Bora Farsak Yazio: Covid-19'da Mucize Gerçekleşmeyecek Boşuna Beklemeyin

Neredeyse 1 yıldır biz dahil tüm dünya Covid-19 üzerine yoğunlaştı. O semptom, bu ilaç, şu aşı derken maddi manevi Covid-19’a yenik düştük. Savaş kaybedilmiş değil sonunda kazanılacak. Ama beklenildiği gibi bugün aşı çıktı, okus- pokus ertesi gün Covid-19 bitti böyle bir mucize gerçekleşmeyecek. Önünde bilimsel, kanuni ve ciddi piyasa engelleri var. Bunun üzerine jeopolitik gerilimler ve ulusalcı yaklaşımlarda eklendiğinde yüksek riskli bile olsa birçok ülke ya da bireyin arzu ettikleri tedaviye ya da aşıya ulaşamayacağı kesin.

Çinli bilim insanlarının Covid-19 Genom sıralamasını internette yayınlamasının üzerinden geçen süre içerisinde birçok ülke, birçok bilim insanı aşı ve tedavi geliştirmek üzere uğraşmakta. Şu anda 80'in üzerinde aşı çalışması var fakat üstesinden gelinmesi gereken bir o kadar da problem var.

Aşının geliştirilmesi

Normalde aşı üretimi ya da geliştirilmesi güvenlik ve etkinlik öncelikle olmak şartıyla yıllar, hatta 10 yıllar süren bir süreçtir.

Güvenlik bir lütuf değildir. Dengue Humması denilen hastalıkta piyasaya sürülen aşı ve respiratuvar sinsityal virüs aşısı uygulamayı takiben birçok probleme sebep olmuştur.

Benzer bir şekilde etkinlik de bir lütuf değildir. Aşının ciddi bir şekilde etkin olması ve koruması beklenmektedir. Yani bağışıklık geliştirmesi.

Covid-19 aşısı geliştirme teknikleri içerisinde daha evvel başarı ile kullanılmamış yöntemler de denenmektedir ki başarısızlık şansı yüksektir.

Aşıların en önemli özelliği ise aşılamayı takiben kalıcı bağışıklık geliştirmesidir ki, bu şimdiye kadar maalesef ki korona virüs aşısı çalışmalarında uzun dönemli gerçekleşmemiş, hatta hastalığı geçirenlerin bir kısmında dahi kalıcı bağışıklık gelişmemiş, 2. atağı geçirenler yayınlanmıştır.

Her ne aşısında olursa olsun etkinlik için yapılan ve yan etkiler için yapılan klinik aşamalar zorunludur.  Opsiyonel değildir. Bir aşıya onay alınmadan evvel bunların yıllarca yapılması gerekmektedir. Şu andaki aceleden dolayı hayvan testleri ve erken insan denemeleri paralel olarak yapılsa bile kalan yol oldukça uzundur. Ayrıca deneysel çalışmaların biraz da özet geçildiği bir gerçektir.

Pasif bağışıklık dediğimiz bugün için daha önceden Sars-Co-2 enfeksiyonu geçirmişlerden toplanmış olan antikorların verilmesi bu aralar oldukça ciddi ilgi çekmektedir. Bunun yanında aşıdan çok Antiviral ilaç geliştirilmesinin daha kolay, daha hızlı ve daha yaygın olacağı ve sadece hastalarda kullanılacağı için daha güvenli olacağı da unutulmaması gereken bir gerçektir. Unutmayın aşı sağlıklı bireylere yapılan bir uygulamadır. Yani %100 güvenli olmayan bir aşı, sağlıklı bir insanın hastalanmasına ya da bir komplikasyonla karşılaşmasına sebep olacaktır.

Aşının üretimi

Üreticiler, özellikle de küçük biyoteknoloji firmaları aşıyı piyasaya sürmeden önce kendilerine büyük bir ortak bulmak durumundadırlar. Aşı üretiminde iki tane dönüm noktası vardır. Bunlardan bir tanesi proof of principles denilen prensibin ispatı yani işe yarayıp yaramayacağının kanıtıdır.  Bu %95 oranında başarısızlıkla sonuçlanan ilk basamaktır. Diğeri ise son üründür. Yani bütün testler tamamlanıp, bütün kriterler tutturulup ürünün piyasaya çıkartılması aşamasıdır ki birçok üretici bu kapasiteye sahip değildir.

Bu aşamada yapılan yoğun çalışmaların aslında beklenmedik sonuçları da vardır.  Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi birçok bilim insanının çalışmakta oldukları ve aslında çok önemli ve gerekli olan birçok aşı çalışmasını, kendileri Covid-19' a yoğunlaştıkları için rafa kaldırılmış olmasıdır.

Fiyat bu süreçte gene en önemli etkenlerden bir tanesidir gelişmiş marketlerde aşı, sektör şirketleri için oldukça kazançlı bir kapıdır, birçok ülke fiyat sınırlamaları getirse de çoğu subvanse etmek zorunda kalmaktadırlar.

2009’da bunun bir örneği yaşanmış, gelişmiş ülkeler aşıların tamamını başta almışlar, gelişmekte olan ve ekonomisi sınırdaki ülkeler daha düşük fiyatlarla aşı alsalar da bu pandemi sürecinde değil pandemi sürecinin sonrasına ya da sonlarına kalmıştır. Bunun örnekleri günümüzde de vardır mesela Amerikan başkanı Trump, Alman şirketine ait aşıyı satın almaya kalkmıştır. Doğal olarak herkes kendi ülkesini, kendi vatandaşını korunma yöntemini seçecektir.

Yine benzer şekilde Avustralya hükümeti kendi aşı firmalarına Avustralyalıları önce aşılama şartı koymuştur.

Aşının dağıtımı

Her şeyde olduğu gibi global bir liderlik, koordinasyon ve ilişkiler, burada da yani aşının dağıtımında da belirleyici rol oynayacaktır. Ama sizlerin de bildiği gibi hiçbir zaman bu gerçeğe dönüşmeyecek, her zamanki gibi zengin fakiri ezecektir. Aslında bir yandan baktığınızda “haksızlar mı?” diye de düşünebiliriz, çünkü size bu soruyu sorsak?  Acaba öncelikle Türk vatandaşlarına mı yoksa bütün dünyayı mı aşılamayı tercih edersiniz? Bu aslında ciddi bir tartışma konusu olabilir ve yakında oluşacak en büyük problemlerden bir tanesidir.

Bu arada, hiç kimsenin yıllardır yüzüne bakmadığı Pnömokok aşılarına ve herkesin peşine düştüğü eczanelere gidip adını yazdırdı grip aşılarına baksanıza. Her sene 500 -1 milyon civarında yapılan ya da bütün uyarılara rağmen hiç kimsenin yüzüne bakmadığı aşılar bugün karaborsa olmuş ve herkes bir şekilde ulaşmaya çalışmaktadır.

Sonuç olarak yazının başlığında belirttiğim gibi bir mucize olmayacak. Aşı bulundu diye ertesi gün 8,5 milyar insan aşılanamayacak. Daha önümüzdeki süreçte birçok yan etki, birçok komplikasyon çıkacak. Aşıya ulaşımı olanların bir kısmı aşılanmayı reddedecek ki bunlardan bir tanesi de benim. Altı ayda icat edilmiş, 6 ayda geliştirilmiş, deneyleri tam olarak tamamlanmamış bir aşıyı kesinlikle erken dönemde olmayı planlamıyorum. Ama yukarıda yazdığım başlıkların hepsi ve de şu anda ön göremediğimiz gerek üretim

aşaması gerek pazarlama aşaması gerek dağıtım aşaması olmak üzere birçok problemle karşılaşacağız. Yani uzun lafın kısası ben size şunu söyleyeyim; önerilen tedbirlere lütfen uyalım, bunların hiçbirisi şaka değil.  Bunu ayakta bir grip gibi geçirebileceğiniz gibi yoğun bakımda aylarca entübe kalıp sürünerek de geçirme ihtimali söz konusudur. Tabii yoğun bakımdan iki ayak üzerinde çıkabilirseniz şanslı sayılacaksınız. Bu sebepten dolayı tedbirleri uyup artık bunun bir hayatımızın parçası olduğunu kabullenmekte yarar var. Eğer virüs bize bir iyilik yapıp da iyi yönde yapısını değiştirmez ise bu gidişat uzun yıllar boyu böyle devam edecek. Buradaki şansımız tabii ki yeni bulunanlar, gelişmeler, konuya yoğunlaşmış bilim insanları ve endüstri desteği. Ayrıca her gün artan hasta, tedavi tecrübesi ve tedavi alternatifleri. Sağlıkla maskeli kalın.

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt