Hemen hepimizin korkulu rüyası, biraz is kokusu aldığımızda yerimizden sıçramamızın sebebi, afetlerin en hızlı yok edeni: Yangınlar! Fikriyle bile paniklediğimiz yangınlar, pek çok gerilim filminin de konusu tabii ki. Beyaz perdeyi kızıla boyayan ve izleyiciyi gerim gerim geren, en başarılı yangın temalı filmleri derliyoruz!
Hollywood, yangın dehşetini filmlerine yansıtmayı hiç kuşkusuz çok seviyor. Ne yalan söyleyelim, işin iyisi yapılınca biz de izlemeyi seviyoruz açıkçası. Film, bir muhabir olan ana karakterimiz John Benson'ın Los Angeles'ta meydana gelen bir volkanik patlama sonucu alevlerin ve depremlerin ortasında kalışını; ardından içine düştüğü 'Ailem mi, işim mi?' ikilemini anlatıyor. Bakıldığında böyle bir ikilem yaşanmaması gerektiğini düşünebilirsiniz fakat filmin iç dinamikleri ve yaşanan olaylar karakterimizi bu psikolojik savaşın içine sokmayı başarmış. Sevenlerine tavsiye edilir.
Yönetmenliğini Mick Jackson'ın yaptığı film, söz konusu yangın olunca en akılda kalan yapımlardan biri. Öyle ki film, çekildiği dönemin en yüksek bütçeli filmlerinden olma özelliğine sahip. Seyirciye gerçek bir felaket hissi aktarabilmek için filmin çekimleri sırasında onlarca gerçek bina ateşe verilmiş. Filmin konusu ise şöyle: Los Angeles'ta yıllarca fark edilmemiş bir yanardağ aktif hale gelir. Böyle bir felaketin olabileceğinden habersiz ve hazırlıksız olan Amerikalılar kendilerini bir kaosun içinde bulur. Doğal afet bürosunda çalışan başrolümüz ise ailesine ulaşmak için çırpınır ve olaylar gelişir.
Dwayne Johnson'ın başrolde olduğu harika bir aksiyon-gerilim filmi. Dwayne Johnson deyince tabii ki aklımıza patlamalı, kıyamet temalı ve bol aksiyonlu sekanslar geliyor. Merak etmeyin, film tüm beklentilerimizi fazlasıyla karşılıyor. Filmde karakterimiz Will Ford, bir savaş gazisi ve aynı zamanda FBI içerisinde de bulunmuş bir kriminal uzmanı. Şehirdeki gökdelenlerde çıkan yangınların enteresan bir hal almasından dolayı olaya müdahale etmek ister ve kendini alevli bir aksiyonun içinde bulur.
Bu film, oyunculuk konusunda adeta izleyeni mest ediyor. Zaten kadrosuna baktığımızda da John Travolta, Joaquin Phoenix gibi usta isimleri görüyoruz. Filmde itfaiyecilik yapan Jack Morrison, işinin ehli ve idealist bir karakter. Herkes tarafından iyi biri olarak tanınan Jack, büyük bir yangının ortasında kaldığı sırada yaşadığı bir dizi olaydan ötürü yaptığı iyiliklerin karşılığını alamayacağı ve iyi olmanın kendisine aynı şekilde yansımayabileceği gerçeğiyle yüzleşir. Filmdeki bu yüzleşme, size gerilim dolu anlar yaşatabilir.
Alex Kendrick'in yönetmenliğini yaptığı bir romantik drama var sırada. Bir itfaiyeci olan Caleb ve 7 yıllık eşi Catherine, bir dizi tartışmadan sonra ayrılma kararı alırlar. Fakat Caleb'ın babası; evliliklerini kurtarmak adına oğluna 40 günlük, ilginç bir aşk deneyinin içine girmesini önerir ve karakterimiz, psikolojik bir sınavın ortasında kalır. Caleb, bu durumda başarısızlıklarını arkasında bırakıp hayatına devam edebilecek mi? Meraklısı filme...
Kim Ji-hoon'un yönetmenliğini yaptığı bir Kore filmiyle listemize devam ediyoruz. Koreli yönetmenler ve senaristler, aksiyon ve drama konusunda hiç kuşkusuz yetenekli insanlar. Eğer ki Kore filmleriyle çok aranız yoksa ve bu filmle başlarsanız, birçok iyi filme daha şans vermeniz kaçınılmaz olabilir. Film, Seul şehrinin ortasında bulunan gökdelende verilen bir partiyle başlıyor. Parti, birçok ünlü isim ve iş adamını bir araya getiriyor. Eğlence tüm hızıyla devam ederken dikkatsizlik sonucu bir yangın çıkıyor ve usul usul yaklaşan felaket, partinin yoğunluğundan uzun süre fark edilemiyor. Bir süre sonra kulede akıllara zarar bir can pazarı yaşanıyor.
Kurt Russell, William Baldwin ve Robert De Niro'yu buluşturan efsane kadrosuyla sıra dışı bir film var sırada. Brian McCaffrey, çocukluğunda itfaiye eri olan babasının ölümüne şahit olur. Bu ölüm, onun ve ağabeyinin meslek seçimini de belirler. İki kardeş, bir dizi anlaşmazlıklar yaşarken şehirde art arda kundaklamalar patlak verir. Kasten insan öldürmek için yapılan bu kundaklamalar, Brian'ı bir dedektif gibi suçluları da aramaya başladığı bir maceraya götürür.
ABD yapımı bu eski film; Irwin Allen ve John Guillermin yönetmen ikilisinin gerçekçilik adına her şeylerini ortaya koyduğu bir başyapıt. Filmin başrollerinde Paul Newman, Steve McQueen ve William Holden yer alıyor. Mimar olan Doug Roberts, tasarladığı gökdelenin tamamlanmasıyla yeniden bir iş bulmak için tatilini bitirir ve evine döner. Bu sıralarda dünyanın en büyük gökdelenlerinden biri olan bu yapıtta bir yangın çıkar. Koreli bir itfaiye eriyle birlikte bu yangına dışarıdan müdahale ederken hâlâ içeride bulunan bina sahibini fark ederler.
Okyanus ortasında bulunan bir sondaj kulesinin petrol sızdırmasıyla Amerikan tarihinin en büyük patlaması yaşanır. Okyanus, adeta dalgalanan bir ateş havuzuna döner. O sırada kulede görev yapan ve uzun süredir ayrı kaldıkları sevdiklerine kavuşmak için vardiya saatinin bitmesini bekleyen 126 kişi, bir cehennemin ortasında kalır. Yönetmenliğini Peter Berg'in yaptığı filmin başrollerinde; Mark Wahlberg, Dylan O'Brien, Kate Hudson, Kurt Russell gibi yıldızlar yer alıyor.
Ray Bradbury'nin 1951 senesinde piyasaya sürülen meşhur kitabından uyarlanmış bir başyapıtla listemizi sonlandırıyoruz. Fransız Yeni Dalgası'nın önemli isimlerinden biri olan François Truffaut, filmin yönetmen koltuğunda bizleri karşılıyor. Filmde devlet; insanları düşünmeye itebilecek, zihinlerini açabilecek tüm kitapları yasaklar ve neredeyse tamamını tedavülden kaldırır. Bu dönemde itfaiyede çalışan Guy Montag, bu kitapların yakılmasından sorumlu tutulur. Kendini, bu yenilenen ve insanların adeta hipnotize edildiği dünyada yapayalnız hissetmeye başlar ve karşısına bu sırada kitap aşığı bir kadın çıkar. Tüm bakış açısı değişen Morgan, artık bir şeyler yapması gerektiğine karar verir.