İnsanlığın başına gelebilecek ne kadar rezil, berbat çok affedersiniz boktan durum varsa kendine konu edinmiş oyunların listesi. Yani şimdi sorabilirsiniz, derdiniz nedir bilader neden oynuyorsunuz bu oyunları diye? Biz de bilmiyoruz, ama nedense bağımlılık yapıyor mübarekler. Hazır Black Mirror da yeniden popüler oldu, biz de ekmeğinden faydalanalım hehe.
Ya Naziler kazansaydı? Sovyetler Birliği'nin Berlin'e bayrağı çekmediğini ve Adolf Hitler liderliğindeki Nazilerin savaşı kazandığını hayal edin. Amerika Nazi kontrolü altında, Starbucks'a giriyorsunuz yanda bir SS subayı var, millete zorla Almanca öğretmeye çalışıyor. İkinci Dünya Savaşından sonrasını görmüş herkesin aklının ucundan geçmiş bir distopya.
Metal Gear Solid serisi her ne kadar gerçek dünyadan oldukça esinlense de büyük oranda distopik bir dünyaya da sahip. Nano makinelerin insanlar üzerindeki etkisi, savaş ekonomisini yönlendirmeye çalışan örgütler ve tabi ki Kojima'nın gerçek dünyadan esinlenerek oluşturduğu dünya. MGS serisinin özellikle 2. ve 4. oyunu listeye girmeyi hak ediyor. La Li Lu Le Lo!
Kevin Spacey önderliğindeki Atlas firmasının dünyayı ele geçirme çabasını konu alan Advanced Warfare, geleceğe dönük bir distopya olmasına rağmen şimdiye dair de önemli ipuçları sunuyordu. Özellikle Amerikan ordusunun giderek daha fazla paralı asker kullanması ve paralı asker şirketlerinin politik olarak güç kazanması oyunun ortaya koyduğu gerçekler oldu.
Bu sefer de Kim Jong-Un liderliğinde Kuzey Kore çıldırıp dünyadaki en güçlü devlet oluyor ve 2025 yılında Amerika'yı işgal ediyor. Böyle hafiften 1984 yapımı Kızıl Şafak havasında, özgürlük savaşçısı kafasında oynadığınız bir oyun. Kuzey Kore parayı basıp oyun yaptırsa böyle güç gösterisi yapamazdı herhalde. Bi saniye, yoksa?
Post-apokaliptik? Evet. Distopik? Yine evet. Aynı adlı romandan uyarlanan oyun nükleer felaketten sonra hayatları Moskova metrosuna sıkışan insanları konu alıyor. Felaketten kurtulanların birbirlerine yaptıkları da insanı insanlığından hafif bir soğutuyor açıkçası
Paris'in distopik bir versiyonunda geçen Remember Me oynanış olarak bekleneni tam olarak veremese de dünyası ve konsepti ile başarılı bir çizgi yakalamıştı. İnsanların düşüncelerini ve fikirlerini çalma yeteneği üzerine odaklanan hikayesinin yanı sıra distopik dünyası da görülmesi gereken oyunlar arasına girmesini sağlıyor.
İnsanlığın neredeyse sonunu getiren bir savaştan sonra dünyayı ele geçiren mekanik yaşam formları geriye kalan bir avuç insanın da peşine düşmüştür. Oyunun sonlarına doğru vermek zorunda olduğunuz kararlar oyuna ayrıca bir drama katıyor. Enslaved: Odyssey to the West için gizli cehver desek yanlış olmaz.
Hyllis adlı bir gezegende, uzaylı istilasıyla mücadele eden bir askeri diktatörlük rejimindeyiz. Konuyu anlayınca oyunun ismi de anlam kazanıyor zaten, 'iyinin ve kötünün ötesinde', al birini vur ötekine. Bu ikilem içinde araştırmacı gazeteci kahramanımız Jade'in gizli komploları ortaya çıkarışına yardımcı oluyoruz. Hikaye insanı hemencecik kendine çekmeyi başarıyor.
Kahramanımız Faith'in hikayesi hiç de göründüğü kadar muhteşem olmayan ve sonradan bir kabusa dönüşen Mirror's Edge şehrinde geçiyor. Özellikle politik distopya sevenlerin bayılacağı, kusursuz hayatların altından korkunç bir baskı ve kontrolün çıktığı bir oyun Mirror's Edge. İkinci oyunu maalesef birincisi kadar başarılı olmamıştır.
Cloudbank adlı bir şehirde ünlü bir şarkıcı olan Red, Process adı verilen ve dünyanın başına musallat olmuş bir robotik güç tarafından saldırıya uğrar. Fakat Red kurtulmayı başarır ve kendisini öldürmek için kullanılan Transistör adlı silahı ele geçirir. Silahın peşine düşen Process'ten kurtulmanın artık tek bir yolu kalmıştır, onları yok etmek.
Distopya oyun evrenine karakterini vermiş bir oyun arıyorsanız doğru yerdesiniz. Deus Ex hiçbir zaman cyberpunk köklerine ihanet etmedi. Mega şirketler, komplolar ve her türlü havalı, fütüristik silahlar, kısacası ne ararsanız var. Üstüne bir de oyunun size hedeflere ulaşmanız için verdiği özgürlük onu rakiplerinden ayıran bir diğer efsane özellik.
Ütopya olarak başlayıp bir distopyaya dönüşen bir hikayeye ne dersiniz? Ayn Rand'ın nesnelcilik felsefesi üzerine bina edilen su altı şehri Rapture'ın hikayesi tam da bu. Mükemmel bir sosyal yaşam formu olarak başlayıp korkunç bir iç savaşa evrilen hikaye Bioshock'u muadillerinden ayıran en büyük etken. Çoğu oyun Bioshock'un hikaye yapısını ve oyun dinamiğini kopyalamaya çalışmıştır. Fakat Bioshock felsefi derinliği ile hep bir adım öne çıkmıştır.
Hulki Cevizoğlu ile 'Ceviz Kabuğu' programı üzerine bina edilmiş bir distopyaya hazır mısınız? Şaka, hehe. Tabii ki de listenin olmazsa olmazı, Half Life serisi. Trende başlayan maceramız bizi City 17'ye kadar sürüklemiş ve burada oyunun dünyasının aslında ne denli distopik bir havaya sahip olduğunu anlamıştık. Yıllar geçmesine rağmen distopya kategorisinin halen zirvesinde olan bir oyun Half Life.
Açıkçası Fallout ya listenin zirvesinde olacaktı ya da listeye giremeyecekti, zira distopyadan daha fazla Post-apokaliptik bir havaya sahip olan bir oyun. Yine de gelceğe dair karanlık, depresif ve yalnızca nükleer patlamayla sınırlı kalmayan bir dünya resmettiği için listeye girdi. Ve distopyayı en detaylı ve en çeşitli bir şekilde yansıtmasıyla da zirveye oturdu. Aynı zamanda felaketten geriye kalan insanların tek düze olmayışı ve ayrı ayrı işlenişi de oyunu çok ayrı kılan özelliklerden.
ilk aklıma gelen iki tane stalker, freedom fighters? yok arkadaş dilimde tüy bitti. beceremiyosunuz oyun işini. bırakın artık.
stalker yok püüü
"the last of us" görünüşte aslında bir "hastalık bulaşmış insan" bir nevi "zombi" hikayesi anlatılır. ancak asıl korkulanlar medeniyet çöküşü sonrası zıvanadan çıkan hastalık bulaşmamış, yaşamını devam ettirmek için herşeyi yapan aç,susuz sevgisiz hatta sapık insanlardır.. bir çok filmden daha etkileyicidir. ben bilmeyen oynamayan duymayan kalmamıştır sanıyordum ama burada olmayınca yazma gereği duydum.