Bora Farsak Yazio: Welcome to Hindistan

1970'lerin sonu, 1980'lerin başıydı sanırım, bir okuma yazma seferberliği ilan edildi. Bir baktınız ki 1 sene sonra okuma yazma oranımız iki katına çıkmış, yüzde 90'ların üzerindeydi. Güzel, en azından insanlar adını, adresini yazabilecek moda gelmişti. İyi ama eşeklik baki kalmıştı. Maalesef ki güzel ülkemde benim olduğum 56 sene içerisinde yaşasın cahilim her şeyi biliyorum, cahil cesareti, kabadayılık, efelenmek, bir konuyu bilmeden fikir sahibi olmak hep marifet sayıldı.  Korkarım ki sayılmaya da devam ediyor.

Mutlaka hepimiz televizyonlarda bir şekilde rastlamışızdır; Hindistan trafiği: ışıksız kavşaklar, arabaların, özelliklede motosikletlerin birbirinin üzerine sürdüğü yolu kapmaya çalıştığı kaos ortamı.

Bazen kazalarla bazen de komedi programlarında gündeme gelmiştir. Bugünkü komedimizin başlığını bu oluşturacak.

1970'lerde araç sayısı oldukça azdı.1980'lerin ortalarına geldiğimizde Özal reformları ile birlikte araç sayımız ciddi oranda arttı. Ve tabii ki buna paralel olarak trafikteki dört ayaklı sayısı da arttı. Benim de ehliyeti aldığım döneme denk gelen 80lerin ortasından itibaren trafik canavarı kavramı da büyüyerek ilerlemeye başladı. Tek şeritli yetersiz şehirlerarası yollar, zamanına uygun ama bugün için çok kötü teknolojideki arabalar ve tabii ki trafik canavarının oluşmasındaki birinci etken yukarıda saydığım cehalet ve vurdumduymazlık unsurları. Bunlar ilk başlarda ne miydi; aslında uyarı ve haber verme özelliği taşıyan selektör yapma, sinyal verme gibi medeni davranışlar biz de selektör yaptım ya, sinyal verdim ya yol artık benim kavramının oturmasıydı. O yıllarda en çok korkulan şey kamyon, otobüs şehir içi trafiğinde ise özellikle taksi ve dolmuşlardı.

Sınırlı sayıda trafikte motosiklet olurdu 80lerin ikinci yarısında Türkiye'nin farklı bir boyuta gelmesi sözde refahın artması ve buna paralel Avrupa ve Amerikan mallarının daha kolay ve daha fazla sayıda girmeye başlamasıyla ismi kendinden önde giden bizim andropoza yakın abilerin tercih ettiği  kendilerini Teksas kovboyu zannettikleri ve kıyafetleriyle, oluşturdukları gruplarla kendilerini farklı bir boyuta taşıdıklarını düşündükleri iki tekerlekli sayısı artmaya başladı. Bu grup aslında gene de şanstı.  Sosyoekonomik ve kültürel düzeyleri yüksek olduğundan en azından çevreye motordan çıkan garip gürültü dışında bir zararları yoktu ve oldukça da eğleniyorlardı hâlâ da eğleniyorlar. Kendileri de durumdan son derece mutluydu.  Allah daha iyi etsin.

Aynı dönemde sürat motorları sayısı da arttı ve maalesef ki artan kazalar kaybedilen gencecik canlar kararan aileler, kabus moduna geldi.

Son 20-30 yılda yapılan otobanlar şehirler arası trafik canavarını bir miktar küçültmüş olsa da bu seferde artan nüfus, artan araba sayısı ile beraber şehir içi trafiği  ciddi bir stres kaynağı ve kabus haline geldi. Sabırsız, sinirli, yorgun insanlar trafikte yeni bir canavar modu yarattılar. Ama gelgelelim ki ne zaman Hindistan olduk???? Maalesef ki bu son 10 seneye denk geliyor.

Sanırım özellikle İstanbul'da artan nüfus ve araç sayısına paralel olarak uzayan hatta imkansız hale gelen trafik sureleri, dünyanın en pahalı benzinini kullanma lüksü, ucuz ve kolay ulaşım alternatifi olan motosiklet sayısını artırmaya başladı. Ama asıl kabusumuz paket servisler ile başlayan motor kuryeler ile gelişen arkasında da getir götür işleriyle evrim yaşayan Son 5-6 yılda oldu. Kovid ve sokağa çıkma yasağı  da buna tuz biber ekti. Sayıları karınca modunda artmaya başladı. Bardağın dolu tarafını görmek isterseniz ki bardağın onda dokuzu boş, Okumamış işsiz birçok genç, iş sahibi oldu. Az da olsa evine ekmek götürmeye başladı. Ama  dönüp dolaşıp yine en büyük probleminiz olan eğitimsizlik, saygısızlık ve her şeyi bilen, cahil, saldırgan efelenmeyi meziyet sayan kültürümüz yine başrolü aldı. İki tekerlekliler ile ilgili doğru düzgün bir yasa yok.  Bir varmış bir yokmuş hesabı aynaya bakıyorsunuz hiç kimse yok birden sağa sola hareket edecek olsanız şanslıysanız  ya motor sesi duyuyorsunuz ya kornayı duyuyorsunuz; şanssızsanız maalesef çarpmış oluyorsunuz. Geçenlerde bir emniyet müdürü kardeşimle konuşurken; ya bunlarla ilgili hiç mi bir şey yok dediğimde bana verdiği cevap aslında son derece açıklayıcıydı: Motosikletlerin hareket kabiliyetinden dolayı sen onlara çarptığında ya yandan ya arkadan çarpıyorsun bu sebepten dolayı da her zaman suçlu oluyorsun demişti.

Burada bizlerin yaşadığı maddi ve manevi üzüntülerin yanı sıra maalesef ki devamlı okuduğumuz Allah kimseye vermesin dediğimiz ciddi can kayıpları da var. Ama hepimizin bildiği bir gerçek de var ki evet hareket kabiliyetinden dolayı genellikle 4 tekerlekli araç sürücüleri suçlu bulunsa da aslında çoğunluğunda suçlu onlar değiller. Trafiğe ve kurallara hiçbir saygısı olmayan bu genç kardeşlerimizin çoğunluğuna ters yönde olsun emniyet şeridinde olsun da hatta konuyu abartıp kaldırımda bile olsa ona korna çaldığınız da ya da  bir şey söylediğinizde genellikle son derece terbiyesiz, saygısız, hakaretvari cevaplar aldığımız yetmiyormuş gibi üzerinize saldıran sizi dövmeye çalışan sayısı da hiç az değil.

Bunlar için özel bir yasa var mı inanın bilmiyorum bakmadım da ama bildiğim bir şey var ki adlarının başında motor var yani mademki motorlu araçlarla aynı yolu kullanıyor mademki aynı trafiğe çıkıyor. Yollarda trafik kurallarına saygı duymaları, bizimkine saygı göstermiyorlarsa kendi canlarına ve kendi mallarına saygı göstermeleri gerektiğini düşünüyorum Bir gün bunlarla ilgili bir yasa çıkacak, bir hakim bir savcı bir örnek karar verecek ve bu günler geride kalacak diye düşünmek istiyorum ama o gün gelene kadar yanan kaybedilen  canlar, sakat kalanlar ve  sorumlu tutulanların üzüntüleri bu deftere yazılmaya devam edecek. En yakın sürede cehaletimizin azalması saygının artması dileğiyle. Şimdilik Hindistan'dan hoşçakalın diyorum.

Instagram

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
YORUMLAR
29.09.2021

Bora bey selam 13yaşında ilk motorumu kuponla almış biri olarak, şimdi 34yaşındayım, çok kurye ile kavga ettim gerek dövdüler gerek dövdüm. Hala motorım var. En kuvvetli motorumu 2009 2013 arası kullandım. Hafif gücü artmış gilera nexus 500dü. Makasa çok girmezdim girende görmezdim. Bugün cbf 150 var 2013 model. Bugün yağmur yağdı diye ıslanmaktan üşenip metrobüsle bir ziyaret yaptım. Hep gidenleri izliyorum saçma sapan makasa girenler kasksız olanlar vb. malesef bu konu çok önemli. Artık cc hp oranı da arttığı için çok dikkatli olmamız gerek. Güzel yazı +1

30.09.2021

Ben bir hobi amaçlı motosiklet kullanıcısıyım, 1. Motorcular aralarda geçiyor: ben de motosiklet kullanırken aralardan geçiyorum, bu durum gelişmiş ülkelerin bir çoğunda yasal ve ismi "filtering". kurallara bağlanmasını ben de isterim ancak yasakçılık kültürüne de karşıyım. 2.Motosikletler de motorlu araçlardır, kurallara uyusunlar: kesinlikle katılıyorum, filtering ve emniyet şeridi kullanma dışında her kurala uyuyorum. Ancak, bu kuralsızlıkların bir bölümü de otomobil sürücülerinden kaynaklanıyor. Uygun hızda şeridinizde motosikletle giderseniz arkanızdaki otomobil sizi sıkıştırıyor. Emniyet şeridi ve filtering bu yüzden biraz. 3. Aralardan geçen motosiklete çarparsanız suçlu siz olursunuz. : yanlış, yasa kural belli, şerit ihlali yapan sürücü suçludur. 4. Kuryeler hiçbir kurala uymuyor. :Bu kişiler neden bu kuralları hiçe sayıyor. Eğer bizler siparişimizi 15dk geç almayı problem etmezsek, büyük çoğunluk da canını tehlikeye atıp bu kuralsızlıkları yapmazlar.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