi örneklerinden.
Her biri birbirinden garip sakinleri olan bir Amerikan kasabasının sıradan geçen günleri, kasabaya yeni taşınan bir ailenin gizemli yaşayışıyla değişmeye başlar. Ray Peterson’ın hemen yan evine taşınan Klopeks’ler, hiç bir şekilde ortada görünmemektedirler; evleri korkunç bir pislik içindedir ve geceleri evden esrarengiz sesler gelmektedir.
Bir gün, kasaba sakinlerinden yaşlı Walter, aniden ortadan kaybolunca bütün kasaba, Klopeks’leri şüpheli ilan eder. Başta Ray olmak üzere, kasabanın meraklı şüphecileri için gizem dolu bir keşif başlayacaktır.
Başarılı bir emlak komisyoncusu olan Peter Klaven hayallerinin kadını Zooe’le nişanlıdır. Yakında evleneceklerdir, fakat Peter farkeder ki çevresinde sağdıçı olabilecek bir yakın arkadaşı yoktur.
Erkeklerle yapılan bir hayli garip buluşmalardan sonra Peter sağdıçım diyebileceği -kendisinin tamamen zıttı olan- sevimli, karizmatik Sydney Fife ile tanışır.
Fakat kısa sürede gelişen dostluk ilişkileri nişanlısıyla arasını bozar. Ya nişanlısını seçmelidir ya da yeni arkadaşını. Acaba Peter ’’Seni seviyorum, adamım’’ diyebilecek kadar erkek midir?
Robert ‘Bobby’ Boucher Jr., 31 yaşında olmasına rağmen çocuk ruhlu ve uyumsuz bir gençtir. Tek başına dünyaya adapte olmak konusunda büyük sıkıntılar yaşayan Bobby’nin dünyayla tüm ilişkisini sadece onu topluma entegre etme çabasındaki annesi ve su taşıdığı futbol takımı sağlamaktadır. Bobby’nin tepetaklak giden hayatı futbol koçunun onu bir gün keşfetmesiyle beraber değişir. Bobby artık yeteneklerini sergileyebileceği bir alan bulmuştur. Ancak tam bir kontrol delisi olan annesi, bu durum karşısında hiç memnun olmayacaktır.
Adam Sandler, Kathy Bates ve Rob Schneider gibi sevilen oyuncuların boy gösterdiği filmin yönetmen koltuğunda Frank Coraci oturuyor.
Allen, kendi isteğiyle katıldığı bir program sonucunda bir yıl boyunca her soruya cevabı ’’evet’’ olacaktır. Başlangıçta bu durumdan hoşnut gibidir. Çünkü bu kararı sanki hayatını pozitif yönde geliştirmektedir. Ancak bu kararı zaman içinde belaya da ’’evet’’ anlamına gelecektir. Harry Potter serisinin yapımcısı David Heyman’in yapımcılığını üstlendiği ve başrolde usta oyuncu Jim Carrey’nin bulunduğu filmle, kahkahaya evet diyeceksiniz.
Gerard Depardieu, Çinli mafya tarafından öldürülen bir arkadaşının küçük oğlunu kurtarmak için Hong Kong'a uçan adi bir Paris gece kulübü sahibi ve eski dedektifi oynuyor. Çocuğu Paris'e kadar eşlik eden ciddi bir rahibin (Christian Clavier) ellerine bırakır. Yakında Clavier ve Depardieu, her biri iyi ya da kötü koruyucu meleği tarafından gölgelenen, onunla savaşıyor.
Patronu arayıp, tek çalışanı olduğu marketi pazar günü de açması gerektiğini söyleyene dek, Dante Hicks sıradan bir tatil günü planlamaktadır. Öğlen 2’de arkadaşlarıyla oynayacağı Hockey maçı tehlikeye girmiş ve kız arkadaşı tarafından sürekli okula dönmesi için beyni bulandırılırken şimdi de eski kız arkadaşı Caitlin’in evleneceği haberi yayılır.
Yandaki videocu ise Dante’nin kadim dostu sarkastik Randall’a emanettir. Randall işe sürekli geç gelir, marketi sömürür, müşterilerle kavga çıkarır ve Dante’nin başını devamlı surette belaya sokar.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi marketin hemen önünde gençlere uyuşturucu satan muhteşem ikili Jay ve Silent Bob ortalığı karıştırmaya ve tuhaf bir şekilde her durumdan galip çıkmaya devam edeceklerdir.
