Geçici seçim hükûmeti kabinesini açıklayan Başbakan Davutoğlu, iki HDP’li bakanla ilgili “AB’deki hangi hükûmette böyle bir siyasi hareket ülke temsili pozisyonuna getirilmiştir? HDP için de, AB için de bir sınamadır' dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçici seçim hükûmeti kabinesini açıkladıktan sonra Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT ortak canlı yayınına katıldı. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkan ifadeler şöyle:
“Anayasal zorunluluk, temsil, AK Parti ve icra hükümeti kriterlerine göre tercih yaptım. Anayasal zorunluluğu olan bir hükümet kurduk. Partilerin tümü evet demeyince, ‘Kabinenin öyle bir temsil gücü olsun ki, herkes kendisinin burada olduğunu hissetsin’ dedik. Bize 11 bakanlık düşüyordu. 13 bakandan 11’ini muhafaza ettim. Sayın Volkan Bozkır ve Ayşenur İslam’a teşekkür ettim. Kimse ‘Bu isim ne arıyor?’ demesin diye uzmanlığa baktım.
Bu anayasal bir hükümet; AK Parti hükümeti değil, bütünüyle kendi irademi kullandığım bir hükümet değil. MHP ve CHP, ‘AK Parti ve HDP bir araya geldi, hükümet kurdu’ gibi bir kumpas kurmaya çalıştı. Reddedenler Anayasa çizgisinin dışına çıkmış oldu. Ben de diğer partiler gibi ‘Benim meselem değil’ deseydim, Anayasa’da ne olacağı yazmıyor. Ülke yangın çemberi içindeyken kriz oluşmasına izin vermeyiz.”
HDP'lilere verilen bakanlıklar
“Bizde ‘Taç giyen baş uslanır’ diye bir laf vardır. Avrupa Birliği Bakanlığı yapan arkadaşımız, bu zeminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temsilcisi olarak Avrupa’da olacak. Bunu unutmaması lazım. Ali Haydar Bey’in yurtdışında temsil açısında zaaf oluşturmayacağını umut ediyorum. Brüksel’e gittiği zaman terör örgütüne destek veremez. ‘Türkiye’nin yönetim biçimi öyle değil, şöyle olmalıdır’ diyemez. Bunları demediği için de kınanmamalı. Avrupa Birliği’ndeki hangi hükümette böyle bir siyasi hareket ülke temsili pozisyonuna getirilmiştir?
Türkiye'ye tepeden bakan Avrupalıların, gerektiğinde Türkiye'de en aykırı görüşlere sahip bir partinin temsilcisinin ülke temsili görevine verilebileceğini görmeleri lazım. HDP için de Avrupa Birliği için de bir sınamadır.
Kalkınma Bakanlığı’nı aldıktan sonra, barajlara yapılan saldırı konusunda HDP nasıl bir tavır takınacak? ‘TIR’ları da yakarız, şantiyeleri de basarız’ mı diyecekler, PKK’ya ‘Çek şunları’ mı diyecekler? Bakalım gerçek demokrasiyi mi istiyorlar, göreceğiz.”
‘HDP, terör örgütünün vesayetinden kurtulamadı’
“Ben tavırlarından dolayı HDP ile koalisyonu doğru bulmadım. HDP ve siyasi liderlerinin aklında barış değil, savaş olduğunu gördük. Bu anlayış terkedilmedikçe bizim onlarla işimiz yoktur. Ceylanpınar’daki olayla ilgili uzun süre tepki göstermediler. Zihinlerinin dönüşüme uğraması için illa güç mü görmeleri lazım? Terör örgütünün vesayetinden kurtulamadılar. HDP, Türkiye’yi kardeş kavgasının eşiğine getirdi.”
‘Liste benim tarafımdan hazırlandı’
“Liste tamamıyla benim tarafımdan hazırlanmıştır ama onay makamı olarak Sayın Cumhurbaşkanı’yla istişarelerim olmuştur. Listenin dokusu ve çerçevesi, benim yaptığım çalışmaların ürünüdür.
‘Türkeş’in cevabı şaşırtmadı’
“Sayın Türkeş ile mektubu gönderene kadar hiçbir temasım olmadı. Önceden tanıyorum. ‘Evet’ cevabı vermesi şaşırtmadı.
Sayın Türkeş, Milliyetçi Hareket Partisi'nin milletvekili olarak anayasanın gerektirdiği bir vazifeyi yapmak üzere 'evet' dedi, AK Parti'ye geçmek üzere 'evet' demedi. Onun için sormadım, konuşmadık. 'Siz partiden ihraç edilirseniz ne olur' diye düşünmem ben. Çünkü o zaten böyle bir ihtimali göz önüne alarak, dirayetli, cesur bir karar almış. Alternatifini düşünerek o kararı almamış.
Teklif ettiğim isimlerin hepsi, devlet sorumluluğu bilincini yansıtan geleneklerden gelen isimler. ‘Hayır’ diyenlerin hepsine şaşırdım. Levent Bey’in [Levent Tüzel] ‘hayır’ı farklı. EMEP ile ilişkisinden kaynaklanıyor.”
Bahçeli’nin açıklamaları
“Sayın Bahçeli’yle yüz yüze görüştüğündeki saygılı tavrıyla, yazılı metindeki ifadeleri çok farklı. Sayın Bahçeli, Twitter’ı keşfettiğinden beri çekilmez hale geldi. Herhalde bunu başkaları yazıyor. Gerçekten Bahçeli’nin kaleminden çıkıyorsa, iki kişilik söz konusu. Ya nezaketle, ya da bu hafif dille cevap vermemiz gerekiyor. ‘Ne istiyorsun mübarek?’ diyerek ne istediğini sordum. Şunu okuyan birisi, Bahçeli’nin ne istediğini anlar mı?”
“Bakanlar Kurulu toplantısı Pazartesi ya da Salı günü olur. Başbakan Yardımcısı arkadaşlarım benim dava arkadaşlarımdır. AK Parti içinde yerleri ayrıdır. Fakat Bakanlar Kurulu'nda hiçbir arkadaşımın birbirinden farkı yoktur.”