İngiltere, kendi halkını bu azılı düşmandan korumak amacıyla, Londra’nın tam göbeğinde bir sığınak inşa etmeye karar verir. Hem de tam 8 bin kişilik, kocaman bir sığınak.Savaşın galiplerinden olan İngiltere’ye, ölüm hiç uğramaz. Sığınak ise herhangi bir zarar görmeden günümüze kadar gelir.“Growing Underground” ismini verdikleri projeleri, dünyanın en büyük yeraltı tarlası unvanına sahip. Bu tarlayı oluştururken de akıllarında olan şey, güneşin erişemediği bu yerin, aslında bir tarla için en ideal ortamlardan birisine sahip olduğunu düşünmek olmuş.Bu bitkiler, bu tip ortamlarda kısa sürede ve rahatlıkla büyüyebiliyor.Ortamın sıcaklığı, ışık düzeyi ve besleyici maddelerin miktarı otomatik olarak, bilgisayarlar aracılığıyla ayarlanıyor.Ayrıca, tarım ilacı da kullanılmayan bahçede geleneksel bahçelere oranla yüzde 70 daha az su harcanıyor. Yani, tam bir doğa dostu.Şimdilik sadece lokal retorantlarla çalıştıklarını aktaran operasyon şefi Michel Roux, en yakın zamanda tam kapasite çalışmaya başlayacaklarını da söylüyor. Bu durumda tarlanın getirisinin yıllık 45bin Pound civarında olması bekleniyor.Şimdilerin en önemli üretim merkezini kurdukları için, şahsım ve dünya adına, bu iki girişimciye teşekkürü bir borç bilirim. Tez zamanda bizim ülkemizde de böyle önemli girişimleri görebilmek umuduyla..