Ventura bu kez Afrika’ya seyahat eder, buradaki görevi iki kabilenin kutsal kabul ettiği ve ikisinin birbirine girmesine ve büyük bir kabile savaşının çıkmasını sebep olacak bir yarasayı kurtarmaktır.
Elbette Ventura’nın her zamanki maceracılığı ve sakarlıkları devreye girecektir... Filmde Ventura’yı kendisini baştan çıkaran çekici bir kabile prensesiyle ilişkiye girerken, astral seyahat yaparken, yarasa dışkısı toplarken gördüğümüz sahneler tipik bir Jim Carrey komedisinden beklenecek tüm özellikleri barındırıyor.
Ace Ventura, kaybolan hayvanları bulup geri getirme ve çalanların niyetlerini öğrenme konusunda uzmanlaşmış, ucuza çalışan bir özel dedektiftir. Miami Dolphins futbol takımının maskotu olan balina Snowflake ligin final maçı olan Superbowl’a kısa bir süre kala kaybolur. Bunun üzerine takımın yöneticilerinden Melissa Robinson Ace’den Snowflake’i bulmasını ister.
Fakat Ace’in işi kolay olmayacaktır, çünkü kaybolan sadece maskot Snowflake değildir, aynı zamanda takımın as oyuncularından da birkaç tanesi kaybolmuştur. Superbowl’a sadece iki hafta kala Ace’e düşen hem maskot Snowflake’i, hem de kaybolan oyuncuları bulmaktır.
Wyatt, kız arkadaşına, onun Ricker ile çıktığına inandığı kızgın bir mektup yazar. Ricker ise bir köpektir. Striptizci Ivy'nin yardımıyla 24 saat içinde mektubu bir kamyondan almaya çalışır.
Dünyanın en tanınmış tütün ve sigara firmalarından birinde çalışan Nick Naylor, işi söz konusu olduğunda son derece titiz ve başarılı bir adamdır. Naylor, şirketin prestijini korumak için hem sigara imalatçılarının hem de sigara bağımlılığı olan insanların haklarını koruyan bir sözcüdür. Ancak sigaranın öldürücü etkilerini bilmeyen tek bir kişinin bile olmadığı bu dünyada bu mücadeleyi sürdürmek oldukça zordur. Sigaranın prestijini kurtarmak için önemli bir kampanya başlatan Naylor, kendisini amansız bir savaşın ortasında bulur.
Teğmen Frank Drebin, Los Angeles Polise Teşkilatı’na bağlı bir birimde çalışan sakar bir dedektiftir. En yakın arkadaşı ve ortağı Dedektif Nordberg bir operasyon sırasında vurulunca tatilini yarıda bırakıp Los Angeles’a döner.
Araştırması sırasında olayın Vincent Ludwig isimli bir iş adamının planını keşfeder. Ludwig, bir beyzbol oyuncusunun beynini yıkamayı ve Kraliçe Elizabeth’i Los Angeles gezisi sırasında öldürmeyi planlamaktadır. Sakar dedektifimizin ortalığı karıştırması pek uzun sürmez.
Gizli ajanların 'en tesadüfi' olanı Johnny English, küllerinden doğarak geri dönüyor! Bu sefer dünya büyük bir kaosun eşiğinde zira Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı uluslararası bir suikast örgütünün tehdidi altında. Asya'da gözlerden uzak bir hayat sürerek üstün yeteneklerini geliştiren gizli ajan Johnny English'e dünyanın bir kez daha ihtiyacı var.
KGB, CIA ve hatta MI-7'nin bile dahil olduğu bir komplo ağını çözmek için yüksek teknoloji donanıma ihtiyacı olan ajan Johnny, uluslararası düzenlenecek üst düzey bir konferans öncesi elindeki bütün numaraları kullanmak zorunda...
Kadınların ilişkide dertleri asla bitmez. Hatta nişanlansalar ve düğün arifesinde dahi olsalar! Annie (Kristen Wiig) hayatı karman çorman giden, erkeklerle ilişkilerinde dikiş tutturamayan bir kadındır. Bir gün en yakın arkadaşı Lillian (Maya Rudolph)nişanlanır ve düğününde Annie’ye baş nedime olmasını teklif eder. Annie deli dolu bir kadındır ama diğer nedimelerin de, Helen (Rose Byrne), Megan (Melissa McCarthy), Rita (Wendi McLendon-Covey) ve Becca (Ellie Kemper), ondan geri kalır yanı yoktur!
Kahramanlarımız babalarını kaybetmiştir. Bu beklenmedik kayıp, tüm aile üyelerini bir araya getirir. İçlerinden biri tabuttaki cesedin canlı olduğunu iddia eder. Sonra aileyi büyük bir sırrı açıklamakla tehdit eden bir konuk ortaya çıkar. Bu yıl 6. uluslararası Komedi Filmleri Festivali’nin açılışında gösterilen film, arıza üyelerden oluşan bir İngiliz ailesinin yaşadığı tuhaf olayları konu alıyor. İngiliz komedi filmlerini sevenleri oldukça tatmin edecek bir film.
Atalarından gurur duymasa da, Doktor Frankenstein en azından doğduğu topraklara dönmeyi ve ailesinden kalan şatoyu devralmayı kabul eder. Delilikle nam salmış ailesine ve dedesinin işlerine inanmasa da laboratuvarda bulduğu bir deney kitabı tüm fikirlerini değiştirecektir. Torun Frankenstein dedesinin izinden giderek kendi canavarını tasarlar. Cesetlerden bir araya getirdiği bu canavarı yaparken, kendisine sadık uşak Igor da yardım eder. Fakat maalesef bir dahinin beynini bulamayınca, Igor büyük bir yanlışlıkla bir özürlünün beynini canavara takar...
Bir belgesel ekibi, hayatlarına zarar gelmeyeceğinin garantisiyle birlikte vampirlerin yaşadığı bir eve konuk olma fırsatı yakalar. Bu evde Viago, Vladislav ve Deacon isimli üç vampir yaşamaktadır. Bütün dertleri oldukça sıradandır; hatta yalnızca beslenme alışkanlıkları normal insanlardan farklıdır. Belgeselciler, vampirlerin gündelik hayatlarını en ince detaylarına kadar belgelemenin peşine düşerler. Bu dünyada vampir olmak hayata devam etmek tahmin edilenden daha zordur.
Irak'taki bir muhabir, görevlerinde paranormal güçler kullanan ABD Ordusu'nun Yeni Dünya Ordusu'nun eski bir üyesi olduğunu iddia eden Lyn Cassady ile tanıştığında hayatının hikayesine sahip olabilir.
Babalarını kaybetmelerinin ardından kendilerine kalan mirasa gözlerini diken iki kardeş mirası öğrendiklerinde hayal kırıklığına uğrarlar. Kendilerine kalan şey harabe bir evdir. Ancak kısa süre sonra bu harabenin önemli bir tarihi eser olduğunu öğrenirler. Artık evi satıp zengin olmanın zamanıdır. Ne var ki ortada büyük bir problem vardır. Evi mesken tutan zeki fare iki kardeşi çileden çıkartacaktır.
Chuck Levine ve Larry Valentine iki arkadaş olup Brooklyn’de itfaiyeci olarak görev yapmaktadırlar. Karısının vefatının acısını henüz atlatamamış olan Larry yas tutmaktadır. Bu arada teşkilat evli çiftlere para yardımı yapar. Bu işe göz diken ikili, gay taklidi yapmaya karar verirler ancak onları her an izleyen diğer itfaiyeci koşullarını ziyadesi ile zorlamaktadır.
Robin Hood, Haçlı Seferleri'nden yurduna döndüğünde, Prens John'un İngiltere'nin yönetimini ele geçirmiş olduğunu görür. Robin, ona karşı mücadele etmek için kendi gibileri bir araya toplar ve harekete geçer.
Daniel ve Miranda’nın evlilikleri hiç iyi gitmemektedir. Miranda, Daniel’in ne kadar iyi baba olduğunun farkında olsa da onu çok sorumsuz bulmaktadır. Karısına ve çocuklarına karşı büyük bir sevgi besleyen Daniel istemeye istemeye boşanmayı kabul eder.
