Johanna Basford tarafından hazırlanan ve tüm dünyaya adeta bir virüs gibi yayılan boyama kitapları Türkiye'de de etkisini göstermiş durumda. Küçük büyük demeden kendimizi boyamaya vermiş, tek derdimizin 'renk' olduğu zamanlara dalmış bulunuyoruz.Boyama kitabı alırken pek çoğumuzun sebebi aynı: kafa dağıtmak. Çocukken ebeveynlerimizin bizi oyalamak için kullandığı boya kitabını, şimdi kocaman insanlar olmuş bir halde kendimiz kullanıyoruz. Bunun sebebi ise aslında hayatın bizi yoran ve zorlayan kısımlarından biraz olsun uzaklaşmak.Pek çok psikolog benzer şekilde görüş bildiriyor. Kağıt ile kurduğumuz bağ, kitap okurkenki dokunuşumuzdan çok daha farklı, çünkü boyama yaparken elimizde oluşan ritmik hareketler kağıda dokunuşumuzu da farklılaştırıyor.Negatif düşüncelerden uzaklaşmak ve huzura kavuşmak için farklı bir konsantrasyon aracına ihtiyaç duyuyoruz. Boyama aktivitesinde ise hayatımızın pek çok alanında gösteremediğimiz konsantrasyonu gözlemleyebiliyoruz.Desen tamamlama kısımları ile de renklere yolculuk yalnızca boyama yapmaktan çıkıyor...Yalnız keçeli kalem için sayfanın kalınlığına dikkat etmek gerekiyor, çünkü arka sayfaya geçtiğini gördüğünüzde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorsunuz...