Bir süre sonra profesör, Ayşe’yi kliniğe götürüp orada çalıştırmaya başladı. Ayşe’ye beyaz önlük giydirerek diğer hastaların seanslarına sokuyordu. Profesör, ‘proje hastası’ olan Ayşe’yi diğer çocuk hastalarının kişiliklerini ortaya çıkarmakta kullandığını anlatıyordu. İddiaya göre; Ayşe, disosiyatif teşhisi konulan çocuklara tek başına seans yapmıştı.
Temmuz ayında kliniğe gelen ağabeyi, Ayşe’nin uzun olan saçlarını kestiğini gördü. Çocuk saçlarını nasıl kestiğini hatırlamadığını, başka bir kişiliğinin saçlarını kestiğini anlattı. Ayşe, ağabeyine annesinin de çocukken kendisine tecavüz ettiğini söyledi. Ağabey, koşarak profesörün odasına daldı. Salih Zoroğlu, Ayşe’nin odasından baba çıktıktan sonra annenin girdiğini ve onun da tecavüz ettiğini anlatıyordu. Annenin de disosiyatif hastası olduğunu ve bunları hatırlamayacağını söylüyordu. Akabinde bilimsel literatürle ilgisi olmayan sapkın tarifler yapmıştı, hatta bunları WhatsApp mesajıyla da gönderdi.
Ayşe 1.5 ay Salih Zoroğlu ve ailesiyle yaşadı. Ağabey kliniğe giderek kardeşini görüyordu. Bir boşlukta Ayşe’nin telefonundaki Salih Zoroğlu ile mesajlaşmalarını aldı. Mesajlarda doktor, Ayşe’ye anne ve babasına nasıl dava açacaklarını anlatıyordu. Birlikte bowling oynamaya, sinemaya gittikleri fotoğraflar vardı. Profesör, çocuğa onu yurt dışındaki okullara göndereceğini söylüyordu.
Ayşe 31 Temmuz’da Salih Zoroğlu’nun evindeyken babasını CİMER’e şikayet etti. Profesörün 12 sayfalık raporunu şikayet dilekçesine eklemişti. Ağabeyine gönderdiği sesli mesajda “Babam tutuklanmazsa hoca ile birlikte suç duyurusunda bulunacağız” diyordu.
Birkaç gün sonra Ayşe, Bakırköy Çocuk İzleme Merkezi’ne (ÇİM) giderek babasından şikayetçi oldu. Ağabeyi onun aileden tamamen kopmaması için yanına gitmişti. ÇİM’de 2.5 saat Ayşe’nin ifadesi alındı. Babasının ve annesinin tecavüzüne uğradığını söyleyip ikisinden de şikayetçi olmuştu. Ayrıca Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun raporunu da savcıya vermişti.
Ayşe ifadeden çıktıktan sonra hemen telefonla profesörü aramıştı ve konuşmalarını ağabey de duyuyordu. “Aynı sizin söylediğiniz gibi anlattım hocam. Asla ağlamadım” demişti. Profesörü de duyuyordu ağabey. “Biraz ağlasaydın, inandırıcı olurdu” diyordu.
Senin profosor gibi amına koyayım ben valla kızmayın bana küfür etmeden söyleyecek söz bulamıyorum bu orospu cocuhuna
Ya sen nasıl bir psikopatsın o aileyi nasıl korkunç birşeyle suçluyorsun ! Katilden daha tehlikeli bir pislik asla güneş yüzü görmemeli psikopat herif !
Olm ben ne okudum lan böyle sanki bir polisiye romanının içinde gibi oldum. Lan bu memleket te ne kadar aşağilık ne kadar şerefsiz ne kadar orospu çocuğu varmış. Memleketin doktoru bile orospu çocuğu. Çürümüş bir memleket olduk vay halimize