Kız kıza dışarı çıkmanın tadı gerçekten başka. İnsan kendini Sex and The City'nin bir bölümündeymiş gibi hissediyor. Eğlenmek için kimseye ihtiyacımız yok. Biz bize yeteriz!
Kız kıza dışarı çıkmanın tadı gerçekten başka. İnsan kendini Sex and The City'nin bir bölümündeymiş gibi hissediyor. Eğlenmek için kimseye ihtiyacımız yok. Biz bize yeteriz!
Gecenin başında herkes çivi gibidir. Makyajlar henüz akmamıştır. Kandaki alkol oranı sıfıra yakındır. İsmini okuyamadığın ama görüntüsü pamuk şeker gibi olan çeşit çeşit kokteyller arka arkaya gelir. Bu pamuk şeker görüntülerine aldanıp içtiğin o kokteyller yüzünden her yere kusacağını öngöremezsin. Evini bulmak için ormanı işaretleyen Hansel ve Gretel gibi, eve giden yolun her noktasına kusar ve alanını işaretlersin.
Her insanın bir kere yaşayıp sonra akıllandığı bir tuzaktır bu. Vücuttaki alkol oranı arttıkça, beyninizi artık siz değil kadehler yönetiyordur ve o mesaj atılır: 'Uyudun mu?' Mesajı geri alamazsın. Cevap verse ne diyeceğini bilemezsin. Fakat bu tecrübe seni geliştirir. Bundan sonra alkol alacağın zaman telefonunu sana en uzak noktaya koyar ya da kapatırsın.
“Boş versene ya sana adam mı yok?”, “Amaan bence mesaj at ne kaybedersin ki?” ,”Biz var ya her şeyin en iyisini hak ediyoruz. Bundan sonra sadece kendimizi düşüneceğiz” Hadi o zaman şerefeee. Tanıdık geldi değil mi?
Oysa gece ne kadar keyifli başlamıştı. Birkaç saat içinde nasıl oldu da acıların kadınına dönüştük acaba? Hafifeeeeeee almaaaağğğğ aşşkkk vururrrr insanaaağğğğğ
Vücudun giderek ağırlaşır. Artık dayanacak gücün kalmamıştır. Topukluları eline alıp tüm caddeyi o şekilde yürümeye başlarsın. Ağlayarak Yıldız Tilbe şarkıları
söyleme isteği de tam bu sırada gelir aslında.
Toplamda üç dört saat dışarıda olmanıza rağmen, herkes kişi başı en az 5 story, 4 tweet ve 2 instagram postu paylaşır. Kız kıza çıkılan gecelerin asla dile getirilmeyen ama herkes tarafından bilinen kuralıdır bu.
Kıyafet dener gibi, üst üste farklı şekillerde ve renklerdeki içkileri denersin. Başta hepsi hoşuna gider. Meyve suyuna benzeyen, şekerli ve lezzetli içeceklerdir hepsi. Gerçek yüzlerini birkaç saat içinde gösterecek olan minik canavarlar…
Eğlenceli bir gecenin önemli bir diğer kuralı da tüm mekanları gezmektir. Çünkü hiçbir mekan sizin hayalinizdeki eğlenceyi size veremez ve sürekli mekan değiştirerek ideal mekanı bulmaya çalışırsınız.
Gecenin başında şampuan reklamındaki gibi dolgun ve parlak olan saçlarınız, ilerleyen saatlerde kabarmış, tel tel olmuştur. Makyaj vloggerı ustalığında yaptığınız o güzel makyajınız akmış ve tazelenemeyecek hale gelmiştir.
Alkolün de verdiği cesaretle, bağıra bağıra şarkılar söylenir, nağmeler yapılır. O an dünyanın en güzel sesi sizin sesinizmiş gibi gelir. Bunun bi tık ötesi zaten “Acaba O Ses Türkiye’ye mi katılsam ya?” diye düşünülen aşamadır. Onu sonra inceleyelim.
Sabaha karşı eve gelmişsin. Klozete kusarken doğru noktayı tutturamayıp, banyonun her yerini süslemişsin. Makyajını silmeye halin olmamış. Geceki makyajın, yastık kılıfında sana gülümsüyor. Yaşadığın dayanılmaz baş ve mide ağrılarına değinmiyorum bile…
İstisnasız herkes takside uyuyacak. Uyumayan da zaten “Abi kenara çek kenara çek kusucam galiba :S” diye debeleneceği için, ayık bir kişinin mutlaka önde oturup evi tarif etmesi lazım. Taksi şoförüyle sohbet edip “Evet abi tadında bırakmak lazım aslında. Ben söyledim ama beni dinlemediler” şeklinde arkadaşlarının arkasından sallamak da opsiyonel.
Evet. Eğlenceli bir gecenin en öğretici ve olası sonu bu. Bir daha bu kadar
içmeyelim. Bir daha üst üste yeni içkiler denemeyelim. Bir daha birbirimizin
çantasına kusmayalım. Bir daha eski sevgiliye “Uyudun mu?” mesajı atmayalım.
Söz mü?