Bora Özkent Yazio: LinkedIn Ölmeli Çünkü Biz İş Unvanımızdan Çok Daha Fazlasıyız

Geçenlerde bir okul arkadaşı kızıma “baban ne iş yapıyor?” diye sormuş. 

Kızım bu soruya yanıt verirken çok zorlandığını, benim ne iş yaptığımdan pek de emin olmadığını fark ettiğini söyledi. Ve endişeli bir gülümsemeyle aynı soruyu bana yönlendirdi: “Baba, sahiden sen ne iş yapıyorsun?”

Aslında hem arkadaşının hem de kızımın derdi ne iş yaptığım değil, unvanım. 

Çünkü derli toplu saygın mesleklerin “doktor”, “mimar”, “mühendis” gibi unvanları olur. Kurumsal hayatta ise somut mesleki unvanların yerini hiyerarşideki yerinizi tanımlayan “yönetici” ya da tabii olduğunuz fonksiyonu açıklayan “muhasebeci” gibi etiketler alır.

Aslında kızımın arkadaşının davranışı her yaştaki insan için geçerli. Herkes birbirinin unvanını merak eder. Çünkü unvan; sahibinin eğitimi, mesleki başarısı, finansal durumu ve toplum hiyerarşisindeki yeri gibi konularda çokça ipucunu taşır bünyesinde.

Sorun şu ki ben unvansız birisiyim.

Bunu sadece kızımın sorusuna cevap verirken zorlandığımda değil, bir yerlere konuşmacı olarak çağrıldığımda da hissediyorum. Konuşmamla ilgili tanıtım malzemelerinde unvanım olarak ne yazmaları gerektiğini her sorduklarında kafamın karışması ve o aralar daha fazla yoğunlaştığım şeylere dayalı bir unvan vermem buna kanıt.

Çünkü ben tek bir unvana sığdıramadığım bir sürü iş yapıyorum. Müsaadenizle sıralayım:

1- Ödüllü kitap yazarıyım. Evet, tam 4 kitabım var ve bunlardan birisi ödüllü.

2- Büyük şirketlerdeki inovasyon takımlarına mentorluk yapıyorum. Bunun ne anlama geldiğini anlatıp içinizi bayıltmayım şimdi.

3- Podcaster’ım. Türkiye’nin iş kategorisinde en çok dinlenen podcastlerinden birisine sahibim. Kimi zaman solo, kimi zaman ise konuklu paylaşımlar yapıyorum.

4- Acemi bir Youtuber’ım. Haftada 3 gün özellikle teknoloji ve yatırımlara odaklanmış videolar hazırlıyorum. Epeyce geniş bir izleyici kitlem de oluştu üstelik.

5- Konuşmacı ve eğitmenim. Kurumlara inovasyon, müşteri deneyimi, yeni teknolojiler ve gelecek gibi alanlarda konuşmalar yapıyor, eğitimler sunuyorum.

6- Girişimciyim. Şu anda kendi kurduğum iki işim var. Ayrıca girişimcilere mentorluk da yapıyorum.

7- Influencer’im. LinkedIn, Twitter ve Instagram üzerinden on binlerce insana ulaşıyorum. Buralarda anlattıklarımdan etkilenen insanlar kariyerlerini değiştiriyor, yatırımlar yapıyor, kendi işlerini kuruyorlar.

8- Part-time öğretim görevlisiyim. Bu yıl ara versem de çok uzun yıllardır Koç Üniversitesi’nde girişimcilik dersleri sunuyorum. Bir ara Bilgi Üniversitesi’nde de çalıştım.

9- Yatırımcıyım. Özellikle yüksek teknoloji şirketlerine uzun yıllardır yatırım yapıyorum. Bunun için uzun araştırmalar yapıyor bazen araştırma sonuçlarımı da paylaşıyorum. Her ne kadar reddetsem de bazıları yatırımlarımı tavsiye gibi algılıyor. 

10-Bloggerım. Türkiye’nin en büyük kişisel gelişim blogu ve e-bülteni olan Haddini Aş’ın hem kurucusuyum hem de yazarlarındanım. Ayrıca Medium’da ve son zamanlarda Onedio’da da içerik yazıyorum. İş arkadaşlarımla birlikte e-bültenimiz sayesinde binlerce insanın posta kutularına her gün bilgi ve ilham parçacıkları atıyoruz.

Evet, 10 ayrı iş yapıyorum. Bunların çoğundan para kazanıyorum. Bu işlerin tamamını profesyonelce yapmaya çalışıyorum, aldığım sonuçlar da güzel. 

Ama çocuğumun gururla paylaşabileceği bir unvanım yok.

Daha da fenası, LinkedIn profilimde “en son nerede çalıştığım” bilgisinin yanına bütün bu işleri ekleyemiyorum. Çünkü LinkedIn benimkisi gibi “yanal ve dağınık” kariyerler için değil,“dikey ve lineer” kariyerler için tasarlanmış.

Önce bir şirkette bir unvan altında çalışırsınız, sonra başka bir hiyerarşik seviyeye, unvana ya da şirkete transfer olursunuz. LinkedIn tasarımcıları 19. yüzyıl sanayi devriminde öngörülen kariyer yolculuğunu yakıştırıyorlar insanlara. Onlar da toplumun büyük bir kesimi gibi dikey ve lineer bir kariyer yolculuğundaki “unvanlarınızın” peşindeler, gerçekte ne yaptığınızın değil.

Oysa daha önceki yazılarımda bahsettiğim yaratıcılık ekonomisi ve 21. yüzyılın sunduğu teknolojik imkanlar insanlara “yanal” ve “dağınık” iş hayatı fırsatları sunuyor. 

Yanallıktan iki kastım var. 

Birincisi yanal kariyerlerde dikey hiyerarşik ilişkilerden kurtulup sadece ürettiklerinize ve bunların müşterilerine/kullanıcılarına odaklanma özgürlüğünü kazanıyorsunuz. 10’dan fazla alanda ürettiklerimde hesap vermem gerekenler sadece müşteriler ve kullanıcılar. Dikey bir kariyer peşinde olmadığımdan hesap vermem gereken bir yönetici de yok, peşine düştüğüm bir unvan da.

Yanallıkla kastettiğim ikinci şey ise tek bir fonksiyona ya da alana odaklamamak. Ki bence bu doğuştan çok işlevli bir tür olan insanlar için daha sağlıklı bir kariyer yolculuğu. Kimse çocukken tek bir oyuna ya da bir oyundaki tek bir role kitlenmez. Çocukluğumuz rengarenktir, oyundan oyuna, rolden role geçeriz. 

Yetişkinliğimiz neden farklı olsun ki? Kimsenin ömrünün tamamını “muhasebeci” ya da “pazarlamacı” mesleklerinin ya da “yönetici” unvanlarının içine hapsetmemesi, özgürce yeni canının istediği yeni şeyleri yapması değil mi daha insanca olan.

Ama LinkedIn öyle düşünmüyor.

Çünkü LinkedIn en temelinde 19. yüzyıl Sanayi Devrimi’nde geliştirilen ve büyük şirketlerin devasa makinalarına dişli bulmaya çalışan bir yapı hala. O unvanınızın net olmasını istiyor. Bu sayede devasa makinalarda hangi dişlinin yerine alacağınızı daha kolay buluyor.

LinkedIn dağınıklıktan da hiç hoşlanmıyor tabii ki. 

LinkedIn tasarımcıları herkesin derli toplu, takip edilebilir, zaman çizelgesine oturtulabilir kariyerleri olsun istiyorlar. 

Benim gibi aynı anda 10 işi yapan, bunların bazılarına zaman zaman ağırlık verirken, diğerlerini bir süre ihmal eden, hatta canı istemezse tamamen rafa kaldıran insanları sevmiyor. İnanmıyorsanız yaptığım işleri LinkedIn’de paylaşmaya çalışın, bilgileri girmeye uygun bir alan bile bulamayacaksınız.

Oldukça çok sayıda takipçisi olan bir LinkedIn influencer'i olarak diyebilirim ki LinkedIn iş dünyasında ölmekte olan ne varsa onu temsil ediyor benim gözümde. Bizim modern iş hayatına, yaratıcılık ekonomisine, yanal ve dağınık kariyerlere uygun yeni çözümlere ihtiyacımız var.

Ve neyse ki böyle çözümler yavaş yavaş geliyorlar. Gelecek haftaki yazımda size çok ilginç örnekler sunacağım. Çünkü kullandıkları teknolojilerin insanların dünya görüşünü çok etkilediğine inandığımdan, LinkedIn yerine bu teknolojileri kullanmanın sizi yeni dünyayla daha uyumlu insanlar haline getireceğine inanıyorum.

Görüşmek üzere ve bana müsaade. Şimdi diğer 9 işimden birisine odaklanmam lazım, bugünlük bu kadar yazmak yeter :)

Web

Instagram

Twitter

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var