Peki ne oldu da kaçan kaçana, istifa eden edene, mesleği bırakan bırakana haline geldik?
Kabul etmekte zorlandığımız en önemli etkenlerden bir tanesi, ne kadar uğraşırsak uğraşalım hala Batılı olamadık. Biz Doğuluyuz arkadaşlar öncelikle bunu kabul edelim, yolumuza öyle devam edelim.
Ha benim için burada çok önemli bir kriter var. Medeni olamadıktan sonra Batılı olsan ne yazar medeni olduktan sonra Doğulu damgan olsa ne yazar ama maalesef ki “coğrafya kaderdir” her başlıkta olduğu gibi bunda da geçerli.
Bilgisi olmadan fikri olan ve bunu bizdeki gibi meziyet sayan toplumlarda diploma ve gelir düzeyi düşmanlığı hep vardır. Harcanan emek, giden gençlik, yok olan yıllar ve bu yolda harcanan paralar hep göz ardı edilir. Hedefe eleştirilen başarı ve gelir düzeyi kalır.
Cumhuriyet tarihimiz boyunca da hep gerek eğitim seviyesi gerek sosyal statü gerekse gelir düzeyi olarak doktorlar bu hedef tahtasında hep 12'de oturmuşlardır. Bu son satırlarda saydıklarım da tarihimiz boyunca doktorluğu hep cazip kılmış, üniversite giriş sınavlarında hep en yüksek puanlı tercihler tıp fakültelerine ait olmuştur ve son yıllara kadar da sosyal statü ve gelir düzeyi genel olarak özelliğini korumuş ve devam etmiştir. Yok olan ise ideallerdir. 32 senelik bir hekim olarak bizim zamanımızda amfilerin yüzde 90'ından fazlasını idealist doktorlar doldururken bugün doktorluk maalesef ki ideal olmaktan uzaklaşmış, hayallerdeki statü ve hayallerdeki gelir kaynağının yanı sıra maalesef ki iş garantisi olarak görülmeye başlanmıştır. Ki bu iş garantisi de keyifli ve tatminkar olmaktan son derece uzaktır ama üniversiteli işsizlerin sayfa sayfa yer aldığı ülkemizde yine de bir tercih sebebi olmaktadır.