Kariyer basamaklarını birer birer çıkmaya başlayan Dixon, kendisinin de söylediği gibi sahada hep bir şeyler kanıtlamaya çalışırcasına ve büyük bir açlıkla ter döküyor.
Troy Üniversitesi'nden sağlık bölümünü yüksek bir dereceyle tamamlıyor ama büyük hayaller peşinden koşmanın da yersiz olduğunu biliyor.
Bunu bir röportajında 'iyi istatistiklerim vardı ama 1.78 metre boyun NBA'de bir kadroda yer almak için yetersiz olduğunu biliyordum' şeklinde anlatıyor, rotayı Avrupa basketboluna çeviriyor.
Kendini Gençlere Adadı
işte o uyuşturucu satıcısı çocuğun önceki gün Türkiye Basketbol Ligi'nde şampiyonluğa ve MVP oluşuna uzanan hikayesi böyle başlıyor.
Dixon geleceğine de yatırım yapmayı ihmal etmiyor. Chicago'da umutsuz gençlere yardım sağlayan 'Lionheart' (Aslan kalpli) vakfının da kurucusu.
Ayrıca yaz aylarında gençler için basketbol kampları düzenliyor. Kendisinin 'istediğimden çok daha hızlıydı' diye tanımladığı büyüme süreci sırasında belki de hiç yanında olamayan ailesine ev ve araba almayı da ihmal etmiyor.
Şimdi iki kızı var. Birinin ismi Heaven (Cennet), diğeri ise Angel (Melek). Karşıyaka'dan artan zamanlarını onlarla değerlendiriyor.
Bu film senaryosu olabilecek yaşam öyküsü hakkında Dixon'ın kendi söylemleriyle yazımızı tamamlayalım: 'Hadi ama... Birçok insan böyle zorluklardan ayağa kalkmayı başaramaz. Ben belki milyonda bir belki de milyarda birim...'