Fakat mahkemenin çocukları annelerine vermesi sonucu çocuklarından ayrı kalmak zorunda kalan Daniel, bu duruma bir çözüm bulmaya kararlıdır. En iyi bulduğu çözüm ise dadı kılığına girerek çocuklarının bakıcısı olmaktır. Bu şekilde olduğundan bambaşka bir karaktere bürünerek çocuklarının ve karısının güvenlerini tekrar kazanan Daniel’in başı, aksiliklerden kurtulmayacaktır.
Dave Buznik, etrafındaki dünyaya karşı saygılı, kendi halinde, hiçbir işe karışmayan ve oldukça sakin bir iş adamıdır. Belki de dünyanın en sinirsiz insanlarından bir tanesidir. Bir gün bindiği bir uçakta yaşadığı bir olay ise Buznik'in hayatını değiştirecektir. Çünkü Buznik yaşadığı bu acayip olayın ardından öfke kontrol terapisine yollanacaktır. Ancak işin tuhaf yanı, bu terapiyi yöneten hocanın en büyük sorunu, öfkesini kontrol edememesidir.
George Banks, hayatı normal akışında devam eden ortalama bir Amerikalıdır. 21 yaşındaki kızı Annie evlenmeye karar verdiğinde yaşamındaki değişiklikler onu altüst edecektir. Kızının olmadığı bir hayat düşünemeyen George, onun adına sevinmekle üzülmek arasında gidip gelmekte ve bir yandan da düğünle ilgili hazırlıklarla ilgilenmek zorundadır. Aileye yakında oğulları olarak katılacak olan Brian McKenzie'den de hiç haz etmemekte, kızı Annie'yi ona bir türlü yakıştıramamaktadır. Bir yandan da George'un eşi Nina da aslında hislerini belli etmemeye çalışsa da zor zamanlar geçirdiği belli olan George'a destek olmaya çalışır. Bütün bunlar komik olaylar dizisi halinde gelişirken, hazırlıklar sırasında tanıştıkları eksantrik karakter Franck Eggelhoffer'ın tuhaf fikirleri George'un hayatını birbirine katacak, bu tatlı telaşa tuz biber ekecektir.
Alkolik olduğu gerekçesiyle CIA’deki işinden kovulan emekli ajan Ozzie Cox, intikam almak için gizli bilgileri bir cd’ye kaydeder. Cox’un boşanmanın eşiğinde olduğu eşi Katie, cd’yi çalar ve gittiği spor salonunda unutur. Salonda çalıştırıcı olan Chad ve aynı yerde yönetici olarak çalışan Linda, Chad’in tesadüfen bulduğu cd ile Cox’a şantaj yapmaya başlarlar. İşin içine bir de Katie’nin birlikte olduğu federal ajan Harry girince olaylar daha karmaşık bir hâl alır.
Orta çağdan bir soylu ve yardımcısı kazara 90'lı yılların Paris'ine düşerler. Geri dönmek içinse ellerinden geleni yapmaya kararlıdırlar..
Bir tetikçi olan Ralf Milan, önemli bir tanığı öldürmek için Montpellier'e gelir. Karısı onu terk ettikten sonra komşusunun nevrotik hale geldiğini bilmeden bir otele yerleşir.
Aşklarını yenileyen Gomez (Raul Julia) ve Morticia'nın (Anjelica Huston) erkek çocuklarının dünyaya gelişiyle Addams malikanesine yeni bir ses gelir. Fester'ın dadıyla evlenmesi ve ardından da çocukları yaz kampı için evden uzaklaştırmaya çalışmasıyla ailede soğuk rüzgarlar esmeye başlar.
Elliot Richards, çevresindekilere karşı her daim iyi niyetli olmaya çabalayan bir adamdır. Ancak sosyal ve özel hayatında bir türlü başarılı olamamaktadır. İş arkadaşı olan Allison Gardner'a büyük bir tutkuyla aşıktır. Allison ise Elliot'ın sadece varlığından haberdardır. Elliot bir gün güzel ve esrarengiz bir kadınla tanışır. Bu kadın, Elliot'ın ruhu karşılığında onun dileklerini gerçekleştireceğini söyler. Elliot bir cennetin ve bir cehennemin tam ortasında kalacaktır.
