Boşanma konusunda altın değerinde bilgiler...
Boşanma konusunda altın değerinde bilgiler...
Günümüze kadar boşanma oranlarının, çiftlerin çocukluk fotoğraflarındaki gülümsemeye göre tahmin edilip edilemeyeceği konusunda psikologlar tarafından birçok çalışma yürütüldü. Ve bir tanesinde; okul yıllıklarında bulunan fotoğraflardaki gülümsemelere bakarak, yüz gerginliklerinin 1'den 10'a kadar puanlandığı çalışma gerçekleştirildi. Çalışmadaki iki kriter ise; dudakların sıkılığı ve göz çevresindeki kırışıklıklar oldu. 10 puan verilen çiftlerden hiçbirinin boşanmadığı gözlemlendi ve genel olarak, eski fotoğraflarında somurtkan olan kişilerin mutlu olanlara göre 5 kat daha fazla boşandığı sonucuna varıldı.
Bilgisayar algoritmasıyla birlikte, çiftlerin iletişim kurarken çıkardıkları ses dalgalarına bakarak evliliklerinin ne kadar başarılı olabileceği konusunda %79 oranında doğruluk elde edebilirsiniz. Bilim insanlarının gerçekleştirdiği bir çalışmada, 100'den fazla çiftin konuşmaları analiz edildi ve 5 yıl boyunca evlilikleri takip edildi. Daha sonrasında ise mutlu ve sinirli ses dalgalarının güçlü duygulara işaret edebileceği ve çiftlerin ne söylediğinin yanında ses tonlarının da ilişkinin durumunu yansıtabileceği sonucuna varıldı.
Danimarkalı araştırmacılara göre çiftlerin, karşı cinsiyetten iş arkadaşlarının daha yüksek olması boşanmaları %15 arttırıyor. 1981-2002 yılları arasında Danimarka'da evlenen tüm çiftler incelendiğinde ise oranın daha yüksek olduğu anlaşıldı ve 100 bin çiftin bu yıllar arasında boşandığı gözlemlendi.
Daha sık boşanma davası açtığı gözlemlenen kadınların, ebeveynlerin davranışlarını taklit ettiği gözlemlendi. Tabi bu yalnızca kadınlar için değil erkekler için de geçerli olan bir durum...Sosyologlar tarafından yapılan araştırmada; geçmişte boşanan bir çiftin çocuğu olan bireylerin, yetişkin olduktan sonra boşanma oranlarının daha yüksek olduğu sonucuna varıldı.
Hafife almanın, kurban pozisyonunda olmanın, eleştirmenin ve zıtlıkları görmezden gelmenin bir ilişkideki en ciddi sorunlar olduğunu dile getiren araştırmacı John Gottman; bu davranışların ilk başta masum gözüktüğünü ancak sonradan daha ciddi sorunlar oluşturduğunu söylüyor. Eşinizle bir konu hakkında hararetli bir şekilde tartışmaya hazır olduğunuzu düşünün ve aniden eşinizin bu tartışmayı görmezden geldiğini hayal edin. Buna kaç kere tahammül edebilirsiniz? Tartışmak veya kavga etmek, ilişkinin en güzel yanı olmasa da gerekli olduğu kanıtlanmış bir gerçek sonuçta.
Bilim insanlarının; 16 yıldan fazla süredir evli olan 373 çiftle yaptığı araştırmaya göre, Evliliklerinin onaltıncı yılında boşanan çiftlerin, evliliklerinin ilk yılında arkadaş kıskançlığı yüzünden tartışmaların gerçekleştiği sonucuna varıldı. Bunun sebebinin ise, ilk başta aralarındaki güveni oturtamayan çiftlerin ilk zamanlar görmezden geldiği durumun daha sonrasında sorun yaratması olduğu gözlemlendi.
13 yıldır evli olan 168 çitle araştırma gerçekleştiren psikolog Ted Huston; yayınladığı makalede; evliliğin ilk zamanlarında birbirlerine aşırı bağlı olan çiftlerin boşanma oranının, diğer çiftlere göre daha yüksek olduğunu aktardı. Bunun sebebinin ise ilişkinin başlarında yoğun olan duyguların sürüdürülmesinin zorluğundan kaynaklandığını belirtti. Uzman Aviva Petz de bu konuda, romantik filmlere daha az benzeyen evliliklerin daha fazla gelecek vadettiğini söylüyor.
Hepimiz, zor şartlar altında yaşamanın kolay olmadığını çok iyi biliyoruz. Evliliklerde de, finansal olarak sabit geliri olan ailelerin, olmayanlara göre daha sağlıklı ilişkilere sahip olduğu kanıtlandı. Ayrılık sonrası ebeveynlerin finansal geliri hakkında yapılan bir çalışmanın yardımcı yazarı olan Bob Birrel'da, geliri düşük olan çiftlerin daha fazla boşandığını onayladı.
Çiftler, ayrı ayrı ya da geniş yataklarda yatarak hem zihinsel hem de fiziksel sağlıkları için güzel bir uyku çekebilirler. Evli çiftlerin rahat uyuması, boşanmaya sebep olabilecek kötü uyku kalitesini değiştirebilir. Bu yüzden; ilişkinizi güçlü tutmak isterseniz, iyi uyuduğunuzdan emin olmalısınız.
İşsizliğin boşanmalar üzerinde etkisi olduğu kadar, çalışan çiftlerde yaşayan iş stresi de evliliklerin bozulmasına sebep olabilir. Günümüzün çoğunu geçirdiğimiz iş yerlerinde yaşadığımız problemlerin, evlilik ve aileye olumsuz şekilde yansıyarak boşanmalara sebebiyet verme olasılığı oldukça yüksektir.
Bazen, küçük gibi görünen şeylerin bardağı taşıran son damla olabileceğini hepimiz biliyoruz. Ev işlerinde çiftlerin üstüne düşen sorumluluk da verebileceğimiz örneklerden bir tanesi...Yoğun geçen bir günün ardından yapılan ev işlerinin tek bir kişinin üstüne kaldığını ve oluşturabileceği sorunları bir düşünün isterseniz.
Daha önceki maddelerimizde, çiftlerin evliliklerinin ilk zamanlarında çok fazla zaman geçirmesinin evliliğe verebileceği zararlardan bahsetmiştik. Birbirine olan düşkünlüğün verdiği zarar kadar ilgisizlik de ilişkilerin bitmesine sebep olabilecek etkenler arasında yer alıyor. Evliliğinizin sürmesini istiyorsanız, eşinizle bir hayatı paylaştığınızı unutmamanızı tavsiye ederek, tek kişilik hayat yaşamaktan vazgeçmenizi öneriyoruz.
Evliliklerde; her iki tarafın da özel alanlarının olması gerektiği, birlikte yaptıkları hobilerin gereksiz olduğu anlamına gelmiyor. Çiftlerin; tatile gitmek, birlikte yemek yapmak veya kahve içmeye çıkmak gibi aktiviteleri birlikte yaparak zaman geçirmeleri evliliklerini yürütmeleri açısından büyük önem taşıyor. Aksi takdirde evde bir yabancıyla yaşıyormuş gibi gelen his, boşanmalara sebep olabiliyor.
Çocuk sahibi olan çiftlerin, yeni bir birey yetiştirirken doğru yaptıklarını düşündüğü şeyler farklı olabilir. Bir taraf; cezalandırma yönteminin en büyük teşvik unsuru olduğunu düşünürken diğer taraf, tatlı dilin her sorunu çözdüğünü düşünebilir.Bu zamanlarda da eşler arasında anlaşmalar çıkabilir ve önü alınmayan kavgalara sebep olabilir.
Sizce boşanmaların başka nedenleri neler olabilir? Yorumlarda buluşalım...
Artık evlilikler ego yarıştırma sahası oldu. Evde kimin sözü geçecek inatlaşmasından başka bir şey değil. Kanunlar da kadınlardan yana. Kadın, istediği şey olmayınca, hiçbir delil gerekmeden sadece beyan ile erkeği evden aylarca uzaklaştırabiliyor. Tabi sonra o evlilik yürüsün bakalım.
birbirlerine karistirilsalarda ask ile sevgi ayni konseptler degilller. ask takinti seviyerinde bir seyi elde etme arzusu, sahip olma arzusudur. sadece karsi cinse yonelik olmayabilir, bazen bir esyaya arabaya yada kariyere is hedefine yonelikde olabilir. genellikle istenen sey elde edildikden bir sure sonra kaybolur. ask uzerine yazilmis en buyuk eserlere bakarsaniz; ferhat ile sirin, leyla ile mecnun, romeo ve juliet hep bir kavusamama halinin oldugunu gorursunuz. cunku arzulanan elde edilemedigi surece ask devam eder, daha kuvvetlenir. evlilik aski oldurur kismida burda geliyor. elde ettigin bir sey icin artik ask olamaz. ask bittiginde arada gercek sevgi, uyum ve arkadaslik yoksa yukardaki maddeler problemin sadece bahanesi disa vuran kismi olur.
ya mal mal insanlarla evleniyonuz güven olmadan sadakat olmadan sevgi olmadan, sadece kendinizi inandırıyonuz sonra da evliliği kölelik gibi görüyonuz, malsınız olm.