Bugüne kadar birçok batıl inanç duymuşsunuzdur ama böylesiyle karşılaşmamışsınızdır. İşte eski çağlarda insanların inandıkları 16 tuhaf inanış...
Bugüne kadar birçok batıl inanç duymuşsunuzdur ama böylesiyle karşılaşmamışsınızdır. İşte eski çağlarda insanların inandıkları 16 tuhaf inanış...
Kan ve süt arasında gerçekten de herhangi bir benzerlik olmamasına rağmen bu inanış eski Yunanlılardan ortaçağ dönemine kadar devam etmiş. Yunan filozof Aristo anne sütünün 'sıcak havada pıhtılaşmış ve beyazlaşmış kan' olduğunu savunmuş. Sıcak hava mı? Neyiz biz düdüklü tencere mi...
1700'lü yıllarda, baş ağrısı, mide krampları ve hatta ölüm dahil bir dizi rahatsızlığı tedavi etmek için tütün dumanı lavmanı kullanılıyordu. Eğer o dönemlerde hasta olsaydınız, muhtemelen doktorunuzun ilk müdahalesi bir tüp ve bir çakmakla poponuzu dumanla doldurmak olabilirdi.
Ortaçağ Britanya'sında brüksel lahanalarının içinde küçük, minicik iblislerin yaşadığına ve eğer bu küçük şeytanları yutarsanız hasta olup ölebileceğinize inanılıyordu. Bu yüzden lahanaları pişirmeden önce sert beyaz kısmı kesiliyordu. Bu yöntemi hala kullanıyor olmamız şaşırtıcı doğrusu...
Ortaçağda insanlar, bebeklerinin iblisler tarafından değiştirildiğine inanıyordu. Bebeğinizin bu iblis hırsızlar tarafından kaçırılıp kaçırılmadığını anlamak için de ilginç bir yöntem kullanıyolardı. Önce bebeğinin ilgisini çek ve bir ayakkabıyı kaynar suyun içine at. Eğer bebek gülerse geçmiş olsun çocuğun iblisler tarafından değiştirilmiş demektir...
Demiryoluyla seyahat, 1850'ler ve 1860'larda giderek daha da popüler bir hale geldi, ancak 'yüksek hıza ulaşmak' birçok şüpheyi de beraberinde getirdi. Trenlerin sersemleten hareketlerinin 'insanları kızdıracak, sinirlerini bozacak, trenden atlamaya itecek etkileri olduğuna ve hatta beyinlerine hasar verdiğine 'inanılıyordu.
Belki sadece işlerinden nefret ediyorlardır...
Malleus Maleficarum, 15. yüzyılın ünlü cadı avcısı, cadıların erkeklerin penislerini yok edebildiklerini ve bazen onlara evcil hayvan gibi baktıklarını söylüyordu. Cadıların bu kaybolan penisleri yuvalara koyduklarını ve bir at gibi yulafla besledikleri düşünülüyordu. Tuhaf...
1946 yılında Dr. Walter Freeman tarafından ruhsal bozuluk yaşayan hastalar için geliştirdiği bu korkunç cerrahi işlem oldukça tehlikeli. Soğuk demir bir çubuğun göz yuvasına yerleştirilerek derine ve sağa sola hareketleriyle duygusal travmaların beyinden uzaklaştırıldığı düşünülmekteydi. Bu işlem nadiren işe yarasa da çoğu zaman beyinde kanamaya, felce ve kalıcı hasara yol açıyordu.
1800'lerin sonlarında, Augustus Le Plongeon olarak anılan, hevesli ama bir o kadar da yanlış olan bir arkeolog, Maya uygarlığının aslında Mu adlı kayıp bir kıtada kökeni olduğunu iddia eden bir tez yazdı. Ayrıca, eski Mısır'ın bir Mu mülteci tarafından bulunduğunu da iddia etti, hiçbir kanıtı olamayarak...
Birçok antik Roman yazar gladyatör kanı içmenin epilepsi hastalarının tedavisinde 'kanıtlanmış' bir etkisi olduğunu söylüyorlardı. Pliny, 'Natural History' kitabında 'Epilepsi hastaları gladyatölerin kanını onlar hala hayattayken, bardaklarla içiyorlardı. Epilepsinin en iyi, taze sıcak kan içmekle tedavi edilebileceğine inanıyorlardı, gladyatör hala nefes alırken'...
Bu yukarıda bahsettiğimiz Pliny amca kan olayına biraz fazla takmış olacak ki regl dönemiyle de ilgili zihni sinir fikirler ortaya koymuş. Görünüşe bakılırsa adet dönemindeki kadınların tehlikeli güçlere sahip olduklarını, bitkileri lanetleyebildiklerini, bir arı sürüsünü öldürebileceklerini, demiri paslandırabileceklerini iddia ediyor. Bu düşüncelerini adet dönemindeki herhangi bir kadına söylersen başına daha korkutucu şeyler gelebilir, ama yine de sen bilirsin Plinycim...
Aristo'nun bir diğer teorisi 'preformasyon' . Yani her sperm hücresinde küçük bir insan olduğunu ve bu insanın tüm organizmalarıyla bir bütün olup, büyüyünce nasıl gözükeceğinin yaratılışından önce belli olduğunu öne süren teori. Aristo aynı zamanda spermin insan oluşumundaki tek gerekli varlık olduğuna, kadının sadece bir fırın görevi gördüğüne ve bebeğin 100% babanın genlerini taşıdığına inanıyordu. 😒
Üstelik sadece kızıl saçlılar bile değil. 11. yüzyılda değişik doğan her bebeğin (kızıl saçlı, değişik rente göleri olan, yarık dudakla doğan) öldükten sonra vampir olabileceği düşünülüyordu. Dahası Polonyalılar, eğer bebek üzerinde bir zar ile doğarsa o bebeğin kesinlikle vampir olacağına inanıyorlardı...
Kaşifler uzun bir süre boyunca California'nın bir ada olduğunu düşündüler. 1500'lerin başında çıkan bu fikrin daha sonraları aslı olmadığı bulundu, fakat hiçbir haritacı bunu duymamış olacak ki 1800'lere kadar California hala bir ada zannediliyordu...
Eski Yunan filozufu Plato, görmemizin sebebini gözlerimizden ışınların çıkmasına bağlıyordu. Bu ışınlar cisimlere çarparak bize o nesnenin ne olduğunu söylüyorlardı...
Cin ilk zamanlarda ilaç olarak kullanılıyordu. Gut ve hazımsızlık için bir tedavi olduğu düşünülen cin aslında tam tersiydi. 1700'lü yıllarda cinnin alkol oranı yaklaşık % 80'di. Terebentin ve sülfürik asit ile seyreltildi, tadını maskelemek için bol miktarda şeker kullanıldı. Yani en sonunda bağırsakları çürüten bir ölüm suyu oldu.
Bonnacon denilen içe dönük boynuzları olan bu boğalar, kendilerini savunmak için boynuzlarını kullanamadığından çok miktarda asidik, yanan kakalarını düşmanlarının üzerlerine püskürtüyorlardı.
Oda bişeymi, bizimkiler, çapı 3476 km, kütlesi 7,349x1022kg= 0,0123 Dünya Kütlesi olan Ay'ı, peygamberlerinin ikiye yardığına, kanatlı atla göğe yükseldiğine, cinlere perilere falan inanıyor. yıl 2018. Pegasus gerçek desen masal diyecek, gel de kanatlı Burak atının islamda yeri olduğunu anlat.
Pliny, "Natural History" dediği Plinius, "Naturalis Historia" Adam antik yazar. Pliny deyince itibarı düşmüş gibi bir hava oldu. Ayrıca, bu kitabı tamamlayamadan ölmesi de yine bu kitaba bilgi eklemek üzere Vesuvius Yanardağı'nın dibine kadar gitmesinden kaynaklanır.
günümüzde semavi din adı altında bu hurafelerin sistematikleştirilmiş hali var..ve bir çok insan inanıyor...