Dünyanın en önemli tabloları çok zengin bir sanat meraklısının üstün çabaları sonucu Grierson Galeri’sine getirilir. Bu paha biçilmez eserlerin gönül rahatlığıyla sergilenebilmesi için tabii ki de bu tablolara göz kulak olabilecek birileri gerekmektedir. Galeri, bunun için British Gallery’den ellerindeki en iyi adamları ister. Ancak British Gallery, kurtulmak istediği Bean’i yollamaya karar verir. Bean yeni işine başlar. Bu herkes için korkunç sonuçlar doğuracaktır.
Şov kızı Deloris Van Cartier, köhne okullarının kapanması planlanan bir grup Katolik öğrenciye müzik öğretmek için Rahibe Mary Clarence olarak geri dönüyor.
Ghostbusters ekibinin New York şehrini kötü ruhların istilasından kurtarmasının üzerinden beş koca yıl geçmiştir. Ancak kafadarların hayalet avcılığı yapması yasaklanmış, her biri kendisine başka bir iş bulmak zorunda kalmıştır. Ray ve Winston çocuklar için hokkabazlık yaparken, Egon insan duygularının çevre üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Venkman yerel bir televizyonda uyduruk bir parapsikoloji programı yapmaktadır.
Dana’ya gelince, Venkman'la birlikte olmuş, bir çocuk yapmış ve ondan ayrılmıştır. Genç kadın müzede üzerinde çalıştığı bir restorasyon işinde Karpatyalı Vigo’nun resmine denk gelir. Tablo büyülüdür ve Vigo hayata geri dönmek istemektedir. Hayalet Avcıları tekrar faaliyete geçmek için şehri ikna edebilecekler midir? Şehirdekilerin hayatı buna bağlıdır!
İşte yine bir kez daha penguenlerin sevimli ve neşeli dünyasındayız. Bu kez onların keşfettiği sörf sporu konumuz. Buzullar dünyasının hakimlerinin yarattığı Penguenler Arası Dünya Sörf Şampiyonası umduğunuzdan da heyecanlı ve çekişmeli geçecek. Dev dalgalar, yüksek adrenalin, riskin göze alınmak zorunda olduğu bir duruş ve bütün bunların ardında yaşana gelen son derece eğlenceli ve komik maceralar. Penguenler bu kez bu çizgide karşımızdalar.
Reklam müdürü olan Nick Beam için tüm hayatının bir yalan üzerine kurulu olduğunu fark etmesinden sonra işler ne kadar kötü olabilirdi ki!
Fakat trafik ışıklarında durduğu bir sırada bir araba hırsızının onu soymaya kalkmasıyla hayatı daha da kötüleşir. Yaşamdan beklentisi kalmamış olan Nick, kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünerek soyguncuyu rehin alır. İki adam arasında bundan sonra garip bir arkadaşlık gelişir.
Steven, kız arkadaşıyla birlikte yaşadıkları evden kız arkadaşı tarafından kovulmuştur ve kendi evine çıkmak zorunda kalmıştır. Evine kablolar bağlatmak isteyen Steven, bu iş için çağırdığı kablocuyla tanışınca oldukça şaşırır. Zira bu kablocu, normal hayat için fazlasıyla fantastik birisidir. Artık kablocu Chip, Steven'ın peşine takılacaktır. Steven her ne kadar bundan kurtulmak istese de, başarılı olamayacaktır.
Michael Dorsey, yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünmesine rağmen bir türlü iş bulamamaktadır. En sonunda kadın kılığına girerek Dorothy Michaels adıyla bir televizyon dizisinin seçmelerine katılır.
Kendisinin de hiç beklemediği bir şekilde seçmeleri kazanınca aslında olmadığı bir karakteri yaşamak zorunda kalır. Üstelik kısa bir süre içinde büyük bir başarı kazanarak çok da meşhur olur. Artık geri dönüş yapabilmek için çok da fazla şansı kalmamıştır. Aşık olduğu Julie Nichols dahil kimse asıl kişiliğini bilmemektedir.
