Bu Kadar Büyük Sayıların Varlığından Bile Haberdar Değildik: Parçası Olduğumuz Evrene Dair Bilmediklerimiz

Bulutsuz bir gökyüzünde yıldızları izlerken evrenle ilgili düşünmemek neredeyse imkansız. Uzayın bir sonu var mı? Dünya ne kadar yaşlı? Evrenimiz nereye doğru gidiyor? Siz de birbirini kovalayan bu sorulara cevap arıyorsanız gelin, içinde yaşadığınız evren hakkındaki şaşırtıcı ve merak uyandırıcı gerçeklere hep birlikte göz atalım.

Milyonlarca yıldır üşüyoruz: Evren oluştuğu günden beri soğuyor

Evrenin bir başlangıcı var mı? Bununla ilgili en geniş kabul gören teori Büyük Patlama. Bu teoriye göre evrenimiz, milyarlarca yıl önce tekillik noktası denen çok sıcak bir yerden başlayarak galaksilere ayrılıyor, birbirinden uzaklaşıyor ve genişliyor. Bilim insanları, evrenimizin sıcaklığının bu olayın başlangıcında 10 milyar Kelvin olduğunu, ancak birkaç dakika içerisinde 1 milyar Kelvin'e kadar düştüğünü öngörüyor. Bu sıcaklığın ne kadar düştüğünü anlayabilmek için ise günümüze bakmak yeterli. Zira günümüzde evrenin ortalama sıcaklığı 2.725 Kelvin'e kadar düşmüş durumda.

Işığın ardındaki karanlık: Kara delikler

Galaksilerle ilgili fotoğraflara bakarken göz alıcı ışıkların heyecanına kapılmamak ne mümkün? Fakat gördüğümüz bu ışıltı aslında galaksilerdeki yıldızlara ait değil. Öyleyse bunun kaynağı nedir? Bilim insanları şöyle yanıtlıyor: Galaksilerde görülen bu ışıklar Güneş'ten 50 milyar kat daha yoğun bir kara deliğin girdabına sürüklenen kızgın maddelerden yayılıyor. Ayrıca içinde bulunduğumuz Samanyolu da dahil olmak üzere neredeyse bilinen her galaksi, böyle bir kara deliğe sahip. Peki, bu kara deliklerin tüm galaksimizi yutması mümkün mü? Korkmayın, zira NASA bunun mümkün olmadığını, kara deliklerin galaksileri yutacak güçte bir çekim alanına sahip olmadığını söylüyor.

Aynı kökleri paylaşan ikili: İnsanlar ve yıldızlar

Gökyüzündeki yıldızlarla uzaktan akraba olduğunuzu biliyor muydunuz? Peki ya kanınızdaki demir, kemiğinizdeki kalsiyum gibi sizi oluşturan atomların birçoğunun, milyarlarca yıl önce patlayan bir yıldızın kalbinden galaksimize saçıldığını? Yaşınız, boyunuz, cinsiyetiniz ne olursa olsun, vücudunuzda bulunan tüm hidrojen atomları evrenimizle aynı yaşta. Evrenimizin Büyük Patlama denen bir olayla oluşmaya başladığını düşünürsek bu hidrojen atomları 13.7 milyar yıl yaşında. Çok açık ki yaşadığımız evrenin bir parçasıyız.

Gökyüzü hayaletlerle dolu

William Herschel, 1802 yılında adeta zaman makinesi gibi çalışan bir teleskop icat etti. Herschel, icat ettiği teleskopla yaptığı gözlemler doğrultusunda Güneş ışığının dünyaya ulaşmasının 8 dakika aldığını gördü. Dolayısıyla gökyüzüne baktığımız zaman gördüğümüz Güneş, aslında Güneş'in sekiz dakika önceki haliydi. Bundan hareketle Herschel, gökyüzünde gördüğümüz bazı yıldızların çok uzakta olduğunu ve biz onları gökyüzünde gördüğümüz sırada ömürlerini çoktan tamamlamış olabileceklerini keşfetti. Yani gökyüzü, adeta galaksimizin geçmişini gösteren koca bir pencere. Bununla birlikte romantik seyirlerinizi veya akşam camdan bakarken kurduğunuz hayalleri süsleyen yıldızlardan bazıları gökyüzünde süzülen anılar olabilir, dikkat edin.

Sahnenin yıldızı: Güneş

Sabah bizi aydınlayan, içimizi ısıtan Güneş; galaksimizin efendisi. Bir yıldız olarak Güneş, kütle olarak sistemimizin %99.86'sını oluşturuyor. Bu demek oluyor ki kalan tüm gezegen, cüce gezegen, ay, asteroid, kuyruklu yıldız ve diğer her şeyin toplamı tüm güneş sisteminin ancak %0.14'ü ediyor. Bu da parçası olduğumuz bu evrenin içinde aslında ne kadar da küçük bir yer kapladığımızın başka bir kanıtı.

Evren bir okyanus, yıldızlar kumsal: Sayamayacağımız kadar çok

İçinde olduğumuz evrende 2 trilyon galaksi, içinde yaşadığımız Samanyolu Galaksisi'nde de 100 milyar yıldız olduğu düşünülürse evrenimizde Dünya'daki tüm kum tanelerinin toplam sayısından daha fazla yıldız olabileceği tahmin ediliyor. Ortalama 80 yıl ömre sahip bir insan, ömrünün her saniyesini tek tek yıldızları sayarak geçirecek olsa, basit bir hesapla trilyonlarca ömür buna yetmeyecektir.

Büyük, kocaman, devasa: Genişliği ölçülemeyen evrenimiz

Evrenimiz akıl sır ermez bir büyüklükte ve hala genişlemeye devam ediyor. An itibariyle gözlemlenebilir evren, 93 milyar ışık yılı büyüklüğünde ve bu sadece görebildiğimiz kadarı. Teknolojiyle birlikte gelişen teleskoplar yeni ufukları keşfetmeye devam ederken tüm evrenin, gözlemlenebilen evrenin 250 katı büyüklüğünde olabileceği ifade ediliyor.

Dağlara bedel birkaç kum tanesi: Nötron Yıldızları

Evrendeki dev yıldızlar patladıkları zaman, o yıldızların parçalanmış çekirdekleri nötron yıldızlarına dönüşür. Bu parçaların yoğunlukları o kadar yüksek olur ki bir çay kaşığı dolusu nötron yıldızı bile tüm Everest Dağı'ndan daha ağır gelebilir. Bununla birlikte dev yıldızların patlaması, ortaya çıkacak nötron yıldızlarını bu kadar ağır olmalarına rağmen saniyede 600 kere kendi etrafında dönecek kadar hızlandırır. Yeni bir şeye dönüşmek her zaman baş döndürücü ve ihtişamlı, değil mi?

Galaksimizin etrafında bir tur: Bitmeyecek bir yolculuk

Güneş ve Güneş Sistemi, Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde yörüngeye oturmuş vaziyette yolculuğunu sürdürüyor. Bu yörüngenin büyüklüğünü ise sayıları kullanarak anlamak çok zor. Öyle ki eğer bu galaksinin etrafında bir tam tur atacak olsak bu yolculuk 225 milyon yıl sürerdi. Yani bu demek oluyor ki Güneş, galaksimizdeki durağına en son uğradığı zaman, dinozorlar Dünya'mızda yeni yeni boy gösteriyordu.

Popüler İçerikler

Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı