Normalde aşı üretimi ya da geliştirilmesi güvenlik ve etkinlik öncelikle olmak şartıyla yıllar, hatta 10 yıllar süren bir süreçtir.
Güvenlik bir lütuf değildir. Dengue Humması denilen hastalıkta piyasaya sürülen aşı ve respiratuvar sinsityal virüs aşısı uygulamayı takiben birçok probleme sebep olmuştur.
Benzer bir şekilde etkinlik de bir lütuf değildir. Aşının ciddi bir şekilde etkin olması ve koruması beklenmektedir. Yani bağışıklık geliştirmesi.
Covid-19 aşısı geliştirme teknikleri içerisinde daha evvel başarı ile kullanılmamış yöntemler de denenmektedir ki başarısızlık şansı yüksektir.
Aşıların en önemli özelliği ise aşılamayı takiben kalıcı bağışıklık geliştirmesidir ki, bu şimdiye kadar maalesef ki korona virüs aşısı çalışmalarında uzun dönemli gerçekleşmemiş, hatta hastalığı geçirenlerin bir kısmında dahi kalıcı bağışıklık gelişmemiş, 2. atağı geçirenler yayınlanmıştır.
Her ne aşısında olursa olsun etkinlik için yapılan ve yan etkiler için yapılan klinik aşamalar zorunludur. Opsiyonel değildir. Bir aşıya onay alınmadan evvel bunların yıllarca yapılması gerekmektedir. Şu andaki aceleden dolayı hayvan testleri ve erken insan denemeleri paralel olarak yapılsa bile kalan yol oldukça uzundur. Ayrıca deneysel çalışmaların biraz da özet geçildiği bir gerçektir.
Pasif bağışıklık dediğimiz bugün için daha önceden Sars-Co-2 enfeksiyonu geçirmişlerden toplanmış olan antikorların verilmesi bu aralar oldukça ciddi ilgi çekmektedir. Bunun yanında aşıdan çok Antiviral ilaç geliştirilmesinin daha kolay, daha hızlı ve daha yaygın olacağı ve sadece hastalarda kullanılacağı için daha güvenli olacağı da unutulmaması gereken bir gerçektir. Unutmayın aşı sağlıklı bireylere yapılan bir uygulamadır. Yani %100 güvenli olmayan bir aşı, sağlıklı bir insanın hastalanmasına ya da bir komplikasyonla karşılaşmasına sebep olacaktır.