Birbirine rakip iki patenci, dünya şampiyonasında kavga edince altın madalyaları ellerinden alınır. Bununla da kalmaz, spor hayatları sona erer.
Bir kaç yıl sonra tekrar yarışmalara katılabilmeleri için yasal bir boşluk fark eden iki rakibin, anca çiftler kategorisinde birlikte yarışırlarsa şansları olacaktır.
Tommy Callahan Jr., üniversiteyi yedi yılda bitiren düşük zekalı, beceriksiz bir adamdır. Tommy’nin babası Tom’un Ohio’da otomobil parçaları satan bir fabrikası vardır ve Tom oğlu için fabrikasında bir pozisyon düşünür. Ancak işler beklendiği gibi gitmez. Tom’un ölmesi üzerine Tommy, fabrikanın sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalır. Bu süreçte babasının sağ kolu olan Richard’ın da yardımını alan Tommy, şirketi kurtarmayı başarabilecek midir?
Yeni yılın arifesi... İzbe bir otelin birbirinden bağımsız dört odasında, bir şekilde birbiriyle ilintili gibi görünen olaylar gelişmektedir. Saçmalıklar birbirini izlemektedir.
Allison Anders (bölümü 'The Missing Ingredient'), Alexandre Rockwell (bölümü 'The Wrong Man'), Robert Rodriguez (bölümü 'The Misbehavers') Quentin Tarantino (bölümü 'The Man from Hollywood') gibi dört yönetmenin bir araya gelip kolektif bir çabayla hayata geçirdikleri projeleri komedi meraklılarına hitap ediyor.
Kevin McCallister geri dönüyor ama bu sefer Kevin’a New York’ta rastlıyoruz yanında Big Apple’ı kendi oyun parkına dönüştürecek kadar nakit para ve kredi kartlarıyla. Yanlış uçağa binip ailesini yine kaybeden Kevin yine hapishaneden kaçan Harry ve Marv ile New York’ta tekrar karşılaşır. Ama Kevin onlara yine unutamayacakları bir karşılama hazırlamıştır.
Sonny Koufax, hayatını rayına oturtmuş, orta yaşlarına ulaşmış, işinde fazlasıyla başarılı bir avukattır. Hayatındaki tek derdi ise güvendiği bir ilişkinin sonuna gelmiş olmasıdır. Sorumsuz tavırları nedeniyle sevgilisi tarafından terk edilen Koufax, sevgilisine artık sorumluluk duygusuna sahip olduğunu kanıtlamak istemektedir. Bu nedenle aniden bir çocuğu evlat edinmeye karar verir. Evine gelen 'yeni çocuk' Julian'la arasında doğan ilişki günden güne güçlenecektir. Dennis Dugan'ın yönettiği bir komedi-dram olan Big Daddy'nin başrollerini Adam Sandler ve Joey Lauren Adams paylaşıyorlar.
Lunaparktaki ‘dilek makinesine büyümek istediğini söyleyen ve bir anda kendini yetişkin bir adam olarak bulan Josh’un, çocuk aklı ve büyümüş bedeniyle yaşadıklarını anlatıyor.
Dale Denton ayyaş ve tembel bir keştir. Kendisi gibi keş olan uyuşturucu satıcısı Saul Silver’dan Pineapple Express adlı başka hiç kimsede bulunmayan bir uyuşturucu satın alır. Ancak oradan ayrıldığında büyük bir uyuşturucu şebekesinin bir cinayetine tanık olur ve olay yerinde de satın aldığı uyuşturucuyu düşürür. Bu uyuşturucunun da sadece Saul’de olduğunu bilen şebeke, Dale ve Saul’un peşine düşer.
Tropic Thunder filmi, aksiyon filmlerinde oynayan aktörlere eğitim veren Dale Dyle adlı eğitim kampında kalan ve sonrasında yeniden topluma dönen oyuncuların karşılaştıkları gerçek hayattaki bocalamaları anlatıyor.
Savaş filminde oynamaya başlayan oyuncularımız, filmde gerçek savaş koşulları altında olunca eğitim kampında öğrendiklerine başvurmak zorunda kalıyor ve ortaya film içinde bir film komedisi çıkıyor.
Dolandırıcılar, uzun süredir kayıp amcaları olduğunu iddia eden bir suç ortağı kullanarak eksantrik bir aileyi soymayı planlıyor.
Akademi ödüllü Whoopi Goldberg (Ghost), peşinden koşan çetenin bakacağı, akla en son gelecek yer olan sessiz bir manastıra saklanmak zorunda kalan küstah bir salon şarkıcısını canlandırmaktadır. Manastırda, aykırı davranışlarıyla bir sürü sadık taraftar toplar ve çok geçmeden rahibelerin ruhsuz kilise korosunu, danslı, şarkılı, capcanlı bir müzik korosuna çevirir.
Ted Stroehmann her zaman kaybedenlerden biridir. Psikiyatristini çıldırtan, mezuniyet gecesi hayalleri pantolonunun fermuarına yakalanan garip kişiliklerden biri. Bu zavallı ve talihsiz adamın tüm yaşamı boyunca şans yalnızca bir kere yüzüne gülmüştür. Bütün erkeklerin hayalindeki kadın onu 17 yaşındayken bulmuş ve mezuniyet gecesine birlikte gitmeyi teklif etmiştir. Mary Jenson gerçek bir ilahedir, o geceye bir fermuar faciası sonunda Ted onunla gidememiş olsa da.
Okul bittikten sonra ailesi ile Florida'ya taşınır. Ted aradan geçen 12 yıl boyunca onu bir daha görmez. Ama Ted’e Mary’i unutturmayan ve hayatını yalnızca ona bağlayan bir şeyler vardır. Hala onun için deli olmaktadır. En yakın arkadaşı Dom’un ısrarları üzerine onu Miami de takip edecek bir özel dedektif tutar. Kiraladığı dedektif Healy ise müşterisi olan Ted’e Mary hakkında yalan söyleyen ve aslında kendi de Mary’e aşık olan daha çok kullanılmış araba satıcısına benzeyen ahlaksızın biridir.
Mary ise şimdi yaşça daha da olgunlaşmış olmasına rağmen Ted’in hatırladığından çok daha güzeldir. Ted ise Healy’nin aldatmacaları sayesinde onu 4 çocuk sahibi şişman ve çirkin bir hale gelmiş zannetmektedir. Oysa ki Healy bunları söylerken Mary kendisine saklamaya ve kendi geçmişi hakkında yalanlar uydurmaya devam etmektedir.
Cher Horowitz okuduğu lisenin en popüler kızıdır ve çevresindeki hemen herkes ona hayranlık duymakta ve giyim stilini anbean takip etmektedir. Cher'in en büyük zevki çekingen ve içine kapanık görünen öğrencileri tespit edip onların görünümünü değiştirmektir. Böylece yardım ettiği herkes bambaşka birine dönüşür ve hayatı tamamen değişir. Cher'in son 'projesi' Tai isimli asosyal sınıf arkadaşıdır. Ne var ki bu süreç hepsinin hayatlarında yeni bir sayfa açacaktır.
Hemşire olarak yaşamını idame ettiren Greg Fokker uzun süredir birlikte yaşadığı ve hayatının kadını olduğuna inandığı kız arkadaşı Pam'e evlilik teklifi etme hazırlıklarındadır. Fakat ortada bir sorun vardır. Pam'in eski bir CIA ajanı olan babası Jack Byrnes kendi kurallarıyla yaşayan zor bir adamdır ve bu evliliği onaylaması bir hayli zor olacaktır. Pam ve Greg, kızın ailesine bir ziyaret düzenleyerek ortamı yumuşatmaya çalışırlar. Ancak bu esnada Pam'in kız kardeşlerinden biri de evlenmek üzeredir. Haliyle işler fazlasıyla karışır.
Bob Wiley, hat safhada takıntılı ve bu takıntıları yüzünden hayatını tam bir cehennem azabına çevirmiş olan bir adamdır. Artık daha fazla bu şekilde yaşayamayacağına, bu soruna bir çözüm bulması gerektiğine karar verir. Yapması gereken tek şey bir psikolog bulmaktır.
Fakat bulduğu psikologlar da kendisinin bu takıntılı ve obsesif haline dayanamamakta ve doktoru olmayı bırakmaktadırlar. En son psikoloğu da Bob’a tahammül edemez ve onu bir başka doktora, Dr. Leo Marvin’e gönderir.
Başına geleceklerden habersiz, Bob’u kabul eden Marvin, ona kendisinin ailesi ile birlikte tatilde olacağı süre boyunca okuması için kendi yazdığı bir psikoloji kitabını verir. Fakat kitapla birlikte Bob’un bütün tatil boyunca peşinden ayrılamadığından habersizdir. Tam bir kovalamaca şeklinde geçecek olan bu tatil, Marvin için kabusa dönüşecektir.
Nevada çölüne inen bir uzay gemisi, dünyalılar tarafından heyecanla karşılanır. Kapı açılır, dost olarak geldiklerini söyleyen Marslılar inerler araçtan. Fakat dostluk sevinci, Çılgın Marslılar’ın yüksek teknolojili silahlarıyla dünyayı ele geçirme planlarının ortaya çıkmasıyla yerini yaşam savaşına bırakır.
Kevin, ailesi Fransa’ya tatile giderken yanlışlıkla evde unutulur. Yalnız kaldığını fark ettiği anda, evini de hırsızlara karşı korumak zorunda kalacağını anlar.
Harry ve Marv’ın niyeti, Kevin’in mahallesindeki tüm evleri soymaktır. Kevin’in evinin kolay lokma olmayacağını acı deneyimlerle öğreneceklerdir.
Rancho Chhanched, Farhan Qureshi ve Raju Rastogi Hindistan'ın en önemli bir okulunda mühendislik okuyan ve okulun yurdunda aynı odada kalan üç öğrencidir. Raju ailesini fakirlikten kurtarma gibi bir ideale sahipken Farhan ailesinin isteği doğrultunda bu bölümü seçmiştir. Rancho ise makinelere duyduğu tutku nedeniyle mühendis olmayı istemektedir. Bu üçlü ve profesörleri Viru arasında yaşananlar, dostluk kavramını beyaz perdeye yansıtırken eğitim sistemini de sert ve eğlenceli bir şekilde eleştirir niteliktedir.
Phil Connors, ekranlardaki samimi kişiliği ve eğlenceli yüzüyle kendine has bir şöhrete sahip olan, ancak kameralardan kurtulduğu an kendini beğenmiş ve kibirli kişiliğine geri dönen bir hava durumu spikeridir. Bu huysuz adam, hiç sevmediği kırsal yaşamın hüküm sürdüğü Pensilvanya’nın kırsal kasabalarından birine, Groundhog Day etkinlikleri için gönderilir. Burada yaşanan hayat ve mütevazi insanlardan iğrense de bu hayata bir günlüğüne, görevi için katlanmak zorundadır. Ancak ansızın çıkan bir kar fırtınası tüm ulaşım yollarını kapattığında Phil, talihsiz kaderiyle baş başa kalır. Ertesi sabah uyandığında ise daha büyük bir sürpriz kapıdadır: Phil, zaman döngüsüne yakalanmıştır; nefret ettiği o günü tekrar tekrar yaşamak zorundadır!
Paranormal konulara düşkün Dr. Peter Venkman ve 3 kafadar akademisyen arkadaşı bir işe yaramadıkları gerekçesiyle Columbia Üniversitesi’nden atıldıklarında kendi işlerini kurmaya karar verirler ve hayalet avcılığı şirketi Ghostbusters doğar.
TV reklamları sayesinde isimlerini duyurup, New Yorkluları şehrin orasına burasına musallat olmuş hayaletlerden kurtarmaya başlarlar. Bir gün güzel viyolonselist Dana Barrett tarafında kiralandıklarında, genç kadına ait evin, New York’u istila etmeye başlayan kötü ruhlar tarafından dünyaya giriş kapısı olarak kullanıldığını anlarlar. İşler kontrolden çıkar.
4.7 puan nedir, youtubede şapşik kedi videoları daha yüksek puan alır...
LA BARI Bİ SIRAYA KOYSAYDINIZ
200 tane filmin içinden anca 10 tanesi işe yarar.Nerde çöp var doldurmuşsunuz.Mis gibi komedi filmleri var bilmesek şunları bişey sanıcaz