Ben dahil hepimiz zannederiz ki doğduğumuz gibi küt diye öleceğiz bir anda ama keşke öyle olsaydı. Modern tıp ömrü uzattı mı? Bunun cevabı kesinlikle bir evet ama nasıl uzattı? İyilik mi yaptı kötülük mü yaptı? Bunun cevabı kişiden kişiye o kadar farklı ki inanamazsınız. Bu kadar farklı olmasaydı dünya on yıllardır ötenaziyi tartışıyor olmazdı. 75 yıllık hayatımızı üçe ayırırsak giriş gelişme ve sonuç yılları dersek herhalde son 25 yılımız yani sonuç yılları artık ağrılarınızın arttığı yavaş yavaş kronik hastalıklarımızın ortaya çıktı hastane başvurularımızın doktor başvurularımızın sayısının arttığı bir dönemdir.
Hayat uzadıkça tüm dünyada sağlık sistemlerinin de çökmeye yüz tutmasının sebebi budur. Çünkü emekliye ayrıldıktan sonra yaşam süreci sağlık sorunlarının başladığı, arttığı ve giderlerin tavan yaptığı bir dönemdir. Son 20-30 yılda dünya tarihinin tamamında bulunulan keşiflerden daha fazla keşif yapıldı bu tıp alanında da geçerli her 3 yılda tıp %50 gelişiyor. Amaç biraz evvel yazdığım gibi hayatı uzatmak ve hatta ölümsüzlüğü bulmak. Peki bugün neredeyiz? Günümüz teknolojisinde ölüm erteleye biliyoruz evet bu kesinlikle doğru ama ne pahasına biliyor musunuz? Tahmin ettiğiniz gibi laylay yaşadık loyloy öleceğiz diyorsanız çok büyük bir yanılgı içerisindesiniz.
İnsanların anca yüzde birkaçı ani ölümle yüzleşen biliyorlar bu da bir kalp krizi olabileceği gibi kazalar sonucunda çoğunlukla ortaya çıkıyor ama asıl ölüm sebeplerine ve arzu etmediğimiz şekillere geldiğimizde ise bunlardan aslına bakarsanız Kötünün iyisi terminal hastalıklar dediğimiz kanser ve benzeri hastalıklar. Bu grup oldukça keyifsiz bir durum ancak bu dönemde ağrılarla savaşarak bu periyodu en makul bir şekilde geçirmeye çalışıyoruz. Hastalarımızda bu terminal dönem dediğimiz dönem genellikle çok uzun olmuyor.
Diğer bir başlık ise kronik hastalık ve organ yetmezliği dönemi ki bu dönemde yapılan tedavilerle bir başarı sağlansa da maalesef sorumlu olan organ inişli çıkışlı bir halde giderek kötüye gidiyor ve kaçınılmaz son, son derece keyifsiz, son derece üzücü bir şekilde sizi bekliyor oluyor. Bu dönemde doktor ve hastane başvurularını sıklığı hem hastayı hem hasta yakınlarına son derece üzen ve yoran bir süreç oluyor.
Son örnek ise, yaşlılık yani çok uzun süre yaşamak ki bu dönem gerek terminal gerekse organ yetmezliği döneminden daha düşük bir kalitede ve daha uzun bir süreyi kapsıyor gözle görülen tanı konulmuş belirli bir hastalığınız yok ama 90'lı yüzlü yaşlara gelmişsiniz artık bütün organ ve sistemler yavaş yavaş, yavaş yavaş çöküyor ama maalesef bu süreci belirlemek mümkün değil. Evet ilgi çekici bir başlık keyifsiz bir konu ama maalesef ki bugüne kadar aklınıza hiç gelmeyen gerçek bu peki bir buçuk sene evvel hazırladım yazıyı bugün niye mi yazdım? Çünkü maalesef ki ben şu anda bu pozisyondayım ve annem 2 buçuk aydır yoğun bakımda. Onunla uğraşıyorum, bununla yüzleşmek zorunda kaldım. Egoist davranıp yaşatmaya çalışıyorum, onun nefesi benim nefesim. Çınarım devrilmesin diyorum ama o acı çekiyor, eriyip soluyor. Ölmek isteyip ölememek nedir, gördüm.
Kronik hastalığı... Ahhh çok iyi biliyorum. 😔