Borderline Kişilik Bozukluğu son dönemde pek çok kişinin kendine atfettiği bir psikolojik rahatsızlık. Kendisi gerçekten de aklınıza gelmeyecek kadar yaygın, hafife alınmayacak kadar ciddi, korkuya mahal vermeyecek kadar “birlikte yaşamaya ayak uydurulabilecek” bir durum. Ebeveyniniz, kardeşiniz, eşiniz veya arkadaşınız, herkes olabilir… Peki kim bu Borderline’lar?
Kimi zaman bir kedi gibi uysal, kimi zaman saç baş yoldurtacak kadar hırçın; kimi zaman kahkahadan karnınıza ağrılar girmesine sebep olacak kadar neşeli ve pozitif, kimi zaman sizi hayattan bezdirecek kadar negatif; kimi zaman aşırı yorgun, kimi zaman gereksiz enerjik; kimi zaman hassas, kimi zaman güçlü… Tanıdık geldi mi? O zaman hadi devam...
Psikoz ve nevroz ne demek, tanımlarına bakalım önce; Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihinsel bir durumken; nevroz yaşam ve kendi arasında bağ kuramayan bireyin, fiziksel bir nedeni olmaksızın bebekliğinden itibaren bilinçaltına kodladığı içsel kaygılarından kaynaklanan tinsel bir rahatsızlıktır.
Genel olarak toplum tarafından dışlandıkları, değersiz görüldükleri yönünde düşünür, kendileri oldukları sürece reddedilecekleri fikriyle bu durumu bastırmaya çabalarlar. Bu durumu bastırmaya çabalarken de büyük ve aşırı hareketlerde bulunurlar.
Borderlinelar genel anlamda çevrelerindeki bir çok kişi tarafından fark edilemez. Çünkü kişi, uzaktan etrafına oldukça uyumlu görülür. Birine yaklaşmaya başladığı an ise sorunları ortaya çıkmaya başlar. Bazen “acıların kişisi” bazense “milyonların sevimli sevgilisi” etiketleriyle anılmaları mümkündür.
Ama şunu da gözardı etmemelisiniz, bu freni patlamışçasına çağlayan öfkeden kendileri de ziyadesiyle nasibini almaktadır. Üstelik düşünsenize bahsini ettiğimiz kendine öfke size yansıttığından daha ağır; utanç, suçluluk ve büyük bir pişmanlıkla marine edilmiş…
Gelin görün ki öfkelendikleri için pişmanlık yaşamaları ve kendilerini suçlamaları durumu mütemadi surette içten içe tekrarlayıp durur...
Çünkü önceden de belirttiğimiz üzere, devamlı dalgalanan bir hal mevzu bahistir...
Örnek olarak çok fazla para harcamak, tehlikeli ve riskli cinsel ilişkiler, alkol ve madde bağımlılığı, yeme bozuklukları, şiddete meyil gibi kendilerine zarar verebilecek sair davranışları sayılabilir.
Hayatlarına giren insanları önce gözlerinde çok büyütür, ardından hiç umulmadık bir anda değersiz bulurlar. Bu noktada bir savunma mekanizması olan yansıtmadan bahsetmek mümkündür. “Ona bu kadar değer veriyorum, ama ya onun gözünde en ufak bir kıymetim yoksa? Reddedilmek, dışlanmak istemiyorum, o halde ondan önce bunu ben yapmalıyım..” gibi tamamen bilinçdışı dürtülerle hareket ettikleri bir gerçektir.
Borderline’lar için her şey ya beyazdır ya da siyah...
Her şeyin en iyisini yapabilmelerine karşın terk edilme ve başarısızlık korkuları her daim onlarladır ve bu nedenle kendi kendilerini baltaladıkları durumlarla sıkça karşı karşıya kalırlar...
Borderline kişilerin dışarıdan bakıldığında toplumun genelinden bir farkı yoktur, evet. Sorunlu tavırları yalnızca bahsettiğimiz davranışları değil, kişinin geçmişten bugününe süregelen, hayatı boyunca kullandığı savunma mekanizmalarıdır. Planlı bir psikoterapi yardımıyla çözüm için bir adım atılabilir. Çağımızın vebası olarak adlandırılsa ve pek çok kişi tarafından özenilerek kendine atfedilse de, Borderline Kişilik Bozukluğu ne bir trenddir ve özentisi makul görülebilir; ne de Borderline kimseler köşe bucak kaçmayı gerektirir.
cehennem gibi. anlatıldığından çok daha berbat...
Borderline, kişinin içinde alev alev yandığı kendi kişisel cehennemidir...
Desenizde çevrenizde pek kişinin önemsemediği bir olay. Sadece "bahane" gözüyle bakıyorlar. Elbet bir gün bir yerde patlak verecek..