Ankara, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkış kararı alması karşısında şaşkın.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu kararı “Herkes için sürpriz oldu. Kıl payı da olsa İngiltere’nin kalacağını tahmin ediyordum” şeklinde değerlendirdi.
Başbakan Binali Yıldırım ise Cameron’u eleştirdi ve Brexit kararının asıl muhatabının AB olduğunu söyledi. Yıldırım, “AB, bu kararı ciddi şekilde gözden geçirmelidir. Biz, birliğin güçlenerek devamından yanayız. AB, kendisini diğer bölge ülkelerinden soyutlayan tavrından vazgeçmeli, daha kapsayıcı olmalıdır” dedi.
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’ndan AB Uzmanı Fatma Yılmaz, “İngiltere’nin AB’de olması Türkiye’nin destekçi bulduğu anlamına geliyordu. Oysa şimdi Türkiye, AB içindeki en büyük destekçisini kaybetti. Çünkü İngiltere temel anlamda AB içinde gevşek bir yapılanma istiyordu. İngiltere’nin AB’den çıkması Türkiye için büyük kayıp oldu” diye konuştu.
AB’nin önümüzdeki süreçte kendi yolunu bulmaya çalışacağını, yeni bir düzen için uğraşacağını, kendi iç reformlarına odaklanacağını belirten Yılmaz, “İşte bu süreçte AB’nin ne Türkiye ne de Balkanlar üzerinden genişleme gündeminde olmayacaktır” değerlendirmesi yaptı.
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Başak Kale de Yılmaz gibi düşünüyor. Kale, DW’nin “Türkiye, Brexit kararını fırsata çevirebilir mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“İngiltere’nin AB’den ayrılma süreci bu sorunun yanıtını verecek. İngiltere’nin nasıl bir müzakereyle, nasıl bir anlaşmayla AB’den kopacağını bilmiyoruz henüz. Kopuş sürecinde Türkiye’nin de nasıl bir stratejiyle ilerleyeceğini bilmediğimiz için önümüz çok da aydınlık değil.”
Kale, “Şu anda bildiğimiz tek şey; Türkiye’nin AB içindeki en ciddi destekçisini kaybetmiş olduğudur. AB kendi içinde zorlanırken, Türkiye’yi de zorlayacak. Türkiye’nin AB’den uzaklaşıp uzaklaşmayacağını önümüzdeki günlerde daha çok tartışacağız ancak bu tartışmaları fırsata çevirmenin tek yolu da hükümetin sağduyulu söylemlerle halkın karşısına çıkması. Ne yazık ki şimdi böyle bir durum da söz konusu değil” yorumunu yaptı.
TOBB Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Haldun Yalçınkaya ise “Türkiye-AB ilişkileri zaten kör-topal gidiyordu. Belirsizlikler içinde yüzülüyordu. Oysa şimdi; Türkiye-İngiltere ilişkileri daha iyi olabilir. Brexit kararı Türkiye’yi AB dışında özellikle Avrupa’da İngiltere ile farklı ortaklıklara götürebilir” yorumunu yapıyor.
“İngiltere de Türkiye gibi olmaya başlıyor” diyen Yalçınkaya’ya göre önümüzdeki süreçte Türkiye-AB yakınlaşması daha çok hissedilebilir. Yalçınkaya bu noktada şu yorumu yapıyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerektiğinde Türkiye’nin AB üyeliğinin referanduma götürülebileceğini söylerken siyasi manevra yapıyor ve bu manevrayı Türkiye-AB yakınlaşması adına yapıyor. Ankara’nın önümüzdeki dönemde AB’ye tam üyelik hedefini koruyacağından şüphe edilmemeli çünkü her şeyden önce Türkiye’nin en büyük partneri AB. Eğer Türkiye tam üyelik hedefinden şaşarsa, AB’den kopmayı tercih ederse kendi pimini çeker. Zaten Suriye krizinde de görüldü ki; Türkiye’nin Batı’yla daha çok yakınlaşmaya, daha çok diyaloga ihtiyacı var. Bu süreçte Ankara da Brexit kararını sıkı incelemeli ve ciddi değerlendirmelerde bulunmalı.”
Hayir türkiyeye noluyor ben onu anlamadim. Görende kendisini AB yi kuran temel ulkeelrden sanir. Daha AB de olmayan ulke AB ulkeelrinin bile etkilenmedigi olaydan etkileniyor. Ha aklinizda "Oh İngiltere cikti artik onun yerine bizi alirlar" gibi salak bir dusunce var ise avcunuzu yalarsiniz. Birde Twitterda İngiltere AB den cikti diye "Alin AB yi basininza calin biz Islam birlikcisiyiz diyen mi ararsin AB yikiliyor diyen çomarlarmi ararsin. Her türlü mal insan var. Bu salaklar azimle pisleyip dunya basinina kadar giriyorlar birde. Ulkemdekiler yazdiklari seyleri bir anlayabilise bir tarafiyla guler.. Kendinizi bu kadar ezik duruma dusurmeyin. Bizden biri ölünce dügün dernekler duzenleyin bir toplumsunuz bilmiyormuyuz sanki.
Cameron 3000 yıl geçse Türkler AB'ye giremez dedi defalarca, bazı asalaklarsa hala: "Şu anda bildiğimiz tek şey; Türkiye’nin AB içindeki en ciddi destekçisini kaybetmiş olduğudur" gibisinden saçmalayıp o uzmanlık unvanlarının tam üzerine sıçıvermişler. Paralel evrenlerde mi yaşıyoruz amk??? http://www.ft.com/cms/s/0/de1efd42-2001-11e6-aa98-db1e01fabc0c.html#axzz4CXD6wZx9
TÜRKİYE'NİN ELİNDE 2 ALTIN FIRSAT VAR çünkü mülteci krizini körükleyerek AB'nin sonunu getirmek veya üyeliğe alınmak artık Türklerin elinde. 1- AB ile mülteci krizini tartışıp, AB üyeliği için tüm koşullar yerine GELMESE bile Türkiye'ye KESİN tarih teyit ettirmek. Bu tarih en geç 01.01.2020 olmalıdır. 2-Eğer AB kesin tarih vermeyi reddederse (sonuçlarına katlanmayı göze almışlar demektir), Rusya ile mülteci konusunu tartışmak en akıllıca olur. Putin mülteci kriziyle AB'nin sonunu getirme planları yapmaktaydı ama TC koşullu mülteci anlaşması imzaladı AB ile. Buna rağmen İngilizler mülteci istemediklerinden ayrıldı birlikten, aynı sebepten ötürü Fransa ve Hollanda'da da ayrılmak isteyecektir, sonuçta en az 3 milyon mülteci AB'ye geçmek istiyor. Teyyib Putin'e mülteci anlaşmasını geçersiz sayabileceklerini söylerse hem Rusya ile TC barışır, hem de AB'nin sonunu getirirler beraber. Ama bunu yaparken Rusya'dan ekonomik kazanç ta sağlanmalıdır.