Bocuk Gecesi, Koleda Bayramı ve Niceleri! Anadolu'nun Dört Bir Köşesinden Unutulmak Üzere Olan Bazı Ritüeller

Anadolu coğrafyasının geçmişten günümüze kadar birçok topluluğa ev sahipliği yaptığı gözle görülür bir gerçek. Bu durum ise günümüzde birçok farklı kültürün ülkemizde yaşamasına neden oluyor. Anadolu denildiğinde ise akıllara ilk gelen şeylerden biri yüzyıllardır süregelen ritüeller. Bu ritüeller kimi zaman kötülüklerden korunmak kimi zaman yağmuru durdurmak kimi zaman ise yağmur yağdırmak için yapılmış. Ritüeller günümüzde eskisi kadar yapılmasa da hala unutulmayan yerler de var. İşte Anadolu'nun dört bir yanından unutulmak üzere olan o ritüeller!

İçel'de yağmur yağdırma ritüelleri

Anadolu'da geçmişten günümüze yağmur yağdırma törenleri yapıldığı bilinir. Yağmur duası olarak da bilinen bu ritüelin ne zaman ve nasıl yapılması gerektiği hadislerde de yer alır. Hadislere göre yağmur yağdırmak için sabah vaktinde yerleşim alanlarının dışarısında iki rekatlık namazlar kılınır. 

Bu namazlara katılan insanlar sade kıyafetler giyerler, namazdan sonra ise iki rekat hutbe okunur. Sonrasında cübbeler ters çevrilir ve dua edilir. Duadan sonra okunmuş taşlar sulara atılır. Edilen bu dualar yüksek yerlerde ve yerleşim yerlerinin uzağında gerçekleşir. Dua sırasında elbiseler ters giyilir, eller yere çevrili şekilde tutulur. Tüm bunlardan sonra ise toplu yemekler yenir, fakirlere aşlar dağıtılır.

Doğu Karadeniz'in güneş ritüeli

Doğu Karadeniz'de yaylalar ve sisli havalar ayrılmaz ikililerdir. Bazen sisli hava günlerce dağılmaz ve yaylacılık ile uğraşan kişiler güneşe hasret kalırlar. İşte o günlerde yaylacılar güneş dualarına çıkarlar ve sisli havanın dağılmasını beklerler. Yaylacılık kültürünün günden güne azalması ise bu ritüelin de zamanla unutulmasına neden olmuştur.

Güneş duasına kimi yörelerde sis kovma ritüeli de denir. Yapılan törenler ve söylenen tekerlemeler aynıdır yalnızca isimler değişiklik gösterir. Ritüeller şu şekilde gerçekleşir; yoğun sisli hava birkaç gün devam edince çocuklar bir araya toplanır ve evleri sırası ile gezmeye başlarlar. Bu topluluğun önünde bulunan iki kişinin elinde süpürgeden yapılan bir kukla bulunur. Geri kalan çocuklar ise ellerinde boş kaplar taşırlar ve bu kaplara evlerden topladıkları kaymak, yağ ve peyniri bu kaplara koyarlar. Eğer bir evin kapısında çocuklar çok uzun süre bekletilirlerse şu tekerlemeyi söylerler;

“Gucgucura ne istersun

Allah’tan güneş isterum

Hatunlardan baş yağ isterum

Verursan ver gidelum

Vermezsan kov gidelum.”

Tüm evler gezildikten sonra belirlenen bir yere gidilir ve ateş yakılır. Evlerden toplanan malzemeler ile yakılan ateşte kuymak yapılır. Kuymağın yüzeyinde oluşan yağ kaşıklar ile sisin üzerine doğru atılır. Bu hareketin sebebi güneşi davet etmektir.

Rize'nin "Babra Bubrik" ritüeli

Yine sisli havaları kovmak ve güneşi davet etmek için uygulanan güneş ritüeline Rize'de 'Babra Bubrik' ismi verilir. Bu ritüelde çocuklar yaylayı kaplayan sisin kalkması için çalı süpürgesinden bir ağaç bebek yaparlar. Ağaç bebek yapıldıktan sonra bebek ile birlikte yayla evleri dolaşılır ve hep birlikte bir türkü söylenir. 

Ev sahipleri bu süre zarfında kaymak, un, yağ ve tuz verirler. Toplanan bu erzaklar ile bir kazanda höşmeri yapılır ve sisin dağılması için yapılan höşmeri ateşe atılır. Söylenen türkü ise aşağıdaki gibidir; 

'Babra bubrik ne ister

Kaşuk kaşuk yağ ister

Folden yumurta ister

Tekneden kaymak ister

Verenin oğli olsun

Vermeyenin de kör-topal kızi olsun

Allah’tan güneş ister.'

Bir Balkan ritüeli: Bocuk Gecesi

Bocuk gecesi, günümüzde Edirne ve Tekirdağ'da kutlanmaya devam eden bir ritüel. Bu gecede insanlar bir araya geliyorlar ve bal kabağından yapılan yiyecekleri yiyorlar. Bal kabağının yanı sıra bu gecede kar suyunda haşlanan mısırlar yeniyor. Neredeyse unutulmak üzere olan bu ritüel, genellikle yılın en soğuk zamanlarında yapılıyor. Bu ritüelin ismi ise Bocuk ismine sahip olan kötücül bir varlıktan geliyor. Bocuk gecesi, cadılar bayramına da sıklıkla benzetiliyor. 

Ritüelin yapılma şekli ise şöyle; gençler yüzlerini boyuyorlar ve evlerin kapılarını çalarak ev sahiplerinden bal kabağı tatlısı istiyorlar. Bocuk isimli varlığın evine ve hayvanlara zarar vermesinden korkan ev sahipleri ise çeşitli yerlere bal kabakları yerleştirtiyorlar.

Bir başka Balkan geleneği: Koleda Bayramı

Koleda Bayramı, kışın en soğuk gecelerinde kutlanan bir balkan bayramı. Bu gecede aileler ve komşular bir araya gelerek kötü ve karamsar düşünceleri simgeleyen kıyafetler giyiyorlar. Bu kıyafetleri giyen insanlar birbirlerine hikayeler anlatıyorlar. Bu gecede de aynı Bocuk Gecesi yapılan yemekler gibi bal kabağı yeniyor. 

Koleda Bayramı'nın hazırlıkları çoğunlukla 20 Aralık'ta başlıyor. İnsanlar o güne özel kıyafetler giyerek çeşitli şapkalar takıyorlar. Aynı zamanda bu bayramda o güne özel ritüel şarkıları söyleniyor. Bu ritüel, Kırklareli bölgesi çoğunlukta olmak üzere birçok Balkan bölgesinde yapılıyor.

Kutup yıldızı karşılama ritüeli

Bu ritüel 800 yıla yakın bir süredir Kazdağları'nda gerçekleştiriliyor. Ritüelin aslı ise köylerde yaşayan Alevi Türkmenlere ait. Ritüelin yapılışı ise şu şekilde; her yıl ağustos ayında kutup yıldızı dünyaya en yakın konumdayken insanlar Sarıkız zirvesinde çadır kurar ve kurban keserler. Bu geleneğin temelleri ise Şamanizm'e dayanır. 

Çadır kurulup kurban kesildikten sonra dilekler dilenir. Aynı zamanda Sarıkız zirvesinde bulunan ağaçlar kesilmez, hayvanlar avlanmaz. Sarıkız'ın mezarının olduğu düşünülen bu zirve, aynı zamanda tanrının evi olarak da kabul edilir.

Diyarbakır'ın kamçı şenlikleri

Bu geleneğin geçmişi 600 yıla yakın bir zamana dayanıyor. Bu ritüel, her yıl 15 Mayıs'ta başlar ve 25 Mayıs'ta sona erer. Bu ritüele katılan insanlar birbirlerini kamçılar ile döverler. Ritüelde kullanılan bu kamçılar bir gece öncede hazırlanırlar. Bu kamçılar halatlar ve bezler ile yapılır. aynı zamanda bu ritüele yalnızca erkekler katılabilir. 

Genç yaştaki erkekler bu ritüele günlük kıyafetler ile katılırlar. Dövüşen kişileri izlemek üzere seyirciler gelir ve hakemler de dövüşü yönetirler. Bu dövüşte bir kazanan ya da kaybeden bulunmaz. Her ne kadar anlamsız gelebilecek bir ritüel olsa da bu olayın hasat zamanını kutlamak için yapıldığı söyleniyor.

Antakya'nın yıkanma bayramı

Bu ritüel, Yahya Peygamber'in Hz. İsa'yı Şeria Nehri'nde yıkayıp vaftiz ettiği gün gerçekleşiyor. Her yıl 14 Ocak tarihinde Antakya'da kutlanan bu günde insanlar yıkanmak için nehirlere ve ırmaklara gidiyor. 

Kıddes ismi de verilen bu ritüel, Nusayriler için yaratılış günü anlamına gelir. Bunun nedeni ise Firavunun zulmünün o gün bittiğine inanılması. Bu inanca göre de 14 Ocak tarihinden 5 gün sonra insanın yaratıldığı söyleniyor. Allah'ın insanı 19 Ocak günü kutsadığına inanılan bu günde dualar ediliyor. Bu dualarda reyhanlar, zeytinler, kuşlar ve topraklar eşlik eden şeyler oluyor.

Tunceli'de ölüye yiyecek ulaştırma ritüeli

Tunceli'de ölüler için verilen hayır yemeklerinin sonunda insanlar tanrı bizim yediğimizi ona eriştirsin diye dualar edilir. Ölüye yiyecek ulaştırma ritüeli ise şu şekilde yapılır; bir mum alevinin üzerine un serpilir ve yakılır. O mumdan çıkan kokunun ölüye ulaşacağı düşüncesine inanılır. Bu ritüeli yapan insanların birçoğu kokunun mezarın içine girebileceğine inanır.

Bu içerikler de dikkatinizi çekebilir;

Gül Ağacı Bulamayanlar Üzülmesin: Hıdırellez İçin Uygulayabileceğiniz 11 Ritüel
Yaşattıkları Gelenekleriyle Sizde Hem Gitme İsteği Uyandıracak Hem de Biraz Ürkütecek Ritüel ve Festivaller
"Allah'ım Sen Akıl Fikir Ver" Dedirten 25 Sıra Dışı Ritüel

Popüler İçerikler

Bozdoğan Kemeri'ndeki Polis Barikatına Sosyal Medyadan Gelen İlk Tepkiler
MHP, TikTok'un Kapatılması İçin Kanun Teklifi Hazırlıyor: "Ahlak Yok Olursa Gelecek Yok Olur"
Premier Lig Devinden Arda Güler'e Çılgın Teklif! Bonservis İçin 50 Milyon Euro Düşünülüyor