Borsa, Enflasyon Yüzünden mi Yükseliyor? Enflasyondan Korunmanın Yolu Hisse Senetlerinden mi Geçiyor?

Son dönemde dünya borsalarında Rusya-Ukrayna savaşı, Fed'in faiz artırım hamleleri, enflasyonist baskılar, emtia fiyatları gibi birçok nedenle negatif seyir görülürken, Borsa İstanbul rekor üstüne rekor kırıyor. Bakıldığı zaman geçmişte borsa aşırı kırılgan, alınan haberleri hemen fiyatlayan bir piyasaydı. Şimdi birçok olaya tepki vermezken, dünyadan bu kadar ayrışılması uzmanlar tarafından şirketlerin karları, enflasyondan korunma vb gibi nedenlerle açıklanmaya çalışılıyor. Peki gerçekten öyle mi ya da bu kadar mı?

Enflasyon 20 yılın zirvesinde, CDS'ler 600'e yakın, yabancı oranı tarihin en düşüğündeyken borsa nasıl yükseliyor?

Independent Türkçe'den Gökçen Tuncer haberine bu soru ile başlıyor ve daha iyi anlaşılması için de şu verileri paylaşıyor:

  • Mart 2017'nin sonunda 3 lira 64 kuruş olan 1 dolar, 2022'nin mart sonunda 14 lira 66 kuruştu. 

  • Yani, Türk Lirası'nın dolar karşısındaki beş yıllık kaybı yüzde 400'ün üzerinde. Ülkede tarımdan sanayiye ithal edilen her ürün, yüzde 400'lük bir maliyet yükünün altında. 

  • Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 8 Nisan'da önemli bir veri açıkladı. Küresel gıda fiyatlarının tarihin en yüksek seviyesinde. Hatta Rusya-Ukrayna savaşıyla tahıl ve bitkisel yağ piyasalarında başlayan sarsıntının devamının geleceği öngörülüyor. 

  • Dünya Bankası ise enflasyonu yüzde 5'ten yüksek olan gelişmekte olan ülkelerin oranının yüzde 71,4, gelişmiş ülkelerin oranının ise yüzde 44,1 olduğunu söylüyor.

Bu bilgiler bizi daha yüksek enflasyona taşıyor

Fiyat artışları ile orantılı artmayan ücretler enflasyonla birlikte erirken, insanlar da 'paramın değerini nasıl koruyabilirim?' sorusuna odaklanarak yatırım araçlarını inceliyor.  

Türkiye'de en fazla tercih edilen yatırım araçları döviz ve altın olduğu biliniyor. Malum kültürel alışkanlıklar bunlar. Son dönemde ise önce pandemi sonrasında da enflasyondaki ivme ile göze çarpan yatırım aracı 36 yıl sonra  kıymete binen hisse senetleri oldu.

Geçen ay itibarıyla Borsa İstanbul'da 2 milyon 377 bin yerli yatırımcı bulunuyor

Borsa İstanbul'un kurulduğu 1986 yılında 2020 yılına kadar geçen sürede yatırımcı sayısı yaklaşık 1 milyon 100 bin olurken, bunu sadece 2 yılda ikiye katladı. Yabancı yatırımcı sayısı 13 bin 300 kişi olarak görülüyor. 

Bu artışta etkili olanlar yatırım arayışı, parayı korumanın yanında dünya çapında para bolluğu da oluyor. zaten ABD başta olmak üzere ülkeler özellikle pandemi sürecinde ekonomileri canlı tutmak, likiditeyi artırmak için parasal genişlemeye gitti. Son yıllarda merkez bankalarının düşük faiz politikası ise yavaş yavaş bu musluğu kıstı.

Enflasyon, şirketlerin varlıklarını değerlendiriyor

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi'nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Kaderli 1997 yılından bu yana borsanın içinde olan bir isim de olarak enflasyonla borsa arasındaki doğru yönlü ilişkiyi şu şekilde anlatıyor: 

İlki enflasyonun, şirketlerin duran varlıklarına etkisi. 

Enflasyon yükseldiğinde şirketlerin sahip olduğu duran varlıkların fiyatları da yükseldiğinden, örneğin şirketin sahip olduğu bir bina, mülk ya da arsa fiyatı 1 milyon liradan yüksek enflasyonla bir yıl sonra 2 milyon liraya çıkıyor ve bu tüm demirbaşlarda da etkili oluyor.  

Kaderli, 'Hisse seneleri, aynı zamanda bir şirketin tüm varlığını da temsil eden bir varlık olduğu için, enflasyondan 'olumlu' etkileniyor' diyerek yine şöyle bir örnek veriyor: 

Mesela, PETKİM'i ya da TÜPRAŞ'ı bugünkü inşaat maliyetleriyle yeniden kurmaya kalksanız karşınıza çıkacak olan rakam, belki de şu anda PETKİM'in borsada sahip olduğu değerden çok daha yüksek. O yüzden enflasyonist dönemlerde biz genellikle hisse senetlerinde artış bekleriz. 

