Sahip olduğu sanat eserlerine ve tarihi yapılara dünyanın herhangi bir yerinde bizim kadar zarar veren başka kimse yoktur herhalde.
Sahip olduğu sanat eserlerine ve tarihi yapılara dünyanın herhangi bir yerinde bizim kadar zarar veren başka kimse yoktur herhalde.
Tarihiyle bu kadar övünen ama onu yok etmek için de adeta canla başla çalışan bir biz varız muhtemelen. Elimizi neye değdirdiysek, hepsinin canına okuduk resmen!
Her seferinde, bir öncekine fark atan icraatlarla karşılaşıyoruz. Şaka gibi!
Osmanlı döneminin Bozok Sancağı valisi Çapanoğlu Mustafa Bey tarafından 1779 tarihinde yaptırılan ve Büyük Cami olarak bilinen asırlık camiden yani.
Camide yapılan restorasyonun ardından, çalışmada yer alan kişiler ortaya çıkan bu muazzam sonucun altına adeta bir Leonardo da Vinci, bir Botticelli, bir Picasso gibi imzalarını atmayı uygun görmüşler.
Ortaya çıkan şu görüntünün çirkinliğine bir bakar mısınız?
Bir başka yerde ise yine bu kelimenin anlamı şöyle geçiyor:
'Her türlü değerli madenin üstüne, ellerindeki özel aletler aracılığıyla yazılar ve desenler işleyen zanaat sahipleri 'Kalemkâr' diye tanımlanır. Yapılan iş cevahircilikle yakından bağlantılıdır. Kalemkârlar, madenler üzerine istenilen deseni titizlikle işlerken, sanatlarını çalışmalarına özenli bir şekilde aktarırlar.'
Zaten böyle bir çirkinliğin titiz ve özenli bir çalışmayla da uzaktan yakından alakası yok. Belli ki kendi kişisel egonuzu tatmin etmek için bir işe kalkışmışsınız ama olan ne yazık ki asırlık caminin duvarlarına olmuş.
Gerçekten içler acısı...
Yorumu sizlere bırakıyoruz...
Herzaman söylemediğim gibi...... diğer ülkelere rezil olmakta Bir numaradayız. kesin yine heberleri yoktur.
11 yıl sonra mı farketmişler muhteşem.
keşke herkese okuma yazma ogretmeseydik sonuç böyle oluyor