Hisse senedinin "enflasyondan koruma aracı"na dönüşmesi

İkincisi enflasyon-borsa ilişkisinde hisse senedinin 'enflasyondan koruma aracı'na dönüşmesi

Prof. Dr. Yusuf Kaderli, '90'lı yıllarda çok yüksek enflasyon vardı. Yüzde 100'ü aşan bir enflasyon hakimdi. O dönemde hisse senetlerinin en az enflasyon kadar arttığını görürdük. Hatta enflasyonu üçe, dörde katlayan birçok hisse senedi olduğunu da gördük' derken, bu dönemi de o döneme benzeterek TÜİK tarafından son açıklanan TÜFE verisinin yüzde 61,14, ÜFE verisinin ise yüzde 115 olduğuna dikkat çekiyor.

Hissedilen enflasyonun ise açıklanan oranlarla olan farkının gündemden düşmediğini hatırlatan Kaderli, 'Halkın daha çok hissettiği, yüzde 115'lik ÜFE. Daha gerçekçi olan yüzde 100'e yakın olan' diyerek, Rusya-Ukrayna savaşına, Türkiye'nin CDS primlerindeki yükselişe karşın borsadaki ciddi ralliye dikkat çekiyor. Küçük düzeltmelere rağmen savaşın başladığı 24 Şubat tarihinden bu yana bugüne kadar hemen hemen her gün yükselen bir piyasa görülüyor.

Bir numaralı neden: Enflasyon

Yükselişte etkili olan bir numaralı nedenin enflasyon olduğunu belirten, Kaderli, şunları da açıklıyor: 

Dünyada da bu böyle hatta. Mesela ABD faiz artırıyor. Hatta politika faiz artışını biraz daha yükseltme kararı alabilir. Yani 25 baz puandan 50 baz puana, hatta belki iki kere üst üste 50 baz puan artışa çıkarabileceği senaryoları konuşuluyor. Geçmişte, normal şartlarda ABD bu tür faiz artırımlarına girdiğinde borsa bundan olumsuz etkilenirdi. Ancak o dönemlerde enflasyon yoktu. 

Bugün ABD'de son 40 yılın en yüksek enflasyonu yaşandığı için faiz artırımlarına rağmen enflasyon neredeyse iki haneye yaklaşmak üzere. Mevcut durumda Amerika Birleşik Devletleri'nin enflasyonu yüzde 7,9. Sırf bundan dolayı ABD'de de borsa, faiz artırımlarından olumsuz etkilenmiyor. Yani orada da enflasyon, borsayı olumlu etkiliyor. 

Enflasyon, hasılatı yükseltiyor

Üçüncü ve sonuncusu enflasyonun, şirketlerin gelir tablosuna etkisi.

Kaderli, 'Enflasyonun duran varlıklara etkisi bilanço tarafıydı. Bunun bir de gelir tablosu tarafı var' diyerek gelir tablosunda en önemli kalemin ciro olduğunu hatırlatırken, enflasyonist ortamda şirketlerin maliyetlerinin arttığını bunu da ürünlerin fiyatlarına yansıdığını belirtiyor. Bu nedenle firmalar, önceki yıllara göre satış miktarları artırmasa da enflasyon nedeniyle zam yapınca ciro yani hasılat yükseliyor ve bu da gelir tablosunda 'olumlu' bir görüntü sunuyor: 

Şirketlerin maliyetinin yükseldiği hep konuşuluyor. Tamam ama maliyetler yükseldiğinde şirketler de zararına satış yapmıyor. Bu maliyetler, fiyata ekleniyor. Dolayısıyla hasılat kalemi büyüdüğü için biz bunu gelir tablosunda fiktif de 'enflasyon kaynaklı' kârlar olarak görüyoruz. İster gelir tablosu tarafından ister bilanço tarafından bakın, sonuçta şirketleri temsil eden hisse senetlerinin bundan 'olumlu' etkilenmesi bekleniyor ve nitekim öyle de oluyor. 

Zarar eden yatırımcıda biraz küsme oldu

Borsa İstanbul'un kuruluş tarihinden bu yana geçen 36 yılda 1,1-1,2 milyon bandında yatırımcıya ulaşmakta zorlandığını hatırlatan Kaderli, pandemi sürecinde ise kapanmaların yanında para politikalarında genişleme ile bolluk sürecinde borsaya girişin hızlanarak kuvvetlendiğine dikkat çekiyor. Günümüzde ise son iki yıllık sürece göre bu hız düşmüş durumda. Yavaşlamanın gerekçesi olarak, 'Zaman zaman gelen sert düşüşlerde, yatırımcılar ciddi zarar ettiler. Özellikle bu işi yatırım değil de trade amaçlı (al-sat amaçlı) yapanlar büyük zarara girdiler. Biraz küsme oldu' şeklinde açıklıyor.

2021'in ikinci yarısından sonra artan halka arzlara, 10 misline kadar olağanüstü bir ilginin olduğunu hatırlatarak Kaderli, 'Borsanın özellikle ralli yaptığı dönemlerde biz ilginin arttığını ama gerileme dönemlerinde bu ilginin durulduğunu görüyoruz. Fakat bu asla bir gerileme şeklinde olmuyor. O yüzden başlayan bu ilginin, yatırımcı sayısını 3 milyonlara çok rahat götüreceğini düşünüyorum' diyor.

Borsada son dönemde azalan yabancı yatırımcı da gündemde

Prof. Dr. Yusuf Kaderli,'1997'den beri borsadayım ve yabancı yatırımcının oranı genellikle yüzde 60-70'lerden aşağı kolay kolay düşmez. Zaman zaman sert geri gelişlerle yüzde 50'lere dayansa da hiçbir zaman yarıdan az olmazdı. Her zaman yarıdan fazlası yabancı yatırımcıydı' derken, bu oranın yüzde 37'lere kadar gerilediğini gördüğümüz bu günlerde yabancı yatırımcının güven kaybı yaşamış olması olasılığı göz önünde bulunduruluyor. 

2015-2018 yılları arasında Bakan olarak görev yapan ve 7 Kasım 2020 tarihinde Merkez Bankası Başkanlığı'na getirilen ancak sadece 4,5 ay sonra görevden alınan Naci Ağbal'ın değişikliği çoğu yabancı yatırımcı için güven göstergelerinde son damla olmuş. Kaderli bunu, 'Yabancı yatırımcının çok yoğun şekilde çıkış yaptığı dönem, sayın Naci Ağbal'ın Mart 2021'de görevden alınmasıyla birlikte başlayan dönem' şeklinde açıklıyor.

"Her şey iyi giderken, yabancılar nezdinde hiç iyi karşılanmadı. "

Kaderli bu görev değişikliklerini ve güven sorununu şu şekilde anlatıyor: 

O zamana kadar Naci Ağbal'ın göreve gelmesi, devamında bana göre çok müthiş sayılabilecek sözlü iletişimi, piyasaya güven vermesi, ciddi oranda yabancı yatırımcıyı Türkiye'ye çekmişti.

Sayın Ağbal'ın görevden alınmasıyla artık Merkez Bankası'nın bağımsız olmadığı kesinleşti. Yani zaten belliydi ama o karar, en önemli dönüm noktalarından biri oldu. 

Her şey iyi giderken, yabancılar nezdinde hiç iyi karşılanmadı. 

Devamında da 'faizin indirilmesiyle enflasyonun düşeceği' gibi dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir yaklaşımın inada dönüştürülmesi ve bir para politikası aracıymış gibi kullanılması, Türkiye için negatif bir durumdu. Yabancılar için gerçekten güven kalmadı. Gerek siyasi anlamda, gerek hukuki anlamda, gerek ekonomik anlamda reform bekleyen yabancılar, üstüne üstlük bunlarla da karşılaşınca hızla Türkiye'den çıkmaya başladılar. 

"Yatırım Tavsiyesi Değildir"

cdn.jwplayer.com

Gain TV'de yayınlanan 'Yatırım Tavsiyesi Değildir' belgeselinde konuşan Stratejist Işık Ökte, şu değerlendirmeyi yapıyor: 

Adam bakıyor, ‘Ülkede makro bazda bir şey daha kötüleşiyor. Bir dakika ben Naci beye güvenip alım yaptım' diyor ama Ağbal bir anda görevden alınıyor.

Ökte, para çıkışının Mayıs 2013'ten beri sürdüğünü söylerken, 'Her buraya giren yabancı, aldığımız yanlış kararla ‘Allah kahretsin' deyip çıkmış. Eskiden Boston'dan, New York'tan, Singapur'dan, Dubai'den, Abu Dhabi'den buraya bakan çok büyük kurumsal yatırımcılar vardı. Nerede şimdi o adamlar?' derken, bu dönemin hiç bir döneme benzemediğini ise şu şekilde anlatıyor: 

Türk borsası krizde. Bu kadar kötü bir fiyatlamayı ne FETÖ darbe girişimi sonrası, ne 17-25 Aralık döneminde, ne Bernanke sonrası gördüm.

BIST 100 endeksinin dolar bazında seviyesi de yabancı yatırımcının gözünde önemli bir gösterge oluyor.

2010 ve 2013 yıllarında 500 doları gören endeks, son yükselişlerle ve dolardaki değer kaybını da etkisiyle bugün (13 Nisan 2022) 170 dolar seviyelerinde bulunuyor. Türk Lirası'nın değer kaybetmesinin borsadaki bir etkisi de Türkiye'deki şirketlerin değerindeki ucuzlama oluyor. BIST 100 endeksi, Borsa İstanbul'da işlem gören piyasa ve işlem hacmi açısından en üstteki 100 hisse senedinin performansını ölçerken, teknik detayları ise iki şekilde formüle ediliyor: TL bazlı ve Döviz (genelde dolar (USD)) bazlı. Yani her şeyin olduğu gibi endeksin de dolar cinsinden bir fiyatı var.

BIST 100 endeksi, 13 Nisan 2022 gün ortasında 2.495 puan seviyelerinde bulunurken, Türk Lirası bazında yıl başında 1.871 puandan güne başlamıştı. Dolar bazında da yıla 143 dolardan başlayan endeks, bugün 171 dolarda ancak 2021 başında bu değer, 200 dolar seviyesindeydi.

Şirketler ucuz ama yabancı gelmiyor

Borsada daha önce üç kez 500 dolar seviyesinin görüldüğünü söyleyen Yusuf Kaderli, Türk şirketlerinin bu seviyelerde fazla değerli olduğunu söylerken, 'Türkiye'deki şirketler, bugün bu kadar ucuz olmasına rağmen gerçek anlamda bir yabancı girişi görülmüyor' diyor. 

Yabancı oranının yeniden yüzde 50'nin üzerine çıkmasıyla gerçek anlamda yabancı etkisinden söz edilebileceğini belirtirken, 'Bugün yeniden BIST 100'ün 500 dolar değerinde olduğunu düşünelim. Dolar/TL, 14 lira 70 kuruş seviyesinde. İkisini çarpınca 7 bin 350 puan gibi TL bazlı bir değer ortaya çıkıyor' diyor ve ekliyor: 

Şayet yabancı girişi söz konusu olursa bu direkt, 7 bin 7 bin 500'e gidecek demek değil. Eğer yabancı girerse ülkeye döviz girecek. Bu da döviz üzerinde aşağı yönlü bir baskı yaratacak. Döviz aşağı giderken, Borsa çok hızlı yukarı gitmeye başlar. Bir yerde buluşurlar. Örneğin Dolar/TL 12'ye düşerse 500'le çarpınca 6 bin puana tekabül eder; 10 liraya düşerse 5 bine tekabül eder. Döviz düşmeye, borsa çıkmaya başlar ve biz yine 500 dolara gideriz. Borsa'nın TL bazlı değerini, 7 bin puan üzerine çıkaracak etken, yabancıların doğrudan kendisi değil, yabancılar sayesinde dövizin düşmesi.

Türkiye'de hisseyi elde tutma süresi geriledi

Türkiye borsasını doğal olarak dünyanın en güçlü borsası Wall Street ile kıyaslamak mümkün değil çünkü S&P 500'deki şirketlerin en değersizi bile, BIST 100'deki şirketlerin tamamını satın alabiliyor. 

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Kaderli, 'ABD'nin ilk 50 ya da 60'daki şirketlerinden tek bir tanesinin bile Türkiye'deki tüm borsa şirketlerini satın alabiliyor olması, bizim derinlik ve büyüklük anlamında çok da büyük bir borsa olmadığımızın kanıtı' dese de 'borsadaki işlem hacmi' konusunda önemli bir yerdeyiz. Çünkü Türkiye'deki yatırımcı 'al-satçı' yani elinde hisseyi uzun süre tutmayıp çok fazla al-sat yapıyor. Kaderli, şu bilgiyi veriyor: 

'Sermaye piyasası raporlarına göre elde tutma süresi 17 güne düşmüş. Bu yaklaşık 10 yıl önce 48 gündü. 10 yıldan beri her yıl, düzenli olarak düşmüş bugün 17 güne kadar gerilemiş. Bu aynı zamanda Türkiye borsasının kumarhaneye doğru gittiğinin kanıtlarından bir tanesi.'

Borsada esas olan sabırlı olmaktır

'Borsada Oynanmaz' isimli kitabın yazarı Ekonomist Murat Sağman, 'on adımda karlı yatırım' başlığı altındaki maddelerden bir şöyle: 

Yatırımı orta ve uzun vadede düşünmek lazım uzun ve orta vadeye vardıysanız her gün bakmak anlamlı olmayabilir. Burada uzun vadeli yatırımcı hedefi belirlemek, en doğru yoldur. Borsada esas olan sabırlı olmaktır. Bazen hisse senedinin değerini bulması zaman aldığı gibi o zamanın doğru yönetilmesi de oldukça önemlidir.

Popüler İçerikler